Bu Kadar Çok İmam-Hatip Açıyoruz da!

Abdurrahman Dilipak

Ben bir İmam-Hatipliyim ve bu tercihimden dolayı da mutluyum.

Ama biliyorum, devletin İmam-Hatipleri açması, İslam’ın hakikatinin öğrenilmesi için değildi.. TSE damgalı bir din üretmek istiyorlardı. Biz de bu alamet-i farikalarını kaybetmiş dinin misyonerleri olacaktır. Laikleştirilmiş bir toplumda, ikonalara, seremonilere ve ritüellere indirgenmiş bir dinin misyonerleri olacaktık. Allah’a şükürler olsun, Allah’ın yardımı ile biz bu oyunu bozduk.. Birileri de onun için bu okullara düşman oldu.

Hani Erzurumlu Hakkı Hazretleri der ya, “Hak şerleri hayreyler, sen sanma ki gayreyler”. Allah dilerse kafirleri, bukağılı şeytanları da dinine hizmet ettirir..

İmam-Hatiplerin başına gelmeyen kalmadı. Zaman oldu, bizi meslek okulu ile karıştırdılar, zaman oldu katsayı zulmü ile üniversiteye geçişimiz engellendi. Zaman oldu orta kısmı kapatıldı İmam-Hatiplerin..

Ve bugünlere geldik.. Şimdi her yer İmam-Hatip. Yeteri kadar kalifiye, idealist öğretmenimiz yok. Müfredat yetersiz. Öğrenci profili istediğimiz gibi değil.

Aileler “adam olsun” diye haylaz çocuklarını İmam-Hatibe, akıllı çocuklarını kolejlere gönderiyorlar.. Aileler de bu konuda yanlış yapıyor.

Dindar aileler, çocuklarını İmam-Hatiplere toplayınca diğer okullarda dindar öğrenci sayısı düştü.. Onlara güzel örneklik, abilik, ablalık yapacak fazla kimse kalmadı. Bu büyük bir tehlike. Yine sanat-meslek okullarına giden dindar öğrenci sayısı da düştü.. Bu da bir sorun.. 

İmam-Hatibe giden öğrenci profili belli. Belli kesimler çocuklarını İmam-Hatibe göndermediği için öteki kesimlerde sekülerleşme daha fazla.. Bizim kendimize korunaklı alanlar açmamız değil, kendi dışımıza taşmamız gerek..

Biz bunu 70’li yıllarda, Müslüman siteleri oluşturma şeklinde denedik. Gettolaşma felaket bir şey.. Steril ortamlarda varolma yerine bizim gittiğimiz yerleri aydınlatma, ıslah görevimiz var.. Fetih ruhu, içine kapanık bir kimlikle ihya edilemez.

İmam-Hatipler hiç olmasın değil, İmam-Hatipten ibaret bir dindarlık doğru bir tercih değildir diye düşünüyorum.. Diğer okullarda da dindar neslin yetişmesini sağlayacak imkanlar, zeminler oluşturmamız gerek.. Diğer okullarda da hafızlarımız olmalı.. Dindar gençler orada da olmalı. Orada da dini etkinlikler yapılabilmeli.. Biz her yerde olmalıyız, hatta yeryüzüne dağılmalıyız.. Düz liseden ibaret bir İmam-Hatip yeterli değil. Bilişim, sanat, endüstri meslek liselerinde de olmalı bizim çocuklarımız..

Aslında şöyle bir ara çözüm olamaz mı, isteyen belli dersleri İmam-Hatipte alsın, isteyen belli dersleri başka bir okulda ya da açık öğretimde alsın. Multi disipliner, karma liseler açılsın. Yaz okuluna, gece okuluna gitsin, sonunda belli sayıda ders diplomasını getirdiğinde karma lise diploması alsın.. Yani daha lise seviyesinde çift anadal yapsın bir bakıma.. Resim dersini bir sanat merkezinde, müzik dersini konservatuvarda, spor dersini bir spor kulübünün amatör takımında alsın.. Bilgisayar dersini bilişim lisesinde, İtalyanca’yı İtalyan kültür merkezinde alsın. Devlet fiziki mekanı, öğreticinin formasyonunu, müfredatı denetlesin.

Aslında İngiliz Commenwalth sistemi buna benzer bir şey. Yine İngiliz Commenwalth sistemi bir anlaşma ile iç hukukta da geçerli.. Bu sistemi biz kendi içimizde Türk dünyası, İslam dünyası için niye örgütlemeyiz.. Bir lise öğrencisi ya da üniversite öğrencisi niye Vatikan’ın sitesinde internet üzerinden Latince, İbranice öğrenmesin.. Bütün bu süreç Milli Eğitim’de denklikleri tesbit edilip, onun kariyerine işlensin.. Yani düz lise diploması değil, sertifikaları da diplomasına işlensin. Öğrencilerin üniversiteye giriş puanları, bu sertifikaların not ortalamasına göre belirlensin.

Hatta nasıl öğrenirse öğrensin, kime ne. Sınava girsin, kazanırsa sertifikasını alsın. Açık öğretim aslında böyle bir şey değil mi. İnternetten öğrenir isterse.. Aslolan öğrenmek değil mi.. Sen ölçümle ve not ver.

Bu konu sadece İmam-Hatip meselesi ile sınırlı bir mesele değil.. Herkes için geçerli güzel örnekler ortaya koymamız gerek.. Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmetiyiz. Bütün insanlığın hayrına olmayan bir çözüm önerisi bizim önerimiz olmamalı..

Biz öyle bir şey yapalım ki, o sadece Müslümanların meselesini, Türklerin meselesini çözmesin. Memleketimizin ve Müslümanların meselesini çözerken, tüm insanlar için güzel bir örnek olsun. Onlara ÖNDER’lik yapalım. Zaten imam olmak biraz da bu ÖNDER’lik ile ilgili değil mi?

İmam-Hatip mücadelesini kazandık. Ama her şey İmam-Hatip mücadelesini kazanmaktan ibaret değil. Kibriti gözümüze çok yaklaştırırsak, arkasında kocaman bir ormanı kaybederiz.. İmam-Hatibi gözümüze çok yaklaştırırsak da öyle..

Ben eğitime kuşku ile bakan biriyim aslında. Eğitim tek başına devlete bırakılamayacak kadar önemli bir hadise olduğu kanaatindeyim. İmam-Hatipler de bana kalırsa bugün Diyanet’in gözetiminde olmalı diye düşünürüm..

Mesela Kur’an kurslarının, o geleneksel medrese eğitiminin, Diyanet’in bazı eğitim programlarının İmam-Hatip ve ilahiyatla ilişkilendirilmesi gerek.

Mesela, turizm meslek okullarında ya da İmam-Hatiplerde, ilahiyatlarda kutsal mekanlar rehberlik dersi gibi dersler olmalı. Hafızlık yapanlar, hat ve kıraat dersi de alabilmeli. Tefsir, usulü tefsir dersleri de alabilmeli talebeler.

Halk eğitimi, değerler eğitimi gibi eğitim programı ile bu kurumlar arasında bir senkronizasyon ve uyum sağlanmalı. Steril bir ortam kaygısını anlıyorum, ama ötekilere İslam’ı anlatacak, örnekleyecek ortamları da önemsiyorum. Selam ve dua ile.

yeniakit