Bir Mekke fethetmenin kuralları

Mehmet GÖKTAŞ

Birinci kural;

Bir Mekke fethetme iddiasında olanların önce bir Medine’lerinin olması gerekir..

Yani Mekke’den önce bir Medine fethetmiş olmaları elzemdir.

Medine fethetmenin ise kendine göre apayrı kuralları vardır.

Vardığınızda size kucak açacak, sizi bağrına basacak, sizinle birlikte olmanın bütün risklerini alacak insanları bulup yetiştirmeniz gerekecek.

Bunun için de Mus’ab’larınız olması gerekecek. Mus’ab ise aşk demektir, bitmez tükenmez bir enerji demektir, hareket demektir, heyecan demektir ve en sonunda kendini feda etmek demektir.

Medine’nizin fethi tamamlandıktan sonra gözünüz arkada kalmayacak şekilde bir güven ortamı hazırladıktan sonra Mekke’nizin fethi için yola çıkabilirsiniz.

Mekke fethetmenin gözden kaçan bir takım kuralları vardır.

İntikam duygusundan sıyrılarak yola çıkmak önemli bir kuraldır.

Her şeyden önce Mekke’ye tevazu ile girilir, alçakgönüllülükle girilir, başı öne eğik girilir, adeta devenin boynuna yapışmış bir pozisyonda girilir.

Dudaklarda hamd ve şükürler ve dualar mırıldanarak girilir.

Mekke’ye girişin kendine has bir protokolü, sıralaması vardır. Protokolün başkomutandan sonraki ikinci adamı, Onunla aynı devede veya aynı araçta bir kölenin oğlu olması gerekir.

Bir Mekke fethi tamamlandıktan sonra o şehrin en aziz ve ulvi noktasına çıkarak insanlara en güzel kelamı haykıracak olan kişi simsiyah bir köle olmalıdır. Daha önce orada kendisine selam verilmeyen bir köle, adam yerine konulmayan bir köle, yerlerde sürüklenen bir köle olmalıdır.

Bir Mekke fethi tamamlandığında karşınızda toplanan, başları önlerine eğilmiş o insanlar bütün suçluluklarına rağmen sizden bağışlanma beklemelidirler, onlar üzerinde öyle bir intiba bırakmış olmalısınız.

Bir Mekke fethedildiğinde hiç kimseye daha önce yaptıkları hatırlatılıp ayıpları yüzlerine vurulmaz, en vahşileri bile affedilir.

Bir Mekke fethedilmeden önce o Mekke’nin aslında sizin olduğu bilinci hep diri tutulmalı, artık bu Mekke insanının bundan sonra sizin insanınız olacağı unutulmamalıdır.

Böyle olunca bir Mekke fethedilmeden önce bütün hesaplar orada kan dökülmemesi, bundan sonra geriye bir kin ve husumet bırakılmaması üzerine yapılmalıdır.

Bilmem ki bu kurallardan ne kadarını bugün kendi şehrimize, kendi kasabamıza, kendi semtimize alıp götürebiliriz?

Bizim devemizin yedeğinde bir kölenin çocuğu var mıdır? En ulvi noktaya çıkaracağımız siyah bir kölemiz ve affedebileceğimiz vahşilerimiz var mıdır?