Bir İnsanda Onur ve Cesaret Olduktan Sonra Hangi Duvarlar Yıkılmaz Ki...

Nureddin Şirin
Allahuekber velillahil hamd"

Sabah namazı ezanlarının okunmaya başlamasına az bir zaman kala, öncelikle gecenin ve gündüzün Rabbine hamd olsun!

Fecrin sahibine hamd olsun!

Rabbimizin "İnsanlar arasında müminlere karşı en şiddetli düşman" olarak tanımladığı "müfsid yahudiler" binlerce yıldır sürdürdükleri azgınlık ve küstahlıklarının, işgal, tecavüz, katliam, yıkım ve soykırımlarının sonuna geldi artık"!

İslam Ümmeti"nin uyanış ve dalgalanışı siyonist rejimin ömür yıldızlarını söndürüyor" Kudüs"ümüzün özgür ve aydınlık şafakları için fecrin ışıltıları her tarafa yayılıyor artık..!

İşte Mısır, işte Kahire"!

Mısırlı devrimci gençler bir İslam ülkesinde siyonist rejim elçiliğinin bulunmasına olan tahammülsüzlüğünü bu şer yuvasını kuşatarak ve içine girip siyonist rejim bayrağını yırtıp atarak gösterdiler!

Onurlu gerçek yurtsever bir Müslüman, İslam beldelerinde siyonist rejimin elçiliklerinin bulunmasına, başlarındaki yöneticilerin bu siyonistlerle askeri, siyasi, ekonomik ve stratejik ilişkiler kurmasına nasıl rıza gösterebilirdi ki?

İşte kahraman ve şerefli Mısır halkı bunu önce Hüsnü Mübarek gibi, "ABD ve siyonizmin kuklası" bir firavunu alaşağı ederek gösterdi.

Mübarek"in devrilmesi demek Mısır"da devrimin tamamlanması anlamına gelmiyordu; Mısır"ın yiğit ve cesur Müslümanları "Kudüs kurtulmadıkça devrimimiz tamamlanmış olmayacak!" diye haykırarak bütün hınç ve öfkelerini yeryüzünün bu en alçak ve barbar teröristlerine yöneltti"

Volkanlar gibiydiler; yüreklerinden, imanlarından, azim ve cesaretlerinden fışkıran lavlar siyonistlerin üzerine yağmaya başladı. Bu kanser tümörünü kökünden söküp atmaya azmettiler; iradelerini çelikleştirip siyonist rejim elçiliğinin korunması için inşa edilen güvenlik duvarını yıkarak bu şer yuvasını girdiler ve elçilikteki belge doküman ne varsa ele geçirdikleri her şeyi camdan aşağı fırlatmaya başladılar"

"Allahuekber!" feryadlarıyla siyonist rejime yönelen yiğitlerimiz şimdi, syonist rejim elçiliği içinde "Allahuekber!" feryadlarıyla iman ve onurun sedasını yükseltiyor ve "şimdi elçiliğe girdik; bu elçilik kapanmaz ve siyonist elçi ülkeden kovulmazsa burayı ateşe vereceğiz" diye haykırıyorlar"

Bizler de Anadolu"dan, İstanbul"dan "Allahuekber!" feryadlarımızla, Mısırlı kardeşlerimizi selamlıyor, onların ellerinden, yüreklerinden, bileklerinden öpüyoruz"

Olması gereken de budur"

Mısırlı Müslümanların bu öfke patlamasına yol açan önemli etkenlerden biri de, siyonist rejim güçlerinin Sina"daki Mısır askerlerine saldırıp 7 Mısır askerini şehid etmeleri olmuştu. Bunun ardından siyonist rejim elçiliğine yönelik her gün kuşatma eylemi başlatan yiğit kardeşlerimiz, bugün hem siyonist rejim elçisinin ülkeden kaçmasına, hem de İsrail hükümetinin Amerika"dan yardım istemesine yol açtılar"

Siyonist rejim Amerika"ya yalvarıyor; "Mısır"daki elçiliğimizin korunması için bize yardım edin!" Amerika da Mısır yönetimine çağrıda bulunarak, İsrail elçiliğinin korunması için önlem alınmasını istiyor. Mısır hükümeti ise kabinesini acil toplantıya çağırıyor. İsrail"in ve Amerika"nın çırpınması boşuna. Zira Mısır"ın yiğitleri bir kere şahlandı artık. Onları ne Amerika, ne İsrail ne de Mısır"daki hükümet durdurabilir"

Evet şimdi ezan vakti; gözlerimizde uykusuzluk olsa da, Kahire"den gelen bu kutlu zaferlerle yorgunluklarımız ferahlıklara ve esenliklere dönüşüyor. Minarelerden "Allahuekber!" sedaları yükseldiğinde, Rabbimizin huzuruna çıkıp secdelere durduğumuzda artık daha derinden "İsrail"siz Ortadoğu"yu niyaz edeceğiz"

Duvarlar bir bir yıkılıyor artık"

Bu siyonist katiller 31 Mayıs"ta sabah ezanlarının okunduğu, müminlerin secdelere kapandığı bir sırada özgürlük filosu Mavi Marmara"ya saldırıp 9 kardeşimizi barbarca şehid ettiğinde, aslında biz Türkiyeli Müslümanlara düşen en büyük ve öncelikli görev, Mısırlı kardeşlerimizin gerçekleştirdiği o kutlu eylemi burada da gerçekleştirerek yüreklerimizin derinliklerinden gelen öfke lavlarımızı siyonist rejim yuvaları üzerine yağdırmaktı...

BM"nin Mavi Marmara raporu ile birlikte, siyonist rejimin insanlık dışı ambargosunun yasallığının ilan edilmesi de bizler için bir öfke patlamasına dönüşmeliydi; haydutların, korsanların, eşkiyanın hükümran olduğu bir dünyada, onlara verilecek en güzel karşılık, onların dünyalarını başına geçirmektir"

O halde, hep birlikte, mümince ve onurluca, cesurca ve kararlılıkla, kadın ve erkek olarak, genç ve yaşlı olarak haykıralım:

"Müslümanların esenliği olmayan yerde, Siyonistlerin hiçbir zaman esenliği olmayacaktır, Müslümanların evlerinde ve yurtlarında güvende yaşamadıkları bir zamanda, siyonistler de hiçbir yerde güvende olamayacaklardır..!

Yurtlarımızı işgal eden siyonistler! Kardeşlerimizin kanını döken, İslam beldelerini kan gölüne çeviren alçak teröristler, bekleyin bizi bekleyin! Öfkemizi, hıncımızı, gazabımızı bekleyin! Sıkılmış yumruklarımızı, kükreyen feryadlarımızı bekleyin! Arkasına gizlendiğiniz duvarlarınızı başınıza yıkacağımız günü bekleyin..!

İslam beldelerinden defolun! İşgal ettiğiniz Filistin topraklarından defolun! İslam ümmetinin erleri ya sizi geldiğiniz yerlere geri döndürecek ya da çelikten pençeleriyle kan içmeye alışmış gırtlağınızı sıkacaktır"!

Taşların, ağaçların ardına gizlenseniz de, sığınaklara dolsanız da, çelikten zırhlara bürünseniz de kurtuluşunuz yoktur"!

"Gidin İsraillilere söyleyin, biz Muhammed Ordusuyuz, geri döndük ve Kudüs yolunda ilerliyoruz" diyen şehidimizle geliyoruz!

"İslam ümmeti için artık yenilgiler dönemi kapanmıştır" diyen komutanımızla geliyoruz!

Haybercesine..!

Haybercesine..!

Haybercesine..!

Kalk ey Bilal! Ezan vaktidir şimdi!

"Allahuekber" feryadlarıyla kıyam vaktidir şimdi!

Oku o gür sesinle kutlu şehadeti,

"Muhammed Ümmeti" olarak saf tutup siyonistlerin üzerine gitme vaktidir şimdi..!

nureddin@velfecr.com