Bir hisli yürek

Abdurrahman Dilipak

Tam da Mehmet Âkif'in vefat yıldönümüne geldi. Suriye'ye yardım için Türkiye'de Müslümanlar bir araya geldi. Âkif'i rahmetle anarken, onun bölgeyi anlatan dizeleri geldi aklıma..
 
Nasıl Filistinlilerin kanı, Gazzeli şehidlerin kanı ümmetin vahdeti için bir zamka dönüştü ise, bugün de Suriyeli mazlumların kanı, ümmetin vahdeti için karanlıkları aydınlatan bir kandilin yağına döndü.. 300 çatı örgütü yardım konusunda el ve gönül birliği yaptı, Diyanet'inden Kızılay'ına, İHH'sından kimse yok musuna kadar..
 
Yardım gönüllülerinin sayısı 300'le de sınırlı değil. Her saat katılımcıların sayısı artıyor. Lideri, başkanı, sahibi yok bu kampanyanın, herkes yüzünü aynı istikamete dönerek ileri doğru yürüyüşe geçiyor. Kampanyanın sloganı: Bir ekmek, bir battaniye..
 
Eminim ki, bu kampanyaya destek verenler, yardım alanlardan daha çok şey kazanacak.. Sevgi, merhamet, şefkat kazanacak, cenneti kazanacak.. Yaptığı yardımın karşılığını on katı ile, yüz katı ile, hatta yedi yüz katı ile geri alacak.
 
Hiç verecek bir şeyiniz yoksa dua edin. İnanın dualarınız, yardımınız ne kadar büyük olursa olsun, yardımınızdan daha değerli olacaktır..
 
Sadece işin kazancına bakmayalım. Unutmayalım ki, haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır.. "Zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur" denmiştir.. Unutmamak gerekir ki, "Zulm ile abad olunmaz" ve "Allah (cc) cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasip etmeyecektir." Rüzgâr ekenler, fırtına biçerler.. Zalimlere yardım edenler, gün gelir yardım ettikleri zalimlerin kurbanı olurlar..
 
300 çatı örgütünden söz ediyoruz ama, bu örgütler 200'e yakın ülkede örgütlü.. Bütün bu ülkelerde sivil bir kampanya söz konusu.. Bu iki yüze yakın ülkede uluslararası güçlü bir hilfıl fudul dayanışmasından söz edebiliriz..
 
Merak ediyorum, dünyada Esad'la işbirliği yapacak kaç ülke vardır? Çin, Suriye rejimi ile arasına mesafe koydu. Rusya, Suriye ile bağlarını çözüyor.. İran hâlâ yola devam diyor. Venezüella, Esad'ın kaçmayı düşündüğü şehir..
 
Yarın Esad; eğer öldürülmez ve hayatta kalırsa, kaçsa bile Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde Miloseviç gibi, bir savaş suçlusu olarak yargılanabilir.. Suriye, Gazze'ye döndü. Birilerinin Esad'a "One minute" demesi gerek.. Esad ve yandaşları ile A. Nejad ve Chavez aleyhine de davalar açılabilir.. Suç duyurusunda bulunulabilir.
 
Bana kalırsa bu son kampanya, "Mavi Marmara" kampanyasına benziyor.. Esad'ın zulmünün İsrail'in zulmünden farkı yok. İsrail'i yalnız bırakan ülkeler, Suriye'yi ve Suriye'ye yardım eden ülkeleri de yalnız bırakacak, göreceksiniz.. İsteyen de haydi başarabiliyorlarsa İran'da, Venezüella'da Esad ve Şebbiha için yardım kapmayası düzenlesinler bakalım, düzenleyebileceklerse..
 
Chavez ve Ahmedi Nejad da suça ve suçluya yardım ve yataklıktan sanık durumuna düşerlerse şaşmamak gerek.
 
Nisan'da İran'da seçim kampanyası başlayacak. Haziranda seçim var. Ahmedi Nejad aday olamıyor. Partisinin kazanacağını da sanmıyorum.. İran seçimi öncesi Suriye'de çatışmalar tırmanacak olursa bu Ahmedi Nejad yanlılar için bir felakete dönüşebilir..
 
Haziran'da seçim olduğuna göre, Esad'ın elini çabuk tutması gerek. Yoksa İran da Suriye'ye en azından eskisi kadar aktif ve sıcak bir destek veremeyebilir.. Zaten havaalanlarını kaybedecek olurlarsa ikmal yolları da kapanmış olur.. Bu kriz Lübnan'da da siyasi tartışmalara sebep olabilir. Suriye krizi, bana kalırsa Esad rejimi kadar İran'a da zarar verdi ve vermeye devam ediyor.
 
Türkiye'de 150 bine yakın Suriyeli kardeşimiz var.. Ürdün'de ve Lübnan'da daha fazla kişi var.. Türkiye'de ayrıca, sayısı bilinmeyen akrabasının yanına sığınan bir sürü kardeşimiz var..
 
"Komşusu aç yatarken tok yatan bizden değildir" diyen bir Peygamber'in ümmeti olarak bu kampanyayı iyi değerlendirmemiz gerek.
 
Bu işler öyle bir zamana denk geldi ki. Uludere'nin de yıldönümü.. Umarım askeri ve adli yargıdaki soruşturma bir an evvel sonuçlanır.. Çok zaman geçti. Neyse ki, Başbakan da "Soruşturma sonuçlansın, gerekirse özür de dilenir" dedi.. Bu işler ne yazık ki hemen sonuçlanmıyor.. İşin içine ecinniler karışmışsa, yıllar geçiyor, bir arpa boyu yol alınamıyor. Bu durumda binlerce dosya var.. Özal suikastında ilerleme oldu mu? Sivas ve Başbağlar davası yeniden soruşturuluyor. Bülent Arınç suikastı soruşturması ile ilgili de henüz bir sonuç yok. Muhsin Yazıcıoğlu suikastı da sürüncemede.. Geciken adalet adalet değildir elbette.. Uludere de aynı şekilde olmasın.. Ama dünden bugüne yaşanan olaylarla ilgili sürece bakınca bazen insan ister istemez endişe duyabiliyor..
 
Uludere olayında oyun içinde oyun var.. Açıklamalar onu gösteriyor. Birileri bizlerin kanları ve gözyaşları üzerinde kendilerine iktidar ve servet arayışında.. Birileri dinî, mezhebî, etnik, ideolojik, politik, felsefî ve vicdanî ayrılıkları çatışma sebebi olarak görmekte..
 
Bana göre; Suriye meselesi Filistin'den ya da Irak gerçeğinde, Kürt sorunu ya da terörden, Türk Ergenekonu'ndan bağımsız düşünülemez.. Hepsi kan ve gözyaşı, silah ve ceset yüklü bir katarın vagonları gibi..
 
Haydi! Suriye'deki kardeşlerimiz için, mazlum Suriye halkı için bir şeyler yapalım. Çağrılmayı beklemeyelim, çağıran olalım.

Selâm ve dua ile..

yeniakit