Bir hafta üç ölüm... Üç de gerçek

Merve Kavakçı

Bildiğimizi, kalbimizle ikrar edip dilimizle söylediğimizi bir kere daha bi zatihi görmek.. yaşamak... hissetmek... üzerinde düşünmek. Her nefis ölümü tadacaktır diyor Kitap. Ama ölüm hep erken. Çok erken. Sanki yapılışımızda, tabiri caizse genlerimizde bizi dünyaya bağlayan, her şeye rağmen, evet ne kadar meşakkatli, ne kadar karmaşalı ve problemli olursa olsun hayatlarımızı ölümlerimize tercih ettiren bir şeyler var. Aslımıza, özümüze dönüyor olmamıza rağmen, aklı bu diyarlarda bırakan bir şeyler.

Haftayı çevremizden üç kişinin Hakk’a yürüyüşü ile kapatıyoruz. Ölüm her zaman beklenmedik geliyor. Beklense de beklenmediktir ölüm. Başka çaresi de yoktur zaten. Gaybi bilmemek kadar ölümün ne zaman geleceğini de bilmemek nasıl da bir nimettir... Bilmem, belki de bazılarına değildir. Çok erkendir çünkü.

Değerli yazar Kadir Mısıroğlu beyin oğlu Selman beyi kaybediyoruz önce. Annesi Değerli Aynur teyze, evladının acısını, onun Allah yolunda hiç durmadan koşturmaları ile süslenen hikayelerini paylaşmakla bastırıyor o günde...

Sonra üniversitemizin ailesinden Uğur Canbolat beyin eşi Meral hanımı kaybediyor, Üsküdar Üniversitesi ailesi. Uğur beyi siyasete girdiğim ilk yıllardan yaklaşık yirmi sene önceden tanırım. Ölüm bu aileye de çok ansızın geliyor. Ölüm hiç beklenmedik. Beklendiği kadar da hiç beklenmedik...

Haftayı uzaklardan, çok ötelerden, New York’un soğuk şehri Binghampton’dan gelen veda haberiyle kapatıyoruz. Değerli bilim adamı, Ali Mazrüi de ebedi aleme göçüyor. Mazrüi, sadece bir alim, iyi bir aktivist, düşünür ve yazar değildi, o başlı başına bir ekoldü de. Kültürel çalışmalara yapmış olduğu katkı, uluslar, devletler, dinler arası ilişkiler bağlamında akademiye kazandırdıkları övgüye şayan. Aslen Kenyalı olan Amerikalı akademisyen Afrika ülkeleri ve insanları üzerine önemli bir literatür oluşturmuştu. Kenya Başkanı Uhuru Kenyatta, Afrika’nın yetiştirdiği ender, en değerli ilim adamlarından biri olarak tarif ediyordu. Kolonyalizm üzerinde uzun süre bilgi üreten Mazrüi, Doğu ve Batı ilişkilerinde de otuz esere imza attı. En son, Türkiye’ye henüz dönmeden önce Georgetown Üniversitesi’nin onuruna verdiği bir yemekte karşılaşmış, beni görünce “daha geçen hafta İstanbul’daydım” diyerek söze başlamıştı. Bir Hak aşığı, erdem timsali, dobra ve mert Mazrüi, ömür yetse, vade dolmamış olsa, Postkolonyal Çalışmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi’mizin baş konuklarından biri olacaktı hiç şüphesiz.

Üç aileye de başsağlığı ve sabır diliyorum. Geçmişlerimize rahmet diliyorum. İnna lillah ve inna ileyhi raciün. Var mı bir başka gerçek...

yeniakit