Bir “gündem” var, gündemden içeri!

Hasan Karakaya

Eğer "Poyrazköy"deki kazı çalışmaları"nı ve "Yargı"daki kaos buluşmaları"nı saymazsak, geçen haftanın en önemli "politik" olayı, şüphesiz ki; "CHP Olağanüstü Kurultayı" idi.
Ancak, "CHP Kurultayı"na geçmden önce; "sadece Akit"te okuduğunuz haberler"den bir-iki örnek verelim...
Meselâ; Cumartesi günkü manşetimizde yer alan, "Yargı"da kaos buluşmaları" başlıklı haberimiz...
"ÖRTÜYE DARBE"NİN ÖTEKİ YÜZÜ
Olayı biliyorsunuz:
9 Şubat 2008 tarihinde, yıllardır süren başörtüsü yasağını üniversitelerde sona erdirecek olan Anayasa Değişiklik Teklifi, TBMM"de ezici çoğunluğu oluşturan 411 milletvekilinin oyuyla kabul edildi...
Hemen ertesi günü, Hürriyet gazetesi, sürmanşetten şöyle bir başlık attı:
"411 el kaosa kalktı!"
İşte bu haberden 2 gün sonra, yani 12 Şubat 2008"de Ergenekon Terör Örgütü sanıklarının yüksek yargı üyeleriyle görüştüğü ortaya çıktı.
ÇYDD ve ÇEV iddianamesinde yer alan bilgilere göre; emekli Orgeneral Şener Eruygur, 11 Şubat 2008 tarihinde Ergenekon sanığı ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer"i aramış, kendisi ve ÇEV yöneticilerinin 12 Şubat 2008 tarihinde saat 11.00"de Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, saat 13.30"da Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, saat 14.00"te Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya ile görüşmesini sağlamış.
Akit"in manşetine; "Yargıda kaos buluşmaları" başlığı ile yansıyan olay da gösteriyor ki; "özgürlük" değil, "kaos" isteyen sadece Hürriyet gazetesi değildir... "Ergenekon sanıkları" da, "zulmün devamı" yönünde girişimde bulunmuşlar!..
Sizin anlayacağınız;
Hürriyet"in, 10 Şubat"ta attığı "411 el kaosa kalktı" başlığının ardından 11 Şubat günü "Ergenekon sanıkları" devreye girmiş!.. Dönemin Danıştay ve Yargıtay Başkanlarının yanı sıra Yargıtay Başsavcısı ile görüşmüşler!.. Herhalde bu görüşmelerde sadece "hal-hatır" sorulup, sadece "çay-kahve" içilmedi!.. Elbette, "başörtüsüne özgürlük" konusu da gündeme geldi...
Zira, bu "görüşme"lerden 2 hafta sonra, yani 27 Şubat 2008"de, bu defa CHP girdi devreye!..
Dönemin CHP Genel Sekreteri Önder Sav önderliğindeki Kemal Anadol, Hakkı Süha Okay ve Kemal Kılıçdaroğlu"ndan oluşan CHP heyeti, Anayasa Mahkemesi"ne giderek, "üniversitelerde kılık-kıyafet özgürlüğünün iptalini" istediler!..
Anayasa Mahkemesi de, bu talebi yerinde bularak, "kılık-kıyafet özgürlüğü"nü iptal etti!..
Evet; Hürriyet"in başlattığı, "Ergenekon sanıkları"nın ve CHP"nin devreye girdiği sürecin sonunda, Anayasa Mahkemesi"nin kararıyla "özgürlüklere darbe" vuruldu...
İşte Akit, Cumartesi günkü manşetinde "kaosun mimarları"nı deşifre etti!..
Karar, siz okuyucularımızın!..
"BORU" İSE NİYE GÖMDÜNÜZ?
Akit"in dünkü sürmanşetinde de, "Poyrazköy cephanelik gibi" başlıklı bir haber vardı.
Olayın özeti şuydu:
"Daha önce lav silahı ve askeri mühimmatın ele geçirildiği Bedrettin Dalan"a ait İstek Vakfı"nın Poyrazköy Keçilik mevkiindeki arazisinde dün başlatılan kazıda da çok sayıda silah ve mühimmatın bulunduğu bildirildi.
Beykoz"a bağlı Poyrazköy"deki bir arazide güvenlik kuvvetlerince yapılan kazı çalışmalarının, Gölcük"teki Donanma Komutanlığı"nda yapılan aramalarda ele geçirilen krokilerden yola çıkılarak başlatıldığı öğrenildi."
Kazılara, dün akşam son verildi...
Kazılarda, "900 mermi ile 30 kalıp plastik patlayıcı" bulunmuştu.
Bu kazı, ister istemez, daha önceki kazılarda bulunan "lav silahları"nı hatırlattı...
Malûm, kazılarda elegeçirilen "lav silahları" için, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ, kazılara tepki göstererek; "Bunlar mühimmat değil, boru!" demiş, bulunan "lav silâhları"nın hiçbir işe yaramayacağını ifade ederek; onların, neredeyse "soba borusu" olduğunu iddia etmişti!..
İyi de, sormazlar mı adama;
O silahlar madem "kullanıldı", madem "bir işe yaramaz" halde, peki niye "atılmadı" da, "toprak altına saklandı?"
Aynı soruyu, Gölcük Donanma Komutanlığı"nda elegeçirilen "10 çuval dolusu belge" için de sormak gerekir...
O belgeler, madem ki "askerî doküman"dır, o halde niye "kozmik oda"larda değil de, "zula"larda saklandı?..
Bu belgeleri, "oda tabanındaki parkeler"in altına gizlemek ile "TIR"ların zulalarına eroin gizlemek" arasında ne fark vardır?..
Gölcük Donanma Komutanlığı"ndaki "zula"dan çıkarılan "10 çuval belge"nin içinden, bakalım daha ne gibi "kroki"ler, daha ne gibi "darbe plânları" çıkacak?..
Biz, gelişmeleri takip edeceğiz.
TEKİN, SEVİLMEYEN ADAM!
Tabii, "CHP Olağanüstü Kurultayı"nın ardından yaşanacak gelişmeleri de dikkatle takip etmeyi sürdüreceğiz.
Malûm, Cumartesi günü Arena Spor Salonu"nda yapılan ve kimi CHP"lilerce "Şölen havası"nda geçtiği iddia edilen Kurultay, "yeni tartışmaları" da beraberinde getirdi...
Tartışmaların odağındaki isimlerden birisi de; Teşkilâtlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin"di!..
Düşünebiliyor musunuz;
Hem "Genel Başkan Yardımcısı" ve hem de "Teşkilâtlardan sorumlu" olmasına rağmen, "Kurultay"da en az oy alan" kişi, Gürsel Tekin oldu...
Demek oluyor ki;
Gürsel Tekin, "CHP teşkilâtı tarafından sevilmeyen" birisidir... O halde, böyle bir insan, nasıl "Genel Başkan Yardımcısı" yapıldı?..
HESAP DA BİLMİYOR!
Bir "anekdot" daha:
Kemal Kılıçdaroğlu, nasıl bir "genel başkan"dır ve nasıl bir "hesap uzmanı"dır ki, "yüzde 25"in hesabı"nı bile yanlış yapmıştır!..
"CHP Tüzüğü"nün 54. maddesi" diyor ki;
"Parti organlarında üye sayısının dörtte biri kadınlara ayrılır."
Bu durumda, "CHP yönetimi"ne girmesi gereken "kadın" sayısı, 17"dir!..
Oysa, "yanlış yapılan yüzde hesabı"ndan dolayı, yönetime giren kadın sayısı 15"te kalmıştır... Yani, "2 kadın"ın hakkı yenmiştir!..
"CHP"li delegelerden 20"si", işte bu duruma itiraz için, Çankaya İlçe Seçim Kurulu"na başvurdular... İlçe Seçim Kurulu, bu talebi reddetti ancak, sırada İl Seçim Kurulu ve Yüksek Seçim Kurulu var!..
Bakalım, olay nasıl sonuçlanacak?..
"Yeni bir kurultay yapılması"nı isteyenlerin dediği mi olacak, yoksa CHP yönetiminin dediği mi?..
Malûm, CHP"de "kavga" bitmez!..
Dolayısıyla, "Kurultay" da bitmez!..
En iyisi mi;
CHP, "Kurultay salonu kiralama"ya son vermeli ve bir an önce "Daimi Kurultay Salonu inşası"na başlamalıdır!..
Bizimkisi, sadece bir teklif!..
KULKULOĞLU NİYE YOK?
"CHP Olağanüstü Kurultayı" ile ilgili dikkat çeken bir "anekdot" da şu:
Malûm, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu"nun kurultay öncesinde en çok gündeme getirdiği isim, Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu idi...
Kılıçdaroğlu, "karşılıksız çek vermek"ten dolayı hakkında birçok dâvâ açılan Kulkuloğlu"nun "iftira"larına sarılmış ve bu "iftira"larla, aklı sıra Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki"yi, onun üzerinden de Hükümet"i yıpratmaya çalışmıştı...
Bu "iddia"ların "iğrenç birer iftira" olduğu "belge"lerle ispat edildi edilmesine de, biz olayın farklı bir boyutuna değinmek istiyoruz...
Şevki Kulkuloğlu, bay Kılıçdaroğlu için madem ki "muteber bir adam"dır, madem ki "iyi bir iş" yapmıştır, o halde "80 kişilik parti meclisi"nde yer almalı değil miydi?..
Öyle ya;
Zırıl zırıl zırlayarak, iki gözü iki çeşme ağlayarak, "liderinin yanında" olduğunu göstermiş ve böylece "PM listesine girmeyi" hak etmiştir!..
Ama, Şevki Kulkuloğlu"nun esamisi bile okunmadı Kurultay"da!.. Ne PM"ye girebildi, ne de bir başka yere!..
Bu durumda; Bay Kemal Kılıçdaroğlu"na şunu sormak gerekmez mi;
"Şevki Kulkuloğlu"nu niye PM listesine almadın?.. Onu parti yönetimine almadığına göre, demek ki ona güvenmiyorsun... Peki, güvenmediğin bir adamın iftiralarına niye dört elle sarıldın?.. Güveniyorsan, niye PM"ye almadın?!?"
Bu ve bunun gibi soruları, önümüzdeki günlerde de sormaya devam edeceğiz... Ve elbette, "yeni gelişmeler"den de haberdar edeceğiz sizleri... Bunun için de, "Akit okumaya" devam edin...
Hiç kuşkunuz olmasın ki;
Olaylardan "habersiz" kalmazsınız...
Dahası, "gündem ötesi"ni de öğrenirsiniz.
Selâm ve saygılarımızla...

 
yeni akit