Kızıldeniz’de Yemen ile ABD önderliğindeki sömürgeci blok arasında yaşanan ve dünya tarafından hâlâ unutulmayan çatışmalar, aradan iki yıl geçmesine rağmen uluslararası araştırma merkezlerinin ve medya kuruluşlarının gündeminden düşmüyor. Analistler, teknik kapasite ve güç dengesi bakımından Yemen’in dev askeri güçlerle kıyaslanamayacak ölçüde mütevazı imkânlara sahip olmasına rağmen, sahada sağladığı çarpıcı başarının nasıl gerçekleştiğini çözmeye çalışıyor.
ABD’nin, işgalci Siyonist rejimin güvenliği için kendi askeri itibarını dahi riske atan bir ülke olarak sahnedeki en büyük zararı gördüğü bu süreçte, Washington’un neden ve nasıl “dar bir boğaza” sürüklendiği incelenmeye devam ediyor. Yemen’in izlediği askeri yaklaşım, ABD’nin “yenilmez güç” algısını sarstı ve Pentagon’u kendi kapasitesini sorgulamak zorunda bıraktı.
Pentagon’un unutamadığı şoklar
ABD ordusu ve askeri uzmanları, Yemen’in savunma ve saldırı kabiliyetleri karşısında uğradıkları ağır kayıpları hâlâ açık biçimde hatırlıyor. Yemen hava savunmasının ABD’nin saldırı ve keşif amaçlı MQ-9 insansız uçaklarını peş peşe düşürmesiyle (toplam 26 adet), bu tip görevler durduruldu. Yemen’in füze kuvvetleri, ABD uçak gemilerini hedef alarak Pentagon’u açıkça zor durumda bırakacak vuruşlar gerçekleştirdi; Washington, bölgedeki en büyük deniz unsurlarından bazılarını geri çekmek zorunda kaldı. Pentagon’un daha sonra hazırladığı bir değerlendirmede, “Yemen tecrübesinden sonra ABD uçak gemilerinin bölgedeki güvenliği kalmamıştır” ifadesi yer aldı.
ABD’nin “gururu” olarak lanse edilen F-35 savaş uçaklarının da Yemen hava savunması tarafından hedef alınması, Pentagon’da büyük paniğe yol açtı. ABD Hava Kuvvetleri 34. Filo Komutanı, “F-35’lerimizin Yemen üzerinde ilk kez 20 yıl sonra doğrudan ateş altına girdiğini” itiraf ederek bu deneyimin feci bir sonuç doğurabileceğini açıkladı.
ABD donanmasının çöküş anı
Fransız “Futura Sciences” sitesi, son değerlendirmesinde ABD’nin Kızıldeniz’de Yemen karşısında uğradığı bozgunu “büyük bir stratejik çöküş” olarak nitelendirdi. Yayına göre ABD bu çatışmada üç adet “Super Hornet” savaş uçağını kaybetti ve Truman uçak gemisinin Kızıldeniz’den apar topar ayrılışı, “ABD donanması için aşağılayıcı bir geri çekilme” anlamına geldi. Site, altı ay süren görev boyunca yaşanan teknik ve operasyonel çöküşün, ABD’nin küresel deniz üstünlüğü mitini paramparça ettiğini belirtti.
Aynı değerlendirmede, Yemen güçlerinin ABD’nin dev uçak gemisi grubuna rağmen tam bir operasyonel dinamizmle hareket ettiği, bunun da Amerikan caydırıcılığının ne kadar kırılgan olduğunu gösterdiği vurgulandı. Üç Super Hornet uçağının düşmesiyle oluşan 180 milyon dolarlık kaybın, “itibar kaybının yanında hiçbir şey” olduğu kaydedildi.
Yemen tecrübesi Washington’un peşini bırakmıyor
Venezuela merkezli TeleSUR da son analizlerinde Yemen’in 2015’ten bu yana yürüttüğü direnişi hatırlatarak, ABD, Siyonist rejim ve Suudi Arabistan’ın “üç haftada bitecek” diyerek başladığı savaşın neden on yıl sürdüğünü mercek altına aldı. Araştırmacı Sergio Rodríguez Gelfenstein, ABD’nin Venezüella’ya yönelik olası bir askeri macerasının “Gazze veya Suriye benzeri değil, Yemen benzeri büyük bir batağa dönüşeceğini” belirterek, “ABD, Venezuela ile değil, daha büyük ve daha donanımlı bir Yemen’le karşılaşmış olacaktır” dedi.
Siyonist rejimin Yemen korkusu
Aynı dönemde Siyonist medya da Yemen’in bölgesel güç olarak yükselişini açıkça kabullenmek zorunda kaldı. “Jerusalem Post”, işgalci rejimin üst düzey güvenlik birimlerinin Yemen’i “İran’dan bağımsız hareket eden, doğrudan ve özgün bir tehdit” olarak tanımladığını yazdı. Raporda, son iki yılda ABD ve Siyonist rejimin Yemen’e yönelik gerçekleştirdiği milyarlarca dolarlık hava saldırılarının “Yemen’in askeri kapasitesini etkilemeyi başaramadığı” vurgulandı.
Avrupa’nın önde gelen denizcilik kaynaklarından “TradeWinds News” ise Yemen Silahlı Kuvvetleri için “Babülmendep’in tartışmasız hâkimi” nitelemesini kullandı.
Uluslararası medya: ‘Yemen dengeleri yeniden yazdı’
Batılı merkezlerde Yemen’in Filistin direnişine verdiği askeri destekle birlikte ortaya çıkan sonuçların hem maddi hem manevi etkisinin analiz edildiği vurgulanıyor. “Modern Policy” sitesi, Yemen ordusunun “denizlerde caydırıcılık kavramını yeniden tanımladığını” belirterek, düşük maliyetli ancak yüksek etki yaratan asimetrik stratejilerle büyük güçlerin denge kaybettiğini yazdı. Sitede, “Batı’nın devasa donanmaları etkisiz kalırken, Yemen’in akılcı taktikleri yeni bir çağın başlangıcını ilan etti” denildi.
Dünya Yemen’i yeniden tanımlıyor
Yemen’in 2022’den itibaren yürüttüğü operasyonlar, küresel askeri dengelerde algıyı tamamen değiştirdi. ABD’nin uzun yıllar boyunca “yenilmez silah teknolojisi” olarak sunduğu platformlar, Yemen karşısında ciddi zorluklar yaşadı. Böylece Yemen, Batı’nın gözünde “etkisiz bir ülke” konumundan çıkarak, doğrudan ABD ve Siyonist rejim ile karşılaştırılır hale geldi.
ABD, sahip olduğu devasa ekonomi ve silah endüstrisine rağmen Kızıldeniz’deki çatışmada bu gücünü sahaya yansıtmakta başarısız oldu. Yemen’in balistik ve İHA kabiliyetleri, hem ABD donanmasını geri çekilmek zorunda bıraktı hem de Siyonist rejimin derinliklerini vuran operasyonlarla iki güce aynı anda ağır baskı kurdu.
on4haber