Azerbaycan’ın son darbesi ve Ermenistan’ın “etnik temizlik” iddiası

Hakan Albayrak

Azerbaycan, 44 Gün Savaşında (27 Eylül-10 Kasım 2020) Karabağ’ın etrafındaki şehirleri Ermeni işgalinden kurtarmakla kalmayıp “Karabağ’ın Tacı” diye anılan ve ayrılıkçı Ermenilerin başkent dediği Hankendi’ye tepeden bakan Şuşa’ya da bayrağını dikerek, ‘Bu işi istediğim zaman bitirebilirim’ mesajını vermişti.

Belki Rusya’yla ilgili muhtemel komplikasyonları göz önünde tuttuğu için, belki Zengezur Koridoruyla ilgili pazarlık alanı bırakmak istediği için, belki de bunların her ikisinden ötürü o zaman bitirmedi bu işi.

Şimdi bitirdi; Rusya’nın Ermenistan için maceraya gir(e)meyeceğinin iyice anlaşıldığı ve Ermenistan’ın aymazlığının buna rağmen tavan yaptığı yerde.

Ermenistan’ın Karabağ konusunda bir pazarlık şansı -ağır bir yenilgiye uğradığı 44 Gün Savaşından sonra- hâlâ vardıysa, o şansını kullanmak için yeterince zamanı da vardı.

Üç koca seneyi hoyratça harcadığına yansın şimdi.

Zengezur Koridorunun açılması için üç sene bekleyen Azerbaycan, baktı ki bu gidişle Ermenistan’ın o adımı atacağı yok, ‘Madem öyle, gel böyle’ deyip Karabağ’da tam egemenliği sağlamak için 19 Eylül’de harekât başlattı ve 24 saat içinde Ermeni kuvvetlerine teslim bayrağı çektirtti.

Hiç değilse şimdi külahını önüne koyup düşünsün Ermenistan.

Doğru dürüst düşünsün.

Düşünsün ve realiteyle yüzleşsin artık bir zahmet.

Realite: Bölgesel kalkınma projelerinden dışlanagelen yoksul Ermenistan’ın selameti, Azerbaycan ve Türkiye ile safları sıklaştırmaktan geçer.

Kanada Küresel İlişkiler Enstitüsü mensubu Robert M. Cutler’in -Aralık 2020’de yazdığı “Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’daki Yenilgisinin Ötesine Bakmak” başlıklı makalede- dediği gibi:

“Partizan duygusallık, stratejik düşünmeyi imkânsız hale getirdi… Bu çıkmaz sokaktan kurtuluşun tek yolu, realite terapisi. Terapinin ilk adımı, Ermenistan liderliğinin, aracılara bel bağlamak yerine doğrudan Azerbaycan liderliği ile konuşmaya başlaması olacaktır… Azerbaycan ve Türkiye, son 15-20 yılda hem ayrı ayrı hem de beraberce Ermenistan liderliğine ekonomik işbirliği için somut önerilerde bulundu. Ermenistan liderliği bu realite terapisine başlayacak mı başlamayacak mı? Realite terapisinin yegâne alternatifi, Ermenistan’daki Ermenilerin -nüfuz sahibi diaspora tarafından paylaşılmayan- sefalet ve çilesinin devamıdır.” (Looking Beyond Armenia’s Defeat in Nagorno-Karabakh, cacianalyst.org)

Realite terapisi gösterecektir ki Azerbaycan’a ait Karabağ ve çevresinin işgali Ermenistan’ın sırtında ağır bir yüktü.

Ermenistan bu yükten kurtulduğuna ve bu yükü yeniden sırtlanmasının mümkün görünmediğine sevinmeli.

Azerbaycan ve Türkiye ile iş birliği içinde derlenip toparlanmaya bakabilir artık.

Savaştan sonra barışı da kaybetmek istemiyorsa yapacağı budur.

“Etnik temizlik” diye tutturarak Azerbaycan -ve dolayısıyla Türkiye- ile yeni bir didişmeye girmek değil.

(Karabağ Ermenileri için güvenlik ve eşit vatandaşlık garantisi veren Azerbaycan devletinin bu sözüne itibar etmeyip bölgeden ayrılan Ermeniler gerçekten “etnik temizlik” konusu ise, o “etnik temizlik” Ermenistan’ın işi. Zira, hayatlarının tehlikede olduğunu ileri sürerek Karabağ Ermenilerini kaçmaya sevk eden Ermenistan’dır.)

Bu tezviratla neyi murat ediyor Ermenistan?

Azerbaycan ordusu katliam yapmadı, Azerbaycan yönetimi Ermenileri Karabağ’dan ayrılmaya zorlamadı / zorlamıyor ve kimsenin -Ermenistan’ın bile- böyle bir iddiası yok; hal bu iken “etnik temizlik” tezviratıyla nereye varılabilir ki?

Erivan’a aklıselimin hakim olmasını beklemeye devam ediyoruz.