AZERBAYCAN HİCAB DİRENİŞİNE SÖZ VERİYORUZ...!

Nureddin Şirin

Bir Tarafta Süleymanov, Samedov, Bağırov; Diğer yanda Siz Diktatörler! Hadi Birlikte Gözleyelim..!

Azerbaycan"daki kutlu hicab direnişi Aliyev diktatörlüğünün zulüm düzenini sarsarken, bu ülkenin aziz yiğitleri volkanlar gibi kükreyerek İslam"ı savunmanın onur dolu destanını yazmaya devam ediyorlar"

Öylesine ki, artık bu tablolara tanık olduktan sonra, hangi diktatörün bu direnişi kırabileceğini sormamız gerekiyor. İslam"a ve Müslümanlara açtığı o kahbe savaşta sırtını siyonist rejime dayayan şu Aliyev denen aşağılık işbirlikçi mi? Onun polisleri, askerleri, zindanları ve işkenceleri mi...?

Eğer Hacı Abgül Süleymanov gibi bir yiğit demir parmaklıklar arkasından bu diktatöre meydan okuyarak "Biz aziz İslam"ın namahremlerin elinde oyuncak olmasına izin vermeyeceğiz. Vahşi hayvanlar bizi diri diri parçalasalar da İslam"ı savunmaktan geri durmayacağız. Ya İslam düşmanlarının elini keseceğiz, ya da Rabbimize kavuşacağız" diye haykırıyorsa artık bundan ötesi mi var..?

Söyleyin bundan ötesi mi var"?

Bu izzet dolu feryad, Hz. Seyyidüşşüheda"nın "eğer kanım dökülmeden ayakta durmayacaksa ceddim Muhammed"in dini, ey kılıçlar haydin gelin alın beni, parçalayın bedenimi" şeklindeki haykırışının Azerbaycan topraklarından yeniden yükselmesinden başka nedir ki?

Hz. Seyyidüşşüheda o feryadını Kerbela sahrasından yükseltirken Süleymanov da aynı feryadı demir kafeslerin arkasından yükseltiyor"

İşte Kerbela, işte Aşura"

Söyleyin bundan ötesi mi var"?

Hacı Tale Bağırov daha önce hicab direnişinden dolayı tutuklanıp 1.5 yıl hapiste kalmıştı. Hapishaneden çıktıktan sonra doğrudan hicab şehidi Vakıf Abdullayev"in kabrine giderek, yeniden tutuklanırım, işkence altına alınırım endişesine kapılmaksızın şunları söylemişti:

"Biz Allah yolunda, dinimiz ve vatanımız uğrunda son damla kanımıza kadar mücadelemizi sürdüreceğiz; Hicabı yasaklayan rejime bir kez daha sesleniyorum; bizi hapse atmakla, bizi ölümlerle korkutamazsınız. Son nefesimize kadar mücadelemizi sürdüreceğiz."

Bağırov bu sözleri ülke sınırları dışından söylemiyordu, rejim güçlerinin pençeleri üstündeydi, ama onun yüreğinde sadece Allah"a teslimiyet ve tevekkül, cihada azim ve sebat vardı. Ne rejimin pençeleri, ne de baskı ve tehditleri onu korkutmadı, yıldırmadı ve bir adım olsun geri attıramadı".

Ve Bağırov Allah"ın mescidinde müminlere seslenmeye devam ederek tutuklanmasına sebep olan şu tarihi konuşmasını yaptı:

"Dünyada he kadar zalim, ne kadar şerefsiz olursa olsun, bunların kadar güçleri ve silahları olursa olsun, ama benim Allah"ım ile mukayeseye gelmez. Benim Allah"ım yerin göğün sahibidir ve kudret O"nun elindedir. Şimdiki zalimler, yöneticiler o geçmişteki Firavun ve Nemrutların yanında ne ki? Bunların yüzünü bir kefeye koysanız bir firavun etmez. Bunlar kendilerini güçlü görüp imanlı, inançlı, tevhid akidesine sahip bir insanı korkutacaklarını sanıyorlar.

Dünyadaki bütün zalimler toplanıp bir araya gelseler de Allah"a gerçek anlamda iman eden bir müminin karşısında bir şey yapamaz. Biz canımızı vereceğiz, malımızı vereceğiz, korkmayacağız, ama sizin rahat yaşamanıza da fırsat vermeyeceğiz. Artık vakit geçmiştir. Halka bu kadar zulmettikten sonra, bu kadar suçlar işledikten sonra kendini suçsuz göremeyeceksiniz. Eğer bir kişide iman olsa o kişi asla geri adım atmaz. Eğer sen Allah"a inanıyorsan güç sendedir, bugün güç müminlerdedir, zira onların Rabbi Allah"tır.

Biz senin topundan, tüfeğinden korkmuyoruz. Sen bize sadece bu dünyada bir şey yapabilirsin. Bizi bu dünyada öldürebilirsin, ama kendin de bilmelisin ki sen de öleceksin. Bil ki bu hapisler, bu şahadetler senin sonunu getirecek.

Bizi yolumuzdan döndüreceğini mi sanıyorsun? Babam da çıksa karşıma ben yine bu yolda yürüyeceğim. Bize bu yolu gösteren, bu lütfu veren ve Kur"an hattı ile yürümeye bize yardımcı olan Allah"ımızdır. O Allah merhamet sahibidir, ama O"nun bir de Cebbar sıfatı var; zalimlerden intikam alandır, zalimleri cezalandırandır O. Bizim bu Allah"ımız hem merhametli, hem şefkatlidir, hem de zalimin belini kırandır.

Zalimin bir sözü varsa biz buradayız, Biz kaçıp bir başka ülkede gizlenmedik. Biz kendi vatanımızdayız, nerede isteseler biz oradayız. Bizim bir canımız var, onu da Allah yolunda vermeye hazırız.

Biz kufeli değiliz. Bilsinler ki direnişçiler ya meydanda olacak ya da zindanda. Yani diyoruz ki, ya biz meydanda öleceğiz ya da zindanda. Üçüncü bir seçenek bilmiyoruz. Bizi başkalarına benzetmesinler; ya bizi meydanda öldürsünler ya da zindanda, başka bir şey düşünmesinler. Bu, mukavemetin sözüdür."

Bağırov bu konuşmasının hemen ardından rejim güçleri tarafından tekrar tutuklandı, işkencelere uğradı ve sağ kolu sakat kaldı".

Bağırov gibi bir yiğidi susturduğunu sanan Aliyev rejimi bu kez yeni bir volkanla karşılaştı.

Bağırov gibi, daha önce tutuklanıp zindanlara konulan Azerbaycan"ın yiğit alimlerinden Zülfikar Mikayilzade kendisini ölüm ve hapisle tehdit eden rejime yine Allah"ın mescidinden cevap verdi:

"Ben biran olsun Allah"tan başkasına secde etmeyen Ali"nin yolundayım. Düşmanlar bilsinler ki, biz öyle bir şahsiyetin yolundayız ki, hiçbir zaman sizin gibi melunlara ve zalimlere boyun eğmedi, biz de hiçbir zaman boyun eğmeyeceğiz. Bizi ölümle ve hapisle tehdit ediyorlar. Ben bir kez daha söylüyorum; bu yoldan asla dönmeyeceğim ve geri adım atmayacağım. Beni hapsetmekle tehdit ediyorsunuz, ben tek başıma kalsam bile yine öne atılacağım. Biz bu yolda her şeyimizden geçmeye hazırız.

Allah"ım! Eğer sen bize şehadeti nasip edersen biz şehid olmaya hazırız, sen bize hapse girmeyi takdir edersen, hapse girmeye hazırız. Ya Rabbi düşmanlarımızı kahru perişan eyle! Ya Rabbi! İslam"ın bayrağını bütün dünyada daha da yükselt! Hapishanelerde olan kardeşlerimizi özgürlüğüne kavuştur! Düşmanlarımızı rezil eyle! İşgal altındaki İslam topraklarının kurtuluşu için mücadele eden Müslümanları zafere ulaştır! İslam ümmetine birlik ve beraberlik nasip et! Bu birliğin sağlanması için Müslümanlara yardım eyle! Hapishanelerdeki Hacı Feramiz, Hacı Muhsin, Hacı Abgül ve yeniden tutuklanan Hacı Tale kardeşlerimizi aziz eyle!"

Devrilmeyen bir korku duvarı mı kaldı?

Korkulup da söylenmeyen bir kelime mi kaldı?

O halde, söyleyin bundan ötesi mi var"?

Kuşkusuz ki, böylesi yiğit bir alimin de tutuklanmasına ve işkencelere uğratılmasına tanık olacağız!

Çünkü ortada kelimenin tam anlamıyla bir Firavun rejimi var"

(Bu rejimin karakterini, iç yüzünü, kirli bağlantılarını, yolsuzluklarını başka bir yazıda dosya halinde yayınlayacağız.)

Bu yiğitlerin cesurca yükselttiği İslami direniş bayrağı, Azerbaycan"daki diktatörlüğü alaşağı edecek kutlu bir devrimin müjdesinden başka nedir ki..?

Bugün bu yiğitlerimiz zindanlara atılıp işkencelere uğratılırken, biz Türkiyeli Müslümanlar bu zulümleri telin edip kınamakla yetinmeyeceğiz elbette".

Bizler bu kardeşlerimizin yanında oluşumuzu, yazılar, sözler, yürüyüşler ve sloganlarla bitirmeyeceğiz elbette"!

Çünkü bu ahlaksız ve zalim rejim zorbalıkta hiçbir sınır tanımadığını bir kez daha ortaya koydu.

Firavun Aliyev diktatörlüğü şunu çok iyi bilsin ki, İslam ümmetinin kahraman evlatları bu rejimle anladığı dille konuşacaktır"!

Bakınız, Türkiye"nin her bir yanından Azerbaycan hicab tutsaklarına nasıl destekler geliyor. Bu destekler dalga dalga yayılıp firavunların suratına çarpacak bir yumruğa dönüşecek, Türkiye Müslümanlarının öfke lavları zalimlerin saraylarını tutuşturacaktır"!

Bu vesileyle, İslam ümmetinin iftiharı olan Azerbaycan hicab direnişini ve bu direnişin aziz önderleri Hacı Abgül Süleymanov'u bir kez daha selamlarken, yiğitlik, fedakarlık, adanmışlık ve cesaretiyle İslam davasına izzet ve şeref katan kardeşlerimize seslenmek istiyorum:

Ey Azerbaycan"ın korkusuz kahramanları, İslam"ın yiğit arslanları!

Ne mutlu size, ne mutlu size ki; Abgül Süleymanov gibi bir önderiniz var. Ne mutlu sizlere ki, zindanların ve ölümlerin korkutamadığı alimleriniz, liderleriniz var. Ne mutlu sizlare ki, bütün dünyada iftihar saçan bir direnişiniz ve mücadeleniz var!

Sizler liderinizle ve direnişinizle bir furkan oldunuz! Sizler, hak ile batıl arasında, hakikat ile yalan arasında, ihlas ile hased arasında, izzet ile zillet arasında bir miyar oldunuz! Sizler, Hz. Seyyidüşşüheda"nın yolunun nasıl şereflice sürdürüleceğini en güzel bir şekilde temsil eden bir ışık oldunuz! Sizler, peygamber varisi gerçek bir alim olmanın ne anlama geldiğini gösteren bir hüccet oldunuz!

Sizler bu direniş ile zafer kazandınız! Sizler, meydanlardan kaçmayarak, zindanlardan ve işkencelerden korkmayarak bir zafer kazandınız! Sizler, zilleti, suskunluğu, korkaklığı, teslimiyeti, dilenciliği ayaklarınızın altına alarak cihad ve mübarezenin onurunu gösterdiniz! Birileri din ve mukaddesat ile geçinirken, sizler o din ve mukaddesata kurban oldunuz! Birileri tezvir ve yalanların perdesi altında direniş meydanlarını boşaltmak isterken sizler o meydanları yine doldurdunuz! Birileri sizi yalnızlaştırıp gözden düşürmek isterken, sizler sınırların çok ötesinde milyonlarla, ümmet deryasıyla buluştunuz.

Türkiyeli bir kardeşiniz olarak tam bir teslimiyetle belirtmek istiyorum ki; sizin liderliğiniz bizim liderliğimizdir; sizin kavganız bizim kavgamız, sizin ahdiniz bizim ahdimizdir! İslam"ı aziz kılan yüreğiniz ve zindanlardaki tutsaklarınız bizim namusumuzdur.

Size Rabbimizin "isbirû ve sâbirû ve râbitû" beyanını hatırlatmak isterim:

Varsın o azgın düşman tüm hışmıyla üzerinize gelsin, ölümlerle zindanlarla, işkencelerle sizi durdurmak istesin; varsın firavunlar kanlı pençeleriyle nefeslerinizi kesmek istesin"!

Siz ki Hz. Seyyidüşşüheda"nın bayrağını kaldıranlarsınız! Siz ki, Allah"tan başka hiçbir güçten korkmayanlarsınız! Siz ki, zindanları kucaklayanlar, şehadeti saadet bilenlersiniz.

Sizi kim durdurabilir, kim korkutabilir, kim yolunuzdan döndürebilir"?

Ey İslam"ın kahramanları! Ey, ümmetin arslanları! Zalimlerin saraylarını sarsan direnişiniz mübarek olsun! İslam ümmetine şeref olan cihadınız mübarek olsun! Aydınlık sabahları müjdeleyen meydanlarınız mübarek olsun!

Azerbaycan hicab direnişine söz veriyoruz:

Bütün dünya bilsin, herkes duysun öğrensin, damarlarımızda taşıdığımız kan, sizinle birlikte feda olsun"!

 

velfecr