Altıncı Raşid Halife

Hakan Albayrak

Malum; Hazret-i Ebubekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali’ye (radıyallahu anhum), “Raşid Halifeler” denir.

İslamî olgunluğu ve Hak yoluna sımsıkı bağlılığı ile diğer Emevi halifelerinden ayrılan Ömer bin Abdülaziz de “Beşinci Raşid Halife” diye anılır.

Türkiye’de pek bilinmez ama bir de “Altıncı Raşid Halife” var: Tarih sahnesine Halep Atabeyi olarak çıkan, Şam ve Kahire’ye de sultan olan, Anadolu’ya da eli uzanan, bu topraklarda İttihad-ı İslam’ı sağlayarak Haçlılara kök söktüren Nureddin Mahmud Zengi.

Türkiye’de pek bilinmemesi ne tuhaf.

Türk’tü ve ordusunun ekseriyeti Türkler ile Kürtlerden oluşuyordu halbuki.

***

Sultan Kılıçarslan, Haçlılara direnişin sembolüdür.

Nureddin Mahmud Zengi ise derlenmeyi, toparlanmayı ve karşı saldırıyı temsil eder.

Fethin sembolü tabii ki Selahaddin Eyyübi’dir ama aslına bakarsanız Kudüs’ün fethinde de aslan payı Nureddin Mahmud Zengi’ye aittir.

Uzun hikâye.

Ali Emre’nin “Nureddin Zengi” romanında uzun uzun anlatılıyor; okumak lazım.

***

Müthiş bir lider… Müthiş bir komutan…

Her şeyden evvel pırıl pırıl bir Müslüman.

Tarihçi İbn-i Esîr (1160-1233) der ki: “Ben eski zamanları, daha önceki hükümdarların ahlakını ve yaşayışını da inceledim. Dört halife ve Ömer bin Abdülaziz dışında, Nureddin Zengi’den daha ahlaklı, adaletli ve erdemli birini görmedim.”

Ali Emre’nin romanında Nureddin Mahmud Zengi’nin bu güzel hususiyetleri de uzun uzun anlatılıyor.

***

İslam dünyasının mevcut hali karşısında ye’se düşmek mi?

Yok.

Nureddin Mahmud Zengi’nin önündeki manzara çok daha korkunçtu.

Okuyun Ali Emre’nin romanını; bakın görün nasıl kalkmış(ız) o korkunçluğun altından.

Haçlılarla işbirliği yaparak birbirinin kuyusunu kazan emîr müsveddeleri nasıl tasfiye edilmiş, paramparça bir coğrafya ve ümmet nasıl birleşmiş, anlı şanlı Frenk şövalyeleri nasıl rezil ü rüsva olmuş, öyle güzel anlatıyor ki Ali Emre…

***

Romanın arka kapağından:

“Haçlı istilalarının dünyayı kasıp kavurduğu 12. Yüzyılda yaşayan Nureddin Zengi, suyu tersine akıtmayı başaran adam. Bir ayağını Halep’te tutarak Müslümanları birleştiren, zillet örtüsünü üstlerinden atan, değerler bağını yeniden yeşerten mücahid ve muttaki bir önder. Müslüman Şark’ın kandili, kılıcı, kalkanı. 50’den fazla beldeyi Frenk işgalinden kurtarmasının yanında, inşa ettiği medreseler ve diğer kurumlarla Sünnî uyanışa can katan bilge bir yönetici. Yeryüzünü titreştiren güçlü avazıyla, acı ve korku içine ömür tüketmekten kurtardığı hünerli ve çalışkan kadınlarla, şehirleri ayağa kaldıran yiğit ve onurlu adamlarla benzerine pek rastlanmayan gerçek bir İslam baharının mimarı. Cesareti, adaleti ve merhametiyle herkesin hayranlığını kazanan bu güzide kahraman; yetiştirdiği ve yol gösterdiği Selahaddin’e, fetih minberini bile yaptırdığı Kudüs’ün kapısını aralayan kişi aynı zamanda.”

***

Kuru bir kitap değil.

Şahane bir edebî eser.

Enfes cümlelerle dolu.

Bir muharebenin başlangıcını anlatan satırlarda geçen şu cümlenin güzelliğine bakar mısınız mesela:

“Günün kitabı; gecikmiş, yüzlerce sayfa geride kalmış bir talebenin telaşına ayak uyduruyormuş gibi hızlı hızlı açılmaya, çevrilmeye koyuldu.”

***

Ali Emre’nin “Nureddin Zengi”si, Ekin Yayınları’na bağlı olan Temmuz’dan çıktı.

İyi ki çıktı.

İlaç gibi geldi.

karargazete