“İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım”
Bizim Bülent Deniz “Derin Gerçekler” programının kapanışında son söz olarak hep aynı şeyi söylüyordu: “Yüzünüzden tebessüm, dilinizden; mazlumlar ve destekçileri için dua, zalimler ve işbirlikçileri için beddua eksik olmasın”.
Bu arada Kemal Özer de o yönde mesajlar veriyor, diğer daha bir çok duyarlı kardeşimiz gibi: “Boykot malları satan firmalar Yahudi’nin suç ortağıdır. Boykot malları alanlar da Yahudi’nin suç ortağıdır. Allah onun ticaretlerini bozsun”. “Ey Rabb'imiz! Onlar ise bunu Sen'in yolundan saptırmak için kullanıyorlar. Rabb'imiz! Mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver” (Yunus 88)
Kur’an-ı Kerim’de “Kahır” içeren ayetler vardır. Allah’ın (cc) “Kahhar” ismine gönderme yapılarak, O aciz, kimsesiz kalan kulların kimsesi olan Allah’a “Mazlumların intikamını alması” için bir çağrıdır. Kahır duaları, büyük zulümler, haksızlıklar yaptıkları halde hiçbir pişmanlık, vazgeçme belirtisi göstermeyen kafir ve zalim bir toplumun sınır tanımaz zulüm, baskı, tecavüzlerine karşı, tövbe istiğfar ederek Allah’tan istenen bir tür yardım, imkansızlık, acziyet, çaresizlik, güç yetirememe halinde pişmanlık içinde Allah’a (cc) sığınmaktır.
Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın (cc) Muntakim “intikam alıcı” sıfatına atıf yapılırken “Azîz” (İzzet sahibi / Kendinin ve kendine iman eden kullarının İzzetini korumak ve zalimlerden intikamını almak için mutlak güç ve kuvvet sahibi) olduğu belirtilir. Buna örnek olarak şu ayetler gösterilebilir:
(Âl-i İmrân 4) “Bundan (Kur’an’dan) önce de, insanlara yol gösterici olarak, Furkan’ı (Tevrat’ı ve İncil’i) indirdi. Şüphesiz, Allah’ın âyetlerini inkâr edenler için çetin bir azap vardır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam alıcıdır.”
(Secde 22) “Rabbinin âyetlerine inanmayıp, onları yalanlayanlardan daha zalim kim olabilir? Suçlulara, yaptıklarının cezası böyle verilecektir.” (Fussilet 43) “Sana söylenen, senden önceki peygamberlere söylenenden başka bir şey değildir: ‘Şüphesiz senin Rabbin, hem bağışlayıcıdır, hem de acı bir azapla cezalandırıcıdır.’”
(İbrahim 47) “Sakın Allah’ı, peygamberlerine verdiği sözden cayar sanma. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, intikam alıcıdır.”
(Zümer 37) “Allah kimi hidayete erdirirse, artık onu saptıracak yoktur. Allah, mutlak güç sahibi ve intikam alıcı değil midir?” (Şura 16) “Allah’a karşı yalan uyduranların, kıyamet günü durumu ne olacak? Şüphesiz Allah, insanlara karşı lütufkârdır, fakat onların çoğu şükretmez.”
Hz. Nuh da kahır duası etmişti: “Ey Rabbim! İşte halkım beni yalanladı. Bu yüzden benimle onlar arasında gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koy. Beni ve benimle beraber olan müminleri kurtar!” (Şuara, 117-118.)
“Ey Rabbim! Yeryüzünde bu hakikati inkar edenlerden hiç kimseyi bırakma. Çünkü sen onları bırakırsan , Sana kulluk edenleri hep saptırmaya çalışırlar ve yalnızca fesada ve inatla sürdürülen kafirliğe sebep olurlar. Ey Rabbim! Bana, anneme-babama, evime mümin olarak giren herkese ve daha sonraki bütün mümin kadınlara ve erkeklere bağışlayıcılığını göster ve zulüm işleyenleri her zaman helake uğrat!” (Nuh, 21-24,26-28.).
Bu dualara “Veyl Duası” da denir.
Hz. Musa’nın duası ise şöyle: “Ey Rabbim! Gerçek şu ki, Sen Firavun ve onun seçkinler çevresine dünya hayatında görkem ve zenginlik verdin. Öyle ki, bunun sonucu olarak onlar da ey Rabbim! başkalarını Senin yolundan çeviriyorlar! Ey Rabbimiz! Öyleyse artık onların zenginliklerini silip yok et! Kalplerini katılaştır! Çünkü onlar çetin azabı görmedikçe inanmayacaklar.” (Yunus,88.)
(Hümeze, 1-9) “Veyl olsun” diye başlar. “Veyl olsun bütün Hümeze-Lümeze gruplarına. O (gruplar) ki, serveti biriktirir ve onu bir kalkan sayar. Zanneder ki serveti onu sonsuza dek yaşatacak! Hayır aksine o öteki dünyada Hutame’ye/çökerten bir azaba terk edilecektir. Bilir misin nedir o Hutame? Allah tarafından tutuşturulmuş bir ateştir: (günaha batmış olanların tüm hücrelerine işleyen) gönüllerin üstüne kurulmuş, üzerlerine salınacak olan bir ateş; uzayıp giden sütunlar arasında.” (Leheb 1-5)’de “Tebbed yeda” diye başlar. “Kahrolsun Ebu Leheb’in iki eli ve kahrolsun kendisi, zaten kahroldu da. Ne faydası olacak servetinin ve kazancının? Öteki dünyada şiddetle parlayan bir ateşe atılacak. İğrenç söylentilerin taşıyıcısı olan karısı ile birlikte. O ki, boynunda bükülmüş iplerden bir halat taşır.”
“El-Kahhâr” (her şeye galip gelen, kahreden) ismiyle yapılan zikir ve dua ile “Yâ Allah! Zalimlerin zulmünü durdur, mazlumları koru, adaletini tecelli ettir, biz aciz kaldık, bizi koru, bize yardım et, bize güç ve kuvvet ver” şeklinde yapılan bir duadan söz ediyoruz. Ve tabi bu duadan önce çokça tövbe istiğfar etmek gerek. Şunu unutmayalım ki, “Allah (cc) bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ver mazlumlara yardım etmek ister”.
Allah'tan istediğimiz şeyi gerçekleşmesi için “Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olmak için” bizim de Allah’ın yardımını almak için harekete geçmemiz gerekir. O’ndan güç, kuvvet ve sabır vermesini istememiz gerekir. Her vesile ile “Hasbünallahu ve ni’mel vekil” diyoruz. Bizi gören, duyan, bilen, Kadir-i mutlak (Mutlak iktidar sahibi), Kadere, Rızga ve Ecele hükmeden bir Allah (cc) var! Evet, (Allah (cc) bize yeter, O ne güzel vekildir). O’nun her şeye galip gelen, dilediğini mutlak bir şekilde alt eden, karşı konulmaz güç ve otorite sahibi olduğunu ifade eder. Bu sıfat, Allah’ın hem yaratma hem de yok etme kudretini, her türlü varlığı ve gücü kahretme yeteneğini kapsar.
Bu dualarda tövbe önemli.
Zalimlerden korkup seslerini kısanlar ya da menfaatleri için onlara yanaşanlar da ilahi gazabın muhatabı olabilirler. (Nuh 25-28)’de şöyle denir: “Günahları yüzünden suda boğuldular, ardından ateşe sokuldular ve kendileri için Allah’tan başka yardımcı bulamadılar.”
(Fussilet 15-17)’de bize söylenenler şöyle: “Âd kavmi, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladı ve ‘Bizden daha güçlü kim var?’ dediler. Kendilerini yaratan Allah’ın onlardan daha güçlü olduğunu görmediler mi? Ayetlerimizi inkâr ediyorlardı. Biz de üzerlerine uğultulu bir rüzgâr gönderdik… Semud kavmine gelince, biz onlara doğru yolu gösterdik, ama onlar körlüğü hidayete tercih ettiler. Böylece, yaptıkları yüzünden alçaltıcı azabın yıldırımı onları yakaladı.”
(Hûd 82-83)’te de benzer başka bir gazap örneği var: “Emrimiz gelince, o memleketin altını üstüne getirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık. Taşlar, Rabbinin katında işaretlenmiş olarak yağdı. Bunlar zalimlerden uzak değildir.”
(Kamer 41-42)’de Firavunun başına gelenler hatırlatılır: “Firavun’un kavmine de uyarılar gelmişti. Bütün ayetlerimizi yalanladılar. Biz de onları, güçlü ve kudretli olanın yakalamasıyla yakaladık.”
Allah gazabı ile asi kullarını (Mülk 16-17)’de uyarır: “Gökte olanın sizi yere batırmayacağından emin misiniz? Bir de bakarsınız ki yer sarsılmaya başlamış. Yahut gökte olanın üzerinize taş yağdıran bir fırtına göndermeyeceğinden emin misiniz? O zaman, uyarımın nasıl olduğunu anlayacaksınız.”
Günahkârların ve Zalimlerin Azaba Uğramasına örnek olarak (Zümer 40)’de şöyle denir: “Kime alçaltıcı bir azap geleceğini ve kime sürekli bir azabın ineceğini yakında bileceksiniz.”
Allah’ın Kahhâr sıfatı, O’nun her şeye üstün gelmesini, dilediğini helak etmesini, zalimleri ve inkârcıları kahretmesini ifade eder. Bu sıfat, aynı zamanda Allah’ın merhametinin yanında adaletini ve cezalandırıcı yönünü de yansıtır. Dini metinlerde kahır ifadesi daha çok ahlaki bozulmaların, münafıkların, zalim yöneticilerin ya da bidat ehlinin sert biçimde eleştirildiği bölümlerde karşımıza çıkar. Bu türdeki metinler doğrudan bir kişiye değil, belirli bir davranışa veya inanç sapmasına yöneliktir. (Bakara 10):"Kalplerinde hastalık vardır, Allah da onların hastalığını artırmıştır. Yalancılık ettikleri için onlara elem verici bir azap vardır." Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulur: "Ümmetimin en şerlileri, âlim görünüp cehenneme sürükleyenlerdir." İmam Gazali İhya’sında "Kimi insanlar vardır ki zahirde abid, batında habistir. Onunla oturmak, şeytanla oturmaktan beterdir" der.
Hadi gelin Allah’ın Lanet ettiklerine biz de lanet edelim: Ya Rab sevdir bize sevdiklerini, ve bizi de sevdiklerine sevdir. Sevgimiz de öfkemizde senin rıza ölçüsünde ve ona göre olsun. Senin dostların dostlarımız olsun, düşmanlarından intikamını bizim ellerimizle al ve bu konuda bize yardım et.
Bizi rızanın tecellisinin vesilesi kıl. Bizim ellerimizle cezalandır zalimleri ve bizim ellerimizle yardım et mazlumlara, bizi intikamında memur eyle.
"Allah’ım! Yeryüzünü fesada boğan zalimlerin ve şeytanların şerrinden sana sığınırım. Onların tuzaklarını başlarına çevir, kalplerine korku sal, haksızlıklarını ve fitnelerini boşa çıkar. Bizi ve masumları onların zulmünden koru. Onlarla savaşmak için bize güç ve kuvvet ver, sabır ver, cesaret ver.
"Ya Rabbi! Yeryüzünde fesat çıkaranları, masumlara zulmedenleri ve şeytanın yoluna uyanları kahret. Fitnelerini kendilerine döndür, Bizi ve müminleri onların şerrinden muhafaza eyle. Fil ordusunu helak eden Rabbim Ebrehe ve ordusunun helak edilmesi gibi zalimlere karşı bize güç, kuvvet, irade nasib et. İçimizdeki münafıkların şerlerinden, hilelerinden bizleri koru, onların tuzaklarını başlarına geçir, yeryüzünü fesada boğan zalimlerin planlarını boşa çıkar, onları kendi tuzaklarında helak et ve masumları koru. (Münafikun 8) Allah onları kahretsin, nasıl da aldatılıyorlar!"
"Allah’ım! Ashâb-ı Uhdûd’un zalimleri gibi, müminlere zulmedenleri kahret, tuzaklarını boşa çıkar ve masumları koru.". "Kahrolsun o hendek ashâbı! Tutuşturulmuş o dehşetli ateşin sahipleri! Hani onlar ateş hendeğinin başında oturmuşlardı. Ve müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı. Onlardan intikam almalarının tek sebebi, onların Azîz ve Hamîd olan Allah’a iman etmeleriydi."
(Burûc:4-8) Zalimlerin, münafıkların, ıslah ediciyiz deyip bozgunculuk yapanların elleri ve soyları kurusun.
Cahillerden ve zalimlerden olmayalım diye, selam ve dua ile.