Algı

Merve Kavakçı

İstanbul’un göbeğinde terör eylemi. Diyarbakır’da terör eylemi. Silopi’de, Cizre’de terör eylemi. Hakkari’de terör eylemi. Turistler, kadınlar, erkekler, küçücük çocuklar terörün kurbanı. Bir grup kendini bilmez çıkmış kan akıtan devlet diyor. Bir de adları akademisyen, sözde akademisyen. Sözde zira, akademisyen dediğiniz bilgi üretir, teröre destek değil. Akademisyen dediğiniz bilgiyi veriye göre üretir. Çarpar, böler, çıkartır, işlemini yapar, datayı toplar değerlendirir, sormak lazım hangi teröre imza atmış Erdoğan’ın başında bulunduğu devlet? Araştırmanız..? Bilimsel metodolojiniz..? Veriyi analiziniz..? Sebep, sonuç ilişkisi değerlendirişiniz..?

Hangi teorik perspektif, hangi kalitatif ve kantitatif metod, hangi çıkarım… Utanmasalar PKK’yı, YDG-H’yi özgürlük savaşçısı ilan edecekler. Ediyorlar da. Bütün bunları, işleri güçleri arasında, düzeltiyorum, işleri olması gereken arasında, “öğrenciye ders hazırla, anlat, ödev ver, imtihan oku, otur konuş, makale üret, yayın yap” arasında mı yapıyor? Çok şapkalı adamlar(!) Belki de tek şapkalı adamlar… Ne olursa olsun akademik edep ve etikten uzak adamlar. Suça ortak olmayacaklarmış(!).

Bana Kemal Alemdaroğlu yönetimindeki İstanbul Üniversitesi’ni hatırlattılar. Düğün değil bayram değil Alemdaroğlu’nu niye anıyoruz şimdi demeyiniz. Geçenlerde Abdülhamid Hanın mirası olan tarihi eserler, kitaplar bağlamında haber olmuştu da kendisi. Rektörlüğü döneminde zarar gören Osmanlı mirasını anlatanları okuyunca insanın içinin sızlamaması mümkün değildi. Oysa bizler kendisini tıp fakültesi müzesine “kilitlediği” başörtülü doktor haberleri ile tanımıştık zamanında. Adaşı Kemal Gürüz’ün YÖK Başkanlığı sırasında… Hafızalarımız, o yıllara dair, çok canlı. Bilimsel eğitim? Nerdee…. Copy-paste-copy-paste…intihal! Bilimsel bilgi üretimi? Nerdee….elde defter, kim namaza gidiyor, kim gümüş yüzük takıyor, kimin karısı başını örtüyor…çetelesini tut! Bilimsel duruş? Nerdee….. Zannedersin siyasetçi, açıklama üstüne açıklama, bir taraflara yaranma, öte taraflara zulmetme… Biz o yılları böyle hatırlarız.

Ama işler çoktandır değişti, yok öyle akademisyenim, bilim insanıyım, dokunulmazım edasında teröre sahip çıkmak. Milletine tepeden bakmak. İşini, işin olması gerekeni, ilmini bırakıp meydanlara koşmak, terörü masum gösterip hak yemek. PKK’dan daha çok PKK’lı olmak. Yok öyle. Bu topraklar hepimizin. Ecdadımızın kanıyla yeşeren bu Müslüman topraklar hepimizin.

Terörün, teröristin değil. Yasin’in kafasını parçalayan teröristin değil, bu topraklar. Dün gece karanlığında, Çınar’da beş yaşındaki Efe’yi, bir yaşındaki kardeşi Ecrin’i ve daha adını bile bilemediğimiz beş aylık bebekleriyle Lokman Açıkgözü ve karısını katledenlerin değil! Böyle bir katliamı, “bahar erken geldi” diye kutlayan danışmanın hiç değil!

El insaf akademisyen geçinenler… Asıl biz bu suça ortak olmayacağız. 

yeniakit