Akil ve baliğ olmak

Abdurrahman Dilipak

Sinop’ta Nureddin Yıldız’a saldırmışlar. Bunlar Taif halkı gibi, “cahildirler bilmiyorlar”. Bunlar “baliğ”dirler ama “akil” değiller galiba. Bilmediklerini de bilmiyorlar, daha da kötüsü kendilerini allame sanıyorlar.. Anlamak istemedikleri için dinlemiyorlar da. Okudukları da yok anlaşılan. Ya da okuduklarını sandıkları şey bir ezber tekrarından başka bir şey değil. Hani derler ya “Cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkündür” diye, “eğitimli cahiller” bunlar.

İslam geleneğinde “cezai ehliyet”, yani sorumluluk “Akil” ve “Baliğ” ile mümkündür.. Evlilik de bunlardan biridir..

Hani Nureddin Yıldız’a saldırıyorlar ya, Nureddin hocanın ne dediğinden de haberleri yok bunların.. Nureddin Yıldız güya demiş ki, “6 yaşında nikah caiz”. Şimdi “Kabul ve icab”dan bahsetsen anlamazlar.. Derler ya “Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder.” Bunların ki, çeyrek de değil.. Tipik laikçi CHP kafası. Siz Mersin’e dersiniz, onlar tersine gider.. İlla tersinden anlayacaklar ve sonuçta kendileri haklı çıkacaklar, yoksa “kan dökmekle” tehdit ederler.. Ne dersen de tersini söylemiş olmakla hikmet söylemiş olacaklarını zannederler..

Halkçı geçinirler ama, bunlar “halkçı” filan da değil. Halkın inancı, tarihi, kültürü, geleneğine yabancı, hatta düşmandırlar..

Cumhuriyetçidirler, “Milli Egemenlik”ten söz ederler ama mesela “Milli İrade” bunlara, bunlar da Milli İradeye karşıdır.. Laiktirler ama “Hilafet fonu”nu kendileri yönetirler.. Solcudurlar ama bankaları vardır..

“Beşik Kertmesi” diye bir şey duymamışlardır.. Bazı aileler düşmanlıklarını sona erdirmek ya da sevgilerini akrabalıkla pekiştirmek için doğmadık çocukları için bile söz keserler.. Eğer biri kız, biri erkek olursa bebeklerin birbiri ile evlendirilmesi için kendi aralarında sözleşirler..

Doğduktan sonra, kundakta iken, beşikte iken yapılana “beşik kertmesi” denir.. Aileler arasında örfi bir sözdür bu. Bir nişanı, yazılı bir belgesi, şahidliği yoktur. Dini ve hukuki açıdan bir hukuk ve değer de içermez.

Örfte aileler böyle bir karar vermişse, o çocuklar büyüyüp akil-baliğ olana kadar kimse bu çocuklara dünür gitmez.. Sonuçta çocuklar kendi özgür iradeleri ile evlenmeye karar verir ya da vermezler.. Daha önce aileler de şartsız bir şekilde bu sözden vazgeçebilirler..

İslam’da nikahın birçok şartı vardır. Mihri muaccel/müeccel, mihri muahher, şahidlik ve tabii hepsinden önce kabul ve icab şartları.. Resmi nikahtan usul ve esas itibarı ile daha kapsamlı ve sağlamdır, uygulanabilirse..

Mesela nikah için baliğ, buluğa ermek, yani biyolojik yaş itibarı ile evlenebilir olma şartı aranır. Bu da yeterli olmaz, akıl/zeka yaşı itibarı ile bir evliliğin sorumluluğunu taşıyacak akla sahip olması gerekir.. İsterse 25 yaşında olsun, akıl/zeka yaşı düşük ise evlilik olmaz. Biz buna “akil” olma şartı diyoruz. “Akil-Baliğ” derken baliğ biyolojik yaş şartını, akil olmak ise “aklı ermeyi” ifade eder.

Hatta Şafiler, ilk evliliklerinde, evlenecek gençlerin ailelerinin “rıza”sını şart koşar. Yani “Rıza” şartı vardır. Aile evleneceklere eş dayatamaz ama ilk evliliklerinde de gençler o konuda ailelerinin rızasını almak zorundadırlar. Hanefilerde bu şart yoktur. İmam-ı Azam “Rey” taraftarıdır, tarafların reylerinde özgür/muhtar olduğunu kabul eder. Aileler nasihat edebilir, ama mutlak belirleyici konumda olamaz. Ne “nikah” ve ne de “talak” konusunda böyle bir tasarrufları olamaz.

Bizim laikçilere “Rıza”, “Nikah”, “Talak” konusunu anlatmak için, yani bu konuda “rey”  sahibi olmaları için “akil” şartını yerine getirmeleri açısından bir fırın ekmek yemeleri gerek..

Benim çocuklarım evlenmeden 3 ay önceden okumaya başlarlar. Aile hukuku, nikah, talak, vasiyet, miras ne varsa okurlar. Evlilik öncesi şartları, evlilik sonrası şartları, talak vuku bulduğunda, yani istenmese de ayrılık sözkonusu olduğunda çocukların hukuku ve mal taksimine varana kadar birçok şey konuşulur ve kayda alınır.. Bunları bilmeden bunlar hakkında fikir sahibi olmayanların beyanı geçersizdir. Hangi çocuktan söz ediyorsunuz siz, sizin çocuklarınız değil, siz biliyor musunuz bunları..

Nureddin hocanın anlattıklarını anlamayacak kadar cahilsiniz. Nureddin hoca sizden kaç devir önde koşarken, siz onun kendi arkanızda kaldığını düşünüyorsunuz..

Mesela siz İslam’da zekat konusunda kadınların mağdur edildiğini zannediyorsunuz değil mi? Kadınların 2. planda olduğunu İslam’da.. Peygamberlerin ayak izinde koştuğu bir kadının adını sorsam bilmezsiniz.. Siz zekat konusunu en iyisi Bahriye Üçok’un kocası Prof. Dr. Coşkun Üçok’dan okuyun isterseniz, o bu konuyu en iyi bilenlerden ve bu konuda haysiyetli bir bilim adamıdır.. 

Bilmiyorsunuz, bir de aleme nizam vermeye kalkıyorsunuz.. Oturun oturduğunuz yerde.. Ayıptır.. Günahtır, edeb ya hu! Selâm ve dua ile..

 

yeniakit