Ahfaz ve İdlib’de neler oluyor?

Abdurrahman Dilipak

“Koyun can derdinde, kasap et derdinde”. Birileri düğmeye bastı, bölgeyi cehenneme çevirmek için ne lazımsa yapıyorlar. ABD şaşkın ördek gibi. İdlib’de de işler istedikleri gibi gitmiyor. Türkiye, Rusya ile bir plan açıkladı ve İran da bu plana destek verdi. Sonuçta oyun bozuldu. İsrail’in devreye girmesi ile Suriye füzeleri ile bir İsrail uçağı düşürüldü. İsrail’in buna ne zaman ve nasıl cevap vereceği belli değil. ABD bunun üzerine tekrar Fırat’ın doğusuna yöneldi. PYD’ye yine TIR’lar dolusu silah verdiler. ABD bölgede merkezinde PKK/PYD teröristlerinin yer alacağı “müttefik” bir Kürt devleti kurmakta kararlı. Akıllarınca “Selahaddin’in çocukları”nı haçlı ordusuna asker yapacaklar. Bu plan geri teper. İsrail’in acelesi var. 12 Haziran 2018’de basında şöyle bir haber yeralmıştı: Amerika merkezli New Yorker dergisinde “Donald Trump’ın yeni dünya düzeni» başlıklı bir makale yayınlandı. Makalede ABD ve İsrail’in, Ortadoğu’da yeni bir oyun peşinde oldukları yazılıyordu. Habere göre Amerikan yönetimi yakında yeni bir Ortadoğu barış planı açıklamaya hazırlanıyordu. ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ve Körfez ülkeleri, İran’ı bölgedeki en büyük tehdit olarak görüyordu ve İran›ı Arap ülkelerine hedef göstererek Körfez ülkelerini İsrail’e yakınlaştırmak istiyordu. Ayrıca, eş zamanlı olarak Ağustos sonunda 60 gün içinde İsrail’in bölgeye ilişkin yeni yol haritasını açıklayacağı ilan ediliyordu. Düne kadar İdlib gündemdeydi. ABD, İngiltere, Fransız, Mısır, Yunan ve İsrail donanması doğu Akdeniz’de idi. Neyse ki, tehlike henüz geçmemiş olsa da, bugün için korkulan olmadı. Ama ABD de, İsrail de boş durmuyor. Bölgeyi kaşımaya devam ediyorlar. Rusya ve İran, bu krizi kullanarak Ankara’yı Şam’la masaya oturtmak istiyorlardı ama olmadı. Şimdilik bu iş CHP’ye kaldı ama AK Parti zaten baştan beri bu plana karşı çıktı. MHP’den gelen tepkiler sonucu bu plan suya düştü. Sonuçta Ankara’nın dediği oldu. İdlib’de ağır silahlar ve kitle imha silahlarının toplanması, yani sınırlı bir silahsızlanma ve terör örgütlerinin bölgeden çıkartılması yanında Türkiye sınırında 20 km derinliğinde Suriye topraklarında güvenli bir bölge oluşturulması kabul edildi. Aslında ABD ve batılı ülkeler, İdlib’de bir krizin batıya yeni bir göç dalgasına sebep olacağından korktular. Bu kez olaylar beklenmedik bir yerden patlak verdi. Aslında “beklenmedik bir yer” tanımı doğru değil. Bundan sonra Ahfaz adını çok duyacağız. Ahfaz; Huzistan bölgesinde, Irak sınırında, Basra körfezine yakın bir şehir. Askeri tören sırasında 30’a yakın kişinin hayatını kaybetmesi, bunun iki katı insanın yaralanması İran’da bazı körfez ülkelerinin örtülü bir saldırısı olarak görüldü ve cevap vereceklerini açıkladılar. Muhtemelen İran’ın hedefindeki ülke Suudi Arabistan olacak. Zaten iki ülke arasında bir füze savaşı bekleniyordu. Huzistan, İran’da Arap bölgesi. Arap Şia’sı, aslında kendini ne İran’a, ne de Irak’a ait hissediyor. Basra, Necef bölgesinde dünya Şia’sının merkezi olacak ayrı bir ülke hayal ediyorlar. Hamaney sonrası İran’da işler karışacak. Çünkü Arap Şia’sı kendini merkez olarak görmek istiyor. Seçilecek kişinin Kerbela coğrafyasında oturması gerektiğini düşünüyorlar. Bu düşünce hem İran hem de Irak açısından sorun. Çünkü her ikisi için de bunun anlamı bölünme.. Ahfaz değil sadece Huzistan İran’dan ayrılmak isteyebilir. Necef merkez olmak üzere Basra da Irak’tan. Zaten eğer Huzistan ayrılacak olursa İran din adına otorite kullanamayacak. Ayrılıkçı akımlar için de Huzistan bir örnek oluşturacak. Azerbaycan, Kürdistan, Belücistan, geride kim kalır belli olmaz. Arap Şia’sı ile Safevi Şia’sı arasında da ciddi farklılıklar var. Bu durum Şia içinde yeni tartışmaları da beraberinde getirebilir. Yani, saldırının Ahfaz’da gerçekleştirilmiş olması bu açıdan önemli. Her ne kadar Huzistan bölgesinde öteden beri bir takım olaylar olagelse de, bu haberler hep içeride kaldı. Öyle anlaşılıyor ki, bundan sonra Huzistan adını daha çok duyacağız. Ahfaz ve Basra’da bu olayların olması, ABD’yi, Fırat’ın doğusunda bir Kürdistan kurma hayalleri açısından umutlandıracaktır. Şimdi bakmak gerek, Ahfaz saldırısı bir öncü saldırı mı idi, ya da bunun artçıları olacak mı? İkincisi, İran’ın bu saldırılara cevabı ne olacak? Cevaba cevap verilecek mi? Dün İdlib’i konuşurken, bir anda Ahfaz gündeme oturabilir.. Bana göre Kasım ortalarına kadar bölgede huzur olmayacak. O tarihten sonra ne olacağını o zaman göreceğiz. Ama bugün ekilen tohumlar, bir gün uygun ortamı bulduğunda filizlenecek. Bunların hepsi, ne zaman patlayacağı belli olmayan mayınlar gibi, bu coğrafyada her yere ekiliyor. Bu ihanet çeteleri tarafından din, mezhep, ideolojik, politik, felsefi, vicdani kanaat farklarının tümü çatışma sebebi olarak görülüyor. Birileri bu coğrafyada yaşayan insanların kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmek istiyorlar. Bu kirli oyuna alet olmamamız gerek. Şeytanın varlığı günah işlememizin bahanesi olamaz. Selam ve dua ile. Yeniakit