Acizlikten Sana sığınırız Allah’ım!

Mehmet GÖKTAŞ

İnsan kendi adına düşündüğünde acizliğin gerçekten Allah’a sığınılacak bir zillet ve felâket olduğunu anlıyor.

Çocukluğundan itibaren yaşadığı acizlik sahneleri, şahit olduğu haksızlıklar karşısında hiçbir şey yapamadığı durumlar gözünün önüne geldiğinde kahroluyor.

Şu günlerde Gazze’nin yanı sıra kurtuluşunun yıldönümünde Suriye’yi konuşuyoruz, Suriye’yi izliyoruz.

Bunca zulüm bunca katliam gerçekleşirken ve bu durum on dört yıl devam ederken biz neredeymişiz, hayret doğrusu! Allah hepimizi affetsin diyoruz ama bilmem ki affeder mi?

Geriye dönüp baktığımızda Müslüman bireyler olarak tam bir acziyet sergilediğimizi görüyoruz. Yaptığımız sadece katliamdan kaçıp gelenlere birazcık yiyecek içecek, tencere tava, battaniye ve kullanmayıp köşeye attığımız bazı eşyaları vermekle avunduk. Ha, bu arada hiçbir etkisi olmayan eylemler, nutuklar ve yazılar...

Fakat nasip oldu, Suriye’nin kurtuluşundan iki hafta sonra bir grup arkadaşla gidip felâketin boyutlarını gördüğümüzde aklımız durdu, dilimiz tutuldu.

Üzerinden bir yıl geçti, harabeye dönmüş Suriye’nin ayağa kalkması mümkün mü? Diyorum ki, mutlaka gitmeliyiz, görmeliyiz çünkü hiçbir şey uzaktan gördüğümüz ve duyduğumuz gibi değil.

Özellikle İslam ve Müslümanlar adına yazıp çizen konuşanlar olarak mutlaka Suriye yerinde görülmelidir.

Şu ana kadar görünen ve bilinen katliamlardan başka yeni yeni katliamlar, toplu mezarlar ortaya çıkıyor. Ölü veya diri olarak yakınlarını bulamayan o kadar Suriyeli var ki.

Müslüman bireyler olarak acizliğimizi dile getirdim. Acaba devletler ve yönetimler acizliklerini idrak edebiliyorlar mı, bundan dolayı kahroluyorlar mı dersiniz, bizim gibi Allah’a sığınıyorlar mı yoksa içinde boğuldukları zilletlerini meşru göstermek için mi çırpınıyorlar?

Biz yine de acizlikten, tembellikten, cimrilikten ve korkaklıktan Allah’a sığınıyoruz.