301

Abdurrahman Dilipak

Herhalde 301'den, hakkında soruşturma açılan son kişi benim.. Önümüzdeki günlerde 13.02.2008 tarihli "Cübbe Sarık" başlıklı yazım sebebi ile, Genelkurmay Başkanlığı'nın şikâyeti üzerine "Türklüğü, Cumhuriyet'i ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni alenen aşağılama" sebebi ile ifade vereceğim..

Bu büyük suçu neden ve nasıl işlediğimi görmek için "http://www.dinihaber.com/ha/modules/edito/edito.php?idedito=325" tıklarsanız, ne yazdığımı görebilirsiniz.
İroni yüklü bir yazı aslında. Sıradan bir eleştiri.
Henüz Genelkurmay'ın suç duyurusunu görmediğim için neyle suçlandığımı bilmiyorum..
Bu davanın zamanlaması çok ilginç.
Uzun zamandır TSK'dan suç duyurusu gelmiyordu. 28 Şubat öncesi TSK Basın Bürosu çok hızlı çalışıyordu. Ne oldu ise, demek ki yeni bir hareketlilik var.
Geçen gün Hasan Celal Güzel'i aradım, "Ne oluyor, nasıl görüyorsunuz gelişmeleri" diye sordum.. Bu günlerde Türkiye'nin her yerinden aranıyorum, eski dostlarım arayıp aynı soruyu soruyorlar. 28 Şubat öncesinde de böyleydi.. Ben ne zaman çok sık aranıyorsam, Türkiye'de bir şeyler oluyor demektir diye durumu özetledi.
Hasan Celal Güzel, Erbakan'ı, Türkeş'i, Demirel'i ve Özal'ı çok yakından tanıyan biri.
Eşi diplomat.
Ailesi içinde "devlet"i yakından tanıyan isimler var. Kendisi, siyasetin her kademesinde görev yapmış, gençlik yıllarında öğrenci hareketlerinin içinde yer almış bir isim. Milli Güvenlik Akademisi'nde öğretim üyeliği yaptı bir zamanlar. Askeri ve devleti, bürokrasiyi iyi bilir. DPT'de de çalıştı bir dönem..
Keşke Ankara'dakiler Hasan Celal Güzel'in görüşlerinden, ilişkilerinden daha fazla yararlansalar..å
Aslında bu 301'in hiç olmaması gerek.. Bu, Atatürk'ü koruma kanunu gibi bir şey.. Bazı şeyleri kanunla koruyorsanız, ona zarar verirsiniz.. Böyle bir kanun olmasa da, zaten hakaret suç.. 301 bunu özelleştiriyor..
Her şeyi kanunla düzenleme gayretinden vazgeçmeyi öğrenmemiz gerek.
Ama CHP ve MHP'nin muhalefeti, bir kısım basın ve kuruluşun baskıları bugün bunu zorunlu kılıyor.. 301 olmasın demeyi, "Cumhuriyet'i yıkın" anlamında anlayanlar var..
Bu tür bir yasa olunca da, Cumhuriyeti koruma adına yapılanlar ortada. Bürokratlara sıradan eleştiriler bile Cumhuriyet'e ya da devlete yönelik bir tehdit gibi algılanıyor..
Öyle anlaşılıyor ki; 301 kalkacak, ama yeni düzenleme ile hem dava açılması izne bağlanacak, hem kapsam daraltılacak, hem de ceza miktarı indirilecek..
Ceza indirilince, erteleme ve paraya çevirme imkânı da doğacak..
Burada sorun, izni kimin vereceği..
Yeni düzenlemeye göre izni Cumhurbaşkanı verecek.. Yani Cumhuriyet'i koruma ve kollama görevi Cumhurbaşkanı'na verilmiş oluyor. Ama bu, Çankaya'yı gereksiz tartışmaların içine çeker..
Madem söz konusu olan devlet ve Cumhuriyet. O zaman devleti meydana getiren temel kurumlar Yasama, Yürütme ve Yargı değil mi? Konu yargı ile ilgili olduğuna göre bu konuda kararı bir jüri versin. Bu jüri Anayasa Mahkemesi üyelerinden bir üyenin başkanlığında toplansın ve böylece Yargı temsil edilmiş olur. Bir üyeyi de TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı'nın görevlendirsin ya da bizzat kendisi katılsın. Yürütme adına Adalet Bakanlığı'ndan bir kişi, Başbakanlık'tan Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'nı temsilen bir kişi katılsın. Bir kişi de Ankara'daki Hukuk Fakültelerinden YÖK"ün 1 yıl için atayacağı bir üye olsun.. 5 kişinin vereceği kararı Cumhurbaşkanı imzalayarak göndersin.. Cumhurbaşkanı isterse yeniden görüşmek üzere tekrar kurula gönderebilsin..
Böylece hem Cumhurbaşkanı haksız eleştirilerden korunmuş olur, hem de Cumhurbaşkanı'nın dava konusunu incelemesi ile ilgili sorunlar da halledilmiş olur.. Böylece Cumhuriyet'i koruma görevi kuvvetleri temsil eden bir jüriye verilmiş olur..
Tekrar söylüyorum, böyle yasaya hiç gerek yok. Bu yasanın nasıl uygulandığı ortada.
Maalesef Türkiye hukuk konusunda yanlış bir gündemle tartışmanın içine çekiliyor.. Türkiyeyi asıl tehlikeye sokan 301'in olmaması değil, 301 etrafındaki tartışma üslûbudur..
Geçen gün İsmet Paşa'nın paraya resmini bastırması tartışılıyordu.. Aslında doğru bir karardı. Ama İsmet Paşa'nın doğru yaptığı bir işe karşı herkes tepki verdi.. İsmet Paşa'dan sonra da Bayar'ın resmi olsa idi.. Darbeyle gelen Gürsel, Evren gibi isimler içime sinmese de, devlet başkanlığı koltuğunda oturan kişinin resminin paraya basılmasının ne sakıncası olabilir.
Buna yasal bir engel de yok.
Mustafa Kemal, Devlet Başkanı olduğu için parada resmi var. Ama ondan sonra kimsenin resmi basılamaz demek yasaya da uygun değil, hayatın dinamiklerine de. Ama öyle.. Parada başka resimler de olmalı. Mesela geçen yıl Mevlana'nın resmi basılabilirdi, bu sene Yahya Kemal'in mesela.. Neden olmasın.. Yunus Emre, Fuzuli, Mimar Sinan, daha onlarca isim..
Dün İsmet Paşa'nın paraya kendi resmini bastırmasını içimize sindirebilseydik, bugün de Gül'ün resmi paraya basılabilirdi..
Hani, bir teamül oluşturulur, 2 dönem üst üste Cumhurbaşkanlığı yapanların vefatından sonra resimleri 5 yıl paraya basılır filan da denir, yani bu işin bir geleneği oluşturulur..
Paranın kalitesi sadece grafik tasarımına indirgenemez.. Parayı para yapan, değerli kılan şeyler çok farklı. Ama biz onu değil, paranın üzerinde kimin resmi olacağını tartışıyoruz.. Bu da hayattan ne kadar kopuk olduğumuzun bir göstergesi değil mi? Bazı şeyleri konuşmak bile sinirlerin gerilmesine yetebiliyor..
Sahi bu 301 ne olacak? Devleti daha ne zamana kadar millete karşı yasalarla koruma altına alacağız?..
Yakında göreceğiz. Ama bir gün bu ülkede 301'ler olmayacak ve bugünleri hatırladığımızda başımızı önümüze eğeceğiz..
301 ile ilgili size bir de istatistiki bilgi vereyim: Son 5 yılda, TCK'nın 301. maddesiyle ilgili 6 bin 75 kişi sanık sandalyesine oturdu. 2003'te bin 313, 2004'te bin 385, 2005'te bin 305, 2006'da bin 533 ve 2007'de bin 189 kişi yargılanmış.. Bunların çoğu gazeteci. "Hıyanet-i vataniyye"den yargılanmayan gazeteci yok gibi! Vatan hainliği ne kadar da ucuz öyle, ne kadar bol vatan haini üretiyor bu topraklar böyle! Ya da herkesi hain yapmaya çalışan adamlar kimler? Bu yasanın Türkiye'ye verdiği zarar, bu yasayla yargılananların verdiği zarardan daha az değildir..
Selam ve dua ile.

vakit