Nureddin Şirin

Nureddin Şirin

Suud Krallığının Alçakça İhanetine Susanlar...

Suud Krallığının Alçakça İhanetine Susanlar, Bu Ümmete Din ve Mezhep Öğretmeye Kalkmasın"!

Bir önceki "Bu Saray Mollaları Var Oldukça İslam'a ve Müslümanlara İhanetlerin Sonu Gelmeyecektir" başlıklı yazımızda, Suud rejiminin kapıkulu baş mollalarının fetvalarından örnekler vererek, vehhabikılıklı bu hainlerin zulüm düzenlerini nasıl meşrulaştırdıklarını ve onların ayakta kalkmaları için nasıl çabaladıklarını yansıtmaya çalışmıştık.

İngiliz emperyalizminin Hicaz topraklarında yeşerttiği bu fasid Vehabi sultasına karşı ilk müdahale Osmanlı zamanında gerçekleştirilmişti; eğer Osmanlı Hicaz"daki Vehhabilere müdahale etmeseydi, bu sapkın katiller Beytullah"ı ziyarete gelen hacıları "müşrik"likle suçlayıp kanlarını dökecek, bundan öte, Hz. Resulüllah (s.a.v)"in türbesini yerle bir edeceklerdi. Zira onlara göre, Hz. Resulüllah (s.a.v)"in türbesini ziyaret ve O"ndan şefaat dilemek şirkti.

Gel gör ki, şimdilerde kendilerini "Yeni Osmanlı" şeklinde tanımlayanlar, bu Hicaz işgalcileri ile el ele vermiş, bölgesel ve uluslar arası bir fesadın, namertçe bir mezhep çatışmasının alevlerini tutuşturmakta.

İslam ümmetinin bağrındaki bu zehirli hançer, bir taraftan ABD emperyalizmine kullukta yoluna devam ederken, Beyaz Saray"daki efendilerinden aldığı talimatla bütün gücüyle Müslümanların kanının dökülmesi için küresel bir operasyon sürdürüyor.

Dün Hz. Resulüllah"ın ziyaretçilerini katledenler, bugün bunu yapamayınca, bütün kin ve hırçınlıklarıyla, Hz. Resulüllah"ın Ehl-i Beytinin ziyaretçilerinin kana bulanması için milyarlarca dolar sermaye koyuyor ve her geçen gün masum insanların bedenleri bombalarla parçalanıyor.

Suud saraylarının mollaları bunun için fetva verebilirler; zira onlar, midelerini bu habis sultanın lokmalarıyla doldurdular; mideleri haramla dolu bu sultan vaizlerinin fesattan başka, nifak, tefrika ve husumetten başka bir sermayeleri olamaz.

Onlar sarayın çıkarları için vardır, sultanların, prenslerin, prenseslerin safahat ve şehvetleri için vardır.

Bakınız, Velfecr"de yayınladığımız bir haberde, Suudi Arabistan Veliahdı Nayif bin Abdülaziz"in hanımı prenses Maha Sudeyri, Paris"te 60 hizmetçisiyle birlikte kaldığı lüks bir hotele 16 milyon Euro borçlanıyor.

Onlar talan ettikleri ümmetin serveti ile Avrupa"nın lüks hotellerinde milyonlarca euroyu harcamaktan imtina etmezlerken, Suud"un saray mollaları da yalınayakla Hz. Resulüllah"ın Ehl-i Beytini ziyarete gidenlerin katledilmesinin fetvasını veriyor.

Demek ki, ümmetin servetini yağmalayan hırsızlar, milyonlarca doları safahat ve şehvetleri için hotel kasalarına dökenler, "muvahhid" (!) oldukları için dokunulmazlık zırhına bürünüyorlar. Çünkü onlar Suud kraliyet ailesinin prensesleri. Çünkü onlar, Suud veliahtlarının eşleri. Çünkü onlar, "Hadimu"l Haremeyn"in gelinleri oldukları için bu ümmetin şereflileri...

Rabbimiz Kur"an"da, Hz. Resulüllah"ın ümmetine olan risaletinin ücretini, Resulüllah"ın Ehl-i Beyti"ne meveddet olarak gösteriyor. Hz. Resulüllah (s.a.v) de "ehl-i beytimi seven beni sever, Ehl-i beytime düşman olan bana düşman olur" buyuruyor.

Ey dinden, imandan, mezhepten söz edenler! Ey Hz. Resulüllah adına minberlere çıkıp vaaz ve hutbe verenler! Ne zamandan beri Hz. Resulüllah"ın ehl-i beytini sevmenin bedeli öldürülmek oldu? Ne zamandan beri, Hz. Resulüllah"ın, abasının altına alıp "Ya Rabbi! Ben bunları seviyorum, sen de sev! Bunlara düşman olanlara sen de düşman ol!" buyurduğu "âl-i aba"ya meveddet suç oldu?
Rabbimiz buyurmuyor mu? "Bi eyyi zenbin kutilet?" Neydi onların suçu? Hangi suçtan ötürü öldürüldüler..?

Hz. Peygamberin Ehl-i beytine muhabbetten başka bir suçları olmayan bu insanların kanları oluk oluk dökülürken niçin sessiz kalırsınız, niçin barbarca katliamlara itiraz etmez, niçin bu katil Suud terörünü lanetlemezsiniz..?

Yeter artık, bize dinden, imandan, mezhepten söz etmeyin! Yeter artık, peygamberden, sünnetten, siretten söz etmeyin..!

Bilmez misiniz, bu katliamların Hz. Resulüllah"ın yüreğini nasıl parçaladığını? Bilmez misiniz, Ravza-ı Mutahhara"nın hüzün ve gam mekanına dönüştüğünü? Bilmez misiniz, Baki kabristanındaki Hz. Fatıma"nın sinesinin ateşle yandığını? Bir gün olsun bu ateş sönmeyecek mi? Bir gün olsun, Hz. Resulüllah"ın "canımın parçası" dediği bu Zehra"nın acısı dinmeyecek mi"?

Hacc için gittiğim Medine"de Hz. Zehra"nın kabri başında oturduğumda şahit olmuştum tüm bunlara! Eli sopalı Suud polisleri "yallah ruh" diye kovalamıştı bizi bu kabrin başından. Çünkü biz, Resulüllah"ın canının parçasını ziyaret ettiğimizde şirke düşmüştük.

Fakat kimse Suud şeyhleri ve prenseslerinin Paris"in hotellerinde milyonlarca dolar harcayarak nasıl keyif çattığını konuşmayacaktı. Kimse onların yaptıklarının haram olduğunu söylemeyecek, kimse onların dinini, mezhebini sorgulamayacaktı. Çünkü onlar "hadimu"l Haremeyn-i şerifeyn"in ailesi idi....

Kur"an"ı, Sünneti, Fıkhı bilen siz alimler, siz fakihler, siz hatib ve vaizler, İslam"da "hırsızlık"ın en büyük bir suç olduğunu herkesten önce siz bilmiyor musunuz?

Acaba bu yeryüzünde, Müslümanların arasında bu gasıp zalimlerden daha büyük hırsız var mı? Ümmetin servetini yağmalayanlar, çalıp şehvet ve zevkleri için harcayanlar bunlar değil mi? Eğer hırsızın cezası ellerinin kesilmesi ise, ilk önce bunların ellerinin kesilmesi gerekmez mi"? Bunların yaptığından daha büyük hırsızlık var mı?

Ümmetin nasıl açlıktan kırıldığını, açlığın Müslümanları nasıl kötü yollara düşürdüğünü herkes biliyor. Peki bu milyonlarca aç müslümanın karınlarına inecek bir lokma ekmeği yokken, milyonlarca doları hotel odalarında harcayanların, sofralarını viskilerle donatanların ihanetleri sizin kanınıza dokunmuyor mu..?

Roma ve Paris"in hotelleri, Las Vegas"ın kumarhaneleri Suud şeyhleriyle dolup taşarken, ümmetimizin açlarını hatırlamaz mısınız? Üzerlerine sineklerin konup kalkan, kemikleri etinden ayrılan yavrularımızı hatırlamaz mısınız"?

Şimdi siz bize rahmet ve adalet dini İslam"ı mı anlatacaksınız? Şimdi siz bize, ümmetine ne kadar mihriban, rauf ve rahim olan Resulüllah"ı mı anlatacaksınız? Şimdi siz bize, "Müslümanların dertleriyle ilgilenmeden sabahlayan benden değildir" buyuran Hz. Peygamber"in hadislerinden mi söz edeceksiniz"?

Hicaz"ın bu habis diktatörleri tüm bu ihanet, yağma ve zulümlerine bu denli cüret ederlerken ümmetin onurlu evladlarının da onlara diyeceği var elbet. Bu katillerden, bu canilerden, bu hainlerden soracağı bir hesabı vardır elbet"

Herkes bilsin ki, ilahi adalet günü pek yakındır"!

 

velfecr

Bu yazı toplam 2283 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar