Suriye’nin Arap Birliği’ne Dönmesinden Rahatsız Oldular

Suriye’nin Arap Birliği’ne Dönmesinden Rahatsız Oldular

Suudi Arabistan ve kimi Arap ülkelerinin Şam’ın Arap Birliği’ne geri dönmesi eğiliminin güçlendiği bir sırada Washington, Riyad ve Telaviv’e Şam’ın bu birliğine geri getirilmesine karşı olduğunu duyurdu.

Lübnanlı yetkililer ise, ABD’nin Suriye’yi Arap Birliği’ne geri döndürme çabalarına kesin muhalefetinin beklenenden çok uzak olmadığına inanıyor çünkü ABD, özellikle 2011’den beri Suriye’deki terörist grupları destekleyerek esas olarak Arap ülkelerinin işlerine müdahale ediyor. Bu gerçek, Hillary Clinton tarafından da doğrulandı.Dönemin ABD dışişleri bakanı, IŞİD terör örgütünün kurulmasında Washington’un açık rolünü doğruladı ve bunun bir devlet politikası olduğunu, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinin bir parçası olduğunu belirtti.

ABD’nin terör güçlerine verdiği desteğe ilişkin çok sayıda net açıklamaya işaret eden uzmanlar, Amerikan hükümetinin başından beri Suriye hükümetini devirmeye çalıştığını ve Beşar Esad’dan sonra göreve gelen cumhurbaşkanının göreve geleceğine inandığını belirtti. Washington’un hizmetinde olmak amacıyla izlenen bu siyasete rağmen bu sinsi tezgah sonuç vermedi. Bu nedenle Esad’ın iktidarda kalması, Amerika ve bölgesel müttefiklerinin çıkarlarını tehlikeye atmış durumdadır.

Amerika’nın öfkesi aslında, Suriye kuşatmasında önemli rol oynayan ve bu ülkedeki terör gruplarına destek veren bir Arap ülkesinin şimdi Şam rejimine dostluk eli uzatmasından kaynaklandığını da unutmamak gerekir.

Uzmanlara göre bu durum Amerikan politikalarının başarısızlığı anlamına geliyor, ve bunun yanı sıra sadece Suriye’de değil, tüm bölgede de bu siyasetlerin başarısızlığını ve hezimetini açığa vurmaktadır. Bu uzmanlara göre bir yandan İran ile Fars Körfezi’ndeki Arap ülkeleri arasında yakınlaşmanın sağlanması, diğer yandan Arap ülkelerinin Suriye’ye yönelmesi ABD’nin stratejik çıkarlarını riske atmıştır. Uzmanlar, Amerika’nın Şam’ı Arap Birliği’ne geri döndürme çabalarına karşı çıkmakta ısrar etmesinin, Amerika’nın bölge ülkeleri üzerindeki kontrolünü kaybetmesinin ve Orta Doğu bölgesindeki etkisinin ve güvenilirliğinin azalmasının bir sonucu olduğuna inanıyor.

Uzmanlar ayrıca Arap bölgesinde Amerikan liderliğini memnun etmeyen ve hatta durdurulamayan diplomatik hareketlerin şekillendiğini, üstelik uluslararası denklemlerin de değiştiğini belirtiyor. Aslında Amerika özellikle de İran ile Suudi Arabistan arasındaki anlaşmasının ardından hem Arap dünyasının hem de Çin’in bölgedeki nüfuzunu dizginleme kontrolünü kaybetmekten büyük kaygı duymakta ve belki de bu gelişmeleri Rusya ve Çin’in küresel dengeleri çok taraflılığa doğru götürme yönündeki çabalarının bir parçası olarak addetmektedir. (Ajanslar)