Skandalların Gölgesinde Almanya İstihbaratı

Skandalların Gölgesinde Almanya İstihbaratı

Almanya’nın dış istihbarat teşkilatı BND, ülkenin güvenliği ile iç ve dış politika çıkarları doğrultusunda bilgi toplamakla görevli bir kurum. Ancak, birçok kez güvenirlik konusunda eleştirilerin hedefi olan Almanya istihbaratı...

Almanya’nın istihbarat ağı oldukça çeşitli, bununla beraber karıştıkları skandallar da çok. Federal Almanya Cumhuriyeti’nin bilinen üç büyük istihbarat örgütü var. Çeşitli bakanlıklara bağlı olan ve çalışmaları Federal Başbakanlık’a bağlı bir devlet bakanlığı tarafından koordine edilen bu istihbarat örgütleri şöyle: Ülke dışı istihbarattan sorumlu BND, askeri istihbarattan sorumlu MAD, ülke içi istihbarattan sorumlu BfV…

BND ne zaman kuruldu?

BND (Bundesnachrichtendienst) yani Almanya Federal İstihbarat Servisi, 1 Nisan 1956 tarihinde kuruldu. Bu tarih, BND'nin resmi olarak faaliyete geçtiği ve Almanya'nın dış istihbaratının sorumluluğunu üstlendiği tarih oldu.

BND’nin görevi ne?

Almanya Federal İstihbarat Servisi, Almanya'nın dış istihbarat ajansı... BND'nin temel görevi Almanya'nın ulusal güvenliği ve çıkarlarıyla ilgili bilgi toplamak, analiz etmek ve değerlendirmek. Yani bu kurumun amacının, Almanya için potansiyel tehditlerin belirlenmesi ve politika yapıcıları bilgilendirerek ulusal güvenliği sağlamak olduğu belirtilebilir.

BND’nin skandal olayları

BND'nin kamuoyuna yansıyan aydınlatılmamış olayları da var. Öyle ki, BND gibi istihbarat teşkilatlarının tarihinde bazı tartışmalı operasyonlar ve ilişkiler bulunabiliyor.

Öte yandan, Almanya istihbaratında dikkati çeken bir diğer konu polis, asker ve istihbarat içerisinde Nazi sempatizanlarının olması. Yani BND kendi içinde de sorun yaşayan bir kurum. Bu durum nedeniyle geçen senelerde Alman ordusunun yıllardır sürekli aşırı sağ içerikli skandallarla gündeme gelen elit birliği Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda (KSK) bir bölük dağıtılmıştı.

Türkleri hedef alan NSU cinayetleri

2000-2007 yılları arasında Almanya genelinde 9 Türk, bir Yunan göçmen ve bir polis memuru olmak üzere toplam 11 kişi cinayete kurban gitti. Bu cinayetler başlangıçta aşırı sağcı veya mafya çevreleriyle ilişkilendirildi ve polis tarafından soruşturuldu. Ancak, soruşturmalar ilerledikçe cinayetlerin arkasında NSU adlı aşırı sağcı bir örgüt olduğu ortaya çıktı.

4 Kasım 2011'de, NSU üyeleri Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt, bir banka soygunu sonrasında intihar etti. Üçüncü NSU üyesi Beate Zschaepe ise kaldıkları evi ateşe verdikten sonra polise teslim oldu. NSU'nun kurbanları arasında Türk göçmenler bulunuyordu ve NSU, bu cinayetleri üstlendiğini gösteren DVD'ler gönderdi.

NSU skandalı, Almanya'da büyük bir güvenlik ve istihbarat zaafını ortaya çıkardı. Örgütün yıllarca cinayetler işleyebilmesi ve istihbarat teşkilatlarının bu olaylara yönelik bağlantıları göz ardı etmeleri, eleştirilere yol açtı. Aynı zamanda, soruşturmalarda Türk cinayet kurbanlarının ailelerinin hedef alınması ve yanlış şüpheler altında bırakılması, kamuoyunda büyük tepkilere neden oldu.

NSU skandalı, Almanya'da ırkçılık, aşırı sağcılık ve göçmen karşıtlığı gibi konuların daha fazla tartışılmasını ve bu tür aşırı sağcı örgütlenmelere karşı daha sıkı önlemler alınmasını gerektirdi. Skandal, Alman toplumunda derin yaralar açtı ve istihbarat teşkilatlarında reform ihtiyacı daha yüksek sesle yankılandı.

Büyük dinleme skandalı

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ve Alman Dış İstihbarat Teşkilatı'nın (BND), İsviçreli bir paravan şirket kanalıyla 120'den fazla ülkeye sattıkları cihazlar üzerinden bu ülkelerin hükümet yetkililerini onlarca yıl dinlediği ortaya çıkmıştı.

Haberlerde, bu iki istihbarat teşkilatının Crypto AG'nin satışa sunduğu şifreleme cihazları aracılığıyla söz konusu ülkelerin iletişimini izlediği ve bu cihazlara özel ekipmanlar yerleştirerek hükümet yetkililerinin mesajlarını okuyabildiği belirtilmişti.

Dahası, CIA ve BND'nin Crypto AG şirketinin gizli sahipleri olduğu ve bu durumu kullanarak şifreleme cihazlarının içine izleme ekipmanları yerleştirdikleri iddia edilmişti. Hatta, Türkiye, Pakistan, İran, Hindistan gibi birçok ülkenin hükümet yetkililerinin yıllarca bu cihazlar üzerinden dinlenildiği de iddialar arasındaydı.

Muslukları çalınan BND binası olayı şüpheliydi

5 Mart 2015 tarihinde BND’nin yeni merkezinde meydana gelen bir hırsızlık olayı nedeniyle zor durumda kalınmıştı. Zira, muslukları çalınan binanın istihbarat servisinin olması güven sarsıcıydı.

Bu olayda, inşaatı devam eden yeni merkezin muslukları çalınmış ve bina su baskınına uğramıştı. Binanın bazı katlarının su altında kaldığı ve elektrik tesisatı ile havalandırma sisteminin zarar gördüğü belirtilmişti.

Alman medyası, bu olayın milyonlarca avroya mal olduğunu yazmıştı.

Olayın ardından, güvenlik önlemlerinin gözden geçirilmesi ve hırsızlıkla ilgili soruşturma başlatılması gibi adımlar atılmıştı. Ancak, hırsızların dışarıdan olup olmadığı aydınlatılamadığı için içeride olabilecek casusluk iddiaları gündeme gelmişti.(TRT)