ilistin El-Yevm’in haberine göre, şehadetinin 19. Yılında İsrailli kaynaklar Yahya Ayyaş’a düzenlenen suikastın ayrıntılarıyla ilgili bilgi verdiler. Verilen bilgiye göre Filistinli çok sayıda muhbir Şabak tarafından bu operasyonda kullanıldı. Filistinli muhbirlerin temel görevi Yahya Ayyaş’ın bulunduğu mekanı işgal güçlerine haber vermek, Ayyaş’la muhatap olan her kim varsa hepsinin ismini bildirmek, anne-babasını, kardeşlerini ve akrabalarını gözlemlemekti.

Kaynakların ifadelerinde, “mühendis” lakabını verdikleri Yahya Ayyaş’ın teknolojik bir operasyon sonucunda öldürüldüğü, suikast için özel sistemli bir cep telefonunun kullanıldığı ve bu suikastın “Hamas’a karşı kazanılmış büyük bir zafer” olarak kabul edilip, büyük törenlerle kutlandığı belirtildi. O kadar ki o zamanki Şabak Başkanı kutlamalarla ilgili olarak “Zafer sarhoşluğuna fazla kapılmayın. Kassam Tugaylarının mühendisin yerine kimi geçireceğine karşı hazırlanın” şeklinde uyarıda bulundu.

İsrail İstihbaratı, yine İsrailli kaynakların bildirdiğine göre, 3 sene boyunca Yahya Ayyaş’ı kovaladı. Yahya Ayyaş ilk olarak 22 Kasım 1992’de İsrail istihbaratının gündemine oturdu. Söz konusu tarihte 3 Filistinli Tel Aviv yakınlarındaki bir bölgede patlayıcı yüklü bir araçla ilerledikleri esnada yakalandılar. Planları İsrail’de bir bölgede eylem düzenlemekti. 3 Filistinli de sorguda Ayyaş’ın ismini verdiler ve Yahya Ayyaş’ın bizzat kendisinin bu aracı hazırladığını, ayrıca bu konuda başkalarını da eğittiğini itiraf ettiler. Ancak Yahya Ayyaş’ın öldürülmesi hususunda kesin karar 1994 yılının Nisan ayında alındı. El-Halil Katliamından yaklaşık 40 gün sonra İsrail’de bulunan Afula şehrinde patlayıcı yüklü bir araç ateşe verildi. Operasyon Filistinlilerin düzenlediği operasyonlar arasında en etkili operasyon olarak kabul edildi. Nitekim saldırı sonucunda 5 İsrailli hayatını kaybetti. Olay üzerine İzak Rabin görevi sadece Ayyaş’a suikast düzenlemek olan özel bir birim oluşturulmasına karar verdi. Fakat İsrail’in tüm çabalarına rağmen suikast girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. Üstelik bu girişimler esnasında Filistinli Güvenlik Güçlerini de bu operasyonda ortak çalışmaya ikna etmek için uğraştılar. Ancak Yaser Arafat bu girişimleri engelledi.

Bunun üzerine orduda ve istihbaratta bulunan yetenekli kimseler bu iş için özel olarak görevlendirildiler. Yine Filistinli muhbirlerden oluşan bir şebeke de kuruldu. Ayrıca savaş teknolojisinde tecrübeli olan isimlerden biri içi patlayıcı döşeli bir cep telefonu üretmek üzere görevlendirildi. Nitekim görev başarıyla yerine getirildi. Telefonun içine yarısı batarya yarısı 40-50 gramlık özel bir patlayıcı maddeden oluşan batarya yerleştirildi. Patlayıcı güçlü bir etkiye sahip olmakla birlikte patlama esnasında herhangi bir ses işitilmeyecekti. Sırada telefonu Yahya Ayyaş’a teslim etmek ve kullanmaya ikna etmek gerekiyordu. Operasyonun gerçekleşmesi için telefonu eline alıp yalnızca “alo” demesi yeterliydi.

Izak Rabin operasyon gerçekleşmeden hemen önce suikasta uğradı. Operasyon 2 ay sonra Şimon Peres tarafından uygulandı. İsrailli kaynakların anlattığına göre İsrail istihbaratı telefonu Filistinli muhbire teslim ettiler. Muhbir Ayyaş’ın 5 Ocak 1996 günü yanında gizlendiği arkadaşı Usame Hamad’a yakın bir kişiydi. Nitekim yine İsrail’in ifadesine göre muhbir telefonun patlayıcı yüklü olduğundan habersizdi. Sadece kendisinden isteneni yerine getirdi ve telefonu Yahya’ya ulaştırdı.

Sabah saat 8.30 sıralarında cep telefonu Yahya Ayyaş’ın eline geçti. Ardından saat 9.00 civarında telefon çalmaya başladı. Arayan Yahya Ayyaş’ın babasıydı ve oğluyla konuşmak istediğini söyledi. Yahya Ayyaş telefonla konuşurken hiçbir ses duyulmadan patlama gerçekleşti. Usame Hamad odaya girdiğinde Yahya Ayyaş’ın kanlar içinde olduğunu söylüyordu. Babası Yahya Abdüllatif Ayyaş şehidin son konuşmasında kendisine “Baba, herşey yolunda… Sağlığına dikkat et” dediğini ve aniden telefonun kesildiğini ifade ediyordu. Babası telefon hattıyla alakalı bir sorun olduğunu zannetmiş, ancak çok kısa bir süre sonra şehit edildiği haberi kendisine ulaşmıştı.

Yahya Ayyaş İsrail’in peşinde olduğundan haberdardı. Hayatta kalmak için çeşitli güvenlik tedbirleri alıyordu. Uzun süreli bir yerde kalmıyor, sürekli bir yerden bir yere, bazen Gazze’nin güneyine, bazen de kuzeyine geçiyordu. Tabi bu zamanlarda kimliğini ve kılığını değiştiriyordu. Ayrıca tüm bu saklanma girişimlerine rağmen çalışmalarına da devam ediyordu.

İslami Analiz