"Hilafetin" kalkması İngiltere'nin şartıydı

"Hilafetin" kalkması İngiltere'nin şartıydı

Tam 84 yıl önce bugün 3 Mart 1924'te hilafet ilga edildi. Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanı Mehmet Doğan...

Tam 84 yıl önce bugün 3 Mart 1924'te hilafet ilga edildi. Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanı Mehmet Doğan, “İngilizler Lozan’da Hilafetin ilgasını olmazsa olmaz şart olarak dayattılar.

İsmet İnönü Lozan görüşmeleri kesildiğinde, ‘Biz Müslüman olduğumuz için bağımsız olmamıza izin verilmiyor’ dedi. Bunun ardından Hilafet kaldırıldı” dedi
Tam 84 yıl önce bugün, 3 Mart 1924’te İslâm dünyasının büyük fedakârlıklarla verdiği destek sayesinde kazanılan Kurtuluş Savaşının ardından haçlı sömürgecilerinin dayatmalarıyla Hilafet ilga edildi ve İslâm dünyası sömürgeciler karşısında başsız kaldı. Başta bugün siyonist soykırım ile karşı karşıya bulunan Filistin olmak üzere işgal altındaki İslâm coğrafyası Hilafeti adeta mumla arıyor.
SÖMÜRGECİLER İSTEDİĞİ İÇİN LAİKLEŞTİK
Türkiye Yazarlar Birliği Onursal Başkanı Mehmet Doğan, Hilafetin ilgasının ardından İslâm dünyasının bu boşluğu doldurmak için arayış içine girdiğini ancak hiçbir ülkenin bunu başaramadığını dile getirerek, “Hilafet, İslâm dünyasının ortak atıf merkeziydi, Türkiye İslâm dünyası için anlam ifade eden tek bağımsız ülkeydi ve sömürgeciliğe karşı güçlü bir motivasyon sağlıyordu. Bu nedenle sömürgecilere göre Türkiye, İslâmi bir güç olmaktan ve İslâm dünyası için değer olmaktan çıkarılmalıydı. İngilizler bu nedenle Lozan’da Hilafetin ilgasını olmazsa olmaz şart olarak dayattılar. İsmet İnönü Lozan görüşmeleri kesildiğinde, ‘Biz Müslüman olduğumuz için bağımsız olmamıza izin verilmiyor’ dedi. Bunun ardından Hilafet kaldırılarak hızla laikleşme politikası uygulandı. İslâm dünyasında ise hiçbir ülke Hilafeti yeniden ikame edecek gücü kendisinde bulamadı” dedi.
“İRTİCA YALANINA ‘SEBUKMAZLAR’ İNANIR”
Hilafeti ilga edenlerin, Türkiye’nin bu kurumun ağırlığını omuzlayacak cesareti kendisinde görmedikleri için ilga ettiğini kaydeden Doğan, “Ancak daha sonra buna çağdaşlaşmanın gereği gibi izahlar getirildi. Mağlubiyetten bir ideoloji yazıldı. Buna savaş sonrası ideolojisi denir, yani savaşın sonuçları bir ideoloji olarak yüceltildi. Mağluplar böyle ideolojik sapmalar yaşarlar. İşin aslını bilenler inanmış gibi görünürler ancak kuru kalabalıklar bir dönemin konjonktürüne gerçekten inanırlar. Mesela Misakı Milli sınırları içinde Musul ve Kerkük de vardır ancak neden daha sonra sınırlarımız dışında kalması kabul edilmiştir, bunu sorgulamazlar. Eski dilde bunlara ‘sebukmaz’ yani kıt beyinli denir. Konunun aslını bilmeden kendilerine anlatılanlara inanırlar” diye konuştu.
Araştırmacı yazar Sadık Albayrak da Hilafetin ilgasıyla İslâm dünyasındaki siyasi birliğin dağıldığını dile getirerek, “Müslümanlar arasındaki bağ, devletler düzeyinde koptu, birliktelik Hac ibadetinden ibaret kaldı. Filistin gibi, Pakistan gibi İslâm ülkeleri hakkında kararları gayrimüslimler veriyor. Peygamber Efendimiz'in dediği gibi Müslümanların bir uzvun azaları olabilmeleri için, vücudun sinirleri gibi siyasi organizasyonun da olması gerekir. Tıpda bir tabir vardır; lokal teşhis global tedavi gerektirir. Filistin sorunu sadece Filistinlilerin olarak görülemez” dedi. Albayrak, Filistin konusunda BM’nin aldığı onlarca kararı İsrail’in kaale almadığını ve Güvenlik Konseyi kararlarının da ABD tarafından sürekli veto edildiğini hatırlatarak, “İslâm dünyası bugün Güvenlik Konseyinde temsil edilmiyor. Bu sağlanmadıkça Hıristiyan aleminin hakkımızda vereceği kararlara boyun eğmeye mahkumuz” dedi.

vakit