İslami Cihat Temsilcisi: Kasım Süleymani Direnişin Mimarıydı

İslami Cihat Temsilcisi: Kasım Süleymani Direnişin Mimarıydı

Filistin İslami Cihat Hareketi’nin Tahran’daki temsilcisi Nasır Ebu Şerif şunları söyledi: ‘Şehit Hacı Kasım Süleymani, Filistin ve bölgedeki direnişin mimarı ve mühendisiydi ve her zaman mazlum Filistin halkının desteklenmesini vurgulamaktaydı.

Fistin İslami Cihat Hareketi’nin Tahran’daki temsilcisi Nasır Ebu Şerif şunları söyledi: ‘Şehit Hacı Kasım Süleymani, Filistin ve bölgedeki direnişin mimarı ve mühendisiydi ve her zaman mazlum Filistin halkının desteklenmesini vurgulamaktaydı.

 

“Direniş Ekseni ve Amerika’nın savaşının ötesinde, güç denklemlerinin ufukları” ve Direniş şehitlerini anma oturumu, Lübnanlı üst düzey stratejist Enis Nakkaş ve İslami Cihat Hareketi’nin Tahran Temsilcisi Nasır Ebu Şerif’in katılımıyla düzenlendi.

Bu oturumun başında, Lübnan’ın Eman Araştırma Merkezi Müdürü Enis Nakkaş, Filistin'in kurtuluşunun, başlangıçta bölgedeki güç hesaplamalarına dayanan bir sorun olduğuna dikkat çekti ve şu ifadelerde bulundu: ‘İsrail sıradan bir rejim değildir ve onun güç kaynağı İngiliz desteğidir. Siyonist rejim ile Araplar arasındaki altı günlük savaşta İsrail'in bölge topraklarının bir kısmını işgal edebildiğini ve bu Arap devletlerini yenebildiğini gördük. Bu savaştan sonra İsrail'in konumu Amerika için çok önemli ve stratejik hale geldi.

Eğer İsrail gücüyle karşı karşıya gelecek olursak, Batı ülkelerinin gücünü zayıflatmalıyız, çünkü Batı güçlerinin zayıflamasıyla İsrail’in de gücü azalacaktır. Altı günlük savaşta, Amerikalıların İsraillilerin yardımına nasıl koştuğunu ve Batı ülkelerinin bu sahte rejimi nasıl desteklediklerini gördük, bu yüzden Batı güçlerinin ortamı İsrail gücünün ayrılmaz bir parçasıdır. 91'den beri bölgede Amerikan gücünü zayıflatmak için gizli bir strateji vardır ve şimdi bu strateji zirveye ulaşmıştır. Her ne kadar Hacı Kasım ve Ebu Mühendis şehit edilseler de ve direnişe büyük zararlar verilmiş olsa da ama şimdi Amerika’nın da gücü iniş halindedir ve Amerika'nın zayıflığı teknoloji açısından değil, bu ülkenin yanlış stratejilerinden kaynaklanmaktadır ve asla hedeflerine ulaşamayacaklardır.

ABD'nin bölgeye geldiği günden bu yana iki hedefi vardı: Biri İsrail'i desteklemek, diğeri de bölgedeki değerli petrolü ele geçirmekti ve Amerika, petrol alanında kendine yetebilince, onun bölgede kalabilmek için tek aracı, bölge halkının direnişiyle hedefine ulaşamayan Siyonist rejimi desteklemekti. Bölgedeki direniş eksenini gören Filistin halkı da mücadelenin sonuç verdiğini anlayınca, intifadadan silahlı mücadeleye doğru ilerledi.

İsrail, 33 günlük Lübnan savaşında, hedeflerine ulaşılmadı ve bu, Siyonist rejim için zor bir gelişmenin başlangıcıydı. Şimdi Gazze'de de Filistin direniş ekseninin güçlendiğine tanık oluyoruz ve on binlerce Filistinli, İsrail karşısında savaşıyor ve direniş gösteriyor ve uygun ve güçlü teçhizatlara sahipler.

Amerikalılar ve İsrailliler IŞİD’i oluşturarak Ortadoğu'nun geleceğini değiştirmek istediler ve hedeflerine ulaşamadılar. Onlar, Irak'ta direniş eksenini zayıflatmak için İslami bir devlet kurmak istiyorlardı. Trump'ın Hacı Kasım’a düzenlenen suikast sonrasındaki tweet'i, onların İran'la görüşmek istedikleri anlamına geliyor. Amerika raporlarından alınan istatistikler, bölgede Amerika’nın verdiği kayıplarının yüzde 70'inin Devrim Muhafızları'ndan kaynaklandığını gösteriyor. Ayn’ul Esed üssüne yapılan saldırı sadece küçük bir tokattı ve onlar hatta füzelerden birini bile etkisiz hale getiremediler, bu da İran'ın askeri gücünü gösteriyor. İran bugün, ABD ile aynı siber güce sahiptir.

Amerikalılar ve müttefikleri, Şiiler ile Sünniler arasında bir ayrım yaratarak hedeflerini ilerletmeye çalıştılar. Bazı insanlar ABD'nin Irak'taki varlığının Irak halkına ve bu ülkenin gelişimine yardım etmek olduğunu düşünüyorlardı, ancak onların gerçek planları Irak'a ve direnişe dayalı tesislere sabotaj yapmak ve saldırmaktı. Şu anda, bu düşüncelere hem propaganda hem kültür hem de askeri açından değer vermek, düşmanın topraklarında oynamak demektir ve askeri bir saldırı, kültürel ve entelektüel propagandadan çok daha kolay ve daha az maliyetlidir.

Yemen savaşı da bölge dengesinde değişiklikleri beraberinde getirdi ve Yemen direnişinin en büyük zaferi, Arabistan’ın önemli bir noktası olan Suudi Aramco tesisinin imha edilmesiydi.’

Enis Nakkaş konuşmasının bir bölümünde Şehit Hacı Kasım’ın 22 günlük savaşta (2008-2009) Gazze’ye silah gönderme planı hakkında bir hatıra anlattı ve şunları söyledi: ‘Hizbullah 22 günlük savaşta Mısır’dan savaşta yaralananların çıkarılmasını istedi ve Hüsnü Mübarek izin vermedi. Hacı İmad Muğniye ve Hacı Kasım’ın tedbiri ile ilginç bir olay yaşandı ve yaralıları oradan çıkarmakla kalmadık, Gazze halkına silah bile ulaştırdık. Hacı Kasım şunları söyledi: ‘Halk ilaç ve yiyecek istemiyor mu, mücahitler silah istemiyor mu, o zaman neden oturuyorlar, sadece Mısır’ın el-Ariş sınırına hücum etmeleri ve sınırdan almaları yeterli hem yiyecek ve ilaç hem de silah hazırladık, hücum etsinler.’ Filistinliler de aynen böyle yaptılar ve bu emri nereden aldıkları anlaşılmadan, hücum ettiler ve sınırı geçip ihtiyaçlarını ve silahları alarak döndüler, direniş gösterdiler ve savaşı kazandılar. Bu, Hacı Kasım’ın tedbiriydi.’

Enis Nakkaş konuşmasının sonunda şu ifadelerde bulundu: ‘Şimdi bütün bölge halkı Amerika’nın bölgeden çıkarılması konusunda hemfikirler. Bu iki komutanın şehit edilmesiyle direniş eksenine büyük zarar verilmiş olsa da direniş ekseni tamamen zafere ulaşana kadar aynı şekilde yoluna devam edecektir ve Amerika 6 ay sonra kendi içinde ekonomik sistemin çöküşüne şahit olacaktır.’

Bu oturumda ayrıca İslami Cihat Hareketi’nin Tahran Temsilci Nasır Ebu Şerif te konuştu ve tarihi noktalara dikkat çekmenin her zaman güncel sorunları ve olayları açıklama konusunda yol gösterici olduğunu belirterek şunları söyledi: ‘Tarih boyunca insanlar her zaman meselelere ve olaylara yüzeysel olarak baktılar. Şimdi, bazı Iraklılar olaylardan İran’ı sorumlu tutuyor ve tarihe bakmıyorlar. Saddam'ın İran'a karşı maceraları bu ülkenin zararına bitti. Irak’taki blackwater liderleri de Siyonist ve Amerikan rejimlerinin liderleri tarafından yönetiliyor.

Hacı Kasım Allah’ın iyi bir kuluydu ve her zaman Siyonistlerin suç ve cinayet planlarına karşı durdu. O, Siyonizm ve dünya müstekbirleri karşısında direnişin en iyi temsilcisi ve «عِبَادًا لَنَا أُولِی بَأْسٍ شَدِیدٍ» (Bu iki fesattan ilkinin zamanı gelince üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik) ayetinin mazharıydı. Kasım Süleymani bölgedeki direniş ekseni için bir örnek ve İran İslam Cumhuriyeti içerisinde bir idoldü, İran’ın halihazırda bölgede uyguladığı plan, emperyalist ve sömürgeci bir plan değil, bölgede adalet ve dengeye dayanan bir plandır. Biz de İran’ın yanında, İmam-ı Zaman’ın zuhuru için mümkün olduğunca dua etmeliyiz, O Hazretin zuhuruyla dünya adaletle dolacaktır. Direniş eksenin planı, adalet, bağımsızlık ve özgürlüktür ve bu planın mühendislerinden biri Şehid Süleymani’ydi ve Hacı Kasım bizim yardımımıza geldi ve Gazze direnişini güçlendirdi ve onu ileri bir üs haline getirdi. Biz 2000 yılının başından beri Siyonist rejimle birçok savaşa girdik ve bütün savaşlarda Şehit Kasım Süleymani Siyonist düşmandan en ufak bir korku duymadan Filistin direnişinin yanında durdu ve Siyonist düşmana baskı uyguladı.

İran, bölgede direnişe liderlik etme kabiliyetine sahip güçlü bir ülkedir ve direniş cephesinin amacı, İslami değerleri savunmaktır. Gazze'deki Hamas Direniş Hareketinin Başkanı Sayın İsmail Haniye'nin, Şehit Kasım Süleymani’nin cenaze töreninde yaptığı konuşmayı duydunuz, Haniye, bu şehidin rolüne övgüde bulunarak Şehit Süleymani’yi Kudüs şehidi olarak adlandırdı.

Ahirette bizden sorulacak ilk şey, İsrail karşısındaki mazlum Filistin halkını savunma hakkında olacaktır.

Hacı Kasım Süleymani her zaman mazlum Filistin halkını savunmanın önemini vurgulardı ve son görüşmesinde bize şunu söyledi: ‘Filistin bizim boynumuzdaki en büyük sorumluluktur ve ahirette bizden soracakları ilk şey, İsrail karşısındaki mazlum Filistin halkını savunma hakkında olacaktır.’ Şehit Süleymani’nin bu tutumları, onun ilahi yolu çok iyi tanıdığını ve her zaman bu yolda ve İslam Dünyası düşmanlarıyla mücadele yolunda adım attığını gösteriyor.’