Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

İla cehennemüzzümera

Benim eleştirilerim, belli bir kişiye ya da zümreye yönelik değildir. Suçlulardan önce suçu hedef alıyorum ve o suçu kim işliyorsa, o kişi o ölçüde hedefimdedir. O suçlu kendi nefsimse de. Said Nursi’nin, “ey nefsim dinle” diye başlayan ifadeleri de aslında bu anlamda güzel bir örnektir. Bakıyorum da birileri, benim siyasetnameden derlediğim cümlelerden kelimeler seçip bununla birtakım kişi ve kurumları öne çıkararak, yazdıklarımın ahlaki anlamda kapsayıcılığını kendi akıllarına göre daraltmaya çalışıyorlar. Benim durduğum yer çok açık ve net: Liderinin mezarı için, o yaşarken meclis binasından daha büyük anıt yaptıranlar, başkalarının sarayını eleştiremezler. Maliye bakanına soyadı olarak “Kesebir” adını verenlerin izinden gidenler, kamu kaynaklarını israf edenleri ya da hortumlayanları eleştiremezler. Bir bankanın yönetim kuruluna üye atayanların Sosyalist enternasyonel üyeliği gibi bir garabeti, kambur gibi sırtında taşıyanların hangi sözüne güvenebilirsiniz ki! AK Parti, “bize oy vermeyecekler de CHP’ye mi gidecekler, HDP’ye mi, İyi Parti’ye mi?” diye düşünerek bir yere varamaz. AK Parti içindeki AKP’liler ötekilerin zihniyet ikizi. “Cehenneme kadar yolunuz var” ifadesini de birileri asıl kapsamı dışında yorumluyor. Bu ifadeleri daha önce Erdoğan da kullandı. Bunun Arapçası “İla Cehennemüzzümera” şeklindedir ve Zümer suresinde geçer. Yani bu ifade “Yolu cehenneme kadar varanlar” için kullanılır. Bu da Türkçe’ye “Cehenneme kadar yolunuz var” şeklinde geçmiştir. Yapılan iş, eğer insanı ya da bir topluluğu helaka sürükleyecek bir iş ise onun varacağı yer cehennemdir. O ne kötü bir yerdir. Bunu ifade etmek için kullanılır. Zümer 73’de ise “İla Cennetüzzümera” ifadesi kullanılır. “Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da gruplar halinde cennete sevk edilecek. Nihayet oraya vardıklarında cennetin kapıları açılmış olacak; bekçileri onlara, ‘Selâm size! Hoş geldiniz! Ebedî olarak kalmak üzere buyurun girin cennete!’ diyecek.” CHP’nin AK Parti’ye en büyük kötülüğü, gerçek bir muhalefet yap(a)mamasıdır. Ağız dalaşı yapmak muhalefet yapmak değil. AK Parti’nin en büyük eksikliği ise gerçek bir muhalefete sahip olmamasıdır. CHP’liler özeleştiri yapmayı da bilmiyorlar. Sonuç: başkasının gözünde çöp arayacaksanız önce kendi gözünüzdeki merteği çıkarmanız gerek. Lozan sonrası yapılan imtiyaz anlaşmaları, 1946 sonrası “Küçük Amerika” olma yolunda atılan adımlar ve alınan danışmanlık hizmetleri, darbe dönemi sonrası bakanlar kurulunda yer alan CHP kökenli isimlerin icraatları önlerinde en büyük engel. Aslında CHP sırtında bu kadar kamburla hiçbir zaman yönetime gelemeyeceği gibi, gerçek bir muhalefet de olamaz. Bugün AK Parti CHP’den kaçanlarla güçleniyor. Şunu anlayalım artık: Kem alat ile kemalat olmaz. Sürekli ehliyet ve liyakattan söz ediyoruz, ama atamalara bakınca beklentiler suya düşüyor. Yine “onlar” listelerde yer alıyor. Bakın, kim kimin hakkında gerçek olmayan bir suçlama ile iftirada bulunuyorsa, bu dünyadaki cezası dışında öbür dünyada da aynen o şeyi kendisi yapmış gibi suçlanacak ve cezalandırılacak. Bizim fıkhımız da bir de “Haddi lian” denilen bir ceza vardır. Gıybet, dedikodu ve iftiradan sakınmamız gerek. Bizim geleneğimizde “Kem söz sahibine aittir” Bir Bumerang gibi gelir, sahibini bulur. “Kapalı kapılar arkasında fısıldaşanlar” çoğu zaman ifsada sebeb olurlar ve zannın çoğu gerçek değildir ve suizan eden kişi, ya da fasıkların getirdiği haberi incelemeden isimlendirerek dağıtan kişi günah işlemiş olur. Bizler Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olacağız. “Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek ister.” Allah’ın tehdit ettiğini ben de tehdit ediyorum, Allah’ın lanetlediğini ben de lanetliyorum. Onun için Allah’ın cehennem ateşi ile korkuttuğu işi yapanlara “İla cehennemüzzümera” demeye devam edeceğim ve tabii Allah’ın rızası yolunda çalışıp da varacağı yer cennet olanları da “İla cennetüzzümera” ile müjdeleyececeğim. 1.sinin varacağı yer ne kadar kötü ve 2.sinin varacağı yer ne kadar güzel bir yer. Zümer/71: “O (Kendilerine vahiy yoluyla bildirilen hakikatleri) inkar edenler(in varacakları yer), grublar halinde sürülecekleri cehennem (ateşidir). Nihayet oraya (Cehenneme) geldikleri zaman (Cehennemin) kapıları açılır, bekçileri onlara: Size, ‘içinizden Rabbinizin âyetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi?’ derler. ‘Evet geldi’ derler ama, azap sözü kâfirlerin üzerine hak olmuştur.” 72: “Onlara, ‘İçinde ebedî olarak kalacağınız cehennemin kapılarından girin içeri!’ denilecek. (Vaktiyle) ululuk taslamış olanların kalacağı (bu) yer ne kötü!” İla Cennetüzzümera denilecek olanlara gelince: Zümer 73: “Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da gruplar halinde Cennete sevk edilecek. Nihayet oraya vardıklarında cennetin kapıları açılmış olacak; bekçileri onlara, ‘Selâm size! Hoş geldiniz! Ebedî olarak kalmak üzere buyurun girin cennete!’ diyecek.” 74: “Onlar da ‘Bize verdiği sözü yerine getiren ve cennetten bize dilediğimiz yerinde mesken kurabileceğimiz yurt bağışlayan Allah’a hamdolsun!’ diyecekler. (Bunun için) çalışıp çabalayanların ecri ne güzel!” 75: Meleklerin de rablerine hamd ile yüceliğini dile getirerek arşın çevresini kuşattıklarını görürsün. Böylece insanlar arasında doğruluk ve adalet ölçüsüne göre hüküm verilir ve şöyle denir: Bütün övgüler âlemlerin rabbi olan Allah içindir.” Ali İmran/162’de şöyle denir: “Allah’ın rızasına uyan kimse, Allah’ın hışmına uğrayan gibi midir? Bu kimsenin varacağı yer cehennemdir; o ne kötü varılacak yerdir!” 197 “İnkar edenlerin diyar diyar gezip refah içinde dolaşması sakın seni aldatmasın; az bir faydalanmadan sonra onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü duraktır!.” Bu açık; İnkar edenler yeryüzünde Allah’ı aciz bırakacaklarını sanmasınlar Onların varacağı yer cehennemdir. İbrahim suresi, ayet 42’deki uyarı, Cehenneme kadar yolları olanları uyarır: “Sen, o zalimlerin işlediklerinden, sakın Rabbinin habersiz olduğunu zannetme! O, sadece onları, dehşetinden gözlerinin donup kalacağı bir güne ertelemektedir.” Allah’ı ve ahiret gününü unutup dünyayı bir zevk ve eğlence yeri gibi görüp sahip oldukları / gasbettikleri servet ve makamlarla övünüp, kibirle koşturdukları, zulmetmeye devam ettikleri takdirde varacakları sonuç ortada. Şeytan onlara yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat vaad ederek onları kandırdı. Onlar heva ve heveslerinin peşinde koştukları için, aşk, ihtiras ve öfke gözlerini kör etti. Gözleri var görmezler, kulakları var duymazlar, kalpleri var hissetmezler. Allah da onların kalplerini mühürledi sanki. Bütün bu ahval ve şerait altında vazifemiz hakkı söylemek. Cehenneme doğru koşanların önünü açmak ya da sırtına vurmak değil, ateş çukurunun kenarındaki bu mal, makam ve şöhret peşinde koşan insanları kurtuluşa çağırmaktır. Cennete doğru koşanların ise önlerini açmak ve onları desteklemektir. “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.” Ne diyeyim başka. “Gazaba uğrayanların ayak izlerinden koşanlar ve kendilerini uyaranlara kulaklarını tıkayanlar için” yaşasın cehennem! Selâm ve dua ile. Yeniakit

Bu yazı toplam 808 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar