Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Helal Cert

Derin Gerçekler

Helal siyaset olur mu, olursa bunun şartları nelerdir. Ve bunu belgelemek, sertifikalandırmak mümkün mü? Aslında bu “Helalcilik” tartışmalı bir kavramdır. İslam’da esas olan “Mubahat”tır. Bir şey Haram değilse mubah’tır. O şey Allah’ın kitabında açıkça, muhkem bir nas şeklinde ya da Resulullahın uygulaması ile sabitse ona “Helal” diyebiliriz, ancak bunlar da sınırlıdır. Def-i Mazarrat’ın önceliği vardır.

Haram tanı mı da, nesnenin zatı, kesbi ve istimali ile Bıçak haram değil, ama onu cinayet için kullanamazsın. Üzüm helal ama onu çalarak almışsan o da haram olur. İmamlık haram değil ama rüşvet veya torpil ile o makama gelmişsen, o da içine haram katıldığı için haram olur. Helal olan bir şeyi istimali, mesela gösteriş için ya da israf edilecek şekilde kullanılması da sorun. Oluşturacaktır. Helal olan bir canlıyı Allah’ın adını anmadan kesersen de helal olmaz.

Mesela ihaleye hile karıştırır, ordan elde ettiğin gelirle satın aldığın şeylere de haram bulaşır. Onun bereketi olmaz. O şey necis olmasa bile “Hades’ten teharet” konusunda murdar olabilir..

Sahi, Faizsiz bankacılık sistemi kuruyorsunuz da, sonunda. Bankacılık hizmeti verirken Merkez Bankalarının ürettiği parayı kullanıyorsunuz, Kendi merkez Bankanıza faiz karşılığı teminat yatırıyorsunuz, Takas bank üzerinden işlemler yapıyorsunuz. Belli havuzlarda paralar birbirine karışıyor. Sahi dünyada helal sertifikalı merkez bankası var mı? Yani bir yede “Haram para”(!?), “Helal zannettiğimiz para”ya karışıyor.

Zaten bizim ne yasamanın, ne yargının, ne de yürütmenin “Helal sertifikası”yok, ama devlet “Helal sertifikası” veriyor. Bu da bir gariplik değil mi?

Ticaret Bakanlığına bağlı (HAK) Helal Akreditasyon Kurumu var. Laiklik helal mı diye soracağım ama, “Türk tipi laiklik” “din ile devleti ayırma” iddiasındadır. Zaten batıdaki şekli ile de Laiklik varlık ve meşruiyetini İncil’in Katolik yorumundan alan bir kilise kurumudur. Hristiyanlık Hz. İsa’nın şahsında Tanrı ve insan olarak 2’li / Dualist bir anlayışla Tanrı’yı, Baba ve oğul dışında 3. Formu ile Ruhul Kuds olarak tanımlar. İslam “Tevhid” temelli bir inançtır. Bu anlamda Helal şarap, Helal Bira, Helal Likör bile üretildi (!?) ama hala “Helal bir laiklik” ya da en temel bakış açısı ile Yeşil Kemalizm, Yeşil Feminizm ürettik ama henüz “Helal bir Kemalizm” üretemedik. Haşa “2 Mustafa” projesi de tutmadı.

Sahi Faiz NAS’tı da nasıl oldu da NAS’ı NESH ettik! Bunu Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kerameti olarak mı görmeliyiz bilmiyorum. Sahi Diyanet işleri Başkanımız ve Helal Akreditasyon Kurumu ne buyururlar şu hususta: Faiz helal mi, Haram mı? Faiz ile Riba arasında nasıl bir ilişki ya da çelişki söz konusu? Enflasyon helal mi, Haram mı? Kendi helaliyeti tartışmalı bir kurum, başkaları ile Helal-Haram belgesi verebilir mi? Hatta kendisi için Helallik belgesi verebilir mi, alabilir mi? İş yine geliyor “Helal bir Laiklik” olup olmadığına! “Helal bir Laiklik”, “Helal” bir Ateizm, Satanizm, Marksizm, Kapitalizm, Faşizm kadar imkansız.

Zaten bu “Helalci bakış açısı” Müslümanca bir bakış açısı değil. Bu Musevilikten bize geçti. Musevilikte bu konu gerçekten çok ciddi bir iş. Bizdeki çok gayri ciddi. Her şeye “Helal sertifikası” alabilirsiniz. Zaten bu anlamda en fazla helal sertifikası ihraç eden ülke İsviçre! Bu fetvayı verecek mutlaka dünyanın bir yerlerinde bir “hoca” bulunur. Musevilikte, Dini vergiyi vermeden helal sertifikası alamazsınız. Dahası nihai üretimin gerçekleştirileceği makinanın takdis edilmesi gerekir. Cumartesi üretim yapamazsınız. Üreteceğiniz her ürünün bütün temel girdilerinin, ambalaj dahil, aynı şekilde vergilendirilmiş ve takdis edilmiş olması gerekir.

Sahi, bizim tiryakiler niye “Helal sigara” ya da “Helal tütün” talebinde bulunmuyorlar. Tekel bu konuda neden ön almıyor. Türk tütünü, yerli ve milli.. Hadi görelim, biz dünyanın ilk helal sigarasını üretelim. Yetmez, Yerli ve milli helal rakı da isteriz, tevbe estağfurullah!?

İstanbul sözleşmesi, Lanzatote size göre Helal mı? Enflasyonu bıraktım, verginin vergisi olur mu? Bu Helal mi? Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’ün verileri Helal mı, Mesela depremde ölenlerin sayısını eksik açıklamak doğru sözlü ve adil şahit olmak açısından helal kabul edilir mi?

Enflasyon eşittir faiz haram mı? Helal savaş nasıl olur. Esire işkence helal mi? Haram ayların bizim hayatımızda bir karşılığı var mı? Silahsız, saldırısız göstericilere biber gazı sıkmak helal mi? İstihbaratın fıkhı var mı? Sahi bunlar kimin umurunda. İslam İs birliği Konferansı nihai bildirisi sizce helal mi?

Helal bir hayat yaşamak istiyorsanız, buyurun size bir Hz. Ömer menkıbesi: (Umre arkadaşım Raci amca göndermiş) Hayırlı cumalar; İki delikanlı, bir adamın koluna girip Hazreti Ömer'e getirirler! "Yâ Ömer! Bu adam bizim babamızı öldürdü kısas isteriz" derler. Mahkeme kurulur adama son isteği sorulur. Adam: "Eşim ve çocuklarımı 3 günlük yolda bıraktım benden haber bekliyorlar. Müsaade edin onlar ile helalleşeyim". Hazreti Ömer: "İdam kararın verildi. Sen 3 günlük yola gitmek için izin istiyorsun. Nasıl güvenelim sana?" Adam: "Ya Ömer" der ve İsrâ süresi 34.ayeti okur. "Söz verenler verdikleri sözden mükelleftir. Yarın huzuru mahşer de hesaba çekilecektir." Hazreti Ömer; "Peki. Fakat yerine bir kefil almamız lazım. Sen gelmezsen onu idam edeceğiz." Adam oradaki kalabalığa sorar kefil olacak olan var mı? Kalabalıktan ses yoktur. En arkadan biri elini kaldırır ve "Ben olurum Ya Ömer" der. Bakarlar ki bu kişi Hz. Ebû Zer'dir. Herkes şaşkın! "Ya Ebû Zer neye kefil olduğunu biliyorsun değil mi?" der Hz. Ömer "Bırakın gitsin adamı ben kefilim" der yine Ebû Zer. Adam biniyor atına uzaklaşıyor. 3 gün herkes adamı konuşuyor gelecek mi gelmeyecek mi? Mescitte bile gündem oluyor.. Akşam namazına yakın uzaktan bir atlı geliyor. Hazreti Ömer: "Be adam neden geldin?" Adam: "Demesinler ki Müslümanlar söz veripte sözlerini tutmuyorlar diye geldim." Ölen adamın çocukları söz ister bu defa. "Ya Ömer biz kısas hakkımızdan vazgeçtik." Hazreti Ömer: "Peki neden affediyorsunuz babanızı öldüren bu adamı?. "Ya Ömer demesinler ki Müslümanların arasında merhamet yok oldu!" Ebû Zer'e dönüp; "Sen bu adamın neyine, nasıl inandın da kefil oldun?" Hazreti Ebû Zer; "Ya Ömer demesinler ki Müslümanların arasında güven, itimat kaybolmuş. Onun için kefil oldum" der... Birlik olalım. Aramızda güveni, itimadı yok etmeyelim. Yoksa dağılırız. Yok oluruz!.. Allah Birlik ve Beraberliğimizi bozmak İsteyenlere fırsat vermesin! Âmin..

Hepimiz için haramlardan, masiyetten uzak bir hayat diliyorum.

Selam ve dua ile.

Bu yazı toplam 211 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar