Hafızalara kazınan eylem ve söylemler!

 


Bazı "söylem"ler ve "eylem"ler vardır ki, söylenip ya da yapılıp geçse de "iz" bırakırlar ve asla unutulmazlar... Üzerlerinden yıllar geçse de, hatırlanırlar.
 
Mesela, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'in yüzüne karşı söylediği "One minute" çıkışı ve "Siz insan öldürmeyi çok iyi bilirsiniz" sözleri; üzerinden asırlar geçse de "izi silinemeyecek" sözlerdir.
 
Aynı Erdoğan'ın, önceki gün AK Parti Grubu'nda yaptığı konuşmada; BM'yi, BM Güvenlik Konseyi'nin 5 üyesini ve İslam dünyasındaki pısırıklığı eleştirmek için söylediği "Öleceksek adam gibi ölelim" sözü de "iz" bırakacak sözler arasına girmiştir!..
 
Öyle ya;
 
"Korkunun ecele faydası yoktur!"
 
Ve ayrıca;
 
"Korkaklar her gün,
 
Cesurlar bir gün ölür!"
 
Erdoğan da, bunu kastediyor olmalı...
 
"Öleceksek, adam gibi ölelim!"
 
Üzerlerine "ölü toprağı" serpilmiş "sünepe"ler gibi bir kenarda tir tir titremektense, adam gibi ölelim!..
 
Uzun lafın kısası... Erdoğan'ın bu sözü de, tarihe geçmiştir ve bundan sonra hep hatırlanacaktır.
 
GÖRÜŞMENİN PERDE ARKASI
 
Hatırlama dedim de... Erdoğan aynı grup konuşmasında; "Beyrut Kasabı" olarak ün yapan Ariel Şaron'un "binbaşı" rütbesindeki oğlu Gilad'ın İsrail gazetesi Jerusalem Post'taki bir yazısına dikkat çekip, hatırlatmada bulunmuş...
 
Şaron'un oğlu demiş ki;
 
"Gazzeliler masum değil! Onlar Hamas'ı seçti... Gazzeliler rehine değil, bu seçimi özgürce yaptılar ve bunun sonuçlarıyla yaşamalılar...
 
Önce Gazze'nin girişindeki mahalleler sonra da tüm Gazze, Hiroşima gibi dümdüz edilmeli... Japonlar çabucak teslim olmadılar, Amerikalılar da Hiroşima ile durmadılar, Nagazaki'yi de vurdular... Gazze'de ne elektrik, ne benzin, ne de hareket eden bir araç kalmalı... Ondan sonra ateşkes isteyeceklerdir. Bu işin çabucak bitirilmesi gerekiyor."
 
Erdoğan, "kasabın oğlu"nun işte bu ifadelerine göndermede bulunup, demiş ki;
 
"Senin baban da aynı şeyi söylemişti. Ama şimdi, kaç yıldır makinaya bağlı yaşıyor... Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste!"
 
Erdoğan, sanıyorum 1 Mayıs 2005'te Ariel Şaron'la Tel Aviv'de yaptığı görüşmenin "perde arkası"nı da ilk defa önceki gün açıkladı... Ariel Şaron, o görüşme esnasında Başbakan Tayyip Erdoğan'a demiş ki;
 
"Dünyada en zevk aldığım an, Filistin'de tankların üzerinde olduğum andır."
 
Erdoğan; "Ayıp olmuyor mu?" deyip, bir çağrıda bulunmuş Şaron'a;
 
"Bu sözlerinizi, düzenleyeceğimiz ortak basın toplantısında da açıklayın!"
 
Ama, açıklayamamış!..
 
Böyle bir "terörist baba"dan da, elbette Gilad gibi katil bir evlat peydah olur!..
 
Her neyse...
 
Erdoğan'ın Ariel Şaron'la ilgili açıklamaları ve "İsrail'i taciz" eden ifadeleri herhalde "tarihin hafızası"na kazınmıştır ve bundan sonra da "Yahudi zihniyetini yansıtması" açısından ibretle hatırlanacaktır!..
 
CİNSEL TACİZ TARTIŞMASI
 
En başta dedim ya, bazı "söylem"ler ve "eylem"ler unutulmaz, iz bırakır, hafızalara kazınır... İşte bunun içindir ki; herkes "ne söylediğine" veya "ne yaptığına" dikkat etmeli, ileride "yüzünü kızartacak" söz ve davranışlardan kaçınmalıdır!..
 
Zira;
 
"Geçmişi, insanın peşini bırakmaz!..
 
Onu hep takip eder!"
 
Tıpkı, CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce'yi takip ettiği gibi...
 
Efendim, olayı duymuşsunuzdur...
 
MHP'nin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç hakkında verdiği "gensoru önergesi"nin görüşmelerinde Bülent Arınç ve Muharrem İnce arasında tartışma yaşanmış...
 
Arınç; gensoru hakkında yaptığı konuşmada, İnce'nin kendisinden önce yaptığı konuşmaya cevap vererek, "Sürekli "Onun canı cehenneme, bunun canı cehenneme' diyorsunuz... Bir gün size de "Senin de canın cehenneme' diyebilirler... Kaldı ki Çorum'da bunu biri söyledi. Siz Azrail misiniz?" demiş...
 
Bunun üzerine İnce, sataşma gerekçesiyle kürsüye gelerek demiş ki;
 
"Ben Irak'taki Müslümanlar bombalanırken emperyalistlere karşı çıkarım, iktidarda da olsam, muhalefette de olsam bunu derim. Ben bu konuda herkese "Canın cehenneme' derim... Bu benim Azrail olduğum anlamına gelmez; namuslu, ahlaklı olduğum anlamına gelir"

Bunun üzerine tekrar kürsüye gelen Arınç, demiş ki;
 
"Hakkında cinsel tacizden dokunulmazlık dosyası var... Ahlaktan, adaletten, namustan söz edilecek olsa en son konuşması gereken sensin... Meclis'teki 549 milletvekili içinde bir tek dosya cinsel tacizden, o da size ait...

İddianamedeki mesajları okuyunca insanın yüzü kızarıyor, senin yüzün kızarmıyor. Yanında bayan milletvekili var, bari ondan utan."
 
Konuşması sırasında İnce'nin kendisine sürekli bağırmasına ise Arınç, şu karşılığı vermiş:
 
"Bağırmakla bir şey olmaz, suçluların telaşı içindesin. O iddiaları okuyunca şu koltuklar kadar insanın yüzü kızarıyor. Senin yüzün kızarmıyor. Yanındaki bayan milletvekilinden utan. Sen partili bir bayana işlediğin bu haltın cezasını da çekeceksin, hesabını da vereceksin!"
 
O BAYAN İKLİM Mİ?
 
Arınç'ın "Partili bayan" ifadesi, ilk etapta bana, "İklim Bayraktar olayı"nı hatırlattı...
 
Malûm, İklim Bayraktar, 2011 Mart'ında "savcı"ya verdiği ifadede, "Deniz Baykal'ın cinsel tacizi"ni anlatırken, "Baykal'ın tacizi"nden bir gün önce CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin de tacizine uğradığını söylemiş ve şöyle demişti;
 
"Muharrem İnce, gece geç saatlerde evimin önüne alkollü olarak geldi... Aşırı içkiliydi... İki gün içinde iki defa tacize uğradım."
 
İklim Bayraktar'ın iddialarını 14 gün boyunca inkar eden Muharrem İnce, en sonunda bu iddiaları kısmen doğrulamış ve kendini şöyle savunmuştu:
 
"O akşam, 22.30 civarında evde oturuyorum. Eşim de var. Masada rakı duruyor. İki duble içtim. Sarhoş değildim. Bir tanıdığımdan telefon geldi. Önemli bir haber. Onu (İklim Bayraktar) aradım... Arabası olmadığını söyleyince evinden aldım... Ona bu kıyağı yaptım, çünkü hemşehrimdi... Onu Kurultay'da tanıdım... Yanıma gelip, Yalovalı olduğunu söyledi... Ben de yandaş AKP'li olayını ona haber verdim, hemşehri kıyağı olarak... Öyle televizyonda söylediği gibi yanında eşi falan yok. Arabaya aldım. Yarım saat oturmuşuz, o da yalan. Hemen başka yere gittik, bir mekana..."
 
Bir "taciz" var mıdır, yok mudur elbette bilmiyorum... Yalnız, şöyle bir atasözümüz var ya, ben onun doğruluğuna inanıyorum: "Ateş olmayan yerden duman çıkmaz!"
 
Ne var ki;
 
Muharrem İnce'nin adının karıştığı böyle bir "taciz" iddiası olsa bile, Bülent Arınç'ın kastettiği "taciz" olayı bu olmasa gerek... Öyle ya; İklim Bayraktar, "CHP'li bir bayan" değil...
 
O halde kim?..
 
"GEL BİRLİKTE OLALIM!"
 
Hem "CHP'li" hem de "Muharrem İnce'nin tacizine uğramış bayan"ın kimliğini düşünürken, "Akit'teki haber" geldi aklıma...
 
Akit'in, 12 Nisan 2012 tarihli ve "CHP'li İnce'ye taciz fezlekesi" başlıklı haberinde deniliyordu ki;
 
"CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, ince işler peşinde... İnce hakkında, "cinsel taciz' ve "hakaret' suçlamalarından dolayı fezleke hazırlandı. 2010 yılının Haziran ayında CHP'li bir kadının şikayetleri üzerine başlatılan inceleme sonucunda savcılık delilleri dikkate alarak, Muharrem İnce'nin dokunulmazlığının kaldırılması talebi ile fezleke hazırlayarak, fezlekeyi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gönderdi.
 
Savcılığa yansıyan olaya göre, Cumhuriyet Halk Partisi üyesi olan F.B. adlı kadın, kızı ile alakalı bir sorunu iletmek için Muharrem İnce'ye gitti... Görüşmeden bir kaç gün sonra İnce'nin kendisini aradığını, önce birlikte olmak istediğini, ret cevabı aldıktan sonra ise hakaret etmeye başladığını savcılığa iletti.
 
F.B., bu telefon kayıtlarının araştırılmasını ve gerçeklerin ortaya çıkmasını istedi.
 
Savcılık da bu iddiaları araştırmaya başladı ve İnce'nin uzun süre F.B.'yi aradığı ve mesaj çektiği ortaya çıktı. Savcılığın hazırladığı fezlekede bu telefon kayıtları da bulunuyor. Telefon kayıtlarına göre F.B.'nin "Birlikte olmak istedi' ve "Hakaret etti' iddialarının doğru olduğu belirlendi."
 
Arınç'ın sözünü ettiği "CHP'li bayana taciz" olayı, bu olsa gerek... Muharrem İnce'nin daha başka "taciz"leri var mıdır, varsa "örtbas" mı edilmiştir, bilmiyorum.
 
Bildiğim şu ki;
 
"Akşamdan yenilen hurmalar, işte böyle geceleyin mideyi tırmalar!"
 
"TACİZ"İN ÇEŞİTLERİ
 
Sözün özü;
 
"İnsanın geçmişi, yakasını bir türlü bırakmıyor, onu bir gölge gibi takip ediyor."
 
Bazen geçmişte yaptığı bir eylem, ya da geçmişte söylediği bir söz!..
 
Erdoğan'ın İsrail'le ilgili tavrı, elbette yakasında taşıdığı bir "şeref madalyası" olmuştur...
 
Peki, Muharrem İnce ne yapsın?.. Geçmişteki "taciz"ler bir türlü yakasını bırakmıyor ki!..
 
"Taciz" de çeşit çeşit!..
 
Erdoğan gibi, "İsrail'i taciz" edene can kurban... Çünkü Erdoğan, İsrail'e "diskur" çekiyor...
 
CHP'li Muharrem İnce ise, hep "kadınlara taciz"le gündemde... O da, hep "uçkur"la anılıyor!..
 
Hani, demişler ya;
 
"Bir adamın adı çıkacağına,
 
Canı çıksa daha iyi!.."
 
Muharrem İnce'nin de;
 
"Adı çıkmış dokuza,
 
İnmez sekize!"
 

 


Holding sahibi Yahudi!
 


Fotoğrafa bakıp, onun bir "Taliban üyesi" olduğunu filan düşünmeyin...

Efendim, yanda fotoğrafını gördüğünüz kişi; Antalya'da, "yeni hastane kompleksi" yatırımı yapmayı düşünen "dünyanın en büyük sağlık ve şarap şirketlerinden biri"nin, yani Wallcott Holding'in sahibidir...
 
Adı da Ian Jacobs'tur.
 
Gördüğünüz gibi; bir "holding sahibi" olmasına rağmen, hem "bıyıklı", hem de "sakallı"dır!..

"Bazı Müslümanlar" ise, holding sahibi olsalar var ya; "Ben de sizdenim" diyebilmek için ilk önce "sakal"larını, sonra da "bıyık"larını keser de, "silinik yüz" olurlar!..
 
Bu fotoğraftan bir "ibret dersi" alınır mı acep?!?..

yeniakit

Bu yazı toplam 923 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar