Gündemin peşine takılmadık, ötesine geçtik

Geçen hafta; gerek Türkiye açısından, gerek Akit açısından hayli önemli gelişmeler oldu... Esenler Belediyesi tarafından Akit"e verilen "Özel Ödül" bizi hayli mutlu etti... Başbakan Tayyip Erdoğan"la birlikte çıktığımız Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya"yı içine alan gezi esnasında, Türkiye"nin iç ve dış gelişmelere bakışını "birinci ağız"dan duymuş olduk ki, ufkumuz açıldı...
 

Bu arada; AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik"in Akit"i ziyaret ederek, "Son günlerin en çok tartışılan konuları" hakkında açıklama yapmasından büyük memnuniyet duyduk.
 

Tabiî, "demeç" ve "röportaj"ların yanı sıra, geçen hafta "araştırmacı gazetecilik" örnekleri de vardı... Almanya"nın göremediği DHKP-C üssünü Akit bulmuş ve tüm dünyaya göstermişti.
 

AKİT"E ÖZEL ÖDÜL
 

Şimdi de, "özetle" aktardığımız bu olayların "ayrıntı"larına bir bakalım...
 

8 Şubat 2013 tarihli 1. sayfamızda da haber verdiğimiz gibi, geçen hafta; Esenler Belediyesi tarafından düzenlenen "Türkiye"nin Enleri 2012" ödülleri sahiplerini buldu. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu"nun da katıldığı ödül töreninde, gazetemiz Akit"e 2012 Özel Ödülü takdim edildi... Akit"in ödülü, Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu tarafından İcra Kurulu Başkanımız Mustafa Karahasanoğlu"na takdim edildi. Törende, haber, TV, dizi, edebiyat, spor, kurum gibi 28 ayrı kategoride ödül verildi.

Bu ödülü önemli ve anlamlı kılan; "al gülüm-ver gülüm" tarzında bir ödül olmaması... Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu"nun da ifade ettiği gibi; "ödül" verilecek kişi ve kuruluşları, herhangi bir "heyet" ve "jüri" değil, doğrudan doğruya "Esenler halkı" seçiyor.

Akit"i, "en etkili gazete" olarak gören "Esenler halkı"na şükranlarımızı sunarken, bütün mesaisini Esenler için harcayan ve belediyecilik icraatında birçok "ilk"e imza atan Başkan M. Tevfik Göksu"ya da başarılar diliyoruz...
 

ERDOĞAN"DAN 3 MESAJ
 

Gelelim, Başbakan Tayyip Erdoğan"la birlikte çıktığımız seyahate... Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Slovakya"yı içine alan "4 günlük" seyahat esnasında, Erdoğan; "oldukça soğuk" havaya rağmen, "son derece sıcak" bir atmosferde, hayli "samimi" diyaloglar kurdu, önemli anlaşmalara imza attı...
 

Bu seyahat, biz "gazete yöneticileri" için de hem "ufuk açıcı" oldu, hem de "gündemdeki konuların perde arkasını" öğrenme açısından "verimli" oldu...

Başbakan Erdoğan; gerek "temasları" ile, gerek "gündemle" ilgili konulardaki sorularımıza "açık yüreklilikle" cevaplar verdi.
 

6 Şubat Çarşamba ve 8 Şubat Cuma günkü Akit"in manşetlerinde de yer verdiğimiz gibi, Erdoğan; "İsrail, AB, İmralı ve CHP" ile ilgili sorularımıza verdiği cevaplarda özetle dedi ki;
 

l "AB, Türkiye"yi oyalamaktadır... Ancak, şu da bilinmeli; Türkiye"yi AB"ye almazlarsa kıyamet kopmaz... 76 milyonluk Müslüman Türkiye"nin AB"ye girmesi üye ülkelerin her şeyi rahatça yapmalarına engel olacaktır... Mesela NATO"da her istediklerini yapamayabiliyorlar. Türkiye olarak her şeye "Evet" demeyiz. Nitekim son dönemde İsrail"in NATO"ya alınmasına biz engel olduk... İsrail ile NATO içinde birlikte olmamız asla düşünülemez. Bizim de kendimize has kırmızı çizgilerimiz var."


l "İmralı"ya kimin gidip gitmeyeceğine BDP"lilerin karar verme yetkisi yok... Adalet Bakanlığımız kime izin verirse adaya ancak onlar gidebilir. Bu çözüm sürecine gölge düşürecek olanlarla kaybedecek vaktimiz yok... Dağdakilerle kucaklaşanı İmralı"ya göndermeyiz... Şu ana kadar verdikleri mesajla bu ülkenin hassasiyetlerine darbe vuranları da, bu noktada aracı olarak kabul edemeyiz. Çünkü onların, oradan aldıkları mesajı farklı şekilde götürme ihtimalleri olabilir."


l Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP"li Osman Aydın"ın, "Eskiden ihtilal olurdu, şimdi bunu yapacak komutan kalmadı" sözleri için de, dedi ki; "Bu ülkede darbelerin arkasında her zaman CHP zihniyeti vardı. Ya hazırlık safhasında yer almış veya nokta konulduktan sonra, "Bize düşen ne" diye destek vermişlerdir."


HADDİNİ BİL RICCIARDONE!
 

Başbakan Tayyip Erdoğan, "ABD Büyükelçisi"nin sözleri" ile ilgili olarak bir değerlendirme yapmadı... Sonradan öğrenecektik ki, değerlendirmeyi AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik yapmış...
 

Malûm, "Bazı gazetelerin Ankara temsilcileri"yle 5 Şubat günü elçilik binasında bir araya gelen ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone demişti ki; "Çok uzun süredir hapiste olan milletvekilleriniz var. Askeri liderleriniz aynı şekilde, onlar da terörist gibi hapse kondular. Onlara bu ülkeyi koruma görevi verilmiş ama hapse kondular. Profesörler, eski YÖK Başkanı demir parmaklıklar arkasında... Tam anlaşılmayan 16 yıl önceki çalışmalarla ilgili belirsiz suçlamalarla hapse kondular."
 

Bu sözleriyle, "Türkiye"nin içişlerine burnunu sokan" Büyükelçi, hak ettiği cevabı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik"ten almıştı.
 

Hüseyin Çelik, diyordu ki;
 

"Haddini bilsin... ABD Büyükelçisi Türkiye"nin içişlerine karışmak yerine, kendi işine baksın... Siz bir diplomatsınız, nasıl içeriğine tam vakıf olmadığınız bir ülkenin içişleriyle ilgili, yargı sistemiyle ilgili ahkam kesersiniz? Sayın Elçi haddini bilmeyi öğrenememiş."

ABD Büyükelçisi"ni; "Haddini bilmeyi öğren" diyerek uyaran Hüseyin Çelik, 8 Şubat günü de Akit"in Ankara Bürosu"nu ziyaret etmiş ve temsilcimiz Yener Dönmez"e, sözlerinin arkasında olduğunu ifade edip, demişti ki;
 

"Balyoz, Ergenekon ve KCK soruşturmaları ile ilgili konularda konuşmak, elçinin vazifesi değil... Bunlar, bizim evimizin içindeki meselelerdir."
 

"ŞAMAROĞLANI DEĞİLİZ"
 

"AK Parti Genel Başkan Yardımcısı" ve aynı zamanda "AK Parti Sözcüsü" olan Hüseyin Çelik, gereken cevabı vermişti vermesine ama, acaba Başbakan Tayyip Erdoğan ne diyordu?..
 

Erdoğan, Cumartesi günü İstanbul"daydı.
 

Haliç Kongre Merkezi"nde partisince "İlk Hedef 2014-Seçim Sürecini Başlatıyoruz" sloganıyla düzenlenen İstanbul İl Danışma Meclisi Toplantısı"na katılan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, hem ABD Büyükelçisi"ne, hem de dünyaya şu mesajı veriyordu:
 

"Başı öne eğilecek, iradesi teslim alınacak, özgürlüğüne ipotek konulacak bir millet asla değiliz... Hiçbir ülkenin, hiçbir kurumun irademize yön vermesine asla müsaade etmeyiz.
 

Hiç kimse, Türkiye"yi hizaya çekilecek bir ülke olarak görmesin.
 

Biz alçak gönüllüyüz ama alçaklık kompleksiyle hareket etmeyiz. Türkiye"nin gururunu, milletimizin onurunu kıracak hiçbir tutuma ve harekete eyvallah etmeyiz.

Sabrımız farklı anlaşılmasın.
 

Türkiye hiç kimsenin şamar oğlanı değildir.
 

Türkiye hiç kimsenin üzerinde operasyona yöneleceği bir ülke değildir. İçişlerine karışılacak; dışarıdan yasama, yürütme ve yargı sistemlerine burun sokulacak bir ülke değildir. Millet olarak, ülke olarak kendi istikametimizi çizecek güce sahibiz."
 

ABD NEDEN KORKTU?
 

Erdoğan, bu "sert çıkış"ı yaparken, Akit bir adım daha ileri gidiyor ve "ABD"yi korkutan sebepleri" araştırıyordu.
 

Dünkü Akit"in manşetinde; "Coni"yi korkutan savunma sanayimiz" başlıklı haberde de ifade ettiğimiz gibi; ABD Büyükelçisi Ricciardone"nin içişlerimize yönelik sözlerinin ve ABD Dışişleri"nin elçiye sahip çıkmasının altında yatan sebep, uzun tutukluluk süreleri ve Balyozcuların durumu değil, Türkiye"nin son 10 yılda milli savunmasına verdiği büyük önemdi... Rakamlara göre; TSK"nın yerli sanayiden yararlanma oranı yüzde 25"lerden yüzde 54"e yükselirken, AR-GE harcamaları da son 10 yılda 12 kat artmıştı...
 

Emekli askeri savcı Faik Tarımcıoğlu, diyordu ki; "Darbeden yargılananların çoğu ABD ve İsrail ile işbirliği içindeydi. Vesayet rejiminin bitmesi ABD"yi rahatsız etti. ABD"nin ve elçisinin darbe davalarını eleştirmesi bu yüzden. Mesele hukuksal değil, duygusal."


BAR"DA SALDIRI PLANI
 

Gündemdeki bir "tartışma konusu" da; ABD Büyükelçiliği"ne "canlı bomba" olarak saldıran Ecevit Şanlı"nın bu saldırıyı nasıl gerçekleştirdiği ve kimlerle temas halinde olduğu konusuydu...
 

"İz" takip etmede ve "çapraşık" konuları çözmede son derece mahir olan genç muhabirimiz Murat Alan, Almanya"nın bulamadığı "DHKP-C üssü"nü bulmuş ve o fotoğrafı, adeta Alman makamlarının gözüne sokmuştu.
 

Murat Alan"ın edindiği bilgilere göre; Ecevit Şanlı, saldırı öncesine kadar Köln kentinde örgüt üyeleri tarafından kullanılan bir dernekte barındı. "Ali Haydar" kod adını kullanan Ecevit Şanlı, emekli Korgeneral İsmail Selen"in katili Necmi Suna ve "Mustafa Kamil" kod adını kullanan Erol Köse isimli şahıslarla irtibat halindeydi...
 

Ecevit Şanlı ve diğer örgüt üyeleri, Köln kentinde Westfalen Kempener Caddesi 7 numarada bulunan bir barda toplandılar, saldırıdan sonra ise bar apar topar kapatıldı... Alman makamları barın Marlies Deiters adına açıldığını, ancak Tunceli kökenli bir Türk tarafından işletildiğini açıkladılar...
 

STK"LARIN ENDİŞELERİ
 

ABD Büyükelçiliği"ne yönelik "terörist saldırı" konusunda her gelişmeyi sizlere duyurmaya çalışan Akit, bir başka tartışma konusu olan "Terörizmin Finansmanının Önlenmesi"yle ilgili yasa konusunda da "kamuoyunun duyarlılığını" yansıtmaya çalıştı... İstanbul"da basın toplantısı düzenleyen STK temsilcileri ve araştırmacı-yazar Hüsnü Aktaş, özetle diyorlardı ki;
 

"Bu yasa, BM"nin "terörist" dediğini senin de kabul etmen anlamına gelir. BM, "Hamas terörist" derse ne olacak?"
 

Bugün de; bu "endişe" ve "eleştiri"lere cevap veren Adalet Bakanı Sadullah Ergin"in sözlerini manşete taşıdık...
 

Ergin, özetle diyor ki;
 

"Bizim açıkça terör faaliyeti olarak tanımlamadığımız bir kararın kimse bizden uygulanmasını isteyemez. Olabilecek tüm sıkıntıları önlemek için tedbirler alındı. Bir defa bu kararın uygulanması için yetki bizde. BM güvenlik kararları dışında bizim kendi idari birimimiz olacak, bu 3 idari birimden geçtikten sonra Bakanlar Kurulu"na getirilecek. Yani bu tasarının 3 sigortası var. Gelen taleplere de uymak zorunda değiliz."
 

Adalet Bakanı Sadullah Ergin"in verdiği bu "teminat" acaba STK"ları tatmin eder mi?..

Onu da bekleyecek ve göreceğiz...
 

Yeni bir haftaya girerken, tüm okurlarımıza selâm ve saygılarımızı sunuyoruz.

yeniakit

Bu yazı toplam 970 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar