Ehliyetsiz ellere bir emanet daha

Faaliyeti durdurulup kayyım atanan vakıf üniversitelerinin kurucu vakıflarına da kayyım atanmasına -kayyım atanıncaya kadar bu vakıfların Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilmesine- dair bir hüküm varmış Yükseköğretim Kanunu’nda. (Ek 11’inci maddenin 10’uncu fıkrası)

 

Bu düzenlemenin, vaktiyle, üniversiteye mahsus olarak kurulmuş ve yolsuzluğa bulaştığı tespit edilmiş belirli bir vakfın veya bir terör örgütüne (FETÖ’ye) ait üniversite vakıflarının icabına bakmayı kolaylaştırmak için getirildiği söyleniyor.

 

Öyleyse -veya değilse de- çerçevenin bu şekilde çizilmesi gerekirdi.

 

Çizilmediği için, İstanbul Şehir Üniversitesi’nin kurucu vakfı olan Bilim ve Sanat Vakfı’na en konulması gibi bir garabet doğdu.

 

Kayyım atanan İstanbul Şehir Üniversitesi’nin kuruluş tarihi 2008. Bilim ve Sanat Vakfı ise ondan 22 sene evvel, 1986’da kuruldu. Varlığı üniversite kuruculuğundan ibaret bir vakıf değil bu. Hakkında en ufak bir yolsuzluk iddiası da yok. Terör örgütüyle irtibat iddiası da tabii ki söz konusu değil.

 

Türkiye’nin en kaliteli üniversitelerinden İstanbul Şehir Üniversitesi’ne, bir spor kulübüne gösterilebilen kolaylık esirgenerek, ödeyebilecek güçte olduğu borcundan ötürü el konulması yetmezmiş gibi, bir de birinci sınıf bilimsel-sanatsal-kültürel faaliyetleriyle nitelikli gençler ve kadrolar yetiştiren Bilim ve Sanat Vakfı’na kifayetsiz bir kanun yazımı gereğince el konulmasını içimize sindirmemizi bekleyen devlet büyüklerine soru: Eğitim ve kültür alanındaki başarısızlığınızın kendiniz de farkındayken ve bunu açık yüreklilikle itiraf ederken, siz nasıl içinize sindiriyorsunuz bu yaptığınızı?

 

İstanbul Şehir Üniversitesi’nden sonra Bilim ve Sanat Vakfı da mı girsin o başarısızlık dairesine?

 

Lütfen söz kanunu behemehal değiştirip Bilim ve Sanat Vakfı’nı sahiplerine iade edin.

 

Ehliyetsiz ellere yeterince emanet teslim edildi zaten.

 

Bu yazı toplam 959 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar