Bülent Yıldırım'dan Çarpıcı Açıklamalar

Bülent Yıldırım'dan Çarpıcı Açıklamalar

İHH İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım, yaptıkları çalışmalarla herhangi bir hükümet, devlet ya da örgütün emri altına girmediklerini belirtti...

HH Başkanı Bülent Yıldırım, "Necmettin Erbakan'ın verdiği telefonu Bülent Yıldırım'ın Çeçen lider Cevher Dudayev'e ulaştırdığını ve daha sonra Dudayev'in bu telefonla konuşurken öldürülmesinde sorumlu olduğu" konusuyla ilgili konuştu. 

İHH İnsani Yardım Vakfı Bülent Yıldırım, İletişim Platformu*nun Topkapı Kaleiçi*ndeki Fatih Sosyal Tesislerinde düzenlediği "İletişim Buluşmaları"na konuk oldu. Programda Başkan Bülent Yıldırım, "İHH ve insani diplomasi" konulu bir konuşma gerçekleştirdi. 

Hiçbir zaman grupçuluk yapmadıklarını belirten Yıldırım,"Cemaatçilik asla yapmadık. Cemaat olduğuna inanırız ama cemaatçiliğe inanmayız. Çünkü taassup devreye girer. Taassup adaletsizliği getirir. Kendini kutsal sayarsın. Allah'tan sana gelmiş bir görev vardır. O görev gereği yaptığın her şey doğrudur sorgulanamaz. Onun için İslam tarihinin tek problemi budur. Bu problemi yıkarsak aklı ve ortak istişareyi bulabilirsek ihtilaflar tamamen çözülür. İnsanlar birbirlerine böyle tuzaklar kurmaz. İslam coğrafyasının her yerinde bütün yapılarla görüşebiliyoruz. Herkesle barış için görüşebiliyoruz. Birileri bizi insansız hava uçakları ile vurmuyor ama lejyonerlerle ispiyoncularla vuruyorlar’’ dedi.

"BÜNYAMİN İÇİN GİRİŞİMDE BULUNDUK"

Milliyet gazetesi muhabiri Bünyamin Aygün'ün kendisini ziyaret ettiğini ifade eden Yıldırım, "Bünyamin esirken kaçıran grubun kendisini infaz etme kararı aldıklarını söyledi. Sonra birden durduklarını söyledi. Niçin durdurduklarını biliyor musunuz? Cezayirli bir arkadaştan rica ettik, araştırma sırasında içeri girdi, bu gruplarla görüştü, bu grupların belli bir şey istediğini farketti. 'Tamam ben bunu Türkiye'ye ulaştıracağım' dedi. İşte bu tip hareketler bile anlık birkaç şey bir insanın hayatına belki biraz daha fırsat tanıyor" dedi. İnsani diplomasinin çok önemli olduğunu kaydeden Yıldırım, Kızılhaç ve İHH haricinde insani diplomasi yapan kurum olmadığını söyledi. 

"PAKİSTAN İLE TALİBAN ARASINDAKİ GÖRÜŞMELERDE DE VARIZ"

Filipinler ile Moro arasında, Tayland ile Patani arasında, Pakistan ile Taliban arasındaki görüşmelerde de arabulucu ve esir değiş tokuşlarında varız diyen Yıldırım, şöyle devam etti Barışı isteyen adam ve grubunu, görüşmeleri takip eden Amerika insansız uçaklarıyla geldi, vurdu. Somali'de de barışı isteyen anlaşmak yapmak için Şebbah'ın içerisinde var olan grubu Amerika ve Batılılar insansız uçaklarla geldiler, vurdular. Aynı şeyi Suriye ve Irak'ta da yapıyorlar. Onları vuruyorlar, yok ediyorlar. geriye barış istemeyen kullanabilecekleri grupları bırakıyorlar. İslam coğrafyasına ateş salıyorlar. Yaptıkları çalışmalarla herhangi bir hükümet, devlet ya da örgütün emri altına girmediklerine dikkat çeken Yıldırım, "Ama saygı duyduğumuz istişare ettiğimiz insanlar oldu mu evet oldu. Bunlardan en önemlisi de rahmetli Erbakandır. Fakat Mavi Marmara gitmeden önce herkesle istişare ettik. 'Bizimle istişare etmediler' diyen bir insan varsa buyursunlar. Bazılarını toplantılara davet ettik, gelmediler. Bunların kaydı var. Hatta cemaat ile de istişare ettik. Cemaat bu konuda bizim yanımızda olduğunu söyledi. Geminin birini cemaatten birinden aldık. Hiçbir sorun yoktu. Hatta yanımıza, gemiye bir değil iki muhabir verdiler. O dönemde gemiye dünyadan ve AK Parti'den milletvekilleri gelecekti. CHP’den çok önemli bir isim gelecekti. MHP destek veriyoruz ama katılımımız olmayacak dedi. BBP Genel Başkanlık düzeyinde katılcaktı ama bir partinin propagandası olmaması için kabul etmedik. Süreç içerisinde AK Parti Milletvekillerinin gelmesini biz de istemedik. Çünkü bu sadece bir partiye mal olsunda istemedik. Yurtdışından gelen milletvekillerinin de Mavi Marmara'da olmasını istemedik. Dikkat ederseniz gemileri bozulduğu için bu milletvekilleri bizim gemiye geçti. Tamamen sivil bir inisiyatif olmasını istedik’’ şeklinde konuştu.

"MAVİ MARMARA'DA BİR İSRAİL ASKERİNİ BEN ALDIM"

"Antalya'ya gelen bu malum çevrenin gazetesi güya bir şey deşifre etti" diyen Başkan Yıldırım; "Evet bu süreçlerin hepsinde devletin çeşitli organları dönem dönem bize geldi. gitmememiz gerektiğini söylediler. Bunu ben her zaman söyledim. Ben onlara dedim ki; 'Biz gideceğiz, kararlıyız. Filisitn için bir yıldır dünyaya duyurduk. Size düşen vatandaşlarınızın hakkını korumaktır. Biz hukuk önünde bu hakkımızı alırız. 'İsrail'in saldırısına karşı ne tedbiriniz var?' dediler. Biz açık denizde olacağız. Avrupa Parlemantosu'nun, BM'nin desteğini alacağız, dünyanın her tarafında halkları sokaklara dökeceğiz, ortam kendiliğinden olursa Gazze'ye gideceğiz. Olmazsa açık denizde biz kalacağız. Açık denizde de bunlar saldıramaz, kimsenin aklına gelmiyor. Fakat İsrail bizi açıkta vurdu" dedi. Mavi Marmara'da bir askeri kendisinin aldığına dikkat çeken Yıldırım sözlerinin devamında şunları söyledi: "Hiçbir arkadaşımı yalnız bırakmadım. Twitter'da duydum, üzüldüm. Bülent Yıldırım kaçmış, orada olmamış gibi absürt şeyleri malum cemaat söylüyor. Utanmazca. Ben hep en tehlikeli yerdeydim. Dışarıda hiç kimseye bırakmadım, en son aşağı indim ve İsrail askerlerinden birini ben aldım. ELindeki silahı ben aldım. Bıçağı ben aldım. 1.90'lık bir adamdı. Onu Murat isimli arkadaşa teslim ettim, sakın öldürmeyin dedim. Silahları denize attım. 'İçinize ajanlar sızmış' diyorlar ajanslar sızmışsa siz sızmışsınızdır. Geminin her yeri kamera. Tesettürlü kadınların olduğu tarafı da çektiğimiz için kadınlar hep tesettürü ile yattı, kalktı. Mavi Marmara'yı kirletmek için yapılan iftiralar çok iğrenç."

"BAŞBAKANLA DOSTLUĞUMUZ ESKİYE DAYANIYOR"

Başbakanla dostluklarının çok eskiye dayandığını belirten Yıldırım, “Ancak ayırım sırasında ben gönül olarak rahmetli Erbakan’ın yanında kaldım. Ama Başbakana yapılan bütün saldırıların da karşısında oldum. Çünkü dostluk ayrı bir şeydir. Rahmetli babamın cenazesine katılan tek siyasi liderdir. O günden beri dostluğumuz devam ediyor. Şu anda da aramız nasıl? Biz kendisinden bir şey istemiyoruz. O bizden bir şey istemiyor onun için aramız iyidir. Biz asla İHH olarak kimseden bir şey istemeyiz. Çünkü bağımsız kalmak istiyoruz" diye konuştu. Fethullah Gülen ile ilgili bir soruya cevap veren Yıldırım; Mavi Marmara'da İsrail'e otorite demenin o kadar çok Filistinlinin hakkını yemek olduğunu vurguladı. Yıldırım; "Bunu diyemezsin. Gazze'yi kan ve gözyaşı ile aldık. İstiyorsanız deyin Allah'a da hesabı verin. Ve kendi mensubu kalktı bir gazeteye, 'Edirne Türkiye için neyse Gazze'de İsrail için odur.' Bunu diyebildi ya. Böyle bir şey olabilir mi? İsrail Gazze'yi bırakmak zorunda kalmış. Şehitler verilmiş, sessiz soykırım uygulanıyor. Sonra kalktılar, 'şehit değil'. Şu anda İHH'ya, Tayyip Erdoğan'a saldırı yok. Türkiye devletine de saldırı yok, daha da ötesi var. Şu anda İslam coğrafyasına işbirlikçilerle birlikte saldırı var" şeklinde konuştu. 

"HAKKIMDA ÖLÜM TİMİ GELDİ"

Yıldırım kendisi hakkında ölüm timleri gönderildiğini belirterek; "Hiç umurumda değil. Mavi Marmara ile birlikte dünyanın zaten şekli şemali değişti. Bu ülkede şu anda bize gönderilen timin Kadirov'un adamları olduğu söyleniyor. Arkasında da bir ülkenin bir Yahudisi var. Bu İsrail'in bir projesi. Hemen Kadirov, Mavi Marmara'dan sonra dosyayı aldı, İsrail'e koştu. Ve Türkiye'de Çeçen cinayetleri oldu. Bu Çeçen cinayetlerinin üstü örtbas edildi. Sayın Başbakan bir ekip kurmalı ve bu Çeçen cinayetlerini tekrar araştırmalı. Türkiye'de faili meçhul kalmadı, Çeçen cinayetleri ise hala çözülemedi. Bu nasıl bir iş? Herkes biliyor kimin yaptığını, orada başka kirli şeyler çıkacak, sırası geldiğinde Allah'ın izniyle bunu da göreceğiz. Rahmetli Medet Ünlü'yü vuran kişi kamerada görülüyor, kim olduğu tespit ediliyor, yeri tespit ediliyor ve hala bu kişi Kağıthane taraflarında yaşıyor ve gidip alınmıyor. Kim bunu koruyor? Hangi anlaşmalar gereği korunuyor? Hangi ülke ile hangilerinin anlaşması var. Bunlar çok önemli şeyler. Ve şu anda Çeçen cinayetlerine yıktıkları Zona isimli kişi hala hapishanede hala suçsuz olarka yatıyor. Devlette bunun suçsuz olduğunu biliyor. Ve şimdi aynı ekip benim için gelmiş. Bu kirli el çözülmediği müddetçe daha çok kişi için gelirler" dedi. 

"DUDAYEV'E TELEFONU BİZ GÖTÜRMEDİK"

Rahmetli Cevher Dudayev'e telefonu kendilerinin götürmediğini kaydeden Yıldırım; "Bu yıllardır bize yapılan bir iftiradır. İkincisi; Bir telefonun götürülmesi de zaten bir suç değildir. Şu telefonu bana sen şurdan verdin daha sonra bu telefonla yerimi tespit ettiler ve beni vurdular. Sen mi suçlu olacaksın? Bu telefonu şu anda çalışmayan bir dernek götürmüş, iki tane telefon götürmüş. İkisinin de makbuzu hala kendilerinde ve vurulma anında konuştuğu telefonda o derneğin verdiği telefon. Bunu da o dernek temsilcisine dedim ki söyler misin? Önce dedi ki söylerim şimdi bir gazeteci arkadaştan rica ettim git kendisiyle bir röportaj yap. Çünkü yıllardır bekliyorum açıklasınlar. Erbakan Hoca'nın zaten olayla bir ilgisi yok, rahmetliye böyle iftira atılıyor. İHH'nın rahmetli Mashadov'a verdiği bir telefon vardı sadece. Rahmetli Dudayev'e iki tane telefon gitmiş bu da başka bir derneğin gönderdiği telefon. Makbuzu da hala dernek temsilcilerinde" dedi.