Bir Yanda Açlık  Bir Yanda Altın Klozetli Saraylar

Bir Yanda Açlık Bir Yanda Altın Klozetli Saraylar

BM İnsan Hakları ve Aşırı Yoksulluk özel raportörü Philip Alston, Suudi rejiminin iddialarının aksine ülkedeki fakir mahallelerinin çok geniş boyutta olduğunu bildirdi.

BM İnsan Hakları ve Aşırı Yoksulluk özel raportörü Philip Alston, Suudi rejiminin iddialarının aksine ülkedeki fakir mahallelerinin çok geniş boyutta olduğunu bildirdi.
 
Arabistan yönetiminin fakirlikle mücadele programlarının tamamen gösterişe yönelik ve işlevsiz olduğunu, toplum içinden kesinlikle destek görmediğini belirten Alston, Suudi rejiminden, sosyal destek programlarının kendi vatandaşlarının bir hakkı olarak değerlendirmesinin ve ülkede fakirlik boyutunun azaltılması yönünde ciddi adımlar atmasının istendiğini belirtti.
 
Reformlar takvimi konusunda da Arabistan rejimine uyarıda buluna Alston, mevcut reform paketinin kesinlikle gerçekçi yanı olmadığını ve göstermelik olduğunu bildirdi.
 
Lübnan merkezli el-Mayadin kanalı muhabiri ise Suudi Arabistan'la ilgili verdiği röportajında şunları kaydetti:
 
Suudi Arabistan'da, saraylar ve görkemli binaların ötesinde en ilkel özgürlükler ayaklar altına alınmakta.Ülkede özellikle kadınların her türlü hakları ihlal edilmektedir. Bu durum Suudi hanedanının uzun yıllar boyu Arabistan'a tahakkümlerinin bir sonucudur. Suudi rejimi, halkı ve toplumu için tamamen petrole bağımlı zayıf bir ekonomiden başka bir şey bırakmamıştır. Hali hazırda Arabistan'da 9 bin prens bulunuyor ki bunların her biri ayda 3 milyon ila 120 milyon arası maaş almakta. Oysa ülke halkının ciddi bir bölümü bir öğün yemeğe muhtaç ve aç uyuyor….
 
Bu durum, özellikle son yıllarda batılı emperyalist devletlerle birlikte sürdürdüğü petrol fiyatlarının düşürülmesi komplosunun ardından daha vahim bir hal aldı.Yoksul halk son dönemde daha vahim bir duruma sürüklendi. Böyle bir ortamda Suudi rejimi yetkilileri, gerçekleşmesi imkansız bir takım planlar gündeme getirerek, uzun vadede halkın protesto ve eylemlerini engellemek için onları meşgul etmeye ve gündem saptırmaya çalışıyor.
 
Bilindiği üzere bölgede terör örgütlerinin finansörlüğüne soyunarak Suriye, Irak ve Yemen gibi bölge ülkelerinin yönetimlerini devirmek isteyen ve bu amaçla "terör örgütlerine" destek veren Suudi rejimi, kendi rakibi devletlere darbe vurmak düşüncesiyle, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin de ortaklığı ile petrol fiyatlarında aşırı derecede indirime gitmiş ancak bu komplosu bumerang gibi dönüp dolaşıp kendisini vurmuştur.
 
Arabistan'la ilgili yayınlanan rakamlar, Arabistan'da enflasyonun ve işsizliğin hızla artmakta olduğunu, ülkede hisse senetleri ve borsada hızlı düşüşün yaşandığını, halkın bir kısmının artık kendi geçimlerini temin edecek mali imkana sahip olamadığını gösteriyor.
 
Son petrol fiyatları düşüşünün petrol ihraç eden bazı ülkelerin ekonomilerinde de bir takım geçici yan etkisi olmuştur ama asıl darbeyi, tek ürünlü ve sadece petrole bağımlı olan Suudi rejimi ekonomisi almıştır.
 
Dünya İnsani Kalkınma Örgütü raporuna göre Arabistan halkının %70'den fazlası ülkedeki ekonomik şartlardan ve mevcut krizden rahatsız. Halk başta ekonomi olmak üzere pek çok konuda ülkede genel bir reforma gidilmesini istiyor. Arabistan'ın muhtelif dallarda harcamalarının çığ gibi büyümesi, özellikle Suudi prenslerin had hesap bilmeyen harcamalarındaki fahiş artış ve Suudi rejiminin Suriye, Irak ve Yemen'deki kiralık savaşçıların maaş ve diğer ihtiyaçlarının karşılanması ve Yemen'e karşı direkt olarak sürdürdüğü savaşın ağır maliyeti Riyad yönetimini ciddi bir çıkmaza sürüklemiş durumda. Üstelki bu şartlar her geçen gün daha da kötüleşiyor.
 
Körfez bölgesindeki Arap yönetimlerinin herhangi bir dış tehditle karşı karşıya bulunmamalarına ve ekonomik krizlerlekarşı karşıya olmalarına rağmen çok büyük çaplı silah satın almaları ise bu ülkeleri ekonomik olarak dize getirmeye yatıyor.
 
Suudi hanedanının halk karşıtı siyasetlerinin devam etmesi, Arabistan halkının muhtelif alanlarda özellikle de ekonomik olarak durumunun daha da kötüleşmesine sebep oluyor. Bu da ülkede zengin ve fakir arasındaki uçurumu büyütmüş ve fakirliğin korkunç boyutlara ulaşmasına sebebiyet vermiştir.