Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Bayramımız mübarek olsun!

 

Yarın Ramazan Bayramı’nın ilk günü. Bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum. 30 günlük beraberlik sona eriyor. Bu bayram günü aynı zamanda veda günüdür.. Bu bayram günü, şeytanların serbest bırakıldığı gündür. Ramazanın bereketi ile sahip olduğumuz donanımla şeytan ve onun askerleri ile savaşın devam etmeye başladığı gündür.. Kuşkusuz “Hafız” olanın muhafazası bizim için hayat boyu devam edecek. Şeytan ve onun askerleri Allah’ın muttaki kullarına, O’nun iradesi dışında hiçbir zaman zarar veremez. Onun için gam yok!

1 Eylül’de Kurban Bayramımız var.

Laikler, eskiden “Ramazan Bayramı” demezlerdi, Ramazan Bayramının adı “Şeker Bayramı” olmuştu.. İyi ki, Kurban Bayramına da “Kebab bayramı” filan demediler..

Aslında aslolan bayramın mübarek olması değil. O gün zaten mübarek, bizim işlerimiz mübarek mi? Bayrama yakışıyor mu işlerimiz? Bayram yapmayı hak ediyor muyuz?

Kimimiz için bayram “Tatil” oldu.

Farkında mısınız Ramazan’da güya açlıkla imtihan oluyoruz, bütün kanallarda yeme-içme konuşuluyor. Reklamlar yeme-içme üzerine.. Tıka basa yiyoruz. Kilo alıp çıkıyoruz ramazandan. İsraf deseniz diz boyu. O kadar çok gıda tüketimi var ki, fiyatlar yükseliyor..

“Ramazan eğlenceleri” diye bir şey çıktı ki, hangi akla hizmet ediyorsa. Ramazan’daki “kültür etkinlikleri” insanları sokağa-meydanlara dışarıya çağırıyor. Hani Ramazan’da eve dönecektik, evimizin bir odasına, odada kendi içimize dönecektik. Ramazan itikaf ayı idi..

Bakın yüzler, gözler, tırnaklar boyalı. Bu insanlar nasıl abdest alıyor. Günde 5 öğün yiyenler, 20 bardak çay içenler nasıl oruç tutacaklar.. Vejetaryenlik pompalanıyor memlekette, kurban eti bile yiyemez olacak neredeyse insanlar..

Hani Ramazan ayı Kur’an ayı idi. Kur’an OKU diye başlıyordu değil mi, Kur’an-ı Kerim, “okunan, ikram edilen kitap” demek değil mi? Peki okuyor muyuz?

Bayram tatili diye bir şey çıktı. Sıla-i rahim yok. Evde de durmuyorlar. Ne kimseye gidiyorlar, ne de gelenleri karşılıyorlar.. Böyle bir bayram yok..

Bakın, batıdaki fahişeleri taşlama törenleri zaman içinde karnavallara, faşinglere dönüştü. Dini bir takım geleneklerin zaman için karnavallaşma ihtimalini akıldan çıkartmayalım..

Hayatımızda giderek daha çok “seküler kutsal”lar yer alıyor. Kutsal olmayan şeylere kutsallık atfediyoruz..

“Din’de tartışmayı” çok seviyoruz. Oysa bu haram.. “Dinde aşırı gitmek” de öyle. Yoksa helak olursunuz. Din büyüklerinizi İlah ve Rab edinmeyin. Şeytan sizi Allah’la aldatmasın.. Sizi kendilerine itaate çağıranların peşinden gitmeyiz. Sizi kim Allah’a, resulüne, kitaba çağırıyor, istişare ve şuraya çağırıyor onlara itibar edin. “Biz Müslümanlardanız.” Aynı Allah’a, resule ve kitaba iman edenler ihvandır. Onlar tek bir millet, tek bir ümmet, tek bir cemaattir.. Müslümanlar kardeştir..

Her insan hata yapabilir, sadece peygamberler müstesna. Kimsenin aklını, fikrini mutlaklaştırmayalım.. Dinimizi Allah’a has kılalım.. Kimseyi putlaştırmayalım. Hristiyanlar peygamberlerini İlah ve Rabb edindikleri için, putlaştırdıkları için sapıttılar..

Şunu söyleyeyim, ben karamsar değilim. Her zaman iyiler ve kötüler olacak.. “Her şey” bitti dediğiniz bir anda, karanlık gecenin en koyu anında büyüyen bir ışıkla karşılaşacağız, artık kendinizi yenilmez sandığınız bir anda yıkılıvereceğiz. Bu hep böyle olacak. Allah servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirecek, çevirecek ve bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecek. Bu kıyamete kadar böyle devam edecek.

İfrat ve tefritten kaçınalım ne olur. Bu işler hep böyledir. Dün böyle idi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak. Yoksa nasıl imtihan olabiliriz ki! Bazen biraz artar, bazen biraz eksiltilir.. Unutmayın güneş bir yerde doğarken, bir yerde batmaktadır..

İfrat’tan da, tefrit’ten de sakınalım. Her şey düzelmedi ve hayati anlamda vazgeçilmez olan birçok şey bir daha düzelmeyecek şekilde bozulmadı. Hayat devam ediyor.. Ve gelişmeler, doğru yönde ileri doğru. Övünmek ya da dövünmenin kimseye bir faydası yok. Düşünelim ve sorumluluklarımızı kuşanalım.. Aslolan bu..

Evet, şeytan boş durmayacak, biz de şeytan taşlamaya devam edeceğiz..

Birileri Ramazan sonrası için yeni hesaplar, planlar peşindedir. Yeni tuzaklar kazıyorlar. Suikast planları yapıyorlardır.. Kader, rızık, ecel konusunda sıkıntısı olanlar kokmaya devam etsinler. Allah bizi sabreden, şükreden ve direnenlerden bulacak..

Tamam, baksanıza şimdi de bonzai ve yeni sentetik uyuşturucularla saldırıyorlar. İnternet cafeler, nargile cafelere dikkat.. Gıdamızla oynayanlar, terör, darbeciler, toplumun inanç, tarih, kültür ve geleneğine düşman olanlar, bunlar hep aynı yerlerden besleniyorlar.

Sigarayı yasaklıyorsunuz, başına fes geçirip Osmanlıyım diye kolunun altına nargilesini alıp geliyor.

Kitapta yazmıyor mu “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” diye..

Topyekun saldırıyorlar.. Herkes, hepimiz dikkatli olmalıyız.

Bu duygu ve düşüncelerle Ramazan-ı Şerifimizi tebrik ediyorum. Selam ve dua ile..

NOT: Ben bu bayram Ankara’dayım. Bayram namazında Hacıbayram’da olacağım inşallah. Namaz Platformu İstanbul’da, toplu bayram namazı için kardeşlerimizi Sultanahmet Camii’ne davet ediyor.. Davet edilmeyi beklemeyelim, davet edelim inşallah..

yeniakit

Bu yazı toplam 765 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar