Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Ankara'da 562., Sakarya'da 590.,

 

"#15Temmuz işgalinin ana sebeplerinden birisi Siyonist İsrailin “Nil’den Fırat’a kadar uzanan Arzı Mevud siyonist krallığına” hazırlık için bir PKK devleti kurdurmak istenmesi..."

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN
31 ARALIK 2016 TARİHLİ 562.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Es Selamünaleyküm; Değerli katılımcılar! Türkiye’de ve dünyanın neresinde olursa olsun din, inanç, düşünce, ifade özgürlüğü, baskı, engellemeler, insanlığa yapılan tüm saldırı ve zulümlere karşı MÜSLÜMANCA tavır koymak amacıyla oluşturduğumuz platformumuzun 562.Hafta Basın Açıklamasına hoş geldiniz.
Geçtiğimiz hafta Ülkemizde ve dünyada öne çıkan önemli hadiselerden dikkatimizi çeken bir kaç noktaya değinmek istiyoruz.
Ülke gündemimizi meşgul ederek öne çıkan başlıklardan birisi Başkanlık sitemi etrafında dönen anayasa değişikliği meselesidir. Mevcut sistemle tıkanan ülkenin önünü açmak için atılan her adımı engellemekle görevli gibi hareket eden ana muhalefet partisi CHP’nin, anayasa komisyonundaki tavrı yine aynı doğrultudadır. Komisyonda yaşanan tartışmalara baktığımızda CHP temsilcileri açıkça “millet her zaman doğruyu seçemez bu yüzden millete gidilmesini doğru bulmuyoruz “ diyerek CHP liderinin “referanduma engel olmak için ne gerekiyorsa yapacağız” tavrını teyit etmişlerdir.
Milletin hakemliğinden korkan, milleti ilgilendiren bir meselede milletin karar vermesini engellemeye çalışan bir siyasi parti var karşımızda. Kendi istediğini gerekirse “kan dökmekten” bahsederek dayatmaya çalışan bir zihniyet. Millet bu azınlık zihniyete gereken cevabı verecektir diyoruz.
Diğer bir başlık ise Son üç yıldır DAEŞ ile mücadele adı altında başta savaş bölgeleri olmak üzere dünyanın her yerinde Müslümanlara baskı ve zulüm yapan Batının, Daeş ile fili çatışma halindeki ülkemize karşı Daeşe açık veya gizli destek vererek ikiyüzlülüklerini bir kez daha göstermeleridir.
Biz her zaman şunu dedik. Daeş denilen örgüt Batının İslamı engellemek ve Müslümanları baskı altında tutmak için kurduğu kullanışlı bir paravan örgüttür. Daeşle mücadele koalisyonu adı altında Irak ve Suriye’de Müslümanlar katledilmiş, topraklar işgal edilmiş demografik ve fiziki değişiklikler yapılmıştır. Şimdi Türkiyenin fiili müdahalesi bu örgüt ile Batının ortaklığını çok net olarak açığa çıkartmıştır.
Diğer yandan Amerikanın PKK-PYD’ye yaptığı ağır silah yardımıdır. Daeş ile mücadele ediyorlar adı altında PKK’ya yapılan ağır silah yardımının asıl gerekçesi o bölgede halk nezdinde hiç bir karşılığı olmayan PKK’ya kurdurulmak istenen PKK devletinin hazırlıklarıdır bunlar.
15 Temmuz işgalinin ana sebeplerinden birisi Siyonist İsrailin “Nil’den Fırat’a kadar uzanan Arzı Mevud siyonist krallığına” hazırlık için bir PKK devleti kurdurmak istenmesiydi. 15 Temmuzda Müslümanların tokadını yediler, ama bu planı uygulamaktan vazgeçmediler. Haçlı zihniyetiyle İslam beldelerini işgal edip Müslümanlara boyun eğdirmek isteyen emperyalist güçlerin çevirdikleri oyunların farkındayız ve müsaade etmeyeceğiz.
Diğer bir hususta zalim Çin yönetiminin Doğu Türkistan Uygur Müslümanlarına yaptığı zulmün hat safhaya ulştığına dair aldığımız haberlerdir. Çin Uygur Müslümanlarının yaşadığı yerlerdeki 3500 camiyi yıktı bu son üç ayda. Yılllardır katliam üstüne katliam yaparak, asimilasyonun her türlüsünü uygulayıp Müslümanların inançlarını yaşamalarına engel olmak isteyen çin, oruç yasağı, başörtüsü yasağı sakal bırakma yasağı kuran öğrenme yasağından sonra şimdi de Müslümanların ibadethanesi camileri yıkmaktadır. 50 Milyondan fazla Uygur Müslümanın yaşadığı Doğu Türkistan Müslümanlara zulüm diyarı haline getirilmiştir. Zulüm ile abad olunmaz. Müslümanlara inançlarından dolayı yapılan zulüm bir gün zalimleri yıkacaktır elbette.
Bizler, Ankara inanç özgürlüğü platform olarak Müslüman kardeşlerimize yapılan zulümlere karşı durmaya, yapılan zulüm ve haksızlıkları duyurmaya ve bu zulümleri engellemek için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

Görüntünün olası içeriği: 1 kişi, ayakta ve yazı

Sakarya 590. Hafta: Sistem 2016’da her boyutuyla çürümeye devam etti

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 590. hafta basın açıklamasında, siyasal ve ekonomik sistemin 2016 yılında da çürümeye devam ettiğini söyleyerek, “2017 yılı mevcut hataların tekrar edilmesi halinde maalesef 2016’yı aratır bir yıla dönüşebilir.” denildi.

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, yılın son açıklamasında 2016 yılında ülkede yaşanan gelişmeleri değerlendirirken, asgari ücret tespit komisyonundan çıkan zam oranına da tepki gösterdi. Kar yağışı altında gerçekleşen Platform adına Sakarya Dayanışma Derneği’nden Erhan Duru’nun okuduğu açıklama “Yıkımla, ölümle, skandallarla dolu bir yılı daha geride bıraktık. Siyasetin çürüdüğü, başta siyaset ve yargı olmak üzere tüm kurumlara olan güvenin dibe vurduğu, basın özgürlüğünün neredeyse tamamen bitirildiği, sırf muhalif oldukları için siyasetçiler ve gazetecilerin hapishanelere doldurulduğu, yolsuzluğun, hırsızlığın, rüşvetin normalleştiği, doğanın toprağın ve emeğin pervasızca sömürüldüğü, koskoca bir yıl bizleri de ziyadesiyle yordu.” ifadeleriyle başladı. 1404 lira olarak tespit edilen asgari ücrete tepki gösterilen açıklamada “Günlük 50 lira bile tutmayan bir miktarla, insanların yaşaması, bekârların evlenmesi, çocuk sahibi olması, çocuk okutması, bekleniyor. Bu vahamet üzerine ne denilse boş… Lakin durum aslında görülenden de vahim.” denildi.

Roboski katliamıyla ilgili “Unutursak, kalbimiz kurusun” dövizlerinin taşındığı eylemde okunan basın açıklamasının devamında, milyonlarca insanın asgari ücrete mahkum edilmesi eleştirilirken, “İşçiye sermayenin ödemesi gereken 1404 liranın dahi yaklaşık 133 lirası, kamu bütçesinden sağlanan asgari ücret indirimidir. Yani devlet açlığa mahkum ettiği vatandaşına verdiği üç kuruşun dahi nerdeyse %10’nu, yine emekçinin maaşından kesilen vergilerle alıp sermayenin kasasına aktarmaktadır. Yine saklanmak istenen diğer bir vahim nokta ise 2017 ile birlikte başlayacak “bireysel emeklilik” uygulamasıyla birlikte bu 1404 liranın 53 lirasının da direkt asgari ücretten dahi kesilerek yine gasp edileceği gerçeğidir. Yani bu da demektir ki milyonlarca asgari ücret kölesi, iğneden ipliğe her şeyin zamlanacağını 2017 yılı boyunca, aslında net 1350 lira sabit ücretle yaşamak zorunda kalacaktır. Özetle; iktidarın en tepeden en aşağıya kadar tüm katmanlarında her türlü israfın pervasızca devam ettiği bir düzende, ülkenin emekçilerine asgari düzeyde yaşam hakkı dahi çok görülmektedir.” ifadelerine yer verildi.

Açıklama şu şekilde son buldu: “Mevcut siyaset hem iktidarı hem muhalefetiyle ülkenin sorunlarını çözebilme yetisini yitirmiş durumdadır. İçine düşülen krizden zaten eleğe dönmüş bir darbe anayasasına, sözde “yeni” maddeler,  ama aslında iktidarı tamamen denetimsiz kılacak düzenlemeler ekleyerek çıkmak mümkün değildir. Yanlışları söyleyenleri susturarak yanlışlar düzelmeyeceği gibi, zaten denetimden çıktığı için işlerin sarpa sardığı bir iktidarı, daha da denetimden azade kılarak varılacak yer, mevcut krizin derinleşmesi, ve tüm topluma çıkaracağı faturanın ağırlaşmasıdır. 2017 yılı mevcut hataların tekrar edilmesi halinde maalesef 2016’yı aratır bir yıla dönüşebilir. Yeni yıla girerken bizleri ayakta tutan; ülkenin insanlarının,  “halkların her zaman iktidarlardan güçlü olduğu” gerçeğini, önce kendilerine, sonrada iktidara hatırlatacak bir silkinişe girecekleri, toplumsal barışın tesis edileceği, hakkın ve adaletin ayağa kaldırılacağı,  dayanışmanın güçlendirileceği pratikler üretecekleri, hem ülkemizin hem bölgemizin insanlarına bir nebze huzurun olsun kazanılabileceği bir yıl geçirmemiz ümididir.”

 

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu 590. Hafta Basın Açıklaması

Bugün bir yılı daha geride bırakıyoruz.

Yıkımla, ölümle, skandallarla dolu bir yılı daha geride bıraktık. Siyasetin çürüdüğü, başta siyaset ve yargı olmak üzere tüm kurumlara olan güvenin dibe vurduğu, basın özgürlüğünün neredeyse tamamen bitirildiği, sırf muhalif oldukları için siyasetçiler ve gazetecilerin hapishanelere doldurulduğu, yolsuzluğun, hırsızlığın, rüşvetin normalleştiği, doğanın toprağın ve emeğin pervasızca sömürüldüğü, koskoca bir yıl bizleri de ziyadesiyle yordu.

Bu yılda milyonlarca genç üniversite kapılarında birikmeye devam ettiler. Tüm eğitim sisteminin sadece üniversite kazanma hedefine odaklanmasına rağmen, üniversite bitirenlerinde dışarıda kaldığı, milyonlarca gencin son derece azaltılmış kadrolara girebilmek için bir de tekrar tekrar sınavlara zorlandığı bir yıl daha geçti.

Yıldan yıla, üniversite mezunu işsizliğin genel işsizlik içindeki oranının arttığı, toplam iş gücü içinde gelinen nokta ise, asgari ücrete mahkum edilmiş milyonlardan ibaret.

Emeğin; emeklilikten, tazminata, sendikaya kadar tüm kazanımlarına el atılmaya devam edildiği,  devletin zaten tüm yaşamını asgari düzeyde yürütmeye mahkum ettiği milyonlarca emekçi ise yeni yıla hükümetin ilan ettiği, açlık sınırının dahi altında kalan asgari ücret müjdesiyle girecek.

Emek temsilcilerinin onayı alınmadan tespit edilen asgari ücret 1404 tl olarak ilan edildi. Yani günlük 50 lira bile tutmayan bir miktarla, insanların yaşaması, bekarların evlenmesi, çocuk sahibi olması, çocuk okutması, bekleniyor. Bu vahamet üzerine ne denilse boş… lakin durum aslında görülenden de vahim.

Asgari ücret aslında devletin emekçiyi sermayenin sömürüsüne karşı korumasını amaçlayan, ancak pratikte; işçiyi sermaye karşısında ölmeyecek kadar bir miktara razı etmeye yarayan, karın tokluğuna çalışmayı meşrulaştıran bir sistem.

Ancak AKP iktidarının 14 senedir uyguladığı neoliberal kapitalist programlar sonucu, emek cephesi sermaye karşısında o kadar zayıflatıldı ki, tüm kamuoyu asgari ücret gibi bir kölelik sistemine razı edildi. İşte vahim olan iktidarın dibe vurmuş bu standardı dahi milyonlarca emekçiye fazla görmesidir.

İşçiye sermayenin ödemesi gereken 1404 liranın dahi yaklaşık 133 lirası, kamu bütçesinden sağlanan asgari ücret indirimidir. yani devlet açlığa mahkum ettiği vatandaşına verdiği üç kuruşun dahi nerdeyse %10’nu, yine emekçinin maaşından kesilen vergilerle alıp sermayenin kasasına aktarmaktadır.

Yine saklanmak istenen diğer bir vahim nokta ise 2017 ile birlikte başlayacak “bireysel emeklilik” uygulamasıyla birlikte bu 1404 tl’nin 53 tl’sinin de direkt asgari ücretten dahi kesilerek yine gasp edileceği gerçeğidir.

Yani bu da demektir ki milyonlarca asgari ücret kölesi, iğneden ipliğe her şeyin zamlanacağını 2017 yılı boyunca, aslında net 1350 lira sabit ücretle yaşamak zorunda kalacaktır.

Özetle; İktidarın en tepeden en aşağıya kadar tüm katmanlarında her türlü israfın pervasızca devam ettiği bir düzende, ülkenin emekçilerine asgari düzeyde yaşam hakkı dahi çok görülmektedir.

Sevgili dostlar,

Mevcut siyaset hem iktidarı hem muhalefetiyle ülkenin sorunlarını çözebilme yetisini yitirmiş durumdadır.

İçine düşülen krizden zaten eleğe dönmüş bir darbe anayasasına, sözde “yeni” maddeler, ama aslında iktidarı tamamen denetimsiz kılacak düzenlemeler ekleyerek çıkmak mümkün değildir.

Yanlışları söyleyenleri susturarak yanlışlar düzelmeyeceği gibi, zaten denetimden çıktığı için işlerin sarpa sardığı bir iktidarı, daha da denetimden azade kılarak varılacak yer, mevcut krizin derinleşmesi, ve tüm topluma çıkaracağı faturanın ağırlaşmasıdır.

2017 yılı mevcut hataların tekrar edilmesi halinde maalesef 2016’yı aratır bir yıla dönüşebilir.

Yeni yıla girerken bizleri ayakta tutan; ülkenin insanlarının,  “halkların her zaman iktidarlardan güçlü olduğu” gerçeğini, önce kendilerine, sonrada iktidara hatırlatacak bir silkinişe girecekleri, toplumsal barışın tesis edileceği, hakkın ve adaletin ayağa kaldırılacağı,  dayanışmanın güçlendirileceği pratikler üretecekleri, hem ülkemizin hem bölgemizin insanlarına bir nebze huzurun olsun kazanılabileceği bir yıl geçirmemiz ümididir.

Sözlerimizi, en güzel zikir olan Rabbimizin sözleriyle tamamlıyoruz:

“Sana da (ey Muhammed) geçmiş kitapları tasdik eden ve onları kollayıp koruyan Kitab (Kur'ân)ı hak ile indirdik. Onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet. Onların arzu ve heveslerine uyarak, sana gelen haktan sapma. Biz, herbiriniz için bir şeriat ve yol belirledik. Eğer Allah dileseydi sizi tek bir ümmet yapardı, fakat size verdiklerinde sizi denemek istedi. Öyleyse iyiliklere koşun. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O, ihtilafa düştüğünüz şeyleri size haber verir.” 

Kur’an-ı Kerim, Maide :48

SAÖP adına Sakarya Dayanışma Derneği