Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Sakarya'da 572., Konya'da 468.,

Sakarya 572. Hafta: Adil ve Özgür Bir Ortadoğu Düzeni Mümkün!

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, “Tarih boyunca birçok acıya sahne olmuş bu Ortadoğu artık büyük bir barışı ve huzuru hak etmektedir. Türkün, Kürdün, Arabın ve tüm milletlerin, adalet içinde, özgür ve bağımsız bir şekilde yaşaması mümkündür.” dedi.

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 572. hafta basın açıklamasında, bölgedeki gelişmelerin, iç karışıklık ve operasyonların ABD ve İsrail’in dışında kimseye fayda sağlamadığına dikkat çekti. Platform adına Sakarya Dayanışma Derneği’nden yapılan açıklamada “Ortadoğu, bir ateş kazanı olarak kaynamaya, kaynatılmaya devam ederken; bizim payımıza her gün ölümden, acıdan, yıkımdan, çatışma ve savaştan başka bir şey düşmüyor. Birinci Dünya Savaşı sonrası kurulan devletler sisteminin, bölgenin sosyal ve kültürel dokusuyla olan uyuşmazlıkları; yalnızca şiddet ve kaos üretiyor. Tüm dünyada olduğu gibi, Ortadoğu’da da sömürgeciliği devam ettirmek üzere kurulan siyasal düzen, insanlığın en eski coğrafyasını suni sınırlarla paramparça etmiş bir vaziyette… Irak’ın, Suriye’nin, Mısır’ın hali ortada iken, tüm bu kaotik ortamın içinde kendisini güvende hisseden yegane varlığın İsrail olması sizce de bir çelişki değil midir? Ortadoğu için emperyalist güçlerin, siyonist şebekenin planları olduğu söylenirken; kendi coğrafyamızın ateş çemberiyle kuşatılmasına yol açan savaş politikalarında ısrar edilmesi ne kadar tutarlıdır?” denildi.

 

Açıklamada, Türkiye-İsrail arasında imzalanan açıklamanın sakıncalarına da dikkat çekilerek, “Bu anlaşmayla İsrail, “lütuf” gibi gösterdiği tazminatı ödemek suretiyle Mavi Marmara baskınındaki her türlü hukuki ve cezai sonuçtan kendisini muaf tuttuğu gibi, bundan sonraki maddi sorumluluğu da Türkiye’ye yüklemiştir. Bunun anlamı, Mavi Marmara’da mağdur olan bir vatandaşımız için ayrıca bir tazminat kararı çıkarsa, bunu Türkiye tarafının ödeyecek olmasıdır. Başka bir ifadeyle, İsrail, kendi suçunun cezasını, bizim cebimizden ödetme fırsatı yakalamıştır. Peki, buna karşı Gazze’de ablukaya kaldıracak mı? Hayır! Ambargo mu son bulacak? Buna da hayır! O halde bu anlaşmanın İsrail’den başka kime, ne yararı olabilir?” denildi. Açıklamada, Joe Biden’ın ziyareti eleştirilerek şu ifadelere yer verildi: “İstiklale hayatiyet kazandırmak, istikbali adil bir düzende aramak ile mümkün. İşte bu yüzden, örneğin bir yandan 15 Temmuz darbe girişiminin ardında ABD’nin yer aldığına işaret edip, diğer yandan NATO’ya bağlılığı sürdürmek olmaz. Bir yandan, darbeye kalkışan Fetullahçı yapılanmanın hamisi olarak ABD’yi eleştirip, diğer yandan ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ı Ankara’da ağırlamak olmaz.”

Sakarya Adalet ve Özgürlükler Platformu, 572. Hafta Basın Açıklaması

BARIŞ, HAK VE ADALET! YALNIZCA KENDİMİZE DEĞİL, HEPİMİZE!

Değerli dostlar, duyarlı Sakarya halkı;

Ortadoğu, bir ateş kazanı olarak kaynamaya, kaynatılmaya devam ederken; bizim payımıza her gün ölümden, acıdan, yıkımdan, çatışma ve savaştan başka bir şey düşmüyor. Birinci Dünya Savaşı sonrası kurulan devletler sisteminin, bölgenin sosyal ve kültürel dokusuyla olan uyuşmazlıkları; yalnızca şiddet ve kaos üretiyor. Tüm dünyada olduğu gibi, Ortadoğu’da da sömürgeciliği devam ettirmek üzere kurulan siyasal düzen, insanlığın en eski coğrafyasını suni sınırlarla paramparça etmiş bir vaziyette. Aynı coğrafyada, ortak bir kaderi, kardeşçe yaşayabilecek halkların arasına bir sürü fitne tohumu ekildi ve ekilmeye devam ediyor.

Bu gidişatı durdurmak ise, önce mevcut çelişkilerimizden kurtulmak ile mümkün. İstiklale hayatiyet kazandırmak, istikbali adil bir düzende aramak ile mümkün. İşte bu yüzden, örneğin bir yandan 15 Temmuz darbe girişiminin ardında ABD’nin yer aldığına işaret edip, diğer yandan NATO’ya bağlılığı sürdürmek olmaz. Bir yandan, darbeye kalkışan Fetullahçı yapılanmanın hamisi olarak ABD’yi eleştirip, diğer yandan ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ı Ankara’da ağırlamak olmaz. Bir yandan Filistin’e sahip çıkıldığını söyleyip, diğer yandan gece yarısı oylamalarıyla Mavi Marmara’nın katillerini sorumluluklarından kurtaran anlaşmayı Meclis’ten geçirmek de olmaz.

Kardeşler;

Geçtiğimiz hafta İsrail işgal güçleri Gazze’yi bombalarken, yeni yerleşim yerleri açmak için Filistinlilerin evlerini yıkarken, ülkemizde ise İsrail ile imzalanan anlaşma gözden kaçırılmak isteniyordu. Oysa bu anlaşmayla İsrail, “lütuf” gibi gösterdiği tazminatı ödemek suretiyle Mavi Marmara baskınındaki her türlü hukuki ve cezai sonuçtan kendisini muaf tuttuğu gibi, bundan sonraki maddi sorumluluğu da Türkiye’ye yüklemiştir. Bunun anlamı, Mavi Marmara’da mağdur olan bir vatandaşımız için ayrıca bir tazminat kararı çıkarsa, bunu Türkiye tarafının ödeyecek olmasıdır. Başka bir ifadeyle, İsrail, kendi suçunun cezasını, bizim cebimizden ödetme fırsatı yakalamıştır. Peki, buna karşı Gazze’de ablukaya kaldıracak mı? Hayır! Ambargo mu son bulacak? Buna da hayır! O halde bu anlaşmanın İsrail’den başka kime, ne yararı olabilir?

Değerli dostlar;

Irak’ın, Suriye’nin, Mısır’ın hali ortada iken, tüm bu kaotik ortamın içinde kendisini güvende hisseden yegane varlığın İsrail olması sizce de bir çelişki değil midir? Ortadoğu için emperyalist güçlerin, siyonist şebekenin planları olduğu söylenirken; kendi coğrafyamızın ateş çemberiyle kuşatılmasına yol açan savaş politikalarında ısrar edilmesi ne kadar tutarlıdır? ABD ve Rusya arasında kanlı bir satranç tahtasına dönüşmüş, yüz binlerce ölüme ve milyonlarca mülteciye yol açmış Suriye krizinde siyasi bir çözümü geliştirmek yerine, hatalı olduğu hükümet yetkililerince dahi tasdik edilmiş askeri müdahale politikalarında ısrar etmenin anlamı nedir?

Tarih boyunca birçok acıya sahne olmuş bu geniş coğrafya, artık büyük bir barışı, huzuru ve kardeşliği hak etmektedir. Türkün, Kürdün, Arabın ve tüm milletlerin, adalet içinde, özgür ve bağımsız bir şekilde yaşaması mümkündür. Bunun için bölgemiz halklarının sosyal gerçekliğine uygun başka bir Ortadoğu düzeni şarttır. Şayet Kudüs’ün, Gazze’nin, Halep’in, Antep’in, Cizre’nin, Sakarya’nın kaderlerinin birbirine bağlı olduğu gerçeğini anlamazsak, payımıza daha fazla acıdan başka bir şey düşmeyecek. Her gün daha fazla ölüm, her gün daha çok yıkım yaşarken, büyük şeytanlar yanan bu ateşin karşısında sevinmeye devam edecek. Şayet kendimiz için istediklerimizi, kardeşlerimiz için de istemeyi başaramazsak, hakkaniyete uygun davranamazsak; süregiden şiddet sarmalında helak olup gitmekten başka bir ihtimal kalmayacak.

O yüzden, hem Ortadoğu hem de ülkemiz için yaşadığımız sorunların çözümünü Tel Aviv’de, Washington’da, Moskova’da kurduğumuz ilişkilerle sağlama arayışlarında vazgeçip; büyük bir barış masası kurmak; gücünü silahlardan değil haktan, adaletten, kardeşliğimizden alan çözümler geliştirmemiz kaçınılmazdır. Hamaset ile geçirilen her an, yalnızca daha çok yara almamızı sağlayacaktır. Feraset ile atılacak her adım ise bizi, daha güzel bir geleceğe yaklaştıracaktır.

Rabb’imiz! Bizi, tarih boyunca azgınlık edenlere karşı koymuş Resullerin tevhid yolunda, hak, adalet ve özgürlük için mücadele edenlerden kıl! Bize zalimlerin, yeryüzünü ifsad edenlerin ve onların kuklalarının tüm hesaplarını bozacak bir dayanışma ve kardeşlik şuuru ver.

SAKARYA ADALET VE ÖZGÜRLÜKLER PLATFORMU adına Sakarya Dayanışma Derneği

İç Savaşın Taraflarının Hiçbirini Desteklemiyoruz (Konya İ.Ö.P. 468. Basın Açıklaması

Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 468. kez toplandı. Osman GÜREL, platform adına basın açıklaması yaptı. Amerikan başkan yardımcısının protokol dışı karşılanmasına dair''Emperyalist Amerika’ya karşı rahatsızlığı bulunan herkesin hoşuna gitmiştir.'' dedi. ''One minute'' olayını ve sonucunda imzalanan İsrail barışını hatırlatan GÜREL ''Vali yardımcısı ile karşılama diplomasisinin karşılığı ne olacak? Bu diplomasi ne ile sonuçlanacak? '' diye sordu. Giderek daha da kanlı bir hal alan Suriye iç savaşına Türkiye'nin de aktif bir şekilde müdahil olmasını  değerlendiren GÜREL, ''Biz çatışmalarn başından beri iç savaşla ilgili çekincelerimizi ifade etmiş, tarafların hiçbirini desteklemediğimizi, problemin silahla çözümüne taraf olmadığımızı bildirmiştik. Daima sulh yolunu tercih ettik. Kim bu savaştan ne kadar uzak durabilirse kendisini ve halkını o kadar zarardan korumuş olur. Kan ve gözyaşının getireceği bir istikbal, mutluluk ve huzur sağlamayacaktır.'' dedi. 

Açıklamanın Tam Metni:

Rahman, Rahim, Allah’ın adıyla

Her kim bir mü'mini kasden öldürürse -onun cezâsı-, içinde sürekli kalacağı cehennemdir. Allâh ona gazabetmiş, la'net etmiş ve onun için büyük bir azâb hazırlamıştır! (Nisa Suresi 93. Ayet)

Sevgili dostlar, değerli basın mensupları;

Amerikan başkan yardımcısı Joe Biden son gelişmelerden sonra, Türkiye ye gelişinde bir sürprizle karşılaştı. Protokollerin aksine onu b ir vali yardımcısı karşıladı. Amerika ile olan soğukluk bu şekilde dile getirilmiş oldu. Bu diplomatik atraksiyon emperyalist Amerika’ya karşı rahatsızlığı bulunan herkesin hoşuna gitmiştir. Gönüllerdeki hararet dinmiş bir serinlik meydana gelmiştir.

‘’One minute’’ ifadelerinde de aynı serinliği yaşamıştı Siyonist İsrail karşıtları. Gönüllere o zaman da su serpilmişti. Nice umutlar yeşermiş, nice beklentiler meydana gelmişti. Zaman pek çok şeyi gösterdi. ‘’One minute’’ 2. Camp David dediğimiz İsrail anlaşması ile sonuçlanınca sukut-u hayale uğranıldı.

Şimdi bir endişe var içimizde. Vali yardımcısı ile karşılama diplomasisinin karşılığı ne olacak? Bu diplomasi ne ile sonuçlanacak? Endişemiz şudur ki: Gönülleri serinleten bu uygulama, yürekler yakan bir kanla sonuçlanmasın. Kan çevremizde akarken evimize baş ucumuza da ulaşmasın.

Darbe girişimi sonrası meydana gelen yeni politik düzlem, taşların oynamasıyla nelere gebe pek belli değil. Türkiye hangi olaya, hangi reflekslerle karşılık verecek pek bilinmiyor… Rusya yakınlaşmasının neler getireceğini merak etmekteyiz.

Arap baharının kanlı hazanı Suriye, üç günde Şam’da Cuma namazı kılmak hayali ile başlamış, 3 ayda muhaliflerin devrimi arzusu ile devam etmiş,  ‘’3 yılda sona erer’’ söylemleri ile güçlenmiş fakat bugün en kanlı şekliyle devam eden bir iç savaş sarmalına dönüşmüştür. Biz çatışmalarn başından beri iç savaşla ilgili çekincelerimizi ifade etmiş, tarafların hiçbirini desteklemediğimizi, problemin silahla çözümüne taraf olmadığımızı bildirmiştik. Daima sulh yolunu tercih ettik.

Türkiye’nin kara harekatı ile bu savaşın aktif bir parçası haline gelmesinden şiddetli endişeler duymaktayız. İç savaşın meydana getirdiği terör  ve anarşinin boyutlarının kontrol edilemez olduğunu geçen altı yılda çok ciddi bir şekilde gözlemledik. Savaşın aktif parçası olan kişi, örgüt, devlet, herkesin zarar gördüğünü, bu iç savaştan sadece, savaşı dışarıdan organize eden emeperyalist güçlerin karlı çıktığını defalarca belirttik. İç savaşların galibi, savaşın taraflarından biri olmaz.

Kim bu savaştan ne kadar uzak durabilirse kendisini ve halkını o kadar zarardan korumuş olur. Kan ve gözyaşının getireceği bir istikbal, mutluluk ve huzur sağlamayacaktır. Suriye iç savaşında, savaşın sona erdirilmesi, silahsız çözüm yollarının bulunması için gayret gösterilmesi ve bulunan yoların uygulamaya konulması en büyük isteiğimizdir.   

 

Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 469. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah’a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 24 ZİLKADE 1437 (27.08.2016)

İç Savaşın Taraflarının Hiçbirini Desteklemiyoruz (Konya İ.Ö.P. 468. Basın Açıklaması