Ali Bulaç: Öngöre Bilseydim...

Ali Bulaç: Öngöre Bilseydim...

Kapatılan Zaman gazetesinin eski yazarı Ali Bulaç, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Independent Türkçe'ye konuştu.

Kapatılan Zaman gazetesinin eski yazarı Ali Bulaç, 15 Temmuz darbe girişimine  ilişkin Independent Türkçe'ye konuştu.

Bulaç, "15 Temmuz'u bir müsibet olarak görüyorum, insanların gerçeği görmesi açısından hayırlı oldu" dedi.

Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)'nün darbe girişimini ve bütün darbeleri lanetlediğini belirten Bulaç, "Maalesef Türkiye İttihat ve Terakki'den beri, bir türlü darbeler geleneğine son veremedi. 15 Temmuz, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat'ın devamıdır." ifadelerini kullandı.

"Bir müsibet bin nasihattan iyidir"

15 Temmuz 2016'daki darbe girişimini bir müsibet olarak gördüğünü ifade eden Bulaç, görüşünü şu ifadelerle anlattı:

"Bir müsibet bin nasihattan daha iyidir. İnsanların gerçeği görmesi açısından hayırlı oldu diyorum."

Eski Zaman yazarı, "Hayırdan kastınız ne?" sorusunu "Darbelerin Türkiye'ye bir hayır getirmediğini, tam aksine Türkiye'yi geriye götürdüğünü öğretmesi bakımından bir ders çıkar diye düşünüyorum." diyerek yanıtladı.

"Keşke öngörebilseydim"

"Darbe mekanizmasını, ana aktörünü, kim planladıysa, kim düşündüyse , kim teşebbüs ettiyse, kim içinde yer aldıysa A'dan Z'ye hepsini lanetliyorum." diyen Bulaç, Zaman gazetesinde 11 Nisan 2016'da "Darbeler alçaklıktır" başlıklı yazı yazdığını ifade etti. Bulaç, "Yazınızı Türkiye'nin bir darbeye doğru gittiği öngörüsüyle mi yazdınız?" sorusuna ise, "Hayır, maalesef öngöremedim. Keşke öngörebilseydim bir saat bile durmazdım orada." yanıtını verdi.

Cezası onanmış AYM hak ihlali kararı vermişti

Ali Bulaç, Zaman gazetesinin yazarları ve yöneticilerinin yargılandığı davada 12 Mayıs 2018'de tahliye olmuştu. Devam eden yargı sürecinde Bulaç'ın 'silahlı terör örgütü üyeliği' suçundan 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmasına karar verilmiş, istinaf mahkemesi de cezayı onamıştı. Anayasa Mahkemesi ise Bulaç'ın yaptığı hak ihlali başvurusunu kabul etmiş ve basın ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine oy birliğiyle, kişi güvenliğinin ihlal edildiğine ise oy çokluğuyla karar vermişti.