Abdurrahman Dilipak: Şimdi Düşün Ankara!

Abdurrahman Dilipak: Şimdi Düşün Ankara!

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Putin G20 zirvesine katılmayacağını açıklamış. Bakalım G20’nin 3 Müslüman ülkesi Türkiye, Endonezya ve Suudi Arabistan’ın kararı ne olacak?
G20 üyeleri: Türkiye, Endonezya, Suudi Arabistan. ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Brezilya , ÇİN, Endonezya, FRANSA Güney Afrika, Güney Kore, Hindistan, İNGİLTERE, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, RUSYA.
G10’da G20’de İtalikle yazılanlar dışında Belçika, Hollanda, ve İsveç var.
G7’de italikle koyu renkte yazılan ülkeler var. BM Güvenlik konseyi daimi üyeleri ise, Büyük harflerle yazılı.

Ben şimdiden bizimkilere bir kez daha hatırlatayım: Bakara 204-205’de ne deniyordu: ''Dünya hayatına dair konuşması senin hoşuna giden, pek azılı düşman iken, kalbinde olana Allah'ı şahid tutan, işbaşına geçince, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekin ve nesli yok etmeğe çabalayan insanlar vardır. Allah bozgunculuğu sevmez.” Sözü edilen “Biz ıslah edicileriz diyen bozguncular”a dikkat!

Çakma Cehennem olsa gelen bağrımızda söndürürüz de, biz Hz. İbrahim’in ayak izinden gider, Şeytanları taşlarsak.. Satanistlerin peşine düşersek başımıza gökten alev topları yağar. Hz. Musa’nın ayak izinden yürümüyorsanız, Su insanı boğar o zaman, ateş yakar. Bunu iş işten geçtikten sonra anlarsınız.
“Öz yurdunda garip olur, öz memleketinde parya” muamelesi görürsün! “Vîrânelerin yasçısı baykuşlara döndüm, / Gördüm de hazânında bu cennet gibi yurdu. / Gül devrini bilseydim onun, bülbül olurdum” diye feryadı figan etmeye bile bu kez fırsat bulamayabilirsiniz.

Tevbe etmek, bazı tedbirleri almak için çok geç mi kaldık?
Yargı bu kadar baskı altına alınmamalıydı.
DPT bu kadar etkisizleştirilmemeli idi, Sayıştay da öyle. İç denetim, teftişin eli kolu bağlanmamalı idi. MASAK da öyle. Siyaset - Mafia ilişkisi, FETÖ sonrası Kayyum meselesi ve yargı süreci böyle kötü yönetilmemeli idi ama olan oldu.
“Döğün şimdi Sakarya, dögünmek vakti bu an”

IMF sebep değil, sonuç. Biz bu bataklığa İMF yokken saplandık aslında. Sonuçta IMF’ye muhtaç olduk. Şimdi gelinen noktada IMF’den borç almanın şartlarını oluşturma konusunda da risklerimiz var bugün.

“Bana güven, gerisini merak etme sen. Bana mecbursun, ben değilsem onlar mı” diyen bir Siyaset, bürokrasi, STK’lar, Media, Akademi, Kanaat önderleri kitlelerini ipnoz ediyor sanki. Birileri hala, gözleri var görmüyor, kulakları var duymuyor, kalpleri var hissetmiyor.. Bakın gideceği limanı bilmeyen bir kaptana hiçbir rüzgar fayda sağlamaz. Bu saatten sonra halka gerçeği söylemezseniz onları daha uzun süre oyalayamazsınız. Herkese “mavi boncuk” dağıtarak da bu saatten sonra ne iç politikayı, ne de dış politikayı idare edemezsiniz. Böyle giderse, yakında tasarruf edecek itibar da kalmayacak!

Şu İstanbul sözleşmesi ile bir yere gidemezsiniz. Bu İklim, Karbon ayak izi, Pandemi yalanlarına karnımız tok. Kalpten, Turbo kanserden insanlar ölüyor. Hastahaneler dolu. İntiharlar, Akıl hastalıkları, Uyuşturucu, Fuhuş, her alanda Mafyalaşma aldı başına gidiyor. Bunu görün. Bu DSÖ ve FAO politikaları ile daha fazla gidemezsiniz. Bakın “Yakacağız” demişlerdi. Yakıyorlar. “Yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” diyorlar, yeryüzünü cehenneme çeviriyorlar ve milyarca insanın ölümü üzerine senaryolar yazıyorlar.

Bu yalanlara kanıp Karbon ayak izi kampanyasının peşinden gidenlerin ayak izlerini iyi takip edin. Yeryüzünde bir cennet vadedenlerinin yeryüzünde tutuşturmaya çalıştıkları cehenneme giden yolu bulursunuz. Size “Tanrı olacaksınız” diyorlardı, Şeytanın siber kulu-kölesi yapmak için planlar yapıyorlar. 5G, Alçak irtifa uyduları, Humanoid’ler, yapay zeka, hepsi ve daha fazla Şeytani bir planın Truva atı olarak siber işgalin altyapısını hazırlıyorlar.

Abdurrahman Dilipak: Şimdi Düşün Ankara! / HABERVAKTİ.COM

Bunlar büyük günahlardan ve zinâ, fuhuş gibi hayâsız çirkin işlerden kaçınmıyorlar. (Şura 37)
LGBT bayrağı, Toplumsal Cinsiyet bayrağı açarak geliyorlar. Onların peşinden gidenlere ne malları fayda verecek ve ne de kazandıkları
(Tebbet 2).
“Kendilerine nimet verilenlerin yoluna. Gazaba uğrayanların ve azıp sapanların yoluna değil” diyenlerdenseniz şahidli görevinizi yerine getirin ve sorumluluklarınızı kuşanın. Maide 80’de Allah cc, mealen ne buyuruyordu: “Onların çoğunun kâfirleri veli ve sırdaş edindiklerini görürsün. Nefislerinin bizzat kendilerinin geleceği için işleyip gönderdikleri şey gerçekten ne kötüdür ki, bu yüzden Allah’ın gazabına uğramışlardır. Onlar cehennem azabı içinde ebedî olarak kalacaklardır”.

Hiç şüphesiz o Allah'tan başka birilerini İlah ve Rab edinenler yok mu işte üzerine Rablerinden bir gazap çökecek ve dünya hayatında zillete mahkum olacaklardır. İşte Allah kendi adı ile yola çıkıp, insanlara yalan sözlerle kandıranları cezalandırır. Onlar Rablerinden bir gazabın tepelerine inmesini hakedenlerdir. (Bkz.Araf 152). Bakın, Allah’ın kendilerine gazap edip cezasına müstahak kıldığı bir topluluğu kendinize veli ve işlerinize vekil edinmeyin. Onların peşinden gitmeyin, sonra onları yakacak ateş, sizi de yakar. (Bkz. Mümtehinne 13).

Bakın bugünkü Tevrat’ta (Eski Ahid) 1. Samuel 15’deki metni, (Şimdi git Amaleklilere saldır. Onlara ait herşeyi tamamen yoket ve hiçbir şeyi esirgeme, erkek, kadın, çoluk-çocuk, öksüz, koyun, deve, eşek hepsini öldür)
Siyonistler ve bu Globalistler nasıl anlıyor, bunu görmek için bu gün yaptıklarına bakın. Bill Gates’e bakın, DSÖ’ye WEF’e bakın. Kızılderililerin tamamını öldürürken, kara derilileri köleleştirirken, sarı ırkı sömürürken merhamet ettiler mi? Onlar bu gün, hala, o 300 yıl öncesine kadar gasbettikleri bütün değerlerin dışında, bu gün hala o ülkeleri ve halkları sömürmeye devam etmiyorlar mı? Yuhanna Vahyini okumadınızsa okuyun, ötekileri anlamak için.

Sakın insanlara ve özellikle yönetmekte olduğunuz halka Yapmadığınız, yapmayacağınız ve yapamayacağınız şeyleri söylemeyin. Bu Allah katında gazaba vesile olur. (Bkz. Saf 3)

Kur’an-ı Kerim’de Azab ve gazap ile ilgili daha bir çok ayet var. Bu ayetlere bakmak için https://tevhidmeali.com/fihrist/a/azap adresine bakabilirsiniz. Başka siteler de var, farklı meallerede bakabilirsiniz tabi ki..

Evet, evet, bu işin ciddiyetine vakıf olmak için Tarihte helak olan kavimlere, helak sebeblerine, nasıl helak olduklarına bir bakın. Eğer para, parti lider aşkı, kaybetme korkusu ve Öfke aklınızı zail etmemişse, o günlere ve bugüne bakın, düşünün gerçeği göreceksiniz.

Bakın bu Dijitalizmin gölgesinde TransHumanizm, İnsan 2, Endüstri 4, toplum 5 Projeleri ile, çevre-şehircilik, sağlık, gıda politikaları ile bir yere gidemezsiniz. 2006’da çıkarılan 5553 sayılı Hibrit Tohum Kanunu sonrasında birileri taşları toprağa bağladı, köpekleri sokağa saldı adeta. Yerli tohumlarımıza engel getirildi. Zirai “İlaç”(!?), toprağı kanser eden gübreler geni ile oynanmış tohumlarla sağlığımızı kaybettik.

Bu dönemde hastalık sayı ve çeşitleri artarken, ölüm oranlarında tam 3 kat artış olmuş. Şimdi de yangınlarla başımız belada. Olağan şüpheli belli ama biz onlara dokunulmazlık, imtiyazlı statü ve yargı muafiyeti imkanı tanıyoruz.
Anlayacağınız Türkiye’nin imtiyazlı geri bırakılmış süreci devam ediyor.
Şark cephesinde yeni bir durum yok. Ekinleri, ormanları, siloları yakıyorlar.
Hayvanları öldürüyorlar. Hayvanların ve ekinlerin başına gelen, bizim de başımıza gelecek, tabi aklımızı başımıza toplamazsak gelecek.

Selam ve dua ile..