Abdurrahman Dilipak: Seçime 15 Gün var

Abdurrahman Dilipak: Seçime 15 Gün var

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak: Seçime 15 Gün var/Habervakti.com

Sanırım biz bu sandık işini fazla ciddiye aldık. Bizim için bugün en önemli sandık “Ahid sandığı” Yani, “Elestü bezmi”nde, “Galu bela” zamanındaki ahdimizi yenileyen, meleklerin koruduğu “Vahiy sandığı”dır. O insanlara son bir uyarı ve hatırlatma olarak yeniden zuhur edecek.

Unutmayın o ilk ahdinize uygun olmayan her seçim, her tercih sizi/bizi Şeytanın yurduna, cehenneme sürükleyecektir.

Bu seçim denen şey, bugün başlamıyor, ya da 31 Mart’ta sonuçlanacak değildir. Bir Müslümanın hayatı hep seçimdir. “Hak” ve “Batıl”, bunlardan birini seçeceksiniz. Eş seçerken de, iş seçerken de, neyi alıp-satacağınız, neyi yiyip içecekseniz, kimle dost olacaksınız, neye bakacaksınız, neyi dinleyeceksiniz, her tercih sizin seçiminizdir. Sizi cennete ya da cehenneme götürecek olan her adımınızda yapacağınız tercihlerinizdir.

15 gün sonra sandıkta yapacağınız tercih, daha önceki tercihlerinizin ortalaması olacaktır. Ömrü boyu yaptığınız bütün tercihler ise sizi cennete ya da cehenneme götürecektir.

Tercihinizi doğru yapın.. Allah “misgale zerretin” ölçüsünde hayır ya da şer yapsanız, görür, duyar, bilir.

Biz bir işe başlarken besmele çekeriz. Sonunda da Allah'a , “bize Hakkı Hak, batılı batıl gösterdiği ve Hak’da toplanmamızı nasip ettiği için teşekkür ederiz”. Çünkü bu şekilde Allah’ın nimet verdiklerinden biri oluruz, Gazaba uğrayanlardan olmamış oluruz.

Bakın, Allah’ın rızasına uygun bir şey yapmak istiyorsanız, Ananız, babanız, lideriniz, örgütünüz, Şeyhininiz, lideriniz de olsa, sözünü dinleyin, işine bakın, Allah’ın rızasına uygun değilse “Hayır” deyin, hatta düşmanınız da olsa, onun doğru bir sözü ya da işi olursa ona “Evet” deyin. Adil şahitler olun. Bir kişi ya da topluluğa olan öfkeniz sizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmesin. Aşk ve öfkeden, aklı zail eden şeylerden uzak durun. Aklınızı kiraya vermeyin.

Bakın, biz besmeleyi iki şekilde çekeriz. Başlamakta olduğumuz iş hakkında Allah’ın rızasına uygun olup olmadığımız hakkında farkındalığımızı ifade eder. Bakın bu anlamda “bilmediğiniz şeylerin peşine düşmeyin” Bilin ki, Allah cahillere yardım etmez.

Besmele çekmekle o şey helal olmaz. Haram bir şeye besmele çekilmez. Besmele çekiyorsanız, o şey hakkında doğru bilgiye sahip olduğunuz, o şey hakkında Allah’ın rızasına uygunluğu konusundaki “farkındalığınızı’’ ifade edersiniz ki, bu bir “şükran” ve “adanmışlık” ifadesine dönüşür. Bir diğer anlamda da, mesela yoksulu doyurmak, yetime yardım etmek konusunda “Bismihi Teala” derseniz, bu Allah adına bir tasarrufta bulunma vesilesi olmaktır. Ayet ne diyordu: “Allah sizin ellerinizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek ister”.
Bu anlamda Besmele, bu davete icabet etme anlamına gelir. Yani “Allah(cc) nin rızasının tecellisinin vesilesi olma” “Tercih”ini ifade eder ki, Allah (cc) bu takdirde, kuluna, kendi adına yaptığı bu ikram karşılığında, ona, o yaptığı şeyin 10 katını, 100 katını, hatta 700 katını ikram edecektir.

Haram işe besmele çekilmez.
Yani rakıyı kıbleye dönüp, besmele çekip, 3 yudumda içerseniz bu sevap olması bir kenara, o işin günahını azaltmaz artırır. Aynen öyle de, Hele bir ramazan günü, Allah’ın rızasına uygun olmayan bir tercihe Allah’ın adını anarak başlarsanız, bu Allah’ın gazabına davetiye olur.

Besmele çekmeden bir tercihte bulunmayın. “Kerhen” ya da “Takiye” yoluyla bir tercihte bulunmak zorunda hissediyorsanız kendinizi, oyunuzu sağ elle değil, sol elle verin. Ve Allah'tan bağışlanma dileyin. Onu hangi özelliğinden dolayı diğerlerine göre tercih ediyorsanız, ona sadece o konuda destek verin, diğer konularda ona eliniz, diliniz ve kalbinizle karşı çıkın. Yani kendi tercih ettiğiniz partiye ve adaya, bu ölçüler çerçevesinde muhalefet etmezseniz, yanlış işlerde destek olduğunuz parti ve adayları yakacak ateş, size de dokunacaktır.

Oy kullanmak, vekalet vermek gibidir.
Şehrin anahtarını kendilerine emanet ettiğiniz kişilerin üzerinden gözünüzü eksik etmeyin. Siyaset insan öğüten bir değirmendir. Zaman içinde iyiler kötü, kötüler iyi de olabilir. Dikkat edelim. Dürüst/Erdemli/Ahlaklı, bilgili, cesur biri değilse, babanızın oğlu da olsa, Şeyhiniz “günahı benim boynuma da” dese oy vermeyin. Annenin çocuğundan kaçtığı gün de, size bunu söyleyenleri yanınızda bulamazsınız. Kalabalıklara uyup gitmeyin. İnsanların çoğu cahildir, fasıktır, gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var hissetmez. Allah'a yemin olsun ki, insanların çoğu hüsrandadır. İman edenler, Amel-i salih olanlar, (Allah’la barışa götüren işler yapanlar) sabredenler ve sabrı tavsiye edenler müstesna! Trollere, Amigolara, Meddahlara, algı yöneten toplum mühendislerine, artırılmış sanal gerçeklikle, hakikati örtüp hayali gerçekleri hakikat gibi gösterenlere itibar etmeyin.

Unutmayın, “cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. İstişare ve şuradan ayrılmayalım. Hatırlayın, ne diyordu, Kaab b. Züheyr, “Ağuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı”..

Bakın bakalım size Gazze’den, Habat’tan, Epstein’den, Agartha’dan, İstanbul Sözleşmesi’nden, GENDER’den, Toplumsal Cinsiyetten, Trans Humanizm’den, İklim’den, Carbon Ayak izinden, 5G’den, akıllı şehirlerden söz eden var mı ve bu konuda neler diyorlar, ya da bu konulara hiç girmiyorlar mı?

Bu kelimelerle kuracağınız soru cümlelerine nasıl cevap verdikleri ya da cevap vermekten kaçınıp kaçınmamaları onların gerçekte kim olduklarını görmeniz açısından bir ipucu verebilir. Nefis taşıyan her insanın nefsinde kendine bir yer bulma gayretindeki Melek yüzlü Şeytanlara dikkat. Unutmayın onlar her yerdeler. O Lanet olası Şeytan, biliyorsunuz, Hz. İbrahim’den, Hz. Hacer’den ve Hz. İsmail’den bile vazgeçmek istemedi. Taşlanmış bağlı Şeytanlar sizi kendi yanlarına çağıracaklar, dikkat edin. Sandığa attığınız oylar, Rahmet ya da Gazaba davetiye hükmünde olacaktır. İyi düşünün ve kararınızı ona göre verin. Sonra, yanlış bir tercih sonucu “içimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden” gazaba uğrayanlardan olmayalım.

Eğer şartlar öyle gerektiriyorsa, Büyük şehir ya da ilde birine, ilçede bir başkasına, belediye meclisindeki ağırlık durumuna göre, bir başkasına oy vermekte mümkün. Takım tutar gibi parti tercihi bana göre, çok da akıllı bir tercih değildir, olamaz. Ben Firavun sarayında, Firavun'u, onun hanımını, hizmetçisini, baş vezirini ayrı tutarım. Ya da Hz. Nuh benim peygamberim, ama Firavun'un karısı Asiye benim annem, ama Hz Nuh’un zevcesi benim annem değil. Peygamberin evi ya da Firavun'un sarayında da, ölçüm Hak ölçüsünde olacaktır. Parti tercihinde niye başka türlü olsun ki! Ve zaten sonuç da Hayır da olsa, şer de olsa, değil mi ki, “Ve bil gaderi hayrihi ve şerrihi, minellahi teala”.

Sonuçta her şey O'nun iradesi içindedir, Şeytan da, ABD’de, Habat da, Netanhyahu da, Gazze halkı da, Erdoğan da, Özgür Özel de!. O her şeyi hakkı ile bilendir ve hüküm sahibidir. Biz O'nun rızasına yönelelim. 15 gün sonra tencere yuvarlanacak, kapağını bulacak. Ben de tavrımı ona göre belirleyeceğim. Çünkü o süreç benim imtihanımı belirleyecek.

Selam ve dua ile