Abdurahman Dilipak: 3. Dünya Savaşı Başladı mı?

Abdurahman Dilipak: 3. Dünya Savaşı Başladı mı?

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurahman Dilipak: 3. Dünya Savaşı Başladı mı?/Habervakti.com

İran 16 Ocak’ta Irak ve Suriye’deki hedef seçtiği noktaları vurdu. Tam da Türkiye’nin bölgede askeri operasyon yaptığı bir zamanda. İran Pakistan’daki Belüc kamplarını vurdu. Şimdi anlaştılar ama, Belüc sorunu çözülmüş değil. Belüc’ler Pakistan, İran, Afganistan içinde 3 parçaya bölünmüş bir halk. Pakistan topraklarının %44'ünü bunlar oluşturuyor. Nufusları 12 milyon gibi tahmin ediliyor. Şii ve Sünni. Sünniler çoğunlukta. Genelde Göçer bir halk. Pakistan (7 Milyon) İran (2.8 milyon), Afganistan 0.6 milyon) Umman ve BAE (0.5 milyon). ABD bölgeyle yakından ilgili. Belücler Kürtlerle ilişkilendirilmeye çalışılıyor. Belücistan sorunu büyürse, sırada Arab şiası, Huzistan bölgesi var. Belücler İran’ın Okyanusla bağını, Huzistan bölgesi İran’ın körfezle bağını sağlıyor. Bu iki bölgede sorun çıkarsa, İran donanma gücünü, deniz bağlantısını kaybeder. Zaten Hazar da Azeri bölgesi. ABD’nin ajandasında ayrıca iki Azarbaycan’ın birleştirilmesi senaryosu da var.

Tam da Yemen ve Kızıldeniz sahillerinde gerilimin arttığı, Lübnan’da işlerin karıştığı bir zamanda. Tam da ABD Yunanistan’da Ukrayna’ya karşı konuşlandırdığı askerlerinin bir kısmını Irak ve Suriye’de boşalttığı askeri tesislere gönderme kararı aldığı bir zamanda, tam da, Ukrayna’ya silah ve mühimmat taşıyan iki İngiliz gemisinin Ruslar tarafından füzeyle vurduğu gün..

Siz gözünüzü bu bölgeye çevirseniz de göz ucu ile Tayvan ve Kuzey Kore’yi izlemeye devam edin derim. Ve tabi, Avrupa topraklarında 31 ülkenin 90.000 askerle savaşa hazırlık için ortak tatbikat kararını da not edin bir kenara. 20.000 askerle İngiltere’de bu tatbikatta yerini alıyor.

Bu savaşın adını da doğru koyalım: Bu “3. Dünya savaşı” değil, “Kıyamet savaşı”. “3. Dünya savaşı”Soğuk savaş”tı. Bu “Tarihin sonu”nu getirecek, korkulan “Medeniyetler arası bir savaş” olabilir. “Tanrıyı kıyamete zorlama”ya çalışanların bilerek başlatacakları bir savaş.

Tam böyle bir zamanda, Gazze katliamının ve Epstein skandalının gölgesinde toplandı Dünya Ekonomi Forumu. Epstein’in Şeytanları Davostaydı. İlk gelen haber şöyleydi: Bütün rezervasyonlar dolu. Kızına ya da oğlana göre 4 ile 12 saatlik eskortların gece ya da gündüz fiyatı 2500 dolar."

Dünya Ekonomi Forumu'ndaki, Çin Komünist Partisi, Amerikan Kapitalizmi, Alman Faşizminin şekillendirdiği Şeytan üçgeni içinde şekillenen Küreselci Psikopat, Pedofolik satanistlerin Davos Zirvesi bu arada başladı ve bitti. Tam da o günlerde, bir çok ülkede insanlar Gazze, İklim ve Tarım politikası, Epstein rezaleti ile ilgili olarak meydanlardaydılar. Binlerce kamyoncu'nun desteklediği on binlerce Alman Çiftçisi ve onları desteklemek için toplanan yüz binlerce insan Berlin'i hayatı durdurdu.. Alman Çiftçiler bu şekilde Davos’taki Küreselcilere çok güçlü bir mesaj gönderiyorlardı! Davos zirvelerinden bir gün önce İsviçreliler, Davos Zirvesine karşı bir protesto yürüyüşü düzenlediler ve “küreselcilerin defolup gitmeleri gerektiğini, zamanlarının dolduğunu, krizleri ve savaşları önleyemediklerini ve hatta bu krizleri kendilerinin yarattıklarını” söylediler.

Dahası da var, İsviçreli insan hakları savunucuları, İsrail Cumhurbaşkanının ve Davos’a katılan bazı kişilerin savaş suçlusu olarak, insanlığa karşı işledikleri suçlar sebebi ile tutuklanmalarını istediler. İsviçre Federal Savcılığı, Davos kasabasından düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu'na katılmak üzere İsviçre'ye gelen İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog hakkında çok sayıda suç duyurusu alındığını açıkladı.. İsviçre'nin resmi haber sitesi Keystone-SDA'da yer alan habere göre, suç duyuruları "Legal Action Against Crimes Against Humanity" isimli bir grup tarafından yapıldı.

Zalimler savaşta ilk Hakikate ateş açarlar ve onu öldürmek isterler. Bugün olan da farklı değil. Belki de 3.Dünya Savaşı çoktan başladı. Bunu daha sonra kazanan tarafın tarihçileri yazıp halklara ezberletecekler.

Ukrayna'nın Odessa limanı, yerin hemen altında bulunan iki İngiliz kargo gemisine çarpan dört Rus füzesi tarafından vuruldu ve büyük bir patlamaya yol açtı. İngiliz gemileri Ukrayna'ya yüksek kapasiteli patlayıcı taşıyordu! Suriye’de Türk SİHA’sı düşürülüyor, ama ne olup bittiğini anlayamıyoruz. Kuzey Irak’taki ilk saldırıyı Amerikan askeri şirket elemanlarının yaptığına dair iddialar var ama gerçekler araştırılamıyor bile. Tıpkı Adana ve İncirlikteki Epsetein benzeri iddiaların soruşturulamaması gibi. Ve buna benzer daha bir çok konu ve cevabını arayan bir yığın soru.

Davos’tan Türkiye ile ilgili 3 haber geldi. Bir, Erdoğan Maliye bakanının Davos’a gitmesini istememiş. İki, Sabancı Holding CEO’su Cenk Alper Davos’ta konuşmuş ve Türkiye’nin önemine dikkat çekmiş. “Türkiye sadece iki kıta arasında bir köprü değil, Avrasya ülkeleri için de bir ‘kutup yıldızı” demiş ve “Neden Sürdürülebilirliğe Odaklanmaya Devam Etmeliyiz?” panelinde Türkiye için “Avrasya için Yeni Bir Şafak?” olduğunu söylemiş.. Ayrıca Türk sanatçı Refik Anadol'un yapay zekâ destekli eseri Davos'ta sergilenmiş.

Davos’ta tartışılan konuların başında “artan jeopolitik gerilimlerin küresel ekonomiye etkisi” geliyordu. Tabi en sıcak gündem Gazze ve Ukrayna. 2. Konu Yapay zekanın siyaset, toplum hayatı, genel ekonomi, kamu maliyesi ve istihdama etkisi.

DEF’in açıkladığı Küresel Risk Raporu’nun önümüzdeki iki yılda gündeme gelmesini beklediği riskler önem sırasına göre şöyle sıralanıyor: Yanlış ve yanıltıcı bilgilendirmenin yaygınlaşması, İklim değişikliğinin aşırı boyutlara tırmanması, Toplumsal kutuplaşmanın yaygınlaşması, Siber güvensizliğin artması, Ülkeler arasında silahlı savaşların yaygınlaşması, Ekonomide fırsat eşitsizliğinin artması, Enflasyonun başkaldırması, İstenmeyen göçlerin yaygınlaşması, Dünyada ekonomik büyümenin düşmeye başlaması, Çevre kirliliğinin artması şeklinde özetlenmiş. Seçimler, siyasi ve iktisadi sorunlar, toplumsal gerilim, kutuplaşma, savaş riski, belirsizlikler ile ilgili DEF’nun söyleyeceği bir şey yok gibi.

Forumda tedirginlik, çözümsüzlük hakim gibi idi. Protestocular katılımcılara karşı sosyal mediada öfkeli mesajlar yayınlandılar. Suçlandılar, hatta lanetlendiler.

Bu konuda yazacak daha çok şey var da, tekrar dünyadaki gelişmelere bakalım. Çevremizde garip şeyler oluyor. NATO da bir hareketlilik var var, Almanya savaşa hazırlık konusunda bir gözden geçirme raporu hazırlamış. Rusya da öyle. Yemen Kızıldeniz’de İsrail’e yük taşıyan yeni gemiler vurdu. İran Irak’ta ve Suriye’de düne göre daha fazla hareket halin de. ABD bölgeye yeni takviye askeri birlikler gönderiyor. Ruslar da öyle. Türkiye sınır bölgesinde daha hareketli. Bir de işin TeoPolitik boyutu var biliyorsunuz. Yahudiler Meşiah’ı bekliyorlar, Museviler ve Musevi olmayan Siyonist Hristiyanlar ise bir yandan Tanrıyı kıyamete zorluyorlar, öte yandan Süleyman Mabedini inşa için şartları oluşmasını bekliyorlar. Emanet sandığının ve Meşiah’ın ondan sonra geleceğine inanıyorlar. Hristiyanlar öte yandan Mesihi bekliyorlar. Şia ve diğer Müslümanlar Mehdiyi bekliyorlar. Kur’an-ı Kerime göre, Kıyametin son kavşağında, Dabbetül arz, Yecüc Mecüc ve Emanet sandığının ortaya çıkması var. Bunların dışında kalanlar Hadislerde geçiyor. Bazı hadislerin sahihliği tartışmalı. Özellikle Ramuz el Ehadis’te çok fazla rivayetler var Fiten ile ilgili.

Bu arada İncil’deki “Yuhanna Vahyi”. Ve Hz. İdris (as)’ma atfedilen “Enok’un kitabı”nda da ilginç kehanetler var. Hemen belirtelim ki, Kahinler bugünkü Tevrat’ta ve Hristiyan dünyasında kutsansa da İslam kehaneti reddeder. Geleceği yalnız Allah bilir. Bugün tüm dünyada geleceğe ilişkin kehanet, stratejik öngörü, komplo, bilimsel olduğu söylenen döngüsel birtakım hadislerle ilgili bilgiler var. Bir kısmı da birilerinin gerçekleştirmek için örgütlemeye çalıştıkları senaryolar. Bazıları da Tanrılarını belli bir işe zorlamak gibi bir çaba içindeler. Bu anlamda kimileri Cinleri ve Şeytanları yardıma çağırırken, kimileri de kendileri Tanrı olmak istiyor. Zaten İlah ve Rab’lik taslayan hükümdarlar yanında, kendi lider ve şeylerini İlah ve Rab edinenler de var. Bizden birileri de Dini önderleri ya da kanaat önderleri aracılığı ile (haşa) Allah’ın kaderini değiştirmesi için dua ile, tedbir yolu ile çaba içine girenler var. Kimi “Beka” sevdasında, kimi kehanet peşinde, kimi, geleceği şekillendirecek bir akıl ve irade iddiasında, peygamberin bile sahip olmadıkları bir güç ve imkân sanki kendi ellerindeymiş gibi algı oluşturmaya çalışıyorlar. Seçim var ya, neredeyse her adayın böyle bir iddiası var. Oysa peygamberler şöyle diyorlardı: “Göklerin hazinesinin anahtarı benim ellerimdedir, göklerin ordularının komutası benim kararıma bağlıdır demiyorum”. Zamane tanrıları “Bana güven, oyunu bana ver, gerisini merak etme sen. Üzüm’ü ye bağını sorma!” diyor adeta. Bunlara ve kahinlere inanmayın. Ama ne dediklerini not edin, çünkü bunlara inanan devlet adamları ve kalabalık bir halk var. Bunlar olacakmış gibi, ya da bunların olması için çalışıyorlar. Onlara karşı dikkatli olmak gerek.

Hristiytanlar da Gog Magog diye Yecüc Mecüc’den söz ederler. Bir de Melheme-i Kübra, Armagedon savaşı, yani tarihin sonunu getirecek kıyamet savaşı ile, Deccal, Anti Chirist beklentisi var. Bu süreçte ilk hareket noktası, yani işaret fişeği, beklentilere göre Gazze, 2. Nokta Yemen, sonra Şam, sonra İstanbul, Sonra Kudüs, eş zamanlı Mekke ve Medine. Buralarda büyük gelişmeler yaşanacak. Nokta olarak, Mısır, Ürdün, Körfez, Urfa, Hatay, İzmir Merkezli Ege bölgesi, Rodos, Girit, Kıbrıs, Atina, Girit, Kafkasya, Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan, Türkmenistan, Afganistan, Özbekistan (Özellikle Fergana bölgesi), Rusya bu bölgede olacaklardan büyük ölçüde etkilenecek.

Bakın, kurtuluşa erecek olanlar sadece, Allah’ın ipine tutunan, akıllı, dürüst, cesur olanlarla, iyi şeyler yapan, sabreden ve sabrı tavsiye edenler olacaktır. Herkes yaptığının karşılığını görecektir. Ve biz kendimizi değiştirdiğimizde, Allah bizim hakkımızdaki hükmü de o yönde şekillenecektir. Selam ve dua ile.