İşte, Fetullah Gülen’in Kur’an-ı Kerim’i yere fırlattığı o cami!

Herhalde hatırlarsınız... Yazarımız Mehtap Yılmaz, bundan 10 ay önce, yani 18 Ocak 2014 tarihinde, “Der Spiegel haklı mı”başlıklı yazısında diyordu ki; 

“İstanbul sermayesini parmağında oynatan, derin devleti uzaktan kumanda eden, iktidara racon kesen Fetullah Gülen kim? 

Fetullah Gülen, sadece ananas sever emekli bir vaiz mi?İslami bir lider mi? Ünlü Alman dergisi Der Spiegel’deki ifadeyle Der Pate mi? Yoksa Erdem Yavuz’un şahane benzetmesiyle Don Fettucini mi?

Bir araştırıp bakalım Fetullah Gülen, ne imiş?

Godfather, İskenderun’da bir camide vaaz ederken, (hangi gerekçe ile olursa olsun) elindeki Kuran’ı kürsüden aşağı fırlatıyor.(*) 

Süleymancılar içerisinde söz sahibi biri olarak tanıdığımız Hilmi Türkmen, galeyana gelen cemaati güçlükle yatıştırıp, Gülen’i evine götürüyor. 

Bu skandal olayın üstü öylece kapanıyor.

Altmışlı yıllarda Gülen, Hilmi Türkmen’in kapısını bu kez Manisa’da çalıyor. Arkadaşları beş parasız sokağa attığı için perişan bir halde... 

İş istiyor. 

Hilmi Türkmen, kendisine yardım ediyor. Fetullah Gülen bu kez kürsüde bayılıyor. İki ay,Manisa’da bir hastanede yatıyor. 

Hastaneden çıkar çıkmaz yine Hilmi Türkmen’e gelip, iş istiyor. Ama Türkmen, bu olayın duyulduğunu, eğer Manisa’da çalışırsa adının “deli hoca”ya çıkacağını söylüyor. Lakin kerhen de olsa yine yardım ediyor. Gülen’e, hocalarını yakinen tanıdığı İzmir Kestane Pazarı Kuran Kursu’na, çocuklara Kuran öğretmek üzere iş imkânı sağlıyor.

O tarihlerde MİT, Hilmi Türkmen’e birlikte çalışma teklifi götürüyor. Eğer MİT için çalışırsa,Diyanet İşleri Başkanı yapacaklarını vaat ediyor. Hilmi Türkmen tabii ki reddediyor. 

Tevafuk bu ya… 

Bir süre sonra, kendisine teklif getiren görevliyi, Fetullah Gülen’le görüşürken yakalıyor.

İşte o tarihten itibaren, Hilmi Türkmen’in ifadesiyle o “silik” ve “deli hoca” yükseldikçe, yükseliyor.

Bu gerilim filmlerini aratmayan hikâyenin kaynağını merak edenler, Kadir Mısıroğlu’nun eserine müracaat edebilir.”

İKİNCİ VAK’A SALİHLİ’DE!

Aradan 10 ay geçtikten sonra Mehtap Yılmaz’ın yazısını, yeniden niye yayınladığımı merak edenlere hemen cevap vereyim:

“Fetullah Gülen’in, Kur’an-ı Kerim’i yere fırlatma olayı”nın sadeceİskenderun’la sınırlı olmadığını göstermek için!..

Fetullah Gülen, aynı olayı, Manisa’da, hem de benim doğduğum ilçe olanSalihli’de de tekrarlamış, iyi mi?..

“Salihlili dostlar”la buluşmamızda sohbet; “Paralel Yapı!.. Kirli operasyonlar!.. Cemaat’in ruh hali ve hareketi terk edenlerin sayısının hızla artması” üzerine devam ederken, “o günleri yaşayan”dostlardan biri; “Fetullah Gülen’in, vaaz esnasında Kur’an-ı Kerim’i yere fırlatma olayı Salihli’de de yaşandı!” demesin mi?..

Dondum kaldım...

Şu hâle bakın;

“17 yaşına kadar Salihli’de yaşayan, İlk, Orta ve Lise’yi Salihli’de bitiren, hemen her yıl Salihli’ye giden ben, böyle bir olaydan habersizim.”

Bugüne kadar da; “Fetullah Gülen’in Kur’an-ı Kerim’i Salihli’de yere fırlattığını” ne söyleyen oldu, ne ima eden!..

İşte bu yüzden;

Bu haberi duyunca, büyük bir şok yaşadım, nutkum tutuldu, konuşamadım!..

O CAMİ, KARAMAN CAMİİ!

Sadece şu soruyu sordum:

“Gerçekten mi?”

Dostlar grubundaki bir başka arkadaş,“gerçek” dedi;

“O olaya ben de şahit oldum... Yanılmıyorsam 1979 yılıydı... Karaman Camii’nde oturmuş, Fetullah Gülen’in vaazını dinliyorduk...

Gülen, bir an, öyle bir cezbeye kapıldı, öyle heyecanlı sözler sarfetmeye ve öyle öfkelenmeye başladı ki; camide kendini dinleyenleri azarlamaya başladı...

O cezbe haliyle de;

“Siz bu Kitap’ın hükümlerine uymuyorsunuz!.. Siz bu Kitap’a kulak vermiyorsunuz!” diyerek, elindeki Kur’an-ı Kerim’i kürsüden yere fırlattı!..”

Al, bir şok daha!..

“Peki” dedim;

“Toplantılarımız artık bir gelenek haline geldi... Son 5 yıldır, her yaz buluşuyoruz!.. Bunu, daha önce niye söylemediniz?”

“Ne bilelim” dediler;

“Hiç gündeme gelmemişti ki!”

Haklılar...

Gerçekten de, son 5 yıldır Fetullah Gülen’in “F”si, Cemaat’in “C”si, hiçbir sohbetimize konu olmamıştı.

Geçen yılki sohbetimizde bile; ben de içlerinde olduğum için, “Akil İnsanlar Heyeti’nin çalışmaları”ndan, “ilginç anekdot”lardan ve “Hükümeti devirme amaçlı Gezi kalkışması”ndan konuşmuştuk ama “Gezi’de Cemaat’in rolü”nden söz etmek, aklımıza bile gelmemişti!..

Ne zaman ki;

“Gezi’nin iç ve dış bağlantıları” ortaya çıktı, ne zaman ki; “Kirli 17-25 Aralık operasyonları”nın “Hükümet’e darbe” amaçlı olduğu, “30 Mart ve 10 Ağustos seçimleri”nde Paralel Yapı’nın devreye girdiği ve “kirli ittifak”lar gerçekleştirildiği ortaya çıktı, işte o zaman; insanlar da “yaşadıklarını” ve “görüp, duyduklarını” paylaşmaya başladılar!..

Demek oluyor ki;

“Fetullah Gülen’in, Salihli’deki Karaman Camii’nde vaaz verirken Kur’an-ı Kerim’i yere fırlatma olayı”da, işte bu “darbe girişimleri”nden sonra hatırlanmaya başlanmış!..

BU DEFA KUR’AN’IN HÜKÜMLERİ!

İnsanlar, o günlerde, bu olayı “cezbe hâli” olarak yorumlamışlar; “Her ne sebeple olursa olsun, Kur’an-ı Kerim’in yere fırlatılamayacağını” hiç düşünmemişler!..

Ama, bugün;

“Acaba” diyorlar, “Acaba cezbe hâli değil de, başka bir amaçla mı fırlattı Kur’an-ı Kerim’i?”

Öyle ya;

1979 yılında, “Siz bu Kitab’a uymuyorsunuz!.. Hükümlerine kulak vermiyorsunuz!” diyerek, elindeki“Kur’an-ı Kerim’i yere fırlatan” o günlerin “Hocaefendi”si, bugün kalkar da; Kur’an-ı Kerim’deki “Yahudiler”le ilgili âyetlerin“herkes için” olduğunu söylerse, millet de “acaba?!?” demekte, yerden-göğe haklıdır!

Hele hatırlayın o olayı...

Amerika kaynaklı The Atlantic dergisi, 15 Ağustos 2013’te, Fetullah Gülen’in “Antisemitizm ve Yahudilerle ilgili görüşleri”ni yayınlamıştı...The Atlantic’in, “Antisemitist” olup olmadığı şeklindeki sorusu üzerine; Fetullah Gülen; “Daha önce Kur’an ayetlerini yanlış anladığını”söyleyerek, sonradan “Yahudilere dair bakışının değiştiğini” açıklamış ve şöyle demişti:

“Kemali samimiyetle itiraf etmek lazım ki (Yahudilerle ilgili) ayet ve hadisleri yanlış anlamış ve yaptığım izahlarda yanılmış, olabilirim. Şunu anladım ve daha sonra belirttim ki Kur’an’da veya sünnette yer alan (Yahudilere yönelik) eleştiri ve lanetlemeler belli bir inanca bağlı insanlara değil, herhangi bir insanda olacak karakteristliğe yapılıyor.”

Neredeen, nereye..

1979’da “Kur’an hükümlerine uymuyorsunuz!” diyerek “Kur’an-ı Kerim’i yere fırlatan”Fetullah Gülen, 2013’te, “Kur’an-ı Kerim’in Yahudilerle ilgili hükümlerini yanlış yorumladığını” söylüyor ve bir defa daha “Kur’an’ı yere çarpıyor!”

Millet, “acaba” demesin de ne yapsın?..

CAMİ DÜŞMANLIĞI!

Bir “anekdot” daha:

“Kur’an-ı Kerim’i yere fırlatan” Fetullah Gülen; hiçbir şey olmamış gibi, daha sonra“namaz”ını kılmış ve namazdan sonra da, yine Salihli’deki “Küçük İmam Camii’nin temel atma töreni”ne katılmış, iyi mi?!?..

Fetullah Gülen, 1979’da “cami temeli” atarken, onun müridleri, son günlerde “Validebağ Korusu’na cami yapılmasın!” diye, ellerinden gelen çabayı sarfediyor!

Demek ki, boşuna demiyorlar:

“Biz, artık dini bir cemaat değiliz!”

 ***************************************************************

“Kim gelecek” kaygısı taşımıyorlar, “işimize kim gelecek” hesabı yapıyorlar!

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Letonya ve Estonya gezilerinden dönüşte, arkadaşlarımız Serdar Arseven ve Ersoy Dede’nin de aralarında bulunduğu gazetecilere yaptığı açıklamalarda, “iki önemli tesbit” vardı.

Birincisi “PYD” için:

“PYD, Peşmerge’nin Kobani’ye gelmesini istemiyor... Gelirse, tezgâh bozulacak!..”

İkincisi, “5’li çete” için:

“ABD ve Batı ülkelerinin kafalarındaki mantık şu: Esad giderse, yerine kim gelecek?.. Bırakın Esad gitsin; ondan sonra, halk kimi isterse, o gelsin!.. Ne yani; Saddam giderse kim gelecek, Kaddafi giderse kim gelecek dediniz mi?”

Gerçekten de, “çok önemli tesbit”ler!.. 

PYD, Kobani’de “başka bir güç” istemiyor ki; “tek başına”, zafer kazanıp, bölgede“muhtariyet” ilân edebilsin!.. Ama, Şam’daki hesap Kobani’ye uymayınca, mecbur kaldılar“destek” istemeye!..

“Dünyanın 5’ten küçük olduğunu” zanneden “BM Güvenlik Konseyi’nin 5 Daimi Üyesi”ne, yani “5’li çete”ye ve “Batı”ya gelince...

Onlar da, tam bir “çifte standart”, tam bir “ikiyüzlülük” sergiliyorlar!.. Onlar, “kim gelecek?” kaygısı taşımıyorlar, “bizim işimize kim gelecek?” diye hesap yapıyorlar!.. Anlayacağınız; kendi halkıyla savaşacak “Sisi gibi bir despot” arıyorlar!..

Bunun adına da “Uluslararası Hukuk” diyorlar... 

Ne hukuku?.. 

Bunun adı, “Uluslararası Anarşi”dir!..

yeniakit

Bu yazı toplam 975 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar