'Bu Devrim Bir Şekilde Tamamlanacak'

'Bu Devrim Bir Şekilde Tamamlanacak'

Mısır'da 30 yıllık baskıcı Hüsnü Mübarek rejimini devirmek için ''özgürlük'', ''adalet'' ve ''aş''' sloganlarıyla sokaklara çıkanlar arasında yer alan Fatma Zehra Hammad, "Tabii ki bu devrim bir şekilde tamamlanacak." dedi.

İhvan çatısı altında büyümüş, eğitimini tamamlamış olan aktivist Fatma Zehra Hammad, 25 Ocak 2011'de devrimde yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.

İstanbul'da faaliyet gösteren Rabia Derneği'nde gönüllü olarak çalışmalarını yürüten Hammad, Tunuslu Muhammed Buazizi'nin 17 Aralık 2010'da kendini yakmasından sonra başlayan ayaklanmaların tüm Arap coğrafyasına yayıldığını söyledi.

Hammad, 25 Ocak 2011'de Tahrir Meydanı'nda olduğunu aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Ondan birkaç gün önce sosyal medya üzerinden insanlar toplanmak için çağrı yapıyordu, organize oluyordu. Sosyal medya üzerinden insanlar, Mısır'da yaşanan hukuksuzluğu, yoksulluğu ve askeri rejimi eleştiren konuşmalar yapıyor, paylaşımlarda bulunuyordu. 30 yıldır yaşadıkları askeri rejimden şikayet ediyorlardı. Gerçekten Mısır'da yaşam gittikçe kötüleşiyordu. İnsanlar üniversitelerden mezun oluyor ama iş bulamıyordu. Mısır ve Mısır halkının sorunları ortadaydı. 25 Ocak aslında resmi tatildi ve o gün polis bayramı vardı. Sosyal medyada 'Polis bayramında Tahrir Meydanı'nda buluşalım ve bir devrim başlatalım' şeklinde bir çağrıdan sonra herkes o gün oraya gitmeye karar verdi.

Ben de o gün Tahrir Meydanı'na gittim. Binlerce insan toplanmıştı meydana. Yaklaşık 10 bin civarı olan kalabalık gecenin ilerleyen saatlerinde çok daha büyüdü. Tüm medya kuruluşları meydana gelmeye başladı. Bu arada biz haberleri de takip ediyoruz. Hüsnü Mübarek açıklama yapıyor. Askerler açıklama yapıyor. Bu arada meydandaki kalabalık gittikçe artıyordu.''

O gün başlayan eylemlerin hızla büyüdüğünü ve her güne yayıldığını anlatan Hammad, bu tarihten sonra Mısır'da bulunan yabancıların kendi ülkelerine dönmeye başladığını kaydetti.

''Artık hiç bir şeyden korkmuyorduk"

Hammad, her gün toplandıkları ve barışçıl eylemler yaptıklarını belirttiği Tahrir Meydanı'nda 28 Ocak günü tankları ve silahları görmeye başladıklarını anlatarak, şöyle devam etti:

''O gün ilginç bir gündü, diğer günlerden çok farklıydı çünkü o gün göstericilerin arasına tanklar giriyor. Polis ve asker silah kullanmaya başlamıştı. Ama biz artık hiç bir şeyden korkmuyorduk. Ne askerden ne silahtan ne tanktan ne de ölümden... Hepimiz oraya bir şey için toplanmıştık. Vatanımız için bir şeyler yapmak zorundaydık. 28 Ocak'ta kan gördük. O gün Tahrir Meydanı'nda en az 3 milyon kişi vardı.''

Hammad, 28 Ocak'tan sonra kadınların bir daha meydandan ayrılmadığını ve ölüm pahasına orada oturmaya devam ettiğini söyledi.

Mübarek'i devirmek amacıyla oturdukları meydanları Mübarek gidene kadar terk etmediklerini aktaran Hammad, ''Tam 18 gün Tahrir Meydanı'nda kaldık. Tutuklandık, şiddet gördük. Ben o günlerde tutuklanmadım ama çok sayıda kadın tutuklandı fakat ertesi gün hepsi serbest bırakıldı. Ama 18 günlük direnişimizin sonunda Mübarek'in devrilmesini sağladık. Artık Mübarek yoktu. Başarmıştık. Çok mutluyduk. Bu kadar hızlı bir şekilde bir devrim gerçekleştirmiştik. 30 yıldır bizi zulümle yöneten bir lideri devirmiştik.'' diye konuştu.

''Özgürlüğü tattık"

Hammad, ölümü göze alarak başardıkları devrimin askeri darbe ile yarım bırakıldığını kaydetti.

Devrimi tamamlayacaklarına dair umudunu hiç yitirmediğini vurgulayan Hammad, ''Tabii ki umudumu kaybetmiyorum. Tabii ki bu devrim bir şekilde tamamlanacak. Arkadaşlarımızın kanı aktı, arkadaşlarımız öldü, tutuklandı ve hala tutuklular. Onların yerde kalan bir kanları var. Onların ortada bir hakları var ve o hakları onlara geri vermek istiyoruz. Onların haklarını askeri diktadan geri alacağız. Çok önemli bir nedenimiz daha var. Biz demokrasiyi tanıdık. Biz o dönemde Mursi'ye karşı durabileceğimizi, eleştirebileceğimizi gördük. Ama Mübarek döneminde bunu yapmamız imkansızdı. Hemen tutuklanırdık. Ama Mursi döneminde kimse Mursi'yi eleştirdiği için tutuklanmadı. Özgürdük, özgürlüğü tattık.''

Tahrir Meydanı'nda kadınların en az erkekler kadar güçlü ve dirençli olduğunu vurgulayan Hammad, ''O meydanda kadınların sesi çoğu zaman erkeklerden daha fazla çıktı. Oturan erkeklere 'Hadi kalkın, dik durun' diye sesleniyorduk. Onlara güç veriyorduk çünkü tek bir amaç için oradaydık. Bu bizim ortak davamızdı. Bugün nasıl hapislerde erekler yatıyorsa aynı şekilde kadınlar da tutuklu.

Bunlardan biri benim kız kardeşim. Darbe sırasında tutuklandı. Hapishanede işkence gördü. Neler yaşadığını tam olarak ne kendisi biliyor ne de biz. Ben bu konuda elimden geleni yapıyorum. Özellikle tutuklanan kadınların neler yaşadıklarını anlatmaları lazım, haklarını aramaları lazım." değerlendirmesinde bulundu.

''Elbet bir gün Mısır'a döneceğiz''

Hammad, darbeden sonra geldiği Türkiye'deki özgürlükleri gördüğünde etrafındaki insanlara ''Ben de bir yıl ülkemde özgürlük gördüm'' dediğini içi burkularak dile getirdi.

Bir süre daha Türkiye'deki çalışmalarına devam edeceğini aktaran Hammad, bir gün ülkesine döneceğine dair umudunu kaybetmediğini ifade etti.

Hammad, Enver Sedat döneminde bir suikast nedeniyle birçok insanın sürgün edildiğini, bunlardan birinin de babası olduğunu anlatarak, "Babam bir İhvan üyesiydi. Yıllarca başka başka ülkelerde yaşadık. Yemen'de, Pakistan'da Malezya'da. Bir daha hiç Mısır'a dönemeyeceğimizi sandık, hatta dönemeyeceğimiz bile söylediler. Ama biz Mısır'a döndük. Babam 30 yıl sürgün yaşadıktan sonra Mısır' a döndü. Biz de yeniden Mısır'a döneceğiz. Asker Mısır'da yenilecek. Halk yeniden kazanacak.'' diyerek konuşmasını tamamladı.

AA