Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta (FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta (FOTO)

Sakarya'da 638., Ankara'da 611.,

Sakarya 638. Hafta: Türkiye ABD hegemonyasından kurtulmalıdır!

Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi, 638. hafta basın açıklamasında, Rıza Sarraf davasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 

Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi, 638. hafta basın açıklamasında, Rıza Sarraf davasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Platform adına yapılan açıklamada, 'Zarrab'ın şahsi menfaati için yaptığı yolsuzluklar davada her ne kadar kılıf olarak kullanılsa da, ABD'nin asıl derdinin İran ambargosunun delinmesi olduğu su götürmez bir gerçekliktir. Bu bakımdan, Zarrab davası Türkiye'yi ekonomik ve siyasal olarak kıskaca almak adına ABD tarafından kullanışlı bir malzeme olarak gündemde tutulmaktadır. Ne Zarrab'ın ne de ona destek çıkarak bu sürece dahil olanların savunulacak hiçbir yanları yoktur. Ancak, buradaki mesele basit denklemler üzerinden okunamayacak kadar çok yönlüdür ve Türkiye'nin dış politika tercihleriyle doğrudan ilintilidir.' ifadeleri yer aldı.

Platform adına yapılan 638. hafta açıklamasının devamında şu ifadelere yer verildi: 'Şurası unutulmamalıdır ki; ABD'nin haksızlığın ve hukuksuzluğun giderilmesi gibi bir amacı olsaydı, bugüne kadar aynı meyanda gündeme gelen onlarca davanın üzerine giderdi. Buradaki dert; tamamen kendi emperyal emelleri için ihdas ettiği İran ambargosudur. Zarrab burada bir figürandır, ambargoyu tamamen kendi çıkarları için delmiş ve delerken de haksız kazanç sağlamıştır. Gelinen noktada hükümete düşen, dış politikada girdiği yeni dönemeci doğru değerlendirmek ve ikircikli tutumlardan kaçınarak istikrarlı bir duruş sergilemektir.

Büyük Şeytan Amerika, bu toprakların bağrından sökülüp atılmadığı sürece huzur ve refah tesis edilemeyecektir. Tüm insanlığın ve İslam coğrafyasının ABD hegemonyasından kurtulmuş tam bağımsız bir Türkiye'ye ihtiyacı vardır.'

Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi 638. hafta basın açıklaması:

Rıza Zarrab Davası, Türkiye'nin başını ağrıtmaya devam ediyor. Hafta içerisinde Zarrab itirafçı olarak ABD'deki mahkemede ifade verdi. 

Zarrab'ın şahsi menfaati için yaptığı yolsuzluklar davada her ne kadar kılıf olarak kullanılsa da, ABD'nin asıl derdinin İran ambargosunun delinmesi olduğu su götürmez bir gerçekliktir. 

Bu bakımdan, Zarrab davası Türkiye'yi ekonomik ve siyasal olarak kıskaca almak adına ABD tarafından kullanışlı bir malzeme olarak gündemde tutulmaktadır. Ne Zarrab'ın ne de ona destek çıkarak bu sürece dahil olanların savunulacak hiçbir yanları yoktur. Ancak, buradaki mesele basit denklemler üzerinden okunamayacak kadar çok yönlüdür ve Türkiye'nin dış politika tercihleriyle doğrudan ilintilidir.

Hükümetin son dönemde Ortadoğu politikalarında ABD ile yaşadığı zıtlaşma ve beraberinde Rusya ve İran'la yakınlaşması ABD tarafından endişeyle karşılanmıştır. Hatta ABD, bu endişesini 'Rusya ve İran, bizim kadar size yardım edemez' cümleleriyle dışa vurmuş ve tehditvari söylemlerle 'Ayağınızı denk alın!' mesajını vermiştir. 

Son olarak Soçi Zirvesi'nde sergilenen üçlü irade bu bağlamda bir dönüm noktası olmuştur. Soçi özelde Suriye, genelde Ortadoğu planları açısından ABD'yi azımsanmayacak ölçüde hayal kırıklığına uğratmıştır ve ABD kendi yörüngesinden ayrılmak için manevra yapan Türkiye'yi cezalandırmaya azmetmiştir. 

Bu cezalandırma, masada bekletilen Zarrab meselesinin yeniden gün yüzüne çıkarılması ile başlamıştır. Türkiye'nin dış politikadaki yeni tercihlerinde ısrarcı olması durumunda ise, çok daha girift meselelerin Türkiye'nin önüne konulma ihtimali yüksektir. 

Dolayısıyla, ABD birtakım kamuflajlarla yeni dönem Türkiye dış politikasını mahkum etiğini perdelemek istemektedir. 

Bu süreçte, düz mantık yürüten içerideki bazı çevrelerin Türkiye'nin ekonomik ve siyasal kuşatılmışlığını görememeleri ve Zarrab davasına umut bağlamaları acı vericidir. 

Hangi siyasi görüşten olursa olsun, bu ülkenin onurlu insanları dışarıdan dayatılan Amerikan mandacılığına geçit vermemelidir. 

Şurası unutulmamalıdır ki; ABD'nin haksızlığın ve hukuksuzluğun giderilmesi gibi bir amacı olsaydı, bugüne kadar aynı meyanda gündeme gelen onlarca davanın üzerine giderdi. Buradaki dert; tamamen kendi emperyal emelleri için ihdas ettiği İran ambargosudur. Zarrab burada bir figürandır, ambargoyu tamamen kendi çıkarları için delmiş ve delerken de haksız kazanç sağlamıştır. 

Gelinen noktada hükümete düşen, dış politikada girdiği yeni dönemeci doğru değerlendirmek ve ikircikli tutumlardan kaçınarak istikrarlı bir duruş sergilemektir.

Büyük Şeytan Amerika, bu toprakların bağrından sökülüp atılmadığı sürece huzur ve refah tesis edilemeyecektir. Tüm insanlığın ve İslam coğrafyasının ABD hegemonyasından kurtulmuş tam bağımsız bir Türkiye'ye ihtiyacı vardır. 

Suriyeli bir bacımızın tecavüze uğradıktan sonra bebeğiyle beraber ölümüyle sonuçlanan Kaynarca'daki vahşetin failleri dün mahkeme önüne çıktı.

Gözü dönmüş canilerin mahkemedeki pişkinlikleri yüz kızartacak cinstendi. Platform olarak; acısını paylaştığımız babaya tekrardan başsağlığı dilerken, böylesi caniler için bir caydırıcılık unsuru olarak idam cezası getirilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Rabbimiz tüm mazlumların yar ve yardımcısı olsun.

Adalet ve Özgürlükler Platformu Adına Diriliş Saati Dergisi

 

Sakarya 638. Hafta: Türkiye ABD hegemonyasından kurtulmalıdır!

"Mısır'daki cami saldırısında hayatını kaybeden 309 kişinin, cami çıkışında kalan ayakkabılarını temsilen 309 çift ayakkabıyla basın açıklaması yapıldı. Mazlum Mısır halkının yanında olduğumuzu acılarını paylaştığımız dile getirildi"

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU’NUN 2 ARALIK 2017 TARİHLİ 611.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Es Selamünaleyküm; Değerli katılımcılar! Türkiye’de ve dünyanın neresinde olursa olsun din, inanç, düşünce, ifade özgürlüğü, baskı, engellemeler, insanlığa yapılan tüm saldırı ve zulümlere karşı MÜSLÜMANCA tavır koyma amacıyla oluşturduğumuz platformumuzun 611.Hafta Basın Açıklamasına hoş geldiniz.
Geçtiğimiz hafta Mısır’daki Ravza camiine Cuma namazı sırasında alçakça bir saldırı yapıldı. Kalabalık bir terörist grup tarafından yapılan silahlı ve bombalı saldırıda 27 si çocuk olmak üzere 309 insan hayatını kaybetti. 309 Müslüman namaz kılarken katledildi… Saldırı sonrası camide olup olmadığını anlamak için cami kapısında babalarının ayakkabılarını arayan iki çocuğun yürek parçalayan görüntüsünden mülhem 309 ayakkabı ile açıklama yapmayı uygun gördük.
Yaşanan vahşetin kanlı bilançosunun gösterdiği gibi, yirmiden fazla terörist, pencerelerden yoğun bir şekilde ateş edip, cami önündeki araçları patlatarak daha çok insan katledebilmek için herşeyi yapmışlar.
İnsan öldürmeyi adeta hedonist bir zevk haline getiren bu vahşi anlayışın, İslam ile, Müslümanlıkla alakası olamaz. Daeş denilen örgüt, emperyalist haçlı devletlerin, İslam dünyasını işgal hareketini meşrulaştırmak ve dünyada “ İslamafobia “ tanımlamasıyla, İslam kötü, Müslümanlar vahşi algısını oluşturma görevini yerine getiren kukla bir örgüttür.
İslamın vaz ettiği emirlerde, bırakın Müslüman camisine saldırmayı, Müslüman olmayanların mabedine saldırmak, kadınlara çocuklara yaşlılara ve savaşmayan insanlara zarar vermek dahi yasaktır. Daha da ötesi, Müslümanlar için hayvanlara, ağaçlara, ve imar edilmiş yapılara bile gereksiz zarar vermek yasaklanmıştır.
Kaos ve kargaşanın hükmünü ilan ettiği günümüz dünyasında, gerçek, olanın ne olduğundan çok insanlara inandırılanla suret buluyor. Yani algı yönetimiyle… 
İnsanlığın algısını kendi istediği şekilde dizayn etmek isteyen emperyalist güçler, Müslümanları vahşi, İslamı da vahşete onay veren din olarak gösterme çabasından hiç vazgeçmedi..
Çünkü gerçekte olan şey, bugün olduğu gibi bütün tarih boyunca: Camiye-mabede, çocuklara, kadınlara masumlara ve ağaçlara ve bütün doğaya hiç bir ayrım gözetmeden ve sınır tanımadan saldırmak, emperyalist haçlı ordusunun bin yıllık işiydi.
Bugün özellikle İslam dünyası olmak üzere dünyadaki akan kanın, yapılan yağma sömürü ve tecavüzlerin sebebi ve faili olan ve sadece son asırda yüz milyondan fazla insan katletmiş olan emperyalist Batı devletleri, insanlık tarihinde kara bir leke olarak yazılı olan kendi kanlı tarihlerini ve vahşetlerini perdelemek için Daeş gibi tetikçi katilleri kullanmakta ve onlar üzerinden hem İslam dünyasını işgal gerekçesi oluşturmak, hem de İslamı ve Müslümanları lekelemek derdindeler.
Suriye’de zalimlere karşı yapılan direniş bu tetikçiler eliyle güçten düşürüldü. Ve yine bu alçak yapıyla mücadele adı altında Irak düştü, şimdi de Türkiye kuşatılmak üzere. Emperyalist Amerika ve Batı ülkelerinin güdümünde hareket eden her grup, her anlayış hangi iddada bulunurlarsa bulunsunlar, İslamın ve Müslümanların düşmanıdır.
Emperyalistler topraklarımızı işgal ediyor, bebeklerimizi katlediyor, namusumuza el uzatıyor, yakıyor yıkıyor sömürüyor ve sonra da “Müslümanlar” vahşidir” propagandasıyla bütün caniliklerin üstünü örtmeye çalışıyor.
Suriye, Irak, Afganistan, Filistin,Arakan, Somali, Çeçenistan ve bir çok Müslüman toprağında işgal ve katliamlar devam ederken bedenlerimizle birlikte zihin dünyamızı da iğfal etmek isteyen bu zehirli yapılara karşı sessiz kalmayacak, dünyayı kana bulayan emperyalist hegemonya ile mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.
Son olarak, ülkemizi eskiden olduğu gibi kendilerine boyun eğen kukla bir devlat haline getirmek için her yönden kuşatma altına alan Amerika önderliğindeki Batının adaletinden medet bekleyenlere Şehid Seyyit Kutup’un sözlerini tekrar ediyoruz.
“ Batılılardan nefret ediyoruz, Amerika'dan nefret ediyoruz; ama daha çok Amerika'nın vicdanına sığınan Müslümanlardan nefret ediyoruz.” 
Biz Müslümanlar bu sapkın zihniyet ve arkasındaki güçlerin farkında olarak yapılan katliamı lanetliyoruz. Türkiyedeki kardeşleri olarak Müslüman Mısır halkının acısını paylaşıyor ve saldırıda ölenlere Allahtan rahmet diliyoruz.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

 

 

Görüntünün olası içeriği: 9 kişi, ayakkabılar ve açık hava