Ahmet Kurucan Hoca(!) yellenirse, acaba Cemaat ne yapar?

Öncelikle, “Ahmet Kurucan” kimdir, “Cemaat için önemi” nedir, ondan bahsedeyim...

Bildiğim kadarıyla;

Ahmet Kurucan, “Cemaatin en önemli 10 adamından biri”dir... Cemaat için; Reşit Haylamaz veya Abdullah Aymaz ne kadar önemli ise, Ahmet Kurucan da o kadar önemlidir!..

Ahmet Kurucan, “Fetullah Gülen’in de el üstünde tuttuğu, çok değer verdiği” isimlerden biridir!..

O kadar önemlidir ki;

“Fetullah Gülen’in de bulunduğu ortamlar”da, hem “vaaz” verebilen, hem de “namaz kıldıran” yani “Fetullah Gülen’e bile imamlık yapabilen”biridir!..

ARAFAT’TA ALTERNATİF VAKFE!

İşte bu Ahmet Kurucan;

Ekim 2013’te “hac”daydı ve “Cemaat mensuplarının bulunduğu çadırda dua” ediyordu...

Gerisini, 5 Aralık 2013 tarihli yazımdan aktarayım...“Arafat’ta alterantif vakfe” başlıklı o yazımda demiştim ki;

Son “hac”da; Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Arafat’ta“vakfe duası”yaptırırken,“Cemaat’in abileri”, başka bir çadırda toplanmışlar ve“Görmez’in duası”na “Amin”demek yerine,“kendi dualarını kendileri yapmışlar” iyi mi?..

Sizin anlayacağınız;

BDP’lilerin“Alternatif Cuma”ları gibi, cemaat üyeleri deArafat’ta “alternatif dua” yapmışlar!..

İyi de;

“Cemaat üyeleri”nin Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez’e bu“tavır”ları, bu “tepki”leri, bu “ambargo”ları niye?..

Tepkileri “Diyanet kurumu”na mı,

Yoksa “Görmez’in kişiliği”ne mi?..

Bu “ambargo”nun sebebi; Prof. Mehmet Görmez’in, 31 Mayıs 2012tarihinde, Kazakistan’ın başkenti Astana’da gazetecilere sarfettiği sözler olabilir mi acaba?..

Astana’da, “Türk gazeteciler”in sorularına cevap veren Diyanet İşleri Başkanı demiş ki;

“Dinler arası diyalog olmaz, din adamları arasında diyalog olur... Yani iki farklı dinden din adamı oturup örneğin çevre ile ilgili, savaşlarla ilgili bir konuyu görüşebilir, bu diyalogdur... Ancak dinler arası diyalog olmaz... Dinler birbirine dönüştürülemez, din adamları dünya ile ilgili yaşanan sorunlarla ilgili sorunlarını tartışır.”

Gel de merak etme;

Mehmet Görmez’e konulan “kısmi ambargo”nun ve “alternatif dua”nın sebebi; “Dinler arası diyalog olmaz” demesi midir acaba?..

RESMEN SAHTEKÂRLIK!

Bu yazımdan sonra; şu an “Tahşiye kumpası”ndan dolayı “tutuklu”bulunan Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, her zaman yaptıkları gibi, beni “yalancı ve müfteri” olmakla suçlamıştı...

Ben de sormuştum kendisine;

l“Ekranda döndürdüğünüz görüntüler orijinal mi, yoksa montaj mı?..

lOrijinal görüntülerde Ahmet Kurucan Hoca yok, sonradan mı monte ettiniz?

l15 Ekim 2013’te STV’de canlı olarak yayınladığınız görüntüler Diyanet kameramanı tarafından çekilmişken, görüntülerde Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez niye yok?..

lOnun duası niye yok?..

lGörüntüler Diyanet kameramanı tarafından çekilmişken, görüntünün üzerine Ahmet Kurucan Hoca’nın dua eden sesini siz mi monte ettiniz?..

lÇadırdaki insanlar Diyanet personeli mi, sizin arkadaşlarınız mı?..

lGörüntü Diyanet çadırından çekiliyor ama ses Ahmet Kurucan’dan!.. Bu, bir kaset değilse, Mehmet Görmez nerede?!?”

Lütfen dikkat;

Benim bu yazıyı yazdığım günlerde, henüz “Kirli 17-25 Aralık Operasyonları” yapılmamıştı...

Yani, onlar hakkında “önyargılı” olduğumu iddia edemezler!..

Ama, “görün” diye söylüyorum;

Adamlar, daha o günlerde “montaj” yapmışlar... “Görüntüler Diyanet çadırı”ndan... Yani “hürgür hüngür ağlayan” ve “Mehmet Görmez’in duası”na, gözyaşları içinde “Amin” diyen insanlar “Diyanet çadırındaki hacılar” ama, Samanyolu Televizyonu, o hacıları “kendi çadırlarında ağlayanlarmış gibi” sunuyor, dahası “Ahmet Kurucan Hoca’nın vakfe duası, hacıları hüngür hüngür ağlattı” diyorlardı...

Oysa, dediğim gibi;

“Vakfe duasında ağlayan insanlar, Diyanet çadırındaki insanlar”dı ama, Samanyolu TV, o “görüntü”lerin üzerine, “Ahmet Kurucan’ın sesini monte etmiş” ve böylece, onun ne kadar “etkili” olduğunu göstermek istemişti!..

Sizin anlayacağınız;

“Rol çaldırmışlardı” Ahmet Kurucan’a!..

Hani; “Şeyh uçmaz, mürit uçurur” derler ya; bunar da, “hocalarını uçurmuşlardı!”

Yaptıkları bir “sahtekârlık”tı ama olsun!.. Ahmet Kurucan, “Fetullah Gülen’e bile imamlık yapan” bir hocaydı ya, önemli olan buydu!..

Mehmet Görmez de, kim oluyordu ki?!?

FAİZ, CEMAAT’E HELÂL Mİ?

Şimdi diyeceksiniz ki;

“Aradan geçmiş 2 yıl... Bugün Ahmet Kurucan ve Alternatif Vakfe meselesini niye gündeme getirdin?”

Gündeme getirdim, çünkü;

İşbu Ahmet Kurucan, yani“Fetullah Gülen’e bile imamlık yapan” bu Ahmet Kurucan, 14 Mayıs 2015 tarihliZaman’da,“Mehmet Görmez’e açık mektup”başlıklı bir yazı kaleme almış ve yazının bir bölümünde aynen demiş ki;

“Sayın Başkan; GÖZLEMLERİME DAYANARAK, üzülerek ifade ediyorum ki, Mercedes ve jakuzi meselesi (...) hepsinin üzerine tüy dikti!..

Tam anlayamadığım bir açıklama ile, Mercedes’i iade etmeniz, Mercedes haberini yapan gazeteye açtığınız manevi tazminat dâvâsındaki YASAL FAİZİ İLE BİRLİKTE TAHSİL sözleriniz, yıpranma ve itibar kaybında zirveye ulaşmanıza vesile oldu!”

Ahmet Kurucan’dan öğreniyoruz ki;

“Manevî tazminatı, yasal faizi ile birlikte” istemek, hem “yıpranma”ya, hem de “itibar kaybı”na yol açar!..

Niye?.. Çünkü, “faiz haram”dır!..

Amenna ve saddakna...

Faiz, elbette “haram”dır!..

Cenab-ı Allah (c.c.) buyurur ki;

“Ey iman edenler, faiz yemeyin... Allah’tan sakının ki, kurtuluşa eresiniz!.. Men edildikleri halde faiz alanlara acı bir azap hazırladık.”

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) de, bir “hadis-i şerif”inde şöyle buyurur:

“Faizi yiyene de, yedirene de lânet olsun!”

Evet, “faiz alıp-vermek, büyük günahlardan”dır!..

Peki, sormak gerekmez mi, “Gülen’in gözdesi Ahmet Kurucan Hoca”ya;

“Faiz istemek Diyanet’e haramdır da; Pensilvanya mukimi, Ramiz oğlu Fetullah Gülen’e helal midir?!?

KURUCAN’IN MERCEDES YALANI

Bu konuya geçmeden önce, Ahmet Kurucan’a, bir başka soru sormak istiyorum... Biraz önce, bir bölümünü aktardığım yazısında; “Gözlemlerime dayanarak, üzülerek ifade ediyorum ki; Mercedes ve jakuzi meselesi...”demiş ya, sormak istiyorum kendisine;

“Sen, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in Mercedes otomobile bindiğini gözlerinle gördün mü?”

Bir soru daha;

“Sen, Mehmet Görmez’in evinde jakuzi olduğunu gözlerinle gördün mü?”

Gördüysen, eyvallah!..

Ama, “görmediysen”, nasıl bu kadar “kendinden emin” yazar, nasıl“Gözlemlerime dayanarak...” ifadesini kullanıp, bir insana “iftira” atarsın?..

Bak, Ahmet Kurucan;

Sen, hangi “gözlemevi”nin, hangi penceresinden bakıp da “gözlem”yaptın bilmem ama, ben çok çok iyi biliyorum ki;

“Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, o Mercedes’e hiç binmedi!.. Yani, makam aracı olarak hiç kullanmadı!.. 322 bin liraya alınan o Mercedes’i, ilk gün evine bırakmışlar ama Mehmet Görmez, aracın kapalı garaja çekilmesi talimatı vermiş... İade edeceğini açıklayıncaya kadar da, o araç kapalı garajda kalmış!”

Peki Ahmet Kurucan, sen adı üstünde bir “hoca”sın!.. Ama, “Gözlemlerime dayanarak” deyip, resmen ve alenen “yalan” söylüyorsun, “iftira”atıyorsun!..

Ne demişler;

“Hoca osurursa cemaat sıçar!”

Bu, ne “osurmak”tır Ahmet Hoca?!?

O EVDE JAKUZİ YOK!

Gelelim, “jakuzi” meselesine...

Yeni Şafak’tan Abdülkadir Selvi; 30 Nisan tarihli yazısında, “jakuzi meselesinin aslı”nı şöyle anlatmıştı:

“Bir de jakuzi meselesi var ki; anlatmasam olmaz... Bizim Diyanet İşeri Başkanı ne yapmış biliyor musunuz?..

Haber şöyle;

‘Kendisine 1 milyon liraya Mercedes makam aracı aldıran Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in jakuzili lojman için 500 bin lira harcama yaptırdığı ortaya çıktı.’

Mehmet Görmez; hem de bunu “hac ve umre paralarından” yapmış.Sayıştay da bunu tespit etmiş... ‘Biz cami önlerinde para toplayalım, Görmez hoca jakuzili lojmanına 500 milyarlık ultra lüks tadilat yaptırsın.’Hiç olacak iş mi?!?..

Bence bu Diyanet İşleri Başkanı’nı asalım!.. Sayıştay’ın tespitini de, idam yaftası diye boynuna asalım!..

Peki, işin aslı ne?

l1- Lojmanda tadilat Mehmet Görmez zamanında değil, Ali Bardakoğlu’nun Diyanet Başkanı olduğu dönemde yapılmış. 500 bin lira değil, 250 bin lira harcanmış.

l2- Mehmet Görmez döneminde lojmana 60 bin lira tadilat yapılmış. O da Görmez, ‘alt katta misafirlerimin kalabileceği bir yer yapılsın. Misafirlerimi evimde ağırlamak istiyorum’ dediği için. Ayrıca evde jakuzi yok.

Yok!.. Yok!.. Yok!..”

Bunları niye yazdım?

Uluslararası sistem, Recep Tayyip Erdoğan’ı neden hedef seçtiyse,Mehmet Görmez de ondan hedef seçildi.

10 Şubat 2015 tarihinde İsrail’in en radikal düşünce kuruluşlarından Moshe Dayan’da “Türk Diyaneti’nin yeniden canlanması” başlıklı yazı çıktı... Milliyet gazetesi yazarı Kadri Gürsel de, 15 Mart 2015 tarihinde Al Monitor’de “Yeni Türkiye’nin kültür emperyalizmi aygıtı: Diyanet” başlıklı bir yazı yazdı.

Her iki yazıda da Diyanet’in, yurtdışındaki faaliyetlerinden duyulan rahatsızlık işleniyor.

İsrail’in, Diyanet’ten rahatsızlığını anlıyorum da size ne noluyor?”

Sahi be Ahmet Kurucan;

“Size ne oluyor?”

Siz niye “rahatsız” oluyorsunuz Diyanet’ten, ya da Mehmet Görmez’den?..

Hem “yalan” yazıyorsunuz,

Hem de “iftira” atıyorsunuz?..

“Sahtekârlık”larınız da cabası!..

Sen, ne biçim hocasın?!?..

GÜLEN FAİZ İSTEYİNCE!

Gelelim, şu “faiz” meselesine...

Hani, “Tüy dikti” diyorsun ya; “tüyün nereye dikildiğini” sen de, ben de iyi biliriz... Ben, bir “gazeteci” olarak bu ifadeyi kullanabilirim ama sen, bir“hoca”sın!.. Peki, bir “hoca”nın ağzına yakışıyor mu, o tabir?!?.. Sen ne biçim hocasın Allah aşkına?..

“Faiz” konusunda da, “çuvalladığının”farkında mısın?..

Diyanet’in “faiz”istemesi, “elbette doğru değil”dir... Ama, Diyanet’e“haram” olan faiz,“Fetullah Gülen’e helâl” midir?..

Daha önce “Akit’in haberleri”nde konu edildiği için ayrıntılarına girmeyeceğim ama; sizin“Hocaefendi”, ya da “Halife” olarak gördüğünüz Fetullah Gülen var ya, o da; “Akit yazarlarından faiz istedi” haberin var mı?..

Sadece “3 örnek” vereceğim:

“Fetullah Gülen’in avukatı Orhan Erdemli” tarafından Akit mensuplarıRamazan Fatih Uğurlu, Mehtap Yılmaz ve Hüseyin Kulaoğlu aleyhinde açılan dâvâlarda, aynen şu ifadeler kullanıldı:

“... manevi tazminatın, yayın tarihi itibarı ile YASAL FAİZİ İLE BİRLİKTE, müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talebidir!..

Tarih, 9.12.2013

İmza, Av. Orhan Erdemli...”

Hadi, şimdi konuş Ahmet Hoca(!)..

Söyle hele, faiz istemek Diyanet’e “itibar” kaybettiriyor, “yıpranmasına”yol açıyor da, size itibar mı kazandırıyor?..

Üstelik, Fetullah Gülen’in diğer avukatı Nurullah Albayrak, yayınladığımız“belge”lere rağmen, bizi yalanlamaya kalkıp, “Faiz talep edilmiyor” diye açıklama yaptı ve göz göre göre “yalan” söyledi, iyi mi?!?..

O kadar “yamuk”, o kadar “eğri”siniz ki, hangi birini düzelteyim?..

Siz bile, bir “Hoca” iken bu kadar “yalan” söylüyorsanız, “Cemaat”, herhalde “Pinokyo” olur!..

Uzun lâfın kısası;

“Ahmet Hoca osurursa;

Cemaat de sıçar!”

Kendisinin de dediği gibi;

Herhalde, “üstüne de tüy dikerler.”

 *************************************************************************************

Mısır’daki, Firavun Sisi... Türkiye’dekiler de onun şubesi!..

Bunlar “Otpor’un çocukları” mıdır, “Gene Sharp’ın çocukları” mı, yoksa“Soros-pu çocukları” mı?..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan; dün Beyoğlu Hizmet Binası veSultangazi’deki toplu açılış törenlerinde konuşup; “Mısır’da halkının yüzde 52 oyuyla Cumhurbaşkanı seçilen Mursi hakkında darbe kararı verilmiş... Mısır, eski Mısır’a dönüyor... Batı da, maalesef hâlâ darbeci olan Sisi’ye tavrını koyamıyor!.. Kendileri idamı kaldırırken, Mısır’daki idam kararlarına seyirci  kalıyor” dedi ya; “Soros-pu çocukları”nın yuvalandığı internet siteleri, Erdoğan’ın bu sözlerini nasıl vermişler biliyor musunuz?..

Üste, “kocaman bir Erdoğan fotoğrafı” koyup, altına da şunu yazmışlar:

“Yüzde 52 oy aldı, idam kararı verdiler!”

Ve bir başka haber:

“Dünya şokta!.. Yüzde 52 ile seçilen Cumhurbaşkanı’na idam!”

Erdoğan da, “yüzde 52” oyla seçildi ya, bu “Soros-pu çocukları”, akılları sıra, Erdoğan’a “gönderme” yapıyor ve sanki “Erdoğan’a idam kararı verilmiş gibi” bir algı oluşturuyorlar!..

Demek istiyorlar ki;

“Yüzde 52 oy alan Mursi’ye idam cezası verildi!.. 

Sen de yüzde 52 oy aldın!..

Sana da idam kararı verecekler!”

Bir de, diyorlar ki; “Basın özgür değil!”

Ulan, daha nasıl özgür olsun?..

Yaptığınız “Soros-pu çocukluğu” bile serbest!..

Sizi gidi, “Firavun dölleri” sizi!..

yeniakit

Bu yazı toplam 652 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar