Abdurrahman Dilipak: Tarım ve ötesi! Kenevir'in sırrı...

Abdurrahman Dilipak: Tarım ve ötesi! Kenevir'in sırrı...

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak: Tarım ve ötesi! Kenevir'in sırrı.../Habervakti.com

Dün Konya’daydım. Gün boyu tarımı konuştuk, Keneviri konuştuk.
Sabah kahvaltısında, ziraat yapan toprak sahibi iş adamları ile konuştuk. Sonra Torku’nun Gıda Üniversitesine gittik, orada konuyla ilgili diğer Üniversitelerden gelen profesyonellerle ve akademisyenlerle konuştuk. Kayseri’den gelen de var, Ankara’dan İstanbul’dan gelen de. Bir gün önce konunun endüstriyel boyutu ile ilgilenen arkadaşlarla da konuştuk, mevzuatı ya da uluslararası piyasası ile ilgili de.

Bakın, toprağı kaybederseniz, anasını kaybetmiş çocuğa dönersiniz.
Su toprağın kanıdır. Bitki canı, can ise ancak hava ile hayatiyetini sürdürebilir.

Ne yazık ki, havayı da, suyu da, toprağı da kirlettik. Toprak anadır, hasta bir ana sağlıklı bir evlad doğuramaz.
Toprağı sömürdük. Zirai ilaçlarla zehirledik, zirai gübrelerle toprağı toza çevirdik. Yağmur, rüzgar bu zehri savurdu, onu yiyor onu içiyor, onu soluyoruz.

Eğer tarımı kaybederseniz, onun yerine hiçbir şeyi koyamazsınız. Toprağın başına gelen bitkinin, bitkinin başına gelen hayvanların, hayvanların başına gelen insanların başına gelecektir.

Kimyasal zehirlenme yetmiyormuş gibi bir de elektromanyetik kirlenme ile hayat adeta yaşanmaz oluyor.

Bakın bitkilerin geni ile oynandı. Bitkilerin fıtratı bozuldu. Hayvanların geni ile oynandı, oynanmaya devam ediyor. Şeytani bir tuzakla karşı karşıyayız. Tarımdaki bozulmanın sonucu hastanelerde görebilirsiniz. İlaç faturalarında görebilirsiniz.

Türkiye’nin çok acil olarak Kenevire ihtiyacı var. Toprak ıslahı için ona muhtaçsınız. Topraktaki zehirli maddeleri dönüştürmek için Kenevir ekimine izin vermelisiniz. Havadaki azot ya da karbon emisyonunu toprağa bir zenginlik kazandırması için ona muhtaçsınız. Havaya daha fazla oksijen salmak için Kenevire muhtaçsınız. Hava, su, toprak kenevire muhtaç.

Tutmuşlar, Samsun’da akademisyenleri çalıştırıp THC’si düşük kenevir tohumu elde etmişler. Biri tıbbi kenevir, endüstriyel kenevir diye bir şey uydurmuş. THC ve CBD en değerli kısmı, onu yok ediyorsunuz, bunu yaparken, THC oranını düşüreyim derken, lifin dayanıklılığını daha düşürüyorsunuz. Daha değersiz hale getiriyorsunuz. O İlahi ikramın fıtratı ile oynuyorsunuz.

Erbakan gümüş motoru yaptığında, torna tezgâhlarındaki vibrasyon sebebi ile sorun yaşayınca, Tezgâh ayaklarını yere vidalıyorlar. Sanayi bakanlığından gelip ceza yazıyorlar. Eğer torna tezgahını yere sabitlerseniz vergisi ciddi anlamda artıyor. O vergi ile de rekabet edemiyorsunuz. Yani kalite üretemeyeceksiniz.

Bu THC konusu da böyle bir şey.. Kaliteli ürünü yasaklayacak, engelleyeceksiniz. Bilimi, Üniversiteyi bunun için kullanacaksınız.

Evet evet, bu ülke kalkınamaz. Neden derseniz Mevzuat müsait değil, Siyaset ve bürokrasi buna engel. Eski köye yeni adet getirmek de yasak!

THC uyuşturucu imiş. Esrar; Şarap, Rakı, Votkadan daha tehlikeli değil. Esrarı uyuşturucudan kaçış için bir kapı olarak kullanabilirsiniz. Esrar biyolojik bağımlılık yapmaz. Eroin, Kokain, Bonzai'den kurtulmak isteyenler için bir imkan. SGK, bağımlılara tedavi amaçlı bunu doktor kontrolünde bedavaya versin. Esrarı Mafyanın elinden alırsınız. Kontrol sağlarsınız. Kurtulmak isteyenler kurtulur. Kimyasal uyuşturucu kullanıcılarının kriminal risk sayısı çok yüksek. Ayrıca ileri seviyede tedavisi çok zor, hatta imkansız. Beyin hücrelerini öldürüyor, karaciğer fonksiyonlarını bozuyor. Bu uyuşturucunun sebep olduğu sağlık sorunları sebebi ile devlet ve aile yüksek bir bedel ödemek zorunda kalıyor.

Bakın Kenevirin kötü kullanımının sebep olduğu riskten daha büyük bir risk olarak, Tiner, Aseton, solvent bazlı kimyasalları eczaneden, hırdavatçıdan istediğiniz kadar alabilirsiniz. İsterseniz kırtasiyeciden Baly türü yapıştırıcı da alabilirsiniz. Onlar serbest ama kenevir yasak.

Bakın keneviri, taş, tahta, demir, plastik, cam, petrol yerine kullanabilirsiniz. Selülöz ithal ediyorsunuz, bundan sunta da yapabilirsiniz, onun hammaddesini de ithal ediyorsunuz. Lifini tekstilde kullanabilirsiniz.

Bakın bunun tarımını bütün Türkiye’de yapabilirsiniz. Yılda 1-2 ürün alanlar, hatta 3 ürün alanlar 4. Ürün olarak kenevir ekebilir. Hem toprağınızı ıslah eder, hem ekonominize katkı sağlar. Ne zirai ilaç ister ve ne de gübre, çapa da istemez.

Bakın bunu her yere yayalım. Kovanların arasına ekin, arı biti olmasın, kaliteli ve daha fazla bal üretin, balınızın aroması zenginleşsin, şifası artsın.

Zeytinlerin arasına ekin, hem kalite, hem rekolte artsın, zirai ilaç kullanmadan zeytin kurdundan kurtulun. Domates, Patates, Mısır, neyin arasına ekerseniz ekin rekolte ve kalite artacak. Hep aynı ürünleri ekmek yerine dört mevsim kenevir ekin, zirai ilaç da yok, gübre de. Esnafınız da kazansın, devlet de tasarruf etsin. İlaç üretin, gıda üretin, kozmetik üretin. Dünyada içine Kenevir katamayacağınız hiçbir şey yok.

Evde balkona eksinler, daha fazla oksijen kanser, astım, Alzheimer hastaları için şifa olsun. Çiçekleriniz coşsun, kuş ve kediniz de mutlu olsun.

Bunun dişisinin tepesindeki sömekteki yapraktaki uçucu yağı sigara, alkol kullanmayan biri yine kullanmaz. Kaldı ki, onun yağı CBD’si bir çok hastalığın şifası olacak. Hem hastane masrafı hem ilaç gideri azalacak. Hatta teröre bile iyi gelir, çünkü mutluluk hormonu salgılattığı için öfke dozu düşer. Hatta Meclis koridorlarına da ekelim bu keneviri.

Bu an, Türkiye’nin ekonomik anlamda sıkıntısının en kolay ve en kısa sürede çözümü kenevirle mümkün. Keneviri serbest bırakın, dağa taşa kenevir ekin ve 4 ay sonra hasat edin ve bunu ekonomiye dönüştürelim.

Savunma sanayiindeki önceliği buna verin daha karlı çıkarsınız. Kenevir kompozu çelikten sağlam. RF e karşı tabi korumaya sahip, daha hafif ve daha ekonomik. Sanayi sitelerimiz, endüstri mühendislikleri hemen bunun dokuma tezgâhlarını dizayn etsinler, biçme makinasını yapalım. Bakın sunta ve kâğıt hammaddesi ithalatını büyük ölçüde yıl içinde kendi kaynaklarımızdan karşılarız. İstanbul depreminden önce gelin her yere kenevir ekelim, deprem çadırlarımızı Kenevirden yapalım. Alev almaz, mikrop barındırmaz, haşerat yaklaştırmaz. Sonra bu liflerden kompozitle deprem evleri yapalım. Bio kütlesini inşaatta kullanalım.. İhracat yapalım, Türk dünyasına, İslam dünyasına örnek olalım. D8 ve diğer ülkelerle batıdaki Demir-Çelik birliği gibi kenevir birliği kuralım. Bu konuda Kenevire iftira edenlerin yalanlara daha fazla kanmayalım.

Konya Çumra ilçesi çiftçilerimiz kenevir üretimi için kooperatifi kurmuşlar. Kurulan başka dernek ve kooperatifler de var, enstitüler de. Mesela OSTİM’de bu konuda çalışan bir grup var, Konya’da Necmeddin Erbakan Üniversitesinde de. Konya’da Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Yönetici ve öğretim üyeleri ile saatler süren bir toplantı yaptık.

Bu konularda araştırmalar yapan Ali Yer ile de birlikte olduk.
Yer, Yazar Ersal Özkan’ın bu konudaki çalışmalarından söz etti.
Kısa süre içinde Çumra Anadolu Ürve Paz. Koop. Basın ve Proje Danışmanı ile de birlikte olduk.
Konya Pancar Kooperatifi Yön. Kur. Başkanı ve PankoBirlik Genel Başkanı Ramazan, Erkoyuncu, Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Mütevelli Heyet Bşk. Prof. Dr. Mehmet Kılıç, Prof. Dr. Kubilay Kurtuluş BAŞTAŞ, Doç. Dr. Ezgi Aytaç, Arş. Gör. Mustafa Alp Arslan Umarusman, Öğr. Göv. Harun Meral, Necmettin Erbakan Üni. Prof. Dr. Erdal Kocabaş, Eğitimci Yazar Ersal Özkan, Çumra Anadolu Ür. Paz. Kooperatifi Yönetim Kur. Üyeleri Mustafa Özaydın ve Ali Cebecioğlu, Savunma Sanayi Strateji Uzmanı Sadık Özşensoy, Şeker Sigorta Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet Kalem, Cihanbeyli’den Üretici Serdar Erdoğan ve bu konuda yatırım yapmak isteyen çiftlik sahipleri ile görüştük. İsmini not almadığım başkaları da vardı. Hepsine gösterdikleri ilgi ve alakadan dolayı teşekkür ederim.
Selam ve dua ile.