Abdurrahman Dilipak:  Tamuz!

Abdurrahman Dilipak: Tamuz!

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak: Tamuz! /HABERVAKTİ.COM

Tamuz İbrani takvimine göre resmi yılın 10. Ayıdır. Dini yılın ise 4. Ayıdır.
Tammuz adını Babil Tanrısı olan Tamuzdan alır.
Temmuz bizde 31, İbranilerde 29 gündür.
Bugün, bizim için Kurban bayramının 4. Günüdür.

Hani dünyanın bir öküzün boynuzları arasında durma hikayesi var ya, o konuda hep Müslümanları suçlarlardı. Oysa o bir Babil mitolojisindeki hikayeyi anlatır. Boğa, Mısır, Hind ve İbrani geleneğinde özel bir yere sahiptir.

detail-photo-fancybox-0

Temmuz ayında önemli olaylar yaşandı.
Mesela 1 Temmuz’da, gün batımına yakın, Cumartesi yasağı başlamadan bitmesi gereken bir savaş vardı.
Savaş uzayınca, Allah (cc) Yuşa aleyhisselamın duasını kabul etti ve Güneşi durdurdu.

Hz. Muhammed (sav) İsra olayında farklı bir boyutta, farklı bir zaman içinde Kudüs'e gitti geldi.
Yuşa aleyhisselam ve karşısındakiler, bir anda farklı bir zaman boyuna geçtiler. Başka insanlar farklı bir zaman boyuunda kendi işlerini görürken, o ana şahidlik edenler, “Zaman içinde zaman yaratan Allah'ın” mucizesi ile güneşin batımı geciktirildi, durduruldu.

9 Temmuz MÖ 586’da Buhtunnasr, namı diğer Nebukadnezaar Kudüs'ün duvarlarını yıkacak, ardından Mabede saldıracaktır. O gün gayb alemine intikal eden, Meleklerin korumasındaki Emanet sandığı, ahir zamana yakın yeniden dünyaya indirilecektir.
17 Temmuz MÖ 586’de ise Süleyman Mabedinin duvarları yıkıldı ve mabedde kurban kesimi durduruldu. Daha sonra yine bir 17 Tamuz’da bu defa, MS (70)’da Roma İmparatorluğuna bağlı askerleri Hz. İsa’dan 70 yıl sonra Kudüs'ün duvarlarını yıkacaklardır.

Türkçe Temmuz diye kullandığımız Miladi / Rumi ayın adı Arapça’da Tammuz veya Tamuz , Arapça: Tammūz; İbranice ve Akadca: Duʾzu, Dūzu; Sümerce: Dumuzi, daha sonra İştar’ın eşi olarak adlandırılacaktır.
Tamuz, İnanna tanrıçasının kocası olan bilinen bir Antik Mezopotamya tanrısıdır. Dumuzi Sümerler’de İnanna'nın eşiyken, Akadlar'da İnanna'nın dengi olan İştar'ın eşidir. Sonuçta bu ay nasıl Ağustos ayı Tanrı Kıral Agustus’a adanmışsa, Tammuz da bir Sümer Tanrısına adanmış bir aydır. Tamuz, “Dumuzi sipad” şeklinde ifade edilirken “Tanrının güvenilir oğulu” gibi bir anlam yüklenmektedir. Yani Babil’de “Tanrının oğlu” kavramı vardır. Yahudilerin Üzeyir aleyhisselama “Allahın oğlu” demeleri ya da Hristiyanların Hz. İsa’ya “Allah’ın oğlu” demeleri aynı kökten gelir.

Tammuz Sümer tarılarından evcil hayvanlar ve çobanların ya da kırsal hayatın, ekinlerin ve hasadın koruyucusu tanrısı olarak kabul edilir.. Sümer mitolojisinde çoban ya da kuş olarak, boğa olarak betimlenir. Sümerler, tanrıça İnanna'nın bir çiftçi ile bir çoban arasında kimin kocası olacağı konusunda bir seçim yaptığına ve çoban olan Tammuz'u seçtiğine inanmıştır. Buradan yola çıkarak İbraniler bu olayı Habil ve Kabil menkıbesi ile eşleştirmektedirler.

Bir başka mitolojik hikayede ise Tammuz senenin yarısını yer altı dünyasında "ölü bir şekilde", diğer yarısını İnanna ile dünyada "yeniden doğarak" geçirdiğini anlatan Sümer hikâyeleri vardır.
Sıcak ve kurak yaz ayları Tammuz'un geçici ölümünü simgelemişken, yağışlı ve serin dönemler yeniden doğumunu belirtmiştir. Tammuz yeraltında iken İblis tarafından taciz edildiği iddia edilir.

Akadlar’ın Gılgamış Destanı'nda Tammuz'u bir kuş olarak ikonlaştırılmıştır. Antik Kenan inancındaki Adonis de, buradan kök almış olduğu iddia edilir. Adonis İonia mitolojisinde Afrodit'in âşık olduğu ölümlüdür. İonia mitolojisinde Adonis adına bir bahçe düzenleme geleneği de bulunmaktadır. Adonis, daha sonra bir Romalı subayın adı olacak ve onun adı da Adana ilinin adı olacaktır.

Kıbrıs kralı Cinyras'ın kızı Myrrha, Afrodit'e yeterli derecede tapınmadığı için Afrodit tarafından cezalandırılır ve kıza asla baş edemeyeceği bir baba arzusu verir. Dadısının yardımıyla babası ile 7 gün 7 gece beraber olur (bazıları 40 gün 40 gece der). Babası son gece birlikte olduğu kişinin kızı olduğunun farkına varır ve onu öldürmek ister. Tanrılar kıza acıyarak onu mersin ağacına dönüştürürler. Ağacın gövdesinden 9 ay sonra ölümlülerin en güzeli olan Adonis dünyaya gelir. Afrodit çocuğu görür görmez ona aşık olur ve onu saklaması için Persephone'ye verir. Fakat Persephone de zamanla büyüyüp yakışıklı bir genç olan delikanlıya vurulmuştur ve onu daha sonra geri vermek istemez. İki tanrıça arasında kavga çıkar. Zeus araya girer ve Adonis'in 3 ay Afrodit'in, 3 ay Persephone'nin yanında kalmasına karar verir. Geri kalan 6 ay ise onun kararına bağlanmıştır. Adonis yeraltına indiğinde yaz biter, kış başlar; yeryüzüne çıktığında toprakların bereketi tekrar gelir ve ilkbahar olur. Adonis avlanırken tanrıça Artemis'in korumasındaki bir yaban domuzunun saldırısına uğrayarak ölür. Onun ölümünden kendine pay çıkaran Afrodit, Zeus'tan onu geri getirmesini ister. Buna çok üzülen Afrodit güzelliğini kaybetmeye başlayınca tanrılar Olimpos Dağı'nın zirvesinde toplanırlar ve Adonis'e yeniden can verirler. Adonis can bulduğunda hava ısınmış, çiçekler açmaya başlamıştır. Bu nedenle, Adonis çiçekli ve güzel baharın temsilcisidir.

Adana MÖ 2000’den beri meskun bir bölge. Hititlerin kitabelerinde bir yazıtta Adana ve çevresinden Uru Adania (Adana Beldesi) olarak bahsedilmektedir. Yöreye M.Ö. yaşayan kavimlere DANUNA ismi verildiği kayıtlarda mevcuttur. Bir efsaneye göre gök tanrısı Uranüs´ün Adanus ve Sarus adında iki oğlu Adana civarına savaşarak gelmişler, Adanus adını kendi kurdukları şehre vermiştir. Seyhan Nehri de Sarus adını almıştır. Hitit etkisinde kalan Fenikeliler, tarım ve bitki tanrılarının ismi olan Adonis´i bereketli topraklarından dolayı Adana´ya isim olarak vermiştir. M.S. 7. y.y.´dan itibaren İslam ordularının bölgeye gelişi ile birlikte Arap tarihçileri Adana isminin eski peygamberlerden Yasef´in torunu Ezene´den geldiği fikrini ortaya atmışlardır. Türkler Torosları aşıp güneye indiklerinde buraya “Çukurova” adını vermişlerdir. Bölgenin tarihteki adı Kilikya´dır. Kilikya adını “kireç yatakları”ndan almıştır.

Tevrat ve Zebur'u kapsayan Tanah'ta Tammuz'dan söz edilir.
Hezekiel 8:14-15'te “Bundan sonra beni Rab'bin Tapınağı'nın kuzeye bakan kapısının giriş bölümüne götürdü. Orada oturup Tammuz için ağlayan kadınları gördüm. Bana, ‘İnsanoğlu, bunu gördün mü? Bundan daha iğrenç şeyler de göreceksin’ dedi.”

Sahi, bu adı bu aya kim, niçin verir?
Ya da Adana’ya isim olması da garip değil mi?
Hadi Adana'yı kuran, o puta tapan Romalı bir Pagandı, onun için o isim verildi.
Peki Temmuzu bir puta adayan akıl, nasıl bir akıl ya da kimin aklı dersiniz?

Selam ve dua ile.