Abdurrahman Dilipak: Oltayı Yutan Balık Yem İstemez

Abdurrahman Dilipak: Oltayı Yutan Balık Yem İstemez

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Bizi, “kendini okyanusta yüzen akvaryum balıkları”na döndürdüler bizi.. Onun için 70 küsür yıldır, Anaç domuzu emmek için domuz ağılının kapısına bekleyen kuzu gibi beklemeye devam ediyoruz. Balık hafızalı bir toplum olduk sanki, din de, tarih de, dünya gerçekleri de hepsi bir algıya dönüştürüldü. Gözlerimiz var görmüyoruz, kulaklarımız var duymuyoruz, kalplerimiz var hissetmiyoruz. Kol kırılıyor, yen içinde kalıyor, onun için de ya kollarımız çolak, ya da kangren olan kollarımız kesilmiş, onun için “sapan” da atamıyoruz!?. Haksızlıklar karşısında susuyoruz, ağlıyoruz, Mitolojik bir hikayeye dönüştürülen tarihle övünüyoruz.

Sahi, hiç düşündünüz mü, bu kadar gemi niçin İsrail’e gider. Ne götürür bu gemiler ve küçücük İsrail’den bu kadar ne getirirler?

Bu HABAT var ya bu HABAT, AGARTACILAR yani Fuhuş ve uyuşturucu baronları da bunlardan, Elmas, altın, platin gibi değerli taşlar ve madenlerde bunların elinde. Ve tabi Of-Shoreler, yani kara para, kayıt dışı para, karaborsa da bunlardan sorulur. İsrail denilen devlet, dünya derin devletinin Truva atıdır ve bütün bu karanlık işlerin merkezinde bunlar vardır. Şimdi Kıbrısa, Lübnana, Suriye’ye, Ürdüne, Suudi Arabistan’a ve Mısır’a doğru genişlemek istiyorlar. Arz-ı Mev’ud ve Hazara projesinde de Türkiye’yi yanlarına almak istiyorlar. Bunun için önce ekonomik ve siyasi krizlerle köşeye sıkıştırıp, sonra oltaya taktıkları dolarla bizi kendi yanlarına çekmek istiyorlar.

Bu hikaye çok uzun. Neresinden başlamak gerek bilmiyorum.. Önce Türkiye’yi ve İran’ı yola getirmeleri gerekiyor. Suudiler ve Mısır zaten ilk günden yelkenleri indirdiler. Bakın, BAE ve Bahreyn, bu gün Gazze’ye karşı İsrail’in yanında oldular. Ah bu Araplar değil mi? Bizim iki devlet-Tek millet Azerbaycanlı gardaşlarımız da Hamas’a karşı İsrail’in yanında. Hatta bu politikasını ilk açıklayan Azerbaycan oldu. Kimse duymasın, aramızda kalsın, Karabağ sorunun çözümünde Netanyahu Bakü’ye, Ermeni Yahudileri Pakradunları da Azerbaycan’a taşıma sözü verdi. Zaten HABAT’da, Rothchiltlerde bu konuda Bakü’nün yanında. Yani Karabağ sorununun çözümünde sadece İHA, SİHA ve TSK yoktu.

Rothchiltler ve HABAT, Önce Türk Hahambaşılığını aldıktan sonra “Türk Dünyası Hahamlar Birliğini İstanbul’da kurmak ve ardından Türk, kürt, Arap, Fars, Rus, Gürcü, Ermeni Musevilerini birleştirip Türkiye’nin de içinde olduğu büyük HAZARA devletini kurmak istiyor. HABAT onun için burada.

Türkiyedeki görünen Yahudiler, buz dağının tepesi, Türk Yahudileri sadece Sabataylar ve Karaimler değil. Müslüman kılıklı Arap Yahudiler de var aramızda Kürt Yahudiler de.

Türk toplumun etnisitesi içinde Şii, Alevi, Bektaşi, Kızılbaş, Nuseyri, Dürzi bir sürü kişi var. Kızılbaşların içinde ayrıca Ermeniler de var. Bakın Hatay Arab’ı farklı, Mardin Arab’ı Farklı, Urfa Arab’ı farklı, Siirt Arab’ı farklıdır. Bu yapının içinde de her çeşit insan var. Gerçek görünenden ibaret değil yani. Biz eski Göçerleri b ile tanımayız. Hemşinlileri de öyle. Kafkas halklarını da bilmeyiz, Rum dediklerimizi de. Karayları bilmediğimiz gibi Gagavuzları yani Gök oğulları da bilmeyiz, ama lafa gelince mangalda kül de bırakmayız. Ya hu bizim Osmanlıcılar İstanbul’un fethini ne kadar, Küçük Hüseyin efendiyi ne kadar bilir. Adnan Oktar’ı bile çok geç anladılar, Kalkancı Tarikatı bir anda parladı. Aslında Oktar’ın bir misyonu da “Kemalist İslam” projesi idi. Yani şu “İki Mustafa” projesi, haşa! Ya hu bu tarikatı hazırlayanlardan biri olan Tuncay şimdi Kanada’da Haham. Sisi Ankara’da. Tek örnek bu değil, hala aramızda kaç tane tezgahta iş tutuyorlar. Ya da Kemalistler,”Kamalizm’in fikir babası” Moiz Kohen’i, Kurtuluş savaşını, Çanakkale’yi, 19 Mayısı, Erzurum-Sivas konferansını ne kadar bilir, Milliyetçiler Lazaro Franco’yu, Sosyal Demokratlar Aleksandr Pavrus’u.. Yeni Türkçeyi bize öğreten Agop efendi değil mi? Bu millete ne versen yiyor!. Yakında sentetik eti de yedirirler bu gidişle, zaten bugün geni ile oynanmış gıdaları yedirmiyorlar mı! Ee, biz Amerikan margarini, süttozu ile büyümüş bir nesiliz. Hamburger ve Pizza kuşağı, Cola’cılar geliyor daha. Bakın Cola’dan vergi kaybınız da olacak ama unutmayın, Cola’dan elde ettiğiniz gelir, Cola’nın sebep olduğu hastalıkların ilaç parasına yetmez. Franschais ile Cola artık “yerli ve milli”(!?), hem vergi muafiyetine, hem teşvike sahip. Bakın zalimlere yardım etmeyin, sonra onları yakacak ateş size de dokunur.

Bakın bir dereye girecekseniz, paçayı sıvamadan önce derinliğini bilmeniz gerek. O İsrailli diye boykota hazırlandığınız kişilerin yerli ortakları “Bizden” birileri. “Onlar bizdense ben bizden değilim” diyebilecek misiniz. Bakın o şirketlerin arkasında bizde dediğiniz bir partinin adamları çıkabilir. Tek bir parti için söylemiyorum bunu, sağ-sol, ılımlı-radikal fark etmez. Adnan Oktar’ı ya da İŞİD’i hatırlayın. Bir daha kazırsanız bir takım Cemaat mensuplarının orada ikamet ettiklerini görebilirsiniz.

Size şöyle diyecekler, mesela, Cola kapanırsa, Cola’ya su satan, şeker satan, meyan kökü satan ne kadar köylü zarar edecek farkında mısınız? Ya da çalışan, bayisi, Cola’ya hizmet veren reklam şirketleri, lojistik dedikleri taşımasından tutun, diğer bütün servisler.. Bunu kabul ediyor musunuz.

Yahu milletin çoğu hala sigaradan bile vazgeçmiş değil.

Cola’dan hemen şimdi kurtulmanız gerek. Sigaradan daha beter. Evet kurtulun bu beladan. İsrail’e yardım etmese de sağlığınız için içmeyin. Babanız üretse de içmeyin. Bunun zararı çoktur. Ama biliyorum, sigaradan vazgeçemediğiniz gibi bundan da vazgeçemeyecek bir çoğunuz.

Bakın bu akılsızlıkla biz İsrail’den vazgeçemeyiz. Eğer Amerika’ya mal ihraç edecekseniz, navlun, gümrük vergisi ve kota ciddi bir maliyet. Yani planlı ekonomide ithalat kotaya bağlı ve bunların hepsi ciddi maliyet unsuru. Rekabet için bu konularda size İsrail kapısını adres gösterecekler. Yani Türkiye’de ürettiğiniz malınızı ABD’ye doğru İsrail limanlarından yüklerseniz, daha ekonomik gidecek. Eğer İsrail’de bir şirket kurar, kendi ana şirketinizi Fasoncu gibi ya da İsrail’deki şirketinize ortak gösterir, araya bir Yahudi’yi ortak olarak gösterirseniz, vergi ve kotaya takılmayacak, imtiyazlı statüde, teşviklerden yararlanacaksınız. Değilse, İsrail’e vermediğinizden daha fazlasını Amerika’daki Yahudilere vereceksiniz. Yani bu öyle bir köprü ki, geçemden 5 kuruş, geçmeyenden 10 kuruş alacaklar.

Hani bizim yerli ve milli köprülerimizden geçen 5 kuruş, yeteri kadar geçmezse kalan parayı bizden devlet garantili almıyorlar mı, devlet de bu farkı sonunda sizin vergilerinizden oluşan hazineden ödemiyor mu. Yani siz de geçmediğiniz köprünün parasını ödemiş oluyorsunuz. İsrail kapısı böyle “ikircikli” bir kapıdır. Belli ülkeler bura birlikte hayır derse, bundan siz değil, ABD zarar görür. Ama durum ortada İslam ülkelerinden bu boykota evet diyecek kaç ülke çıkar.

ABD, İran’ı boykot ediyor, Türkiye komşumuz İran’la ticaret yaptı diye Türkiye ile mahkemelik olabiliyor, ama biz bunu ABD’ye karşı yapamıyoruz. ABD ile İsrail üzerinden ticaretin yolları açık, ama komşunuzla ticaret aynı sebeble yasak.

İsrail’e HAYIR diyebilmek için, ABD, AB, NATO, IMF’ye de hayır demeniz gerekiyor. Bunu yapabilecek misiniz.

Bakın, eğer İsrail kapısını kapatırsanız, İsrailden gelen Altın ve Elmaslar, Türkiye’de işlenip, dünya pazarlarında satılıyor. Bu da, kayıt dışı yapılanları hesaba katmasak bile, ciddi bir ithalat ve ihracat kapısı. Bundan vazgeçebilecek misiniz. Bunu HABAT Yapıyor. Eğer HABAT ile bu lanet olası derin bağınızı kesmezseniz, ne AGARTAcılarla baş edebilirsiniz, ne Kudüs davasına sahip çıkabilirsiniz. Siz aşağıdaki İsrail’le baş etmeye çalışırken, kırımdan başlayıp, Kafkaslardan geçip, Hazarın iki yakasından Fırat’ın doğusundan Basra körfezine uzanan HAZARA DEVLETİ’ne giden yolları sizin ülkenizde döşerler. Biz Ak denize bakarken, onlar Doğu Karadeniz’i işgal ederler. Biz ne olduğunu anlayalım derken, Siyonist İsrail, Kıbrıs’a, Lübnan, Suriye’ye, Ürdün’e, Mısır’a, Suudi Arabistan’a doğru genişleyerek, Doğuya doğru Fırat, batıya doğru Nil’e ulaşmaya çalışacaktır. Şimdi gözler, Lübnan ve Yemende. Sonra Suriye, İran ve Saudia! Savaş genişleyebilir.

Unutmayın, Gazze düşerse, sıra Kudüs’e gelir. Kudüs düşerse sıra Mescidi aksaya gelir. Mescidi aksa düşerse sıra Arz-ı Mevud’un bir parçası olan Güneydoğuya gelir. Urfa, Hatay, Maraş, Antep, Kilis’e gelir. Onların atom bombaları ve çok fazla paraları var. Sizin/Bizim Kadere, rızka ve ecele hükmeden ol deyince olduran, öl deyince öldüren bir Allah’ımız var. Allaha ve ahiret gününe iman edenler için, Allah’a dayanıp, sa’ye sarılıp, hikmet’e ram olanlar için korku yok.

Bu gün, gerçekten iman edenlerle etmeyenlerin belli olacakları, zor bir imtihanla karşı karşıyayız. Herkes safını seçsin. Ben seçimimi yaptım: La ilahe illallah, muhammedürresulullah.

Selam ve dua ile.