Abdurrahman Dilipak :Biz Nereye Koşuyoruz?

Abdurrahman Dilipak :Biz Nereye Koşuyoruz?

Habervakti.com yazarı Abdurrahman Dilipak'ın yazısını iktibas ediyoruz

Abdurrahman Dilipak /Biz Nereye Koşuyoruz?

Habervakti.com

Dün depremi konuşuyorduk, ardından siyaset pazarında bir deprem daha yaşadık, şimdi de 60 gün sonrası için Türkiye seçime gitmeye hazırlanıyor. Ve bu siyasi kriz 2014 Mart seçimleri öncesi başlayıp Nisan sonuna kadar devam edecek. Dünyanın en pahalı, en berbat demokrasi macerasını yaşıyoruz. Yazık... 60 gün sonra yapılan seçimle gelecek Cumhurbaşkanı ve oluşacak parlamentonun ömrü ne kadar olur onu bilmiyorum. Siyaset aslında çözüm üretme, sulh etme sanatı olması gerekir ama, bizde kriz üretiyor, gerilimi artırıyor.
Bizde daha CoVID davaları açılmadı ama Almanya BionTech’e 3 tirilyon Euroluk bir tazminat talebi ile dava açtı. Biz bu saatten sonra dava açsak ne yazar, kimden ne alacağız. Sonuçta ölen ölür, kalan sağlar bizimdir.
Peki, bugün biz ne yapıyoruz?
“5Gvirus” diye yola çıktığımızda hedefimizde “Great Reset” vardı. Great Reset bir buz dağı aslında. Aynı zamanda bir Matruşka’ya benziyor. GreatReset’i açın içinden TransHumanizm’de çıkar, 5G’de, Açtıkça içinden kollara ayrılan bir çok fitne çıkar. HABAT da çıkar, LGBT’de! BM’de, NATO’da çıkar, AB’de, ABD’de, Londra'da çıkar, Paris'de, Roma'da çıkar Berlin'de. Bu labirente girince ucu nereye çıkar belli olmaz. Roma, Vatikan, Moskova, Pekin, Bombay, Kahire, Riyad, Ankara, İstanbul... CIA, MOSSAD, MI6 ve diğerleri, say sayabildiğin kadar. Şeytan'ın olduğu her yerde varlar... Çünkü “Şeytanın rızasının tecellisi için” çalışıyorlar. Euzubillahimineşşeytanirracim.

İstanbul sözleşmesi Lanzarote, CEDAW hepsi bunların başımıza sardığı belalar. “Toplumsal Cinsiyet” fitnesi ile CoVID, mRNA, PCR, HES Kodu, Sosyal Mesafe dayatması SİNOVac, TURKOVac hepsi aynı merkezin başımıza sardığı bela, tıpkı Karbon ayak izi, sentetik et, İklim yalanı, iklim fitnesi gibi.
İnsan 2, Endüstri 4 de bütün bunlar aynı şeytani planın bir parçası. Bunlar sadece insanları değil, yeryüzünü fesada verecekler. Fıtratı bozmak için yola çıktılar. Şeytan “Galubela” zamanındaki sözünü yerine getirmek için harekete geçti. Topyekun saldırıya geçtiler. GENOM bu işin özel bir bölümü idi, Klonoidler, Gen manipülasyonu ile, insan hayvan arası kimerik canlılar üretmeye çalışıyorlar. Sağlığımız, gıdamızla oynuyorlar. Hava, su, toprağı zehirliyorlar. Chemistrail fitnesi tepemizde. Starlik ve 5G ile başımızdan RF yağdırıyorlar. Kimsenin Radyasyon kirliliğinden söz ettiğini duyuyor musunuz?
NeuraLink, Nesnelerin interneti ve nesnelerarası iletişimde insanın nesneleştirilmesini nasıl da “İnsanın ölümsüz olması ve insanın tanrı olmaya evrilmesi” şeklinde takdim ediyorlar.
Humanoidler, Klonoidler, Avatarlar dünyasına doludizgin giriyoruz.
Uzay işgal edildi, kimsenin sesi çıkmıyor. Kimse bunun farkında değil. Kalbimiz, beynimiz, midemiz, damarlarımız Nano tüplerle, mRNA’larla işgal edilmiş durumda. Birileri tankla tüfekle düşmanlarımızın sınırlarımıza dayanmasından endişe ediyor. Ama artık Robot askerler, ışın silahları ile işgal gerçekleşti bile. WiFİ, ya da akıllı evlerinizdeki santralleri sizi dinliyor olabilir. Sadece dinlemekle kalmaz, ışın silahları ile canınıza kastedebilir. Artık sadece o eski Hackerler yok, BioHackerler de var. Evleriniz ve İşyerleriniz, trafolarınız RF, Laser silahları ile uzaydan ve yerden vurulabilir, patlatılabilir, yakılabilir. Orwell’in öngörüsü gerçek oldu, büyük gözaltı gerçekleşti.

Biz Rahip Burunson’u tartışırken, bin beteri geldi, hem de a'lâyu-vâla ile, Beştepe’ye kadar girdi. Habat’tan söz ediyorum. Habatçılar şimdilik KKTC’yi kullanıyorlar. Orası onlar için Akdeniz’de bir üs. Daha doğrusu sıçrama tahtası. Tarassut kulesi, İskenderun, Akkuyu, İskenderiye, Beyrut, Gazze, Kahire, Kudüs, Beyrut için. Onlar Malta’da da varlar, Roma’da, Vatikan’da da, yalnız ABD’de değil, Moskova’da da varlar. Ama şimdilik ana karargahları Kiev. Onlar için Kırım'da önemli, Soçi, Batum, Erivan ve Bakü de.
TransKafkaslar Yecüc-Mecüc koridoru olarak çok önemli. Bakü’nün özel ve ayrı bir yeri var. Ege’de Atina, İzmir, Selanik, aşağıda Musul ve Basra, Haleb, Şam, Amman, Sina, NEOM, LİNE..
Dikkat ederseniz büyük bir kuşatma altındayız. Size söylediğim noktalar, Kıyamet coğrafyasında, felaketler, savaşlar, göç yolları açısından önemli olan noktalar. TeoPolitik açıdan buraların önemini bilenler kendilerine ona göre bir senaryo yazıyorlar.

İsterseniz siz bu konuyu CoVID ve Aşı zorunluluğu, Digital dönüşüm, İstanbul sözleşmesi ile LGBT’den, 5G’den başlayarak bir daha yeniden düşünmeye başlayın. Eğer bu konularda aklımızı başımıza almazsa, her anlamda korkarım gelecek günler geçen günleri aratır.


RF deyip geçmeyin, İsrafil’in suru, bir sayha şeklinde, ses dalgalarından oluşan bir frekansla dünyanın sonunu getirecek. İsterseniz, Kur’an-ı Kerim’deki Habibünnecar’ı şehid edenlerin başına gelenlere bakın bakalım ne olmuş. Bir sesle bir yer nasıl yere batırılmış. İsrafil aleyhisselam ve onun sur’una ilişkin biraz okuma yapın. Ses dalgaları ile gemiler batırılıp, uçaklar düşürülebilir. Canlılar öldürülebilir, fay hatları tetiklenebilir, füzeleriniz, toplarınız uzaktan patlatılabilir.

Farklı bir dünyada yaşıyoruz.
Yeni bir dünyaya doğduk.
Ve görünen o ki, “bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu!”
Hiç kimse dünyada olup bitenleri, görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değildir.
Söz konusu olan sizin geleceğinizdir.
Selam ve dua ile.