Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

‘Yangından mal kaçırırcasına’ anayasa yapanlar, asıl kimler?

Anayasada yapılmak istenen değişiklikler ekranlarda tartışılırken, kemalist-laik grup, izleyicileri anlamaz yerine koyarak, ‘Böyle Anayasa mı yapılır, geniş kitlelerin haberi yok, yangından mal kaçırır gibi, niye aceleye getiriliyor? Geniş geniş tartışılmalıydı.. Meclis’Te bir ‘consensus’ortak rızaile kabul edilseydi..’ gibi öylesine mâsum görüşler dile getiriyorlar ki, bilmeyenler ‘Sahi yahu..’ diyebilir. Halbuki, bu anayasanın değiştirilmesi için, yıllardır Meclis’Te dört partinin katılımıyla uzuuun çalışmalar yapıldı ve 60 madde de kabul edildi ama sonra, muhalefet partileri kabul edilen o maddelerden bile kaçındılar.

***

Halk kitlelerinin anayasa değişikliklerinden haberinin olmamasına gelince..

Herhangi bir hukuk metnin üzerinde bile siyasî partiler, parlamenterler, mahkemeler, akademisyenler ve medya organlarınca yığınla yorum farklılıkları ortaya konulurken, sokaktaki insanın, hukukî metinler üzerinde derinlemesine bir bilgisinin olmadığını söylemenin sağlıklı bir mantığının olduğundan söz edilebilir mi?

***

Gerçekte ise yangından mal kaçıranlar, 90 yıldır, Şef’lerinin dayatmaları ve askerî darbeler yolu ile kabul ettirilmiş anayasalarıyla ‘Derin Devlet’ mekanizmalarını ele geçirmiş olanlar.. Onlar, oligarşik diktatörlüğün hile ve kurnazlıklarıyla elde ettikleri mevzi ve kazanımlarını yitirmemek için direniyorlar.

Hatırlayalım, 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu /AnayasasıEbedî ve Millî Şef gibi isimlerin emirlerinin aşağısında idi ve ancak 1950’den sonra uygulanabilmişti. Ama o da ‘27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi’yle tarihe gömülmüştü.

1961 Anayasasının mahiyetini ise.. 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 tarihlerinde başarısızlıkla sonuçlanan iki kere askerî darbeye kalkışan Harpokulu Kom. Alb. Tal’at Aydemir’in Mamak Askerî Mahkemesi’nde kurşuna dizilmesiyle noktalanan yargılaması sırasında, ‘Talihin cilvesine bakınız ki, Giresun’da İl Jandarma Komutanı’yken, insanların göğsünde sigara söndürerek zorla kabul ettirdiğim anayasayı şimdi ihlal etmek suçlamasıyla idâmla yargılanıyorum’ diye ortaya koyuyordu.

***

12 Eylûl 1980 Askerî Darbecilerinin dayattığı 1982 Anayasası için, 13-14 yıl öncelerdeki Yargıtay Başkanı S. Selçuk -emekli olmak üzereyken-‘Bu Anayasa süngüucu dayatmasıyla, baskı, ikrah ve zorla kabul ettirilmiştir, bu yüzden de keenlemyekûndur, bütünüyle yokhükmündedir, geçersizdir’ diyordu. 

Şeklen ise o anayasa, halkın yüzde 92’sinin oyuyla kabul edilmişti. Ve o anayasa -herkesin şikayet etmesine rağmen-, özü itibariyle, hâlâ da değiştirilemedi.

Şimdi yapılmak istenen, ilk kez halk tarafından seçilen bir Cumhurbaşkanının, göstermelik ve sorumsuz bir makam sahibi olarak kalmayıp, başka güçlü devletler gibi, ânında sür’atli kararlar almak yetkisine sahip ve kendisini seçen halk karşısında sorumlu olmasını öngören bir hükûmet düzenleme çabası..

Ancak bu anayasayı dayatanların, onun kolayca değiştirilememesi için ne büyük engeller koyduklarını, yangından mal kaçıranların kimler olduğunu bu günlerde de bir daha görüyoruz.

***

Bizde ilk anayasa tedvininin, 1876’de 2. Abdulhamid’in tahta çıktığı günlerdeki Kanûn-i Esasî ile başladığı kabul edilir. Halbuki, ondan önce de 1839’da Abdulmecid’in culûsu münasebetiyle yayınlanan ve ‘Hatt-ı Humayûn-i Gülhane’  diye anılan Padişah Fermanı da kanun tekniği   açısından bir anayasa idi. Hattâ ondan da önce, 1830”larda II. Mahmûd’un ‘Bütün Osmanlı vatandaşlarının din-dil vs. farklıklarına bakılmaksızın eşit olduğu’nu bildiren fermanı da öyle.. Ki, o zamanlar bir yüzbaşı olarak Osmanlı ülkesinde bulunan ve daha sonra ünlü bir Prusya mareşali olan Moltke de ‘Türkiye Mektupları’nda, ‘Osmanlı’da Kur’an’ın temel kanun olduğunu ve bu açıdan Avrupa’daki bir mutlak idarenin, diktatörlüğün olamayacağını’ söyler ki, düşündürücüdür.

***

Her halkın gerçek anayasası, kendi inancına göre kesin doğru kabul ettiği metindir.

stargazete

Bu yazı toplam 729 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar