"T.C. Anayasası Murat 124 dür"

"T.C. Anayasası Murat 124 dür"

Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Osman Can, dünyanın hızla bir gelişim yaşadığını ifade ederek, Türkiye’nin bu hızlı gelişime...

Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Osman Can, dünyanın hızla bir gelişim yaşadığını ifade ederek, Türkiye'nin bu hızlı gelişime Murat 124 ile ayak uydurmasının mümkün olamayacağını söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin şu anki anayasa ve alt düzenini Murat 124'e benzeten Doç. Dr. Can, Murat 124 ile otobana çıkıldığında ya kaza yapılacağını ya da başkasına kaza yaptırma riskinin yüksek olacağına dikkat çekti.

Doç. Dr. Osman Can, Eğitim-Bir Sen Kayseri Şubesi tarafından düzenlenen 'Yeni Anayasa Yeni Türkiye' konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı. Burada yeni anayasanın gerekliliğini anlatan Osman Can, "Türkiye'nin otobana Murat 124 marka otomobille yola çıktığını" savundu.

Arap coğrafyasında yaşananları anlatan Osman Can, Arap baharı ile birlikte Arapların anayasa yapmaya çalıştıklarını hatırlattı. Filistin, İsrail, Suriye, Irak'ta da hareketlilikler olduğunu dikkat çeken Can, Tarih olarak bölgeye ilgisiz kalınamayacağını ifade etti.

Can, "O nedenle 'Bir şeyler yapabilir miyiz?' diyorsunuz. 'Batının emperyalisti değiliz' diyoruz. 'Harekete geçeceğiz' diyorsunuz. Geçin. Murat 124 ile harekete geçerseniz ne olacak. Otobana çıktığınızda ya siz kaza yaparsanız ya da yaptırırsınız. Ya kendiniz gidersiniz ya da otobandaki diğerlerine zarar verirsiniz. Murat 124 ile arazi de manevra yapamazsınız. Şoförünüz muhteşem olsa dahi muhteşem navigasyon cihazınız olsa dahi. Vizyonerleriniz muhteşem olsa dahi. O araba hepimize mezar olur." dedi.

"Türkiye Cumhuriyeti'nin şu anki anayasa ve anayasa alt düzeni Murat 124'tür." diyen Osman Can, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Velev ki bu anayasa darbeciler tarafından, tek partili diktatörler tarafından üretilmesin. 'Biz karar verdik ve öyle oldu' diyelim. Dünya hızlı bir şekilde değişiyor. Murat 124 ile dünya gelişmelerine ayak uyduramazsınız. Bu araçla gelişmelerin önüne geçmek mümkün değil. Türkiye bu nedenle anayasa düzenini geliştirmek zorunda. Kendi barışını sağlamak ve çevresine de barış götürmek için. Çevresine götürdüğü barışta kaza yapmamak için. Risk aldığında, bu riski sağlam bir şekilde karşılayacak bir devlet ve anayasal düzen inşa etmek için yeni bir anayasa ihtiyaç var."

Yeni anayasaya iç kavgaları sonlandırmak için değil geleceğe iyi bakmak için ihtiyaç olduğunu vurgulayan Can, "Yeni Türkiye, yeni bir anayasal düzen ile mümkündür. Eskiyi bırakıp, 'mış gibi yaparak' makyajlarla geçiştirildi. Bu şekilde anlattıklarımızın hiçbiri sağlanamaz. Sağlanamazsa 2023 vizyonu var hedefte. 2023'ü göremezsiniz. Kendi kendimize oturup hatırlamamız gerekir. Yeni anayasal düzenle 2100'e bakabilirsiniz." ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Osman Can, bütün derdinin tasasının bu topraklarda yaşayan insanların 2100'ü görmesi olduğunu söyledi. Kendi tarihinde olduğu gibi barış ve adalete odaklanması, uluslararası toplumun vicdanı olabilmesi, geleceğin bu topraklardaki barışa bağlı olduğunu anlattı.

"ANAYASA YAPARKEN TÜRK-KÜRT TARTIŞMASINA DEĞİL DÜNYADAKİ GELİŞMELERE ODAKLANILMALI"

Doç. Dr. Osman Can, dünyadaki yaşanan hızlı gelişmeyi yakalama adına bütün dünya devletlerinin çaba içerisinde olduğunu ifade etti.

Bu gelişmelere odaklanmanın aynı zamanda dünyadaki ekonomi ve refah pastasından daha fazla pay alınmasını sağlayacağını anlattı.

Can, bilgisayardan bir tuşla her şeyin anında iletilerek, kısa sürede bütün işlemlerin yapılabileceği dönem yaşanacağını anlatarak, şöyle konuştu: "Daha önce 4-5 yıl sürerek sonuçlanan davalar bir tuşla Yargıtay'a, Danıştay'a gönderilecek. Anında incelenecek ve geri dönecektir. 'Böyle bir döneme geçiş yapacağız' derken iyi bir şey. Yargıtay ve Danıştay'ı anlamsızlaştıran bir şey değil. Birde önümüzdeki dönemde 'Yargıtay ve Danıştay'a ihtiyaç var mı?' diye soru soracağız. 'Kanun yapmak için parlamentoya ihtiyaç var mı?' 'Yargılama için cübbe giymiş hakimlere ihtiyaç var mı?' diye soru soracağımız bir gün gelecek. Gelecek bu. Dünya bu geleceğe hazırlanmaya çalışıyor. Türkiye'de sistem tam yerli yerine oturmamışken, batının 300 yıldır uyguladığı bir sistem. Batı 300 yıllık bir alışkanlığından kurtulması zor. Kolay kurtulması da mümkün değil. Türkiye ise daha kolay kurtulacaktır. Kolay kurtulursak batıya 50 yıl fark atabiliriz buna hazırlıklı olduğumuz zaman. Buna hazırlıklı olmak uluslararası ekonomik refah pastasından daha fazla pay kapmak anlamına geliyorsa birazda buraya bakmak gerekir. Türkiye'de yeni anayasası tartışılırken buraya odaklanmak gerekir. Buraya odaklandığınız da Türk, Kürt tartışması yapmayacaksınız. Bu anlamsızlık kazanacak. Bu topraklarda herkes pastadan iyi pay alacak."