Sempozyum'un Sonuç Bildirgesi

Sempozyum'un Sonuç Bildirgesi

MAZLUMDER’in, küresel ölçekte aktör olan devletlerin yeryüzünde oluşturdukları temel insan hakları ihlallerine dikkat çekmek amacıyla IWPF (Islamic World Peace Forum) ile birlikte düzenlediği...

MAZLUMDER'in, küresel ölçekte aktör olan devletlerin yeryüzünde oluşturdukları temel insan hakları ihlallerine dikkat çekmek amacıyla IWPF (Islamic World Peace Forum) ile birlikte düzenlediği "Adil Barış: Küresel Ortak Söylem" sempozyumu sonuç bildirgesi aşağıdadır.

 
"ADİL BARIŞ: KÜRESEL ORTAK SÖYLEM" SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ
 
28-29 MAYIS 2012-İSTANBUL
 
Bismillahirrahmanirrahim
 
"Ey iman edenler kendiniz, ana babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa ve şahitlik ettikleriniz zenginde olsa fakir de olsalar Allah için şahitler olarak adaleti ayakta tutun. Adaletten sapıp heveslerinize uymayın.Eğer sözü geveleyip yüz çevirirseniz Allah yaptıklarınızdan haberdardır."(Nisa 135)
 
Biz, İstanbul'da 'ADİL BARIŞ, KÜRESEL ORTAK SÖYLEM' sempozyumuna katılanlar olarak: Küresel egemen sistemin sözde barış ve adaletinin dünyayı tehdit ettiğini, çelişkilere sebep olduğunu; özellikle işgal, hastalık, çevre felaketi, yoksulluk, sömürü, terörizm, psikolojik savaş ve şiddet gibi insanlık suçlarını ürettiğini görüyoruz. Aynı şekilde kapitalizmin ve uluslararası medyanın mutlak egemenliği neticesinde, insanoğlunun şiddetli bir şekilde krize sürüklendiğini ve bundan dolayı ağır darbeler aldığını görüş birliğiyle tespit etmiş bulunuyoruz.
 
Dünyadaki barışı tehdit eden ve sosyal alanda çelişkilerin oluşmasında etkili olan unsurların büyük bir bölümünün, adaletin yeterli derecede dikkate alınmamasından, dolayısıyla bütün bu olumsuzlukların uluslararası ilişki biçimlerinden ve ülke içi yapılanmalardan, aynı şekilde küresel ilişkilerin adil olmamasından, ilahi dinler ve fıtri insan haklarının göz önünde bulundurulmamasından kaynaklandığını görüş birliğiyle kabul ediyoruz.
 
Fıtri insan haklarının ve ilahi dinlerin mesajlarının devre dışı bırakılması sonucunda, adaletin uluslararası ilişkilerde yeterince etkinleşemediğini ve aynı şekilde dünyayı fiilen yönetmekte olan küresel sistemin  adaletsizliğinin, dünya barışının önündeki tehdit ve çelişkilerin en önemli kısmını oluşturmakta olduğunu görüş birliğiyle onaylıyoruz.
 
Mevcut ve gelecekte oluşabilecek tehdit ihtimalinden kurtulmak için mutlak ve müşterek değer olarak adaletin istikrar bulması gerekir. İnsanlar ve  toplumlar arasında bu değerlerin yerleşik hale gelmesi, adil bir barışın ikamesine ve olgunlaşmasına zemin hazırlayacaktır. İnsanoğlunun savaş, adaletsizlik ve baskıdan kurtulabilmesi için;  insani, ahlaki ve toplumsal sorumlulukların yerine getirilmesi gerekir. İnsanın kendi geleceğini özgürce tayin etmesi ancak özveri, çaba, adalet ve sağlam bir iradeyle mümkün olabilir. İnsanlığın ortak ve kalıcı değerlerine uygun ve akla dayalı tedbirlerin alınmasının, bütün insanların ideal bir geleceğe kavuşmaları için hayırlı bir çaba olacağını görüş birliğiyle onaylıyoruz.
 
'ADİL BARIŞ: KÜRESEL ORTAK SÖYLEM' sempozyumuna katılanlar olarak aldığımız kararları şu şekilde ilan ediyoruz:
 
Küresel ve ortak söylem olarak insanın yeteneklerini ortaya çıkaracak, fıtri ve ilahi değerlerin  gereği olan adil bir barışı destekliyor ve bu yöntemin insanlığın faydasına olacağını teyid ediyoruz. 
 
Adil barış kültürü, ilgili uluslararası kuruluşlar, özellikle UNESCO ve  BM  Genel Kurulunun gündeminde olmalıdır. Bu doğrultuda İslam Konferansının ve Bağlantısızlar Hareketi barış ve adalet kültürü ile ilgili gerekli çalışmaları yapmalarını ve 15 Ocak 1998 tarihli 52/13 sayılı BM bildirisindeki Barış Kültürü ile ilgili bölümlerin ıslah edilmesini istiyoruz. 
 
Batının bazı medya gruplarında peygamberlerin şahsiyetlerine ve ilahi değerlere yönelik yapılan saldırıları doğru bulmuyor ve bu konudaki endişelerimizi ifade ediyoruz. Bu vesile ile bazı ülkelerin, İslam dinine, Müslümanlara yönelik terörist ve şiddet yaftasını vurmaya çalışmalarını kınıyoruz.
 
Siyonist rejimin terörizmin yaygınlaşması yolunda sergilediği tutum çerçevesi içerisinde gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerini, işgal altındaki topraklarda Filistin mazlum halkının ve diğer milletlere yönelik saldırıları kınıyor, bütün uluslararası ve mahalli yargı organlarının Siyonist rejimin yargılanması ve cezalandırılması yolunda hareket etmesini talep ediyoruz. Bununla ilgili olarak Mavi Marmaranın da içinde olduğu Özgürlük filosu gibi uluslararası alanda Gazze ablukasının kırılması yolunda yapılan çalışmaları, özellikle bölge ülkelerinin ve özelde MAZLUMDER ve Dünya İslami Barış Teşkilatının bu alandaki çabalarını takdir ediyoruz.
 
Ortadoğu Halklarının onyıllardır haklarını gasp eden diktatör rejimlere karşı başlattıkları özgürlük mücadelelerini desteklerken, uluslar arası ve bölgesel güçlerin bu değişim dalgasından kendilerine yeni menfaatler devşirmesi gayretlerine karşı olup, bu özgürlük hareketlerinin kirletilmemesi gereğine dikkatleri çekiyoruz.
 
Küresel anlamda Adil bir barış için BM Güvenlik Konseyi  tamamıyla tasfiye edilmeli, bu konudaki yetki, dünya kültürel çeşitliliği ve çağımızın koşulları dikkate alınarak  oluşturulacak bir kurula devredilmelidir.
 
Uluslar arası Ceza Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi adalet ve hak arama eksenli kuruluşlar, küresel zulüm odaklı güçlerin istekleri doğrultusunda kararlar veren merkezler olmaktan çıkmalı, küresel adil bir barışın sağlanmasına uygun bir biçimde yeniden yapılandırılmalıdır.
 
Ulusal ya da uluslar arası ihtilafların çözümünde, çatışan taraflar arasındaki ateşkesin sağlanması ve uygulanması için oluşturulacak barış gücünün ve gözlemcilerin, çatışan taraflarla doğrudan siyasal ve ekonomik çıkarları olmayan ülkelerden teşekkül etmesi, adaletli bir barış açısından gerekli olduğu kanaatindeyiz. 
 
Enerji kaynaklarının ve doğal zenginliklerin dünya istikbarı tarafından sömürülmemesi ve adilane kullanımı için uluslar arası adil denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır.
 
Barış içinde bir arada yaşayabilmek için güçleri, bilgileri ve kurumlarıyla zulmü katlayan, köleliği derinleştiren uluslararası yapılara karşı, adaleti önemseyenler olarak, ulusal ve uluslararası dayanışma kurumları oluşturmayı bir zaruret olarak görüyoruz.
 
Bütün gücümüzle adil barışın gerçekleşmesine çalışacak; fikri, ilmi  ve akademik birikimlerden, dünya medeniyetlerinden, dini kaynaklardan yararlanarak, müşterek bir çabayla olayın takipçisi olacağız.
 
Sempozyumu düzenleyen Sivil Kuruluşların kültürel ve ilmi işbirliklerini artırmalarını talep ediyor, aynı şekilde Adil Barış alanında akademisyen ve aydınların bu çabasının dinler, kültürler, medeniyetler arasında seviyeli bir diyalog ve işbirliğini geliştirmeye yönelik bir girişim olmasından dolayı da destekliyoruz.
 
Bu kapanış bildirisini ülkelerin üst düzey makamlarına, bölgesel ve uluslararası kuruluşlara, özellikle BM Genel Sekreterine, İslam Konferansına, UNESCO ve Küresel Barış ile ilgili sivil uluslararası kuruluşlara gönderilmesi ve bu maddelerin takibinin sürdürülmesinde görüş birliğinde olduğumuzu ilan ediyoruz.
 
MAZLUMDER  &  IWPF  &  'ADİL BARIŞ: KÜRESEL ORTAK SÖYLEM'  SEMPOZYUMU  KATILIMCILARI