“Hükümet Adım At”sın da, sen hangi adımı attın?

Dün, "Akil İnsanlar Final Toplantısı" ile ilgili "görüş" ve "izlenim"lerimi aktardım... Yazıya girerken de; "Gezi yandaşlığı"ndan dolayı "Akil İnsanlar Heyeti"nden istifa" ettiğini açıklayan Murat Belge"nin tavrını eleştirdim...

Dedim ki;
Bu, "şov kokan bir istifa"dır...
Bu, "artistlik"tir.
Gerçekten de;
Bu süreçte artistliğin alemi yok!..
Görüşlerimde bir değişiklik yok!
Ancak yine de;
Murat Belge"nin tavrını, "bazıları"nın yanında "erkekçe" ve "tutarlı" bulduğumu ifade etmek istiyorum... Evet, Murat Belge"ye "haksızlık" yaptığımı düşünüyorum...

FEHMİ KORU ATEŞLER İÇİNDEYDİ

Malûm;
Dünkü yazımda Akil İnsanlar Heyeti"nin "4 eksik"le toplandığını, toplantıya katılmayanlardan Yeni Şafak Yazarı Kürşat Bumin ve Şemsi Bayraktar"ın "mazeret" bildirdiklerini ifade etmiştim...
Olabilir... Toplantıya katılmaya engel "rahatsızlık"ları olabilir...
Ne bileyim;
"Yorgan-yatak yatıyor" olabilirler!..
Ya da;
"Hayati önemde bir iş"leri çıktığı için katılmamış olabilirler.
Meselâ;
Bizim Ege Grubu"ndan Fehmi Koru, tam anlamıyla "yorgan-yatak yatması gereken, ateşler içinde kıvranan bir hasta" olmasına rağmen, toplantıya katıldı.
Yanımda oturduğu için biliyorum;
Zangır zangır titriyordu.
Hatta, bir ara elimi alnına götürdüm, soğuk soğuk terler döküyordu...
"Üşüyorum... Donuyorum" diyordu...
Buna rağmen "mazeret" bildirmemiş, toplantıya katılmıştı.
Biraz sonra kalktı, Başbakan Tayyip Erdoğan"ın doktoru Cevdet Erdöl"ün yanına gitti... Cevdet Bey, hemen bir hastaneye gitmesini söyleyince de, acil olarak hastaneye kaldırıldı... "Yoğun bakım"a alınıp, hem 39.5 olan "ateş"i düşürüldü, hem de 22"ye fırlayan "tansiyon"u normale getirildi.
Kendisine, bir defa daha "Geçmiş olsun" demekle birlikte, bir hususun altını çizmek istiyorum...
Fehmi Koru; eğer "mazeret" bildirip toplantıya katılmasaydı, hiç kimse, hiçbir şey diyemezdi.
Ama;
"Ateşi 39,5"a çıkmış, tansiyonu 22"ye fırlamış bir vaziyette iken bile toplantıya geldi."

KÜRŞAT BUMİN NİYE GELMEDİ?

Şahsen ben;
Kürşat Bumin"in de benzeri bir sebeple gelemediğini düşünüyordum...
Ama, hayır!..
Bir  "sağlık sorunu" falan yokmuş!..
Güya, "İstanbul dışında"ymış da, bu yüzden katılamamışmış!..
Benim gördüğüm şu:
Aslında, kendisi "Gezi provokatörlerinin safında" ve onları destekliyor... Hükümet"in de "yanlış" yaptığını düşünüyor...
Hem "Gezi"cilik", hem "Akil"lik" bir arada olunca, anlaşılan o ki, Kürşat Bumin; tercihini "Gezi"ciler"den yana koymuş ve "Akiller" toplantısına gelmemiş!..
Buna; "Bir taşla iki kuş vurmak" derler...
Kürşat Bey"imiz, bu tavrıyla "Gezi"cilere mesaj çakıp, diyor ki;
"Sizin yanınızdayım... Gördüğünüz gibi, Akil toplantısını boykot ettim!"
Hükümet"i de kızdırmamak, gücendirmemek için diyor ki;
"Mazeretim var!"
Ne şiş yansın, ne kebap!..
Yersen!..
İşte bunu görünce; "Kürşat Bumin"in yaptığı ne erkekliğe, ne dürüstlüğe, ne de samimiyete sığar!" dedim...
Madem "Hükümet"in Gezi tavrını" beğenmiyorsun, Murat Belge gibi çıkarsın ortaya, "erkekçe" dersin ki;
"İstifa ettim!"
Bu da bir şov, bu da bir artistlik ama, hiç olmazsa tutarlı!
Adam, en azından;
"İkili oynamıyor!"
En azından;
"Oynak" ve "kaypak" değil!..

HÜKÜMET NE YAPACAK?

Kusura bakmayın... Dün "Murat Belge ile, bugün de Kürşat Bumin ile meşgul ettim sizleri... İnanın; "Yeni Şafak yazarı" olmasaydı, Kürşat Bumin"in K"sınan bile söz etmezdim...
Her neyse...
Akil İnsanlar Heyeti"nde böyle "çiğlik" ve "sığlık" yapan adamlar bulunsa da, "tefekkür" eden ve Akil İnsanlar"ı çok güzel tarif eden cümleler de vardı...
Meselâ, denildi ki;
• "Akil İnsanlar, topluma asistanlık yapan bir heyettir."
• Akil İnsanlar"ın faaliyetleri toplum tarafından devletle ilişki kurmanın ve toplumun iradesini siyasete aktarmanın zemini olarak algılandı.
• Akil İnsanlar, yurdu dolaşırken nabza göre şerbet vermek yerine nabız tutma görevi icra etti. Onlar, akıl vermeye değil, akıl almaya gittiler.
Dün de dediğim gibi;
2 ayın sonunda çok güzel tespitler yapıldı, çok güzel raporlar hazırlandı ve Başbakan Tayyip Erdoğan, bütün raporların birleştirilip "tek bir rapor" haline getirileceğini ve raporlardaki "tespit ve tavsiye"lerden istifade edeceklerini söyledi.

PKK ÇEKİLMEZSE!

"Yol haritası"nın hazırlanması ve "adım"lar atılması ise, tamamen PKK ve BDP"ye bağlı...
Apo"nun "Çekilin" talimatına rağmen PKK"lıların, henüz "yüzde 15"i" çekilmiş, "yüzde 85"i" Türkiye"de ise; hiç kimse Tayyip Erdoğan"dan adım atmasını bekleyemez!.
Hele de;
PKK"nın HPG kanadı, bir iş adamının abisinden önce 1 milyon dolar, sonra da 5 milyon dolar fidye istemişse!..
Hele de;
Tatvan"da, 3 PKK"lı tarafından yolu kesilen bir vatandaşın üzerinde ne kadar para varsa, hepsi alınmışsa!..
Hele de;
Hakkari Şemdinli başta olmak üzere, bazı bölgelerde "iş makinaları, jeneratörler ve otomobiller" gibi, "toplam 19 araç-gereç" yakılıp imha edilmişse!..
Hele de;
Çizre"de olduğu gibi, yollar "yol eşkıyaları" tarafından kesilmeye başlanmışsa!..
Hiç kimse kusura bakmasın ama; Eş Başkan Selahattin Demirtaş"ın açıkladığına göre; önümüzdeki Pazartesi günü bir "kampanya" başlatıp, "Hükümet Adım At" demeye hazırlanan BDP"liler, şu "şapşallık"ların bir açıklamasını yapmalı değil midir?..

ERDOĞAN BÜYÜK ŞANS!

Şu hale bakın;
Bir yanda Hükümet "riskli bir adım" atıp, "Çözüm Süreci"ni başlatıyor ve bir "iyi niyet göstergesi" olarak Apo"nun İmralı"daki odasına "bir oda daha" ekletiyor, "62 Akil İnsan Projesi"ni başlatıp, onların 2 ay süreyle Anadolu"da dolaşmasını sağlıyor, bir yanda ise PKK bildiğini okumaya, bazı BDP"liler ise "durumdan vazife çıkarmaya" çalışıyor!..
Hiç olacak şey mi?..
İnsan düşünmeden edemiyor;
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa "Kürt kardeşlerim" ve "Alevi kardeşlerim" diyen bir Başbakan varken ve o Başbakan bir yandan "Kürt sorunu"nu, bir yandan da "Alevi sorunu"nu çözmeye çalışırken; böyle bir ortamda "Tayyip Erdoğan"ın elini zora sokacak" girişimlerde bulunmak, ne "Kürtler"in hayrına olur, ne de "Aleviler"in!..
Biraz önce dediğim gibi;
"Hükümet Adım At" demek kolay... Ama, bunu diyenler "kendi attıkları adımlara" daha dorusu "atmadıkları adımlara" bakmalı değil mi?..
Sen adım atmayacaksın, ama Hükümet"e "Adım at" diyeceksin!..
Var mı bunun izahı?..
Açık ve net söylüyorum;
Bu sorunu çözme iradesini gösteren bir tek kişi varsa, o da Başbakan Tayyip Erdoğan"dır.. Bu süreç heba edilirse, bunun geri dönüşü de olmaz!..
İşte bu yüzden;
"Erdoğan"ın eli güçlendirilmeli" ve yine "Öcalan"ın tavsiyeleri" yerine getirilmelidir!
Aksi halde;
İnsanlar, "Öcalan"ın PKK"sı"nın dışında "bir başka PKK" mı var diye düşünmeye başlar ve süreç işte o zaman kesintiye uğrar.
Herkes, aklını başına toplasın!..
Ve hiç kimse "Kuzey Kürdistan" hayaline filan da kapılmasın!..
"Başka Türkiye yok!.."
Hepimiz aynı gemideyiz!..
Bilmem, anlatabildim mi?..

 

İSKİ"nin mühendisleri de kapsama alanına sokulamaz mı?

Bir süre önce; İSKİ"de "mühendis" olarak görev yapıp da, "işçi" statüsünde görünen ve "hakettiği maaşı" alamayan personelden söz etmiştim ya; şimdi öğreniyorum ki; bu "işçi mühendis"(!)ler son "torba yasa kapsamı"na da alınmamışlar.
Ne "4/B"deyiz, ne de "4/C"deyiz, bize sanki "İşçisin, işçi kal" diyorlar... Ama biz, "işçi" değil, "mühendis"iz!.. Bir "kadro"muz da yok!.. Başbakan Tayyip Erdoğan, son "torba kanun"la "100 bin civarındaki sözleşmeli işçi"yi sevindirdi ve gördüğüm kadarıyla onların "hayır dua"larını aldı... Hani, diyorum ki; sayıları 900 civarında olan ve 10 yıldır İSKİ"de çalışan "mühendis"ler de bu "torba yasa"nın içine sokulamaz mı?..

yeniakit

Bu yazı toplam 846 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar