Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Kocaeli'de 422., Konya'da 299.,

ALKOLDE, ESRAR GİBİ YASAKLANSIN, DEVLET VATANDAŞINI KORU.
Bu haftaki basın açıklamasında başörtü yasağına sesiz kalanların alkol yasağı için kıyametin koparması vardı. İnsan Hakları Savunucuları Derneği, gen.bşk.yrd. Mukayeseli Hukuk Doktoru Abdülmecit Karaaslanın yaptığı basın açıklamasında, insanın kendine zara verme hakkının olmadığı vurgulandı ve sosyal devletin gerekli önlemleri alması istendi. Ayrıca açıklamadan önce Taksim ve Türkiye çapında Ergenekon çetesini halk hareketi görüntüsü altında gerçekleştirmek istediği provokasyonla ilgili kısa bir açıklama yaparak, Atatürkçü kesim içine demokrasiyi sindirse iyi olur, sonuçlar meydanlarda değil, seçim sandıklarında alınır, bu saatten sonra antidemokratik yöntemlerle, Ergenekon ve statükocuların halkı susturamayacağı, minik azınlığın sokaklardaki terör eylemleri ile bir yere varamayacağı vurgulandı.

BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:

KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 9.YIL, 422.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI, TÜRKİYE İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ GENEL MERKEZİ

Sayın Kocaeli Halkı Ve Kıymetli Basın Mensupları, bugün, gündemdeki bir başka konuyla buradayız. Evet, konumuz son Alkol yasası" Daha önce bu konuyla ilgili birkaç açıklama yapmıştık. Oluşan kamuoyunun bugün itibariyle bu yasayı çıkaracak duruma gelmesinden dolayı Rabbimize şükürler olsun! Akşam 9 ile sabah 6 arasında içki satışının yasaklanması vb. bazı önlemler; alkol suçlarını, çok olmasa da biraz azaltacaktır. Yetmez ama evet diyor, tamamen yasaklansın istiyoruz.

Maide, 90-91 âyetleriyle Rabbimiz: "Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz. Şeytan, içki ve kumarla sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçtiniz değil mi?" buyurarak bu zıkkımı yasaklamış haram kılmıştır. Ayrıca Cumhuriyetin ilk meclisinin çıkardığı menğ-i müskirât kanunuyla da bütün sarhoş edici maddeler kanunen yasaklanmıştır. Ama daha sonra hileli sayısal çoğunluklarla maalesef tekrar serbest bırakıldı. İlk meclisin çıkardığı bu kanun, o zaman her yerde içkinin satılmasını ve içilmesini yasaklıyordu. Halkının % 99'u Müslüman olan ülkede alkollü içkilerin serbest oluşu kadar abes bir şey yoktur. 90 yıldır bu içki nedeniyle işlenen cinayetler, israflar, boşanmalar ve saire bütün suçların vebalinden bir pay bu yasağı kaldıranların da üzerinedir. Peygamberimiz şöyle buyuruyor: "kim bir kötü çığır açarsa o çığırı izleyenlerin günahlarından o çığırı işleyene günah yazıldığı gibi o kötü çığırı açana da bir pay yazılır. O suçu işleyenlerin günahından da bir şey eksilmez. Aksine kim de bir iyi çığır açarsa o iyi çığırı izleyenlerin sevabından o çığırı açana yazıldığı gibi ondan da bir şey eksilmez" buyuruyor. Bu açıdan yeterli olmasa da bu kanunu çıkaracaklardan Allah razı olsun. İsrail bile buna benzer kanun çıkarmış olup, birçok Avrupa ve dünya ülkesinde buna benzer yasalar var. Dinlerinde içki bizim kadar yasak olmayan bu ülkeler, bu yasağı çoktan çıkarmışlar. Bu yadırganmıyor da halkı Müslüman olan bizler çıkartmaya çalışınca bazılarına dokunuyor. Ne hazin bir durum"

İnsanın kamuda açık alanlarda veya özel hayatında evinde kendine zarar verme hakkı yoktur. Vucut bize Allahın bir emanetidir. Onun onun izin verdiği istikamette kullanmak esastır. Ama doğrudan başkasına sirayet etmeyen hususlarda kendi özel mekânımızda günah işlememize de cezasını hem bu dünyada hem ahirette çekmek şartıyla imkân vermiştir. Bu bir imtihandır. Günah kulluğun bir gereğidir. İşliycek zararını görecek, pişman olacak, tevbe edecek Rabbinin büyüklüğünü ikrar edecek deneme yanılma metoduyla imanı kesinleşecektir. Her şey zıddıyla bilinir. Bazılarının zannettiği gibi kendine zarar verme, bir insan hakkı değildir. İlahi vahye ve önyargısız evrensel mantığa dayanan İslam hukuku ile insanın hayvani arzuları ve şartlanmış aklına dayanan beşeri hukuk arasındaki en temel farklardan biri de budur.

Nasıl ki esrar, eroin, kokain vb. uyuşturucular zararlı diye yasaklanıyorsa alkollü içkiler de tamamen yasaklanmalıdır. Aralarında derece farkının dışında fazla fark yoktur. Uyuşturucular, birkaç kez içilince tiryaki olunuyor, içki 5-10 kez içilince" Arasında derece farkı vardır. Kolay temini sebebiyle alkollü içkiler, daha yaygın ve sâri bir illettir. Bu açıdan eroinden daha tehlikelidir. Nüfus artış oranının iyice düştüğü bir devirde mevcut nesli de serbest reklamlarla ve satış yerleriyle alkolün kucağına itmek, ülkemizin geleceği açısından çok tehlikelidir. Avrupa gibi iş işten iyice geçtikten sonra mı yasakları koyalım. Amerika bile 1925 ile 1940 arasında 15 yıl içki yasağını uyguladı isteyenler "İçki Yasağı-Amerika" diye internetten arama yapabilir veya bu olayı anlatan "Bir Zamanlar Amerika" filmini izleyebilirler.

Eskiden Anadolu'da; isteyen kimse meyvelerden sirke gibi üretip yaptığı içkisini, evinde yapabilir ve içebilirdi. Hiç kimse buna yasak koymamıştı. Bugün nasıl evde ekmek yapma imkânı var hatta bunun makinesi var, isteyen evinde ekmeğini yapıyorsa, içki içmek isteyen de evinde şarabını üretsin, içsin! İslâm hukuku da dâhil olmak üzere hiçbir hukukun, kimsenin evinin içine bir başkasına zarar vermedikçe kolluk kuvvetleriyle karışma hakkı yoktur. Herkesin bu bağlamda kendi özel mekânında günah işleme hakkı vardır. Bunun hesabını Rabbine kendisi verecektir. Ama kamuya açık yerde olunca benim çocuğumu da özendirmekte bir neslin bozulmasına sebebiyet vermektedir.

Devlet de buna izin vererek neslin bozulmasına izin vermektedir. Hâlbuki devletin kuruluş mantığı halkını korumaktır. Devlet, vatandaşının her türlü kutsal ve akli değerlerine dayanan yazılı-sözlü değerleri-hukuku ve toprağıyla üzerinde anlaştığı bir manevi organizasyondur/tüzel kişiliktir. Yoksa haşa Tanrının yeryüzüne inmiş bir şekli değildir. Devlet/çoğunluk serbest bırakıyor/helal görüyor diye bir şey helal ve mantıki olmaz. Devlet bir heyula hiç değildir. Maalesef bazıları önceki uygulamalara dayanarak bir heyula gibi devlet mekanizmasını kutsal bir kişilik olarak görmektedirler. Bunlar gitsin önce devlet tanımı ve felsefesi öğrensinler.Sonuç olarak içkinin Binaenaleyh, hükümetin bu konudaki tasarısını yetmez ama evet mantığıyla tamamen destekliyor tamanen yasaklanmasını istiyoruz. Katılımınız için hepinize teşekkür ederiz.

İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI DERNEĞİ

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 299. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

Rahman, Rahim Allah'ın Adıyla: '' Kulu Muhammed'i geceleyin, Mescid-i Haram'dan kendisine bazı âyetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz ki her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla gören O'dur''. (İsra Suresi 1. Ayet)

Sevgili dostlar değerli basın mensupları; SENİ UNUTURSAM EY KUDÜS SAĞ ELİM HÜNERİNİ YİTİRSİN Yeryüzünde rahmet senin toprağından neşet buldu. Senin çevren peygamberlere yurt oldu. Salihler arzını imar eyledi. Ey medeniyetler beşiği! Senin için yaşarmayan göz kurusun. Ey yeryüzüne hayat veren vahyin yurdu ! senin için çarpmayan kalp felç olsun! İbrahim'in hicreti sana oldu.Sana yürümeyen ayak menzilini şaşırsın. Ey Davud'un ve Süleyman'ın yurdu ! Dağların, kuşların Nebiler ile birlikte senaya durdu. Rüzgarın Süleyman'ın bineği kuşların onun ordusu olurdu. Üzerinde yeşeren medeniyet meliklere melikelere vesile i hidayet oldu. Sen ne öncesinde ne sonrasında hiç kimseye verilmemiş güç ve kudretin otağı"" Bilirim büküktür boynun bu gün !!! zeytinlerin güneşten değil hüzünden kararmıştır. Peygamber ordusunun çocukları hüzünle dolaşmakta bugün sokaklarında. Özgürlüğe sevdalı bakışlar bir sızı hissetmekte şakaklarında. Ey mücahitlerin kılıcı zahitlerin Zühtü hakka sevdalıların menzili Sokaklarında ki türküler matemli ağıtlara dönüştü Ey peygamber miracının ilk durağı Sokaklarında ne Refref dolaşmakta ne Burak bu gün. Peygamber ayaklarıyla şereflenen sokakların Siyonist çizmeler ile kirletilmekte".. Haçlı savaşlarının onlarcasının sebebi kudüsün Müslümanların elinden alınması isteği ileydi. Allahın resulu hz İsa nın davetinin kudüste yayılması onu hıristiyanlar için bir kutsal mekan haline getirmişti. O yurdu elde edebilmek için nice savaşlar tertipleyip nice kanlar döktüler. Sonunda bu toprakları işgale muvafık oldular. Kudüsü kan ve zulum kentine dönüştürdüler. Şerefli İslam komutanı Selahaddin eyyubi bu toprakları yeniden İslam toprağı kılınca kin ve nefretleri artan hristiyan dünyası yüzyıllar süren haçlı savaşlarını değişik adlar altında sürekli tezgahladılar. 1 dünya savaşında sonra İslam orduları yenilince kudüsü işgal eden ingiliz general allenby haçlı savaşları bugün sona erdi diyerek içlerindeki gizledikleri kini dökerek söze dökmüş oldu. Muharref Yahudiliğin en sapkın anlayışlarından olan Siyonizm dünya emperyalizminin bir ön maşası olarak iş görünce emperyalist dünya Siyonist rüyayı kendi kontrollerinde gerçek kılmak istedi. İki nehrin arasını Yahudiler için vaat edilmiş topraklar olarak algılayan Siyonist sapkınlık bunu gerçekleştirmek için her yola baş vurmayı kendine bir itikat haline getirdi. İngilizlerin şark politikası olarak adlandırdıkları büyük projede böylelikle Siyonist Yahudilerde yer bulmuş oldu. İngilizlerin kutsal topraklardan çekilmeleri ile birlikte yerlerine Yahudileri yerleştirdiler. Onları terör çetelerini örgütleyip bu terör çetelerinden bir terör devleti oluşturdular. O felaket gününden bu yana Kudüs ve çevresi bir işgal ve zulüm altındadır. Müslümanların yenilmişliği yeni savaşlara hazır olamayışları cahiliyet belası siyasal ve kültürel geri kalmışlık akidevi ve ameli bozulmalar kutsal toprakların Siyonist ve haçlı işbirliği ile işgalinin önemli sebeplerinden oldu . Müslümanlar bu işgale karşı ciddi bir direniş gösteremediler. İzzettin el kassam ve benzeri mücahit ulemanın gayret ve çabaları da işgali engellemeye topraklarımızı kurtarmaya yeterli olmadı Milliyetçi ve batıcı çözüm yolları üzerine oluşturulan haretketlerde Müslümanların dertlerine deva olacak başarılar elde edemedi. Çünkü Kudüs sıradan bir toprak parçası veya bir ulusal kimliğin üzerine inşa edileceği bir yurt değildir. Kudüs bir coğrafya ile bir kavimle bir siyasal algı ile ifade edilemez. Seksenli yıllarda yeniden boy göstermeye başlayan İslami direniş Kudüs ve Filistin'de Müslümanlara umut veren çalışmalar üretti. Başta İslami cihad ve Hamas gibi direniş hareketleri Müslümanlar için bir umut oldu. Bu gün İslami direniş kudüsün özgürlüğü için yola çıkmıştır ve Kudüs özgür oluncaya kadar bu yoldan dönmeyecektir. Bizler kudüsün kurtuluşunu bir akide meselesi olarak gördüğümüz için kudüsü namazımızdan orucumuzdan ayrı telakki etmiyoruz. Kudüsün kurtuluşu için çalışmayı en seçkin Salih amellerimizden sayıyoruz. Kudüs kudüsü öncelemeyen hiçbir anlayışı ve mücadeleyi İslami mücadele olarak nitelendirmiyoruz. Kudüs'ün ümmet bilincini bir arada tutacak en canlı ve en mühim değer olduğuna inanmaktayız. İslam ümmeti bütün ihtilaflarını bir yana bırakarak Kudüs'ün kurtuluşu hususunda ittifak etmeli Kudüs'e yürüyen yolda kardeşler olarak yürümelidirler. Her uykusunda Kudüs rüyası görenler her uyanışında Kudüs hülyası ile uyananlar her hüznünde kudüsü hatırlayanlar her sevincinde Kudüs için umutlananlar her duasında kudüsü ananlar ya şanla şerefle kudüse girecekler yada bu yolda varlıklarını feda edeceklerdir. Selam Kudüs davasının yiğit erlerine onlarla birlikte olanlara onları destekleyenlere ve onları sevenlere olsun. Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı, tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 300. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 15 RECEB 1434 25 / 05 / 2013