Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Başörtüsü Eylemleri'nde Bu Hafta(FOTO)

Ankara'da 366., Sakarya'da 388., Konya'da 283., Kocaeli'de 395.,

ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU'NUN
09 ŞUBAT 2013 TARİHLİ 366. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
Değerli basın mensupları, kıymetli katılımcılar! Türkiye'de ve dünyanın neresinde olursa olsun inanç, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik baskı ve engellemeler ile insanlara yapılan tüm saldırı ve zulümlere karşı tavır koyma amacıyla oluşturduğumuz platformumuzun 366. Hafta Basın Açıklamasına hoş geldiniz.
Tüm dünyanın gözü önünde Mart 2011 tarihinden buyana, Suriye'de büyük katliamlar yapılmakta ve doğusuyla - batısıyla, kuzeyi – güneyi ile, kapitalisti – sosyalisti ile tüm dünya ya susuyor. Yada maddi – manevi, silah veya askeri destek veriyor. Suriye'deki zalim Esedi destekleyenlerin başında ise Rusya, Çin ve İran gelmektedir.
Evet, iki yıldır süren katliamlarda açıklanan rakamlara göre yaklaşık 65 bin insan katledilmiştir. Bunların 4500'ü çocuklardır. 225 bin kişinin yaralı olduğu bildirilmektedir.
İsrail savaş uçaklarının Şam'daki askeri araştırma merkezini bombalaması karşısında kılını kıpırdatmayan Esed ordusu, iki yıldır kendi halkı üzerine misket bombası, parça tesirli bomba ve vakum bombası yağdırarak tarihte eşi az görülür bir katliamı sürdürmektedir. En son işlenen katliamlardan birisi de Halep'te, elleri arkadan bağlanarak idam edilip ırmağa atılmış yaklaşık yüz kişinin cesedinin çıkarılması hadisesidir. Bu ve benzeri katliamlar, Baas vahşetinin ne derece gözü dönmüş ve ne denli azgınlaştığını ortaya koymaktadır. Evet, orada, Halep'te sadece insanlar katledilmiyor: Osmanlı mirası tarihi mekânlar da yok ediliyor. İslâm ülkeleri kültür başkenti seçilen Halep'te camiler, kaleler yerle bir ediliyor. UNESCO ise sessizce seyrediyor, tıpkı Batının, ABD'nin katledilen insanların, kadın ve çocukların ölümü karşısında sessiz kalması gibi" soğuk kış günlerinde aç susuz yiyecek, giyecek, ilaç vs. bulamayan mazlum insanları tüm dünyanın adeta ölüme terk etmesi gibi" Fakat en kötüsü de bu zulme destek veren, arka çıkan, Esed rejimine sahip çıkan ülkeler olmasıdır. Bunların başında tekrar buradan ilan edelim ki; Rusya, Çin ve İran gelmektedir. Nitekim Rus Dışişleri Bakanı Sergey LAVROV, "-Kim ne derse desin Esed hiçbir yere gitmiyor, gitmesini söyleyenler Rusya ve Çin olsa bile" diyerek zalim ve katil Esed'e sahip çıktıklarını O'na destek verdiklerini ilan etmişti.
Buradan, Birleşmiş Milletlerin Suriye'deki sivil kıyımını mezhep savaşı ilan ettiğini hatırlatarak, bu savaşın azınlıkta olan Nusayrilerin Müslüman halka yönelik bir katliam girişimi olduğuna dikkat çekmek istiyoruz. Birleşmiş Milletler siyasi çözüm adı altında Baas rejimine sürekli mühlet vermektedir. Bundan cesaret; emperyalist ve kapitalist bloğun temsilcisi konumundaki başta Rusya olmak üzere Çin ve İran'dan destek alan Esed akla hayale gelmeyen işkence ve katliamlar yapmaktadır.
Kendi bakanlarının dilinden, "kim ne derse desin, Esed hiçbir yere gitmiyor diyerek" zalim Esed'e sahip çıkan"
Rusya Savunma Bakanı tarafından Suriye'ye askeri açıdan destek vermeye devam edileceği deklare edilerek katil Esed ordusuna destek veren"
Yine LAVROV'un beyanatı ile "Suriye'ye askeri müdahale konusunda kimse istekli değil" denilerek, müdahalenin veto edilmesini dile getiren Rusya'yı, tarihe kara bir leke olarak geçecek tutum ve desteklerinden dolayı kınıyor, zulme ve katliamlara ortak olmaktan bir an önce vazgeçmelerini öneriyoruz.
Rusya'yı sadece Suriye konusunda değil Mali işgali konusunda da uyarıyoruz. Rusya; Araud, Mali ve Batı Afrika'nın istikrarının tehlikede olduğu gibi asılsız bir gerekçe ile Mali'ye askeri müdahalede bulunan Fransa'nın yanında yer almakla Fransa'nın katliamlarına da ortak olmaktadır. Asıl amacı Mali'nin altın, uranyum, fosfat, petrol ve doğalgaz yataklarını sömürmek olan Fransa'ya bilindiği gibi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi oy birliği ile destek vermiş; Belçika, İngiltere, Kanada, Almanya ve ABD askeri ve lojistik destek vereceklerini bildirmişlerdi. Şimdi bu sömürgeci ülkelere Rusya da katılmıştır. Buradan Mali'yi işgal eden Fransa ve onun destekçisi Avrupa ülkeleri ile kendi halkını katleden katil Esed ve onların yanında yer alan Rusya'ya karşı, özellikle bu günlerde toplantılar düzenleyen İslâm Birliği Teşkilatı ile tüm sivil toplum kuruluşlarını insanların topyekün katledildiği, ülkelerinin işgal edildiği, yer altı – yer üstü zenginliklerinin gasbedilmeye çalışıldığı şu günlerde duyarlı olmaya, insan hak ve hukuklarının ihlal edildiği durumlarda tüm bu zulümleri protesto etmeye, zulmün ortadan kalkması için uluslar arası çözüm üretecek köklü çalışmalar yapmaya davet ediyoruz.
Basın açıklamamızda değinmek istediğimiz bir diğer husus da laiklik konusudur. Laikliğin Anayasaya girişinin 76. Yıl dönümünde laiklik adına Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis Başkanı birer mesaj yayınladılar. Laiklik ilkesinin; "Farklılıkları zenginliğe dönüştüren", "Ülkeyi birlik, barış ve huzur içinde yaşatan", "İnancından dolayı kimsenin kınanamayacağı", "Devletin bütün inanç mensuplarına ve inancı olmayanlara eşit mesafede olacağı" gibi yaldızlı sözlerle göklere çıkartıldığını gördük ama, en büyük eksiklik, laikliğin daha, Anayasal ve Hukuksal bir zemine oturtularak tarifinin bile yapılmamış olmasıdır. Önce laikliğin hukuki bir çerçevesi çizilmeli. Diğer yandan anayasal bir hak olarak düşünce, inanç ve ifade özgürlüğünün verildiği beyan edilirken, hâlâ; Danıştay kararlarına rağmen, baş örtülü hanım avukatlara despotça uygulamalarla görev yaptırılmıyor. Burada şunu vurgulamak istiyoruz: Devlet eliyle kadın ayrımcılığı yapılmasın. Başörtülü hanımların eğitim ve çalışma hakları hiçbir şekilde engellenmesin ve bu haklar hukukî / kanunî güvence altına alınsın. Hepsinden önemlisi de bu hakları engellemeye çalışanlara verilecek cezalar mutlaka hukuki metinlerde gösterilsin. Yoksa verildiği söylenen haklar birilerinin keyfi uygulamaları ile hep ihlal edilecektir.
Bütün insanların akıl, nesil, can, mal ve din emniyetlerinin sağlandığı bir dünyada buluşmak temennisiyle katılımlarınız için teşekkür ederiz.
ANKARA İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU
"Sizden her kim bir kötülük görürse, onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetemiyorsa dili ile düzeltsin.Buna da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğzetsin.Bu ise imanın en zayıf derecesidir." (Hadis-i Şerif)

Herkes için sulh istiyoruz!

Sakarya Adalet Girişimi, 388. hafta eyleminde tüm dünyada insanlar sulh içinde yaşayana kadar hakkına razı olmayıp, zulmedenlerle mücadeleye devam edeceğini belirtti

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu adına 388. hafta basın açıklamasını Ribat Eğitim Vakfı Sakarya Şubesi'nden Sâhir Akça okudu. "İnsanlığımız ve inançlarımız gereği bütün dünyada yapılan haksızlık ve zulümlere karşı adâleti savunmaya, zâlimlere karşı dik durmaya, hakkı ve haklıyı savunmaya devam edeceğiz" diyen Akça, "İnsanımızın mutlu, huzurlu, sulh ve refah içerisinde yaşamasını istiyor, bu çabalarımızı da bunların bir göstergesi olarak kabul görmesini arzu ediyoruz. Bunu hem ülkemiz hem de dünyamız için istiyoruz." ifadelerini kullandı. İnanç ve ibadet hakkının önündeki engellerin devam ettiğini ve özellikle namaz ibadetinin gerçekleştirilmesinde gerek kamuda gerekse özel sektörde hâlâ ciddi sorunlar yaşandığını belirtti. Asgari ücret konusunda çalışanların emeğinin hakkının verilmemesini eleştiren Sâhir Akça, patriotların ve Amerikan askerlerinin gelişinin halkın hassasiyetlerinin dikkate alınmaması olarak değerlendirdi.

Emperyalist saldırganlık Mali'de sürüyor

SAGİR adına açıklama yapan Sâhir Akça, emperyalist güçlerin saldırganlığının son olarak Mali'de boy gösterdiğini bildirdi. Akça, konuyla ilgili "Dünya emperyalist sömürgecileri ise gözlerine nereyi kestirdilerse, işlerine nasıl geliyorsa, nerede soygun ve sömürü yapabileceklerse hemen bir bahane, bir yalan ile hemen o ülkenin üzerine çöküyorlar. Rusya ile savaşırken aslan olan Afganistan, batılıların soygunlarına olumlu cevap vermeyince kötü çocuk oldu ve yıllarca orada bir insanlık ayıbı, utancı yaşanmaktadır. Irak'ın başına gelenler de ibretlik" İşte Suriye'ye yaptıkları, perişan ve viran bir ülke. Ya Mali ne etmişti Fransız Lejyonerlerine? Aynı Libya'da yaptığı gibi, oraya da hemen saldırdı ve en büyük petrol vurgununu gerçekleştirdi. Bakalım Mali'den neler çalacaklar, ne kadar milyon insan katledilecek, sakat, yetim ve dul bırakılacak? Malililere ise perişanlık, pişmanlık, kan, gözyaşı ve yıkılmış umutlar ile sömürüldükleri yanlarına kâr kalacak!" ifadelerini kullandı.

 

SAKARYA ADALET GİRİŞİMİ ( SAGİR )    

388. BASIN AÇIKLAMASI

"Sakarya Adâlet Girişimi" olarak bu haftaki basın açıklamamıza da insanlığımız ve inançlarımız gereği bütün dünyada yapılan haksızlık ve zulümlere karşı adâleti savunmaya, zâlimlere karşı dik durmaya, hakkı ve haklıyı savunmaya devam edeceğimizi bir kez daha beyan ederek başlıyoruz.

Her hafta bıktık artık şu iş yerinde, şu okulda, şu şehirde, şu ülkede şöyle haksızlık oldu, böyle zulüm yapıldı, şöyle katliamlar yapıldı diyerek karşınıza çıkmaktan. Gına geldi sizlere de bizlere de, artık yorulduk bu haberlerden, bu sözlerden. Ancak ne çare ki bu haksızlıklar durmuyor ve hiçbir şey de bizi zulümlere ve sömürüye karşı durmamıza ve hakkı haykırmamıza engel olamaz, olmamalıdır da, çünkü bu inancımızın gereğidir.        

Biz de isteriz ki siz değerli halkımıza güzel haberler duyurabilelim, yapılan faydalı işleri paylaşalım. Ancak bu şimdilik mümkün görünmüyor. Çünkü hakkına razı olmayan, kendini diğer insanlardan üstün gören, insanlıktan nasipsizler oldukça bu iş zor görünüyor.  

Biz hak bilmez, iyiliği takdir etmez, her şeye muhalif bozguncu ve tefrikacı bir topluluk değiliz. Tam tersi insanımızın mutlu, huzurlu, sulh ve refah içerisinde yaşamasını istiyor, bu çabalarımızı da bunların bir göstergesi olarak kabul görmesini arzu ediyoruz. Bunu hem Ülkemiz hem de Dünyamız için istiyoruz.

Şunu da biliyoruz ki bu çok zor bir dua. Çünkü Ülkemizde ve Dünyamızda hep kendini diğerlerinden farklı, üstün, daima haklı ve her şeyde çok daha payı olduğuna iman edenler var. Ve bunlar var oldukça da arzulanan o güzelliklerin olması, oluşması şimdilik ütopik bir düşünce gibi duracaktır.

Ancak şuna da inanıyoruz ki, bir gün yeryüzünde sulh hâkim olacak, bütün dünya bir gün selâm yurdu olacaktır. Bunu hakkına râzı olmayanlar, zâlimler, müstekbirler istemeseler de.

Maalesef Ülkemizde henüz inanç, ibadet ve inandığı gibi yaşama özgürlüğü yoktur. Kimliğini rahatça beyan edebilme özgürlüğü yoktur. Daha bunca uğraşmalara rağmen tam olmasa da üniversitelerde ve bazı meslek icrasında başörtüsü serbest gibi. Ancak bu talep yalnızca oralarla sınırlı değil. İslâmi sorumluluğu başlayan bütün Müslümanlar hangi iş ve hangi mekânda olurlarsa olsunlar tesettürle sorumludur, ibâdetle sorumludurlar. Namaz konusu da hep ihlâl edilen konulardandır. Kimisi vakit namazlarını vaktinde, kimisi Cuma namazlarını düzenli olarak kılamazlar. Kimisi iş yerinden, kimisi yolculuk yaptığı seyahat şirketinden zulüm ve haksızlık görmektedir. Maalesef Sakarya otobüs işletmeleri bunu hep yapıyor, kendilerince komikte olsa bahaneler üretiyorlar. 

Çok çalıştırarak çok kazanıp elemanlarına ise az ücret verenler, asgari ücret gibi kabul edilmeyecek bir ücret vermeye sarılanlar, geçici - sözleşmeli eleman çalıştıranlar ve basit şeylerle işten çıkaranlar bunların hesabını nasıl verecekler acaba?

Ülkemize getirilen patriotlar da ayrı bir dert. Ne için, kimi korumak için getirildi? Ülkemiz de hedef hâline getirildi. Füzelerle bir sürü asker de geldi, bir de onları besliyoruz. Bakalım bunlar nasıl yaramazlıklar yapacaklar. Çünkü daha önce gelen Coniler  yaptıkları ahlâksızlıklar için hesap vermemişti. Maalesef hükümet bu konularda hoyratlığına devam ederek halkımızın sözlerine ve hassasiyetlerine kulak vermiyor.

Dünya emperyalist sömürgecileri ise gözlerine nereyi kestirdilerse, işlerine nasıl geliyorsa, nerede soygun ve sömürü yapabileceklerse hemen bir bahane, bir yalan ile hemen o ülkenin üzerine çöküyorlar. Rusya ile savaşırken aslan olan Afganistan, batılıların soygunlarına olumlu cevap vermeyince kötü çocuk oldu ve yıllarca orada bir insanlık ayıbı, utancı yaşanmaktadır. Irak'ın başına gelenler de ibretlik. Demokrasi getireceklerini söyleyen soyguncular, istediklerini elde edince orayı da perişan bir hâle getirdiler ki, Irak halkından zâlim Saddam'ın dönemini isteyenler bile çıkmaktadır. İşte Suriye'ye yaptıkları, perişan ve viran bir ülke. Ya Mali ne etmişti Fransız Lejyonerlerine? Aynı Libya'da yaptığı gibi, oraya da hemen saldırdı ve en büyük petrol vurgununu gerçekleştirdi. Bakalım Mali'den neler çalacaklar, ne kadar milyon insan katledilecek, sakat, yetim ve dul bırakılacak? Malililere ise perişanlık, pişmanlık, kan, gözyaşı ve yıkılmış umutlar ile sömürüldükleri yanlarına kâr kalacak!

Bu yapılan insanlık dışı muamelelere Dünyadan doğru dürüst bir tepkinin olmaması ne hazindir. En acısı da Müslümanların sessizliği, yapmaları gerekeni yapmamaları ve hep bir kurtarıcı beklemeleridir. Bir şey yapmadıkları gibi bir de emperyalist müstekbirler safında yer almalarının vebalini ve hesabını nasıl verecekler acaba?  

Sakarya Adâlet Girişimi

Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescidde yüzünüzü O'na doğrultun ve dini yalnız kendisine has kılarak O'na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi yine O'na döneceksiniz." (O) bir topluluğu doğru yola iletti, bir topluluğa da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar, şeytanları Allah'tan başka dostlar tuttular ve kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlar." (ARAF SURESİ 29-30. AYETLER)
KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 283. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI

 Rahman, Rahim, Allah'ın adıyla "Rabbim bana adaleti emretti. Her mescidde yüzünüzü O'na doğrultun ve dini yalnız kendisine has kılarak O'na yalvarın. İlkin sizi yarattığı gibi yine O'na döneceksiniz." (O) bir topluluğu doğru yola iletti, bir topluluğa da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar, şeytanları Allah'tan başka dostlar tuttular ve kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlar." (ARAF SURESİ 29-30. AYETLER) Sevgili dostlar değerli basın mensupları; Muğlaklıklar üzerine kurulu bir dünyada yaşıyoruz. Üzerinde anlaşamadığımız ittifak edemediğimiz bir dil ile konuşuyoruz. Biri can dediğinde diğeri çor anlıyor , biri çor dediğinde başkası çorak anlıyor.Bu karmaşanın üzerinden siyaset belirleniyor. Sonra dileyen dilediğini bu kavramlar üzerinden bazen başına taç ediyor bazen de düşman ilan edip onunla savaşıyor ve onu yok etmeye çalışıyor. Karmaşa üzerine kurulu dünyanın en karışık ve en anlaşılmaz en suistimale uygun kelimesi kanaatimizce terör ve terörizmdir. Kimine göre özgürlük mücadelesi olan şey başka birine göre terörizm,kimine göre adalet savaşcılığı bir başkasına göre terördür. Birilerinin milli mücadele dediğine bir başkası terörizm diyor.Birileride şurada terörizm dediği şeyi başka yerde özgürlük mücadelesi diye adlandırıyor.Kendisi yapınca demokrasi ve insan hakları götürme diye adlandırıyor. Başkası yapınca terörizm oluyor. Terör nedir? Terörist kimdir? Terörizm neye denir? Bu soruların cevabını amerikaya, israile ve onların işbirikçilerine göre belirleyeceksek yeryüzünde iyi, güzel, doğru, hak ve adalet üzere mücadele edenlerin hepsini terörist diye nitelendirmemiz gerekecek. Fakat bu taraftan baktığımızda amerika israil ve yandaşlarından başka terörist bulmakta zorlanıyoruz. Hatta bulamıyoruz. Yeni onaylanan terörizmi destekleyenleri cezalandırma yasası zalimin elinde mazlumlara yönelik bir saldırı aracı olacak nitelikte olan bir yasadır. Bu yasa öncelikle insanların hür iradeleriyle kabul edilmiş bir yasa değildir. Bu yasa emperyalistlerin dayatması sonucunda esir edilmiş kişilerin, vicdanlarının tutsak olduğu insanların kabul ettiği bir yasadır. Bu yasayı kabul etmeme ve onaylamama gibi hakları bulunmayan bu insanların yasama mevkinde bulunmaları ve bu anlayışa mahkum yasama mevkii büyük bir talihsizliktir. Bu yasa ile amerikanın, isarilin ve tüm emperyalist güçlerin terör listesine aldığı her anlayışa verilecek olan destek yasaklanmakta ve onlara yönelik şiddetli yaptırımlar getirilmektedir. Bu yasa ile yetimlerin gözyaşını silenlerin elleri kırılmakta, mazlumların yanında duranların ayaklarına pıranga vurulmaktadır. Bu yasa ile taşlar bağlanmakta köpekler salıverilmektedir. Tüm yardım kuruluşları, iyilik hareketleri, özgürlük mücadelelerine destek veren herkes, emperyalizm karşıtları, küresel işgal muhalifleri vs.hepsi suçlu sayılmakta ve onların eli kolu bağlanmaktadır. Bu yasanın yetkili mercilerce onaylanması işlenecek olan cürme ortak olmak anlamına gelecektir. Bu yasayı çıkaranları ve onaylama makamında olanları adli ilahi önünde uyarıyoruz. Allah'tan korkun! Amerika ve yandaşları sizin rabbiniz değildir. Sizler de onların her emirlerine uyacak kulları değilsiniz. amerika ve yandaşları adaletin, iyinin ve doğrunun yanında olmayı terörizm olarak nitendiriyorsa şunu bilsinler ki biz onların katında terörist diye anılmaktan şeref duyarız. Emperyalizme, zulme, işgallere karşı durmak teröristlik ise ELHAMDÜLİLLAH HEPİMİZ TERÖRİSTİZ. Allah katında ise kan dökücülerden, işgalcilerden ve tevhidin dşmanlarından daha zalim kimse yoktur.Ve onlar için şiddetli bir azap vardır. Müslüman halkımız amerikanın istekleri doğrultusunda şekilllendirilen bu yeni yasa ve bu çizgide şekilllendirilecek gibi görüken yeni yasalara karşı gereken hassasiyetleri göstermelidir. Müslüman kamuoyundaki kanaat önderleri, cemaatler ve gruplar hükümete endekslenmekten vazgeçip kendi inançlarını ve inanç değerlerini yeniden hatılamalı ve adaletin yanında olma erdemini dünyevi menfaatler için terketmemelidir. Tarihin bir ibret levhası olduğu sonu kan ve zulümle bitecek heyecanların bulunmadığı tevhit ve adalet üzere kurulu bir dünyada yaşama umudu ile hepinizi 284. Haftada aynı yer ve saatte buluşmak üzere Allah'a emanet ederiz.

KONYA İNANÇ ÖZGÜRLÜKLERİ PLATFORMU 28 REBÎ'UL-EVVEL 1434 09 / 02 / 2013

KANDİLDE APOCU ANKARADA ATATÜRKÇÜ
 
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu, 395.Hafta basın açıklamasını, 3 kasım 2012 Cumartesi günü saat, 12.30'da İzmit İnsan Hakları Parkı özgürlük Meydanında yaptı.
KOCAELİ İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU 8.YIL, 395.HAFTA BASIN AÇIKLAMASI
 ALLAH BİZİMLE BERABERDİR
 (((((((((((( EMİR-DER ))))))))))))
 ((((((((((((((((((((TÜRKİYE İNSANİ VE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI))))))))))))))))))))))))))
 KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ'nin resmi basın açıklamasıdır.
İZMİT ÖZGÜRLÜK MEYDANI ( KOCAELİ- TÜRKİYE ) 03 / KASIM / 2012 cumartesi saat ( 12,30 )
 Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes, ey kahpe rüzgâr artık nereden esersen es.
Terörist başı Apo'nun can dostu, Ergenekoncu, Atatürkçü, Doğu Perinçek'in sözde başkanı olduğu işçi partisi ve onun gençlik yapılanması olan TGB' nin başını çektiği, Atatürkçü düşünce derneği ve CHP' nin destek verdiği, Ankara'daki alternatif 29 Ekim kutlamaları, Ankara valiliğinin yasaklama kararı sebebiyle Türkiye'nin gündemine oturmuştur.
 
Ankara valiliğinin, sözde Atatürkçü dinozorların yürüyüşünü yasaklamasını gereksiz görmekteyiz, sonuçta izin verilmeli ve gereksiz yere gerilim ortamı meydana getirilmemeliydi, can çekişen kemalist güruh bu eylemle biraz moral bularak, kendileri çalıp kendileri oynayacak, tükenmişliğin verdiği moral bozukluğunu dağıtmaya çalışacaklardı, fakat gösteriler yasaklanınca ortalığı dağıttılar ve kafalarındaki terörist düşünce ortaya çıkmış oldu,
 bu dinozorlarda mazlum ve mağdur rolü oynama fırsatı bulmuş oldular, oysa bu eylem ne kadar kirli, ne kadar faşizan, ne kadar gereksiz olsada yasaklanmamalıydı.
 
Kemalist güruh, bilhassa müslüman halktan aldıkları ağır darbelerden sonra, bu tür moral programı düzenleme hakları olmalıydı, çürüyen, kokuşan, putçu anlayışlarına, son görevlerini yapma hakkı kendilerine tanınmalıydı, değişen dünyanın, çağdaş değerlerine ayak uyduramayan, hala en doğal insan haklarını engelleyen, darbelerden medet uman ve hızla tükenen bu kesimin, gösterilerine umarız bundan sonraki yıllarda müsaade edilir, ayrıca soyu tükenmek üzere olan bu putperest kemalist Atatürkçü kelaynak kuşlarınında koruma altına alınmasını hükümetten hassaten rica ediyoruz, Türkiye'de bu Atatürkçü kesimden kaç kişi kalmıştır.
 
Gösteriye katılan 1,5 milyon kişiden bahsetselerde, anıtkabirlerinin bahçesinin en fazla 30 bin kişi aldığı bütün halkımızın malumudur, bu putperest dinozorlar, 75 milyonluk ülkede, bu işi ciddiye alan 75 bin kişiyi bir araya toplayamayacak kadar tükenmişlerdir.
 
İşçi Partisi'nin ve diğer Ergenekoncu yapıların en son ağızlarına alacakları sözdür cumhuriyet ve demokrasi, İşçi Partisi Atatürkçülük ve cumhuriyetçilik nutukları atmadan önce, kandil dağında, apo ile, doğu perinçek, yalçın küçük ve yine ergenekondan yargılanan partinin genel başkan yardımcısı Ferit ilseverin neyi görüştüklerinin hesabını vermelidirler, 80 sene, bu ülkeye hükmeden ve zulmeden, Ergenekoncu zihniyet ve onun yandaşları, son dönemde demokrasi ile tekrar iş başına gelemeyeceğini anlayarak, 1960 darbesi öncesinde olduğu gibi suni gerilim üretip bu tür şovlarla cumhuriyet tehlikede mesajı vermeye çalışarak, orduyu göreve çağırmaktadır.
 
Nitekim CHP İstanbul il başkanı, törende dayanamayıp baklayı ağzından çıkartarak, tüm Ergenekon destekçilerinin hislerine tercüman olmuş, tören alanındaki askerlere dönerek, tükenmişliğin ve çöküntünün verdiği yılgınlıkla kışkırtıcılık yapmış ve " sizin koruyamadığınız cumhuriyete biz sahip çıkıyoruz hezeyanları ile CHP zihniyetinin darbe sever bir parti olduklarını kamuoyuna açıklamışlardır.
 
Ordunun başında bulunan bazı komutanların cumhuriyet ve kemalist rejimi korumak adına insan hak ve özgürlüklerini ayaklar altına alarak darbe yaptığını herkes bilmektedir, ey kandil dostları, darbeci dostları, bu halk sizin Ergenekoncu tezgâhlarınızın senaryolarınızın farkındadır, cumhuriyeti ve serbest seçimleri ağzına alacak son kesim, CHP, İP, ADD, TGB, gibi yapılardan oluşan Ergenekon destekçisi tayfalardır.
 
Cumhuriyetlerin ve demokrasilerin en büyük düşmanı darbeciler ve darbe severlerdir, siz değilmisiniz? Yargılanan darbecilere destek verenler, silivride şov yapanlar, üye olmak için ergenekonun adresini arayanlar, siz kim cumhuriyet kim, siz kim demokrasi kim, görende bu ülkede cumhuriyete, serbest seçimlere karşı olanlar varda, bu Ergenekoncular, cumhuriyet rejimini bunlardan korumaya çalışıyor zannederler.
 
Bu ülkede, bugün ne padişahlık isteyen vardır, nede serbest seçimlere karşı olan, fakat işin kötü tarafı hala bu ülkede cumhuriyet diye bir yönetim bulunmamaktadır, cumhuriyet vardır diyenler ya cahildir, ya da milletimizi aldatmaktadırlar, biz müslümanlar olmasını şiddetle arzu ediyoruz, cumhuriyette kararları tevhide inanan putperest olmayan müslümanlar verir, laiklik kararı ( cumhura ) müslüman halka sorularak'mı alınmıştır, başörtüsü yasağı ( cumhura ) müslüman halka sorularak'mı devreye sokulmuştur, şapka kanunu dayatılırken cumhura sorulmuşmudur.
 
Cumhurun onayı alınarak'mı müslümanın cuması pazara dönüştürülmüştür, bizler bu ülkeye biran evvel cumhurun cumhuriyetinin gelmesini istiyoruz, laikliğin, başörtüsü yasağının, referandumla, cumhura sorulmasını istiyoruz, kemalist oligarşiyi, 90 yıldır bu halka cumhuriyet diye yutturanlar artık tarihin çöplüğüne atılmak üzeredirler, sizin Atatürkçü oligarşinizden kurtulmak için tek çare gerçek anlamda bir cumhurun cumhuriyetinin hâkim olmasıdır, sizin din düşmanı, başörtüsü düşmanlığı anlayışınız serbest seçimle cumhura gittiği zaman asla onay görmeyecektir.
 
Umulur'ki çok yakında, bu müslüman halka zorla, silah zoru ile dayatılan laiklikte, başörtüsü ve tesettür yasakçılığıda, serbest bir seçimle cumhura sorulur ve Atatürkçü oligarşinin müslümanlar üzerindeki baskıları sona erer, ey tükenmiş kemalist Atatürkçüler, bu gün ne istiklal mahkemelerinin idam sehpaları ve nede müslüman halkı korkutup hemen hapse attırabileceğiniz arka bahçeniz kalmıştır, zulmünüze ait olan her şeyi Allahın izni ve inayeti ile kaybettiniz sizlere acıyorum ey zalimler, çok geç olmadan gelin sizlerde iman edin, size sesleniyoruz, cumhuriyetten korkun, demokrasiden ve serbest seçimlerden korkun, bu vatanın evlatlarını doğulu batılı demeden katledip idam ettiğiniz günler artık geride kaldı.
 
Bu cumhur, sizleri bir gün gelecek tarihin tozlu raflarına gömecektir, bu halkın dinine, inancına, düşman hiçbir anlayışın, bir karış vatan toprağında dahi barınması imkânsızdır, bu müslüman halk artık her şeyin farkındadır, kandilde Apo'cu, Ankara'da Atatürkçü olanlarında farkındayız, halkın iktidarına engel olmak için çevirdiğiniz dolapların farkındayız, siz bittiniz ve tükendiniz artık, ne kadar çırpınırsanız çırpının boşunadır, çırpındıkça boğazınıza kadar pisliğin, küfrün ve şirkin içinde boğulacaksınız, ne kadar miting ve yürüyüş yapsanızda bu müslüman halk islam karşıtlığınızı, başörtüsü ve tesettür karşıtlığınızı hiçbir zaman unutmayacaktır, Türkçeye çevirdiğiniz ezanları, bastığınız kur'an kurslarını, okullara ve ticari hayata aldırmadığınız, adım attırmadığınız başörtülü ve tesettürlü bacılarımız sizleri hiç ama hiç unutmayacaklardır.
ALLAH BİZİMLE BERABERDİR
 )))))))))))))))(((((((((( EMİR-DER ))))))))))(((((((((((((((
 (((((((((((((((((((((((((((( TÜRKİYE İSLAMİ İNSAN HAKLARI SAVUNUCULARI ))))))))))))))))))))))))))))))))))))
 KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ